Cengiz AKTAR
Türkiye kesif karanlığa büründü. “Daha bugünleri arayacağız” diyen az değil. Büyük resmi görebilenler kaostan çıkışın yine ve tekrar AB üyeliğinde olduğunu dile getiriyorlar. Peki, bu süreç nasıl canlanır? Hukuk devletini lağvetmekte olan bir hükümetin iktidarında AB ile güven nasıl tazelenir?
Aktif siyasetten son Bundestag seçimiyle kendi rızasıyla ayrılan ve son görevi Dışilişkiler Komisyonu başkanlığı olan Alman Hıristiyan Demokrat devlet adamı Ruprecht Polenz ile Türkiye’nin AB sürecinin nasıl canlanabileceği üzerine sohbet ettik. Polenz bu yıl Mercator-İstanbul Politikalar Merkezi kıdemli araştırmacısı.
Cengiz Aktar: 2011’de çıkan kitabınızın başlığı “Türkiye’nin yeri AB’dedir; bu her ikisi için de iyidir” idi. Siz Hıristiyan Demokrat camia içinde hep farklı bir figür oldunuz. Türkiye’nin AB üyeliğinin iki taraf için bir “kazan- kazan” olduğunu belirtiyorsunuz. Türkiye’nin üyeliğine daima destek vermiş miydiniz?
• Ruprecht Polenz: Türkiye ile 1997’deki ilk ziyaretimden sonra ilgilenmeye başladım. Jeostratejik nedenler ve siyasî İslam’la ilgilenmeye başladıktan sonra. Kafamda İslam ile demokrasiyi nasıl uyumlu kılabiliriz sorusu vardı. Evet, sıkıntılar var ancak Türkiye siyasî İslam ile demokrasinin yan yana var olabileceğinin kanıtı. Bu nedenle biz bunu güçlendirmek için her şeyi yapmalıyız.
CA: Türkiye’nin AB’den öğreneceği çok şey var, AB’nin de Türkiye’den. Hükümet ülkeyi iktisaden çok hızlı kalkındırmak istiyor. Bir ülkeyi hızla kalkındırmak isterseniz, denge denetleme anlamında normlara, düzenlemelere, prensiplere çok fazla dikkat etmezsiniz. Uzun yıllar boyunca süzülerek geliştirilen AB mevzuatı, denge ve denetleme sistemlerinin mükemmel uygulaması. Ben Türkiye’nin hızlı kalkınma çabasıyla AB mevzuatına uyumu arasında temel bir çelişki görüyorum.
• RP: Demokrasi zaman alır. Ama istenmeyen yan etkilerden kaçınmanın tek yolu da demokrasidir. Çinliler çok hızlıydı ancak Üç Boğazlar Barajı’nın yarattığı çevre felâketini size hatırlatmama gerek var mı? Çevre felâketine neden oldu çünkü hükümet çevrecilerin endişelerine kulaklarını tıkadı ve onların tartışmasına, sorgulamasına izin vermedi.
İkincisi, tartışma Türkiye’deki devlet ve toplum ilişkisini ilgilendiriyor. Güçlü bir sivil toplum oluşmasını cesaretlendirecek bir dinamik olmalı. Türkiye’de ekonomik alanda bu oluyor ancak siyasî alanda olamıyor. Demokratik olarak örgütlenmiş bir toplumun uyum sağlama, öğrenme ve tepki verme kabiliyetinin güçlü olacağına inanırım. Bu en iyi yoldur.
CA: AB uyumu Türkiye için pedagojik bir süreç. Üç Boğazlar Barajı’ndan bizde çok var. Avrupa nükleerden arınmaya çalışırken, Türkiye iki nükleer santral inşa ediyor.
• RP: Umarım bu nükleer santraller depreme dayanıklı olarak inşa edilir. Türkiye’nin alternatifleri olabilir, güneş, rüzgâr enerjisi gibi. 21. yüzyıla uzanmaya çalışırken, belki 20. yüzyılın teknolojilerine yaslanmamak gerekir.
CA: Çevre konusu hayatî. Ben 2006’dan beri, Türkiye’nin AB’ye layıkıyla hazırlanabilmesi için, Türkiye’ye net bir katılım tarihi verilmesi gerektiğini savunurum. İşaret ettiğim tarih Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı olan 2023. Bunu tartışırken en değerli örneğim çevre meselesi. Çevre müktesebatına uyumun, ekonomiye maliyeti tahminen 100 milyar euro’dan az değil. Çevrenin önemine rağmen, hiçbir ülke, böyle bir meblağı sonunda gireceği belli olmayan bir birliğe katılmak için harcamaz.
