Demir Küçükaydın
HDP Kongresi Gelirken Ölümcül Bir Yanlışı Önlemek İçin Son Uyarılar
10.02.2018
1192
Önce yazarının isminin olmadığı, kaynağı somut olarak belirtilmemiş, Öznesi belli olmayan cümlelerle ifade edilmiş, verilişi bile bir manipülasyon olan “HDP, Sezai Temelli isminde uzlaştı” başlıklı şu haberi okuyalım:
“Mutabakat komisyonu kararını verdi. HDP kongreye Sezai Temelli ve Pervin Buldan'ın eş başkan adaylığı ile gidiyor.
DİYARBAKIR- Halkların Demokratik Partisi (HDP), 11 Şubat'ta gerçekleştireceği 3'üncü büyük olağan kongresinin hazırlıklarını yaparken, eş genel başkan adaylarını belirlemek üzere kurulan 5 kişilik mutabakat komisyonunun çalışmalarında da sona gelindi. HDP kongreye TBMM Başkanvekili Pervin Buldan ve HDP'nin Eş Genel Başkan yardımcısı Sezai Temelli'nin eş genel başkan adaylığı ile gidiyor.
HDP'nin 11 Şubat Cumartesi günü yapılacak 3'üncü büyük olağan kongresi için kurulan 20 kişilik hazırlık komisyonu çalışmalarını tamamlama aşamasına getirdi. Partinin eş genel başkan adaylarını ise hazırlık komisyonundan seçilen 5 kişilik mutabakat komisyonu belirledi. Mutabakat komisyonu, 4 Kasım 2016 tarihinden beri Edirne Cezaevi'nde bulunan ve aday olmayacağını açıklayan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın yerine İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Pervin Buldan'ın adını kesinleştirdi. Komisyon, erkek eş genel başkan adayı için ise çalışmalarını son aşamaya getirdi. Daha önce erkek adaylar arasında adı geçen Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, Mithat Sancar, HDP Eş Genel Başkan yardımcıları Sezai Temelli ve Saruhan Oluç'un isimlerini de değerlendiren komisyonun son olarak Temelli ve Oluç'a yoğunlaştığı öğrenildi. Komisyonun uzun tartışmalar ve fikir alışverişlerinin ardından Sezai Temelli isminde uzlaştığı öğrenildi.
Sezai Temelli, partide Ekonomiden ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı. 7 Haziran 2015 seçimlerinde İstanbul'dan milletvekili seçilen Temelli, 1 Kasım seçimlerinde ise parlamentoya girememişti”
*
Eğer bu haber doğruysa HDP intihar ediyor demektir.
Eğer bu haber doğruysa “Türk sosyalisti” bürokrat bileşenlerin ve Kürt Ulusalcılarının fiili ittifakı HDP’yi esir almış odemektir.
Eğer bu haber doğruysa, Türkiye ve Ortadoğu tarihinin en kritik dönemlerinden birine, demokratik özlemleri olan toplumsal muhalefet, demokratik karakterde hiçbir örgütü, önderliği, programı olmadan girecek demektir.
Eğer bu haber doğruysa Kürt hareketi İstanbul’u kazanmaktan (Türkiyelileşmekten) vaz geçmiş demektir. İstanbul’da demokratik bir hareket ve örgütlenme yapılmadan Orta Doğuda demokratik bir devrim başarılamaz. Bu da ağır yenilgiler, Suriye’de bile elde edilmiş kazançların ile kaybedilmesi anlamına gelecektir.
*
Haberi kimin yazdığı (“Diyarbakır” deniyor. İsim yok) ve haberin kaynağı (Hangi organ? Kim bu açıklamayı yapmış bilgi yok) , haberde ifade edilen örgütsel ilişkilerin (Ne demek “Mutabakat Komisyonu”, kimlerden oluşur, mutabakatla mutabık olmayanların hakkı ne olacak? Komisyonlar kongrelerden daha mı yetkilidir de kimin başkan olacağını belirlemektedir böyle komisyonlarda belirlenmektedir?) çürümüşlüğünü şimdilik geçiyoruz.
Önce haberin doğru olduğundan hareketle, bu isimler ne anlama gelir, önce ona bakalım.
*
Bugün HDP’de Kürt ulusalcıları (Öcalan’ın “ilkel milliyetçiler” dedikleriyle) bürokratlaşmış özel savaş döneminde ortaya çıkmış veya taşlaşmış, yıllarca Kürt hareketinden uzak durmuş, güçlenince ona yanaşmış Türk sosyalistleri (Aslında Türk milliyetçileri) zımni ve fiili bir ittifak ve suç ortaklığı içindedirler.
Bu ittifak tıpkı bir zamanlar Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği’ndeki bürokratik diktatörlüklerin ve kapitalist ülkelerin fiili ve zımni ititfakı gibidir.
Bu ittifak bu iki gücün, Sovyetler Birliği’nde sosyalizm olduğu varsayımı üzerinden çatışmalarına benzer.
Kapitalist ülkelerin böylesine anti demokratik bir sistemi Sosyalizm diye tanımlamak işine geliyordu çünkü bu en küçük bir özgürlüğün bile bulunmadığı bürokratik diktatörlükleri sosyalizm diye tanımlayarak, ezilenlerdeki eşitlikçi ve özgürlükçü idealleri öldürüyordu ve aynı zamanda o ülkelerdeki bürokratik sistemdeki baskıyı yaşayanları Batı’nın ve kapitalizmin hayranları haline getiriyordu.
Ama bu aynı zamanda Doğu Avrupa’daki bürokratik diktatörlüklerin de işlerine geliyor ve onlar da bu saldırıları kendi kendilerinin sosyalist olduğunun bir delili olarak gösteriyor, dünyada binlerce eşitlik ve demokrasi özlemli insanın yanılsamalar içinde kalmasına yol açıyor ve bunları bürokrasinin destekleyicileri haline getiriyordu.
Bu nedenle bürokratik diktatörlüklerin çöküşü, sosyalizm idealinin de geniş kitlelerin bilincinden uzaklaşmasına ve bugünkü çıkışsızlığa yol açtı.
Benzeri birbirini besleyen sözde çelişki ve fiili ittifaklar örneğin Türkiye’de İslamcılar ve Laikler arasında da vardır.
Her ikisi de var olan ve gerçekte laiklikle ilgisi olmayan sistemi laiklik olarak tanımlayarak, fiili bir ittifak içinde birbirlerinin varlıklarına haklılık kazandırırlar. Her ikisi de bunun gerçek bir laiklikle ilgisinin olmadığını söyleyenler karşısında fiili bir suç ortaklığı ve ittifak içindedirler.
Benzeri Kürt ulusalcıları ile, kedine Türk sosyalisti diyen (ama aslında Türk milliyetçilerinden başka bir şey olmayan) ve HDP’de “bileşen” adı verilen, Türk sosyalist örgüt ve kişileri arasında da vardır.
Türk Sosyalist