Zira başka bir Sarkozy gelir ve üyeliği engeller. Bu nedenle tarih verilmesi, artık iyice güçten düşmüş müzakerelere can verecek, itici güç olacaktır. Böyle bir tarih olmazsa çevre ve diğer çetin müktesebat fasıllarına uyuma kimse cesaret etmeyecek çünkü iş dünyası maliyetten ötürü rekabet gücünü kaybedeceğini tartışıyor.
Sivil toplum açısından ise, bir tarih onu güçlendirecektir. Sivil toplum o zaman kendinde hükümete baskı yapma gücünü ve AB kriterlerini karşılamak için “hızlanalım” deme cesaretini bulacaktır.
• RP: Türkiye sözkonusu olduğunda, ne yazık ki bundan çok emin değilim. 1997’de Helmut Kohl şansölye iken, Lüksemburg Zirvesi yapıldığında, dönemin başbakanı Mesut Yılmaz büyük hayal kırıklığına uğramıştı. Çünkü bütün koşulların karşılandığını ve müzakerenin başlaması gerektiğini düşünüyordu. O dönemde çok sayıda Türk meslektaşımla görüşüyordum. Ve onlar “yarın katılabiliriz, her şeyi tamamladık” diyordu. Bu beni, o dönemde Türk meslektaşlarım arasında bazı algı yanılmaları olduğu sonucuna götürdü. Şimdi ise çevre standartları ve yasal standartlar konusunda benzer yanılmalar var. İlerleme Raporları bu konuda açık. Ve böyle bir zihin dünyasının olduğu ortamda, katılım için kesin ve net bir tarih verilmesi, tam tersi etki yaratabilir. “Her şeyi yaptık, şimdi bekleyelim ve görelim” gibi.
Bu nedenlerle sizin fikrinize katılıyorum ama şunu öneriyorum: Ben Türk hükümetinden bir tarih istiyorum. Açık, kesin ve net bir katılım tarihi açıklamasını ve buna bağlılık göstermesini istiyorum.
CA: Böyle bir açıklama Avrupa’da yankı bulur mu?
• RP: En azından Komisyon’a Türk Hükümeti’ne sözünü hatırlatmak ve reformları hızlandırmak için yardımcı olur. Ancak ne yazık ki işler karışık, çünkü çok sayıda fasıl bloke. Şu anda 23. Yargı ve Temel Haklar ve 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik fasılların açılması yönünde tartışmalar yapılıyor. Çünkü şu anda kuvvetler ayrılığını, bağımsız yargıyı tartışıyorsunuz. Eğer fasıllar kamuoyunuzun tartışmalarıyla ilgili olursa, müzakere sürecinin daha anlamlı olacağını düşünüyorum. AB üye devletleriyle beraber bu zorluğu yenmek için bir koridor elde etmiş olacaksınız.
CA: Anastasiadis’i kim ikna edecek?
• RP: Bu fasılları Kıbrıs’ın bloke ettiğini biliyorum. Ve bana göre oldukça saçma bir argümanla bloke ediyor: “Eğer bu fasıl müzakereye açılırsa, biz de Kuzey Kıbrıs’taki insan haklarını tartışmak istiyoruz.” Komisyon “asla olamaz” diyor çünkü müktesebat sadece başvuran devletin ülkesinin sınırları kapsamında tartışılabilir. Lefkoşa Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’nin parçası olacakmış gibi yaklaşıyor konuya.
“DAHA CESARETLENDİRİCİ OLABİLİRDİK”
CA: Katılım tarihi konusuna dönersek, Avrupalıların ve karar vericilerin zihninde Türkiye’nin üyeliğinin önündeki en büyük engel İslam. Bu nedenle Avrupalıların da net bir katılım tarihine bağlılık göstermeleri önemli.
• RP: Tabii ki AB’nin de sesini daha fazla çıkarmasını istiyorum. Biz Türkiye’yi kriterleri karşılarken ve üye olurken görmek istiyoruz. Tabii ki çok daha cesaretlendirici olabilirdik. Kolay bir iş değil, çok fazla değişiklik yapılması gerekiyor. Bazı Avrupalı politikacılar cesaret kırıcı ve olumsuz mesajlar verdiler. Ve Türk insanı gururludur. Yapılan hatalar var, bunlardan gelecekte kaçınmalıyız. AB üye devletlerinin Türkiye’yi kabul etme istekleri açık ve net olmalıdır, kapı Türkiye’ye açık kalmalıdır. Bunun dışında yürüyeceğiniz yol size kalmış.
CA: Bu yaklaşım, Avrupa bakış açısından gayet anlaşılabilir. Problem, böyle teknik ve soğuk garantilerin Türkiye’yi harekete geçiremiyor olmasında.
• RP: Süreç 2005’ten beri devam ediyor, daha öncesini de hesaba katarsak, oldukça uzun zamandır sürüyor. Böyle uzun erimli süreçler momentum kaybedebilir. 2008’den beri AB malî krizde; çekiciliği azaldı. Türkiye’nin başka taraflara yöneldiği konusunda endişeler var. Yeni Osmanlıcılık, Şanghay Örgütü... Kendimi Türklerin yerine koysam ve Türkiye’nin nereye ait olduğunu sorsam; izolasyonizm seçenek değil. İkincisi, bölgede Mısır, İran ve Suudi Arabistan arasında süren güç çekişmesinin bir parçası olmak da ilginç değil. Üçüncüsü, Karadeniz tarafı da gelecek vaat etmiyor. Ve bütün ilişkilere bakarsanız, ekonomik, bilimsel, kültürel, sosyal anlamda siz Avrupa’dasınız.
CA: O zaman net bir şekilde koyalım. Madem bu bir kazan- kazan senaryosu ve bugün Türkiye’nin Avrupa’daki geleceği ile ilgili garanti vermek önemli ve acil. Mayıstaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra, hep beraber oturup durum değerlendirmesi yapıp, buradan nereye gidiyoruz demenin vakti değil mi? Bunu “çok çalışırsan bir gün üye olursun” diyen müzakere çerçevesine bırakmamalıyız. Çünkü bu artık işlemiyor.
• RP: Kamu Diplomasisi! Eksik olan bu! Türkiye’nin AB üyeliğinin Avrupa toplumları arasında popüler olmadığının farkında olmamız gerekir.
“HER SENE TÜRK-ALMAN KONFERANSI YAPILMALI”
CA: 1945’te Almanlarla Fransızlara, bir birlik kurmak isteyip istemedikleri sorulsaydı, yüzde 80’i hayır derdi.
• RP: Bu güzel bir argüman. 1990’larda Polonya’nın üyeliğine karşı duyulan kuşkuculuğu da hatırlıyorum. AB’nin yapacağı şeyler var. Ancak ülkelerimizin de yapabileceği şeyler var. Dışişleri Bakanlarımız arasında geçen mayısta stratejik diyalog başladı. Bu diyalogun altında yatan fikir, ülkelerimiz arasındaki iyi ilişkilere görünürlük kazandırmak.
Mesela her sene sivil toplumun da dâhil olduğu bir Türk- Alman Konferansı görmek istiyorum ben. Burada kastettiğim, ekonomi, kültür, bilim, dış politika alanında ortak çıkarları konuşmak.
Başka bir fikir, çalışma ve izleme grupları oluşturmak. Sivil toplum ve sivil düşünce kuruluşlarının toplumdaki etkisi çok daha fazla olacaktır. Diğer bir hedef Türk sivil toplumunu daha katılımcı olmak için yüreklendirmek.
Biz AB meselelerini tartışacağız ama ikili ilişkilerimizi de kapsayacağız. Böyle bir diyalog Türkiye’ye yardımcı olacaktır. Bu size “yalnız değilsiniz, sizden duymak istiyoruz, buraya sizi dinlemeye geldik” mesajı verecektir. Ayrıca psikolojik olarak da etkili olacaktır, Türklerin istenmediğine dair yanlış algıyı değiştirmek için. Toplumda daha geniş katılımlı bir süreç, bir diyalog olmasını arzu ediyoruz. Rusya ile benzer bir Petersburg Diyalogumuz var. Ama Rusya’da sivil toplumdan toplantıya kimin geleceğine Kremlin karar veriyor. Türkiye ile kuracağımız diyalogda bunu istemiyoruz.
CA: Demir Perde’nin çöküşünden sonra AB’ye hazırlık için tam da bu yaklaşım benimsenmişti. Romanya ve Bulgaristan’a Fransa; Orta Avrupa ülkelerine Almanya ve Avusturya eşlik etmişlerdi. Böyle bir kirvelik çok yararlı ve ufuk açıcı olacaktır. Not ettik.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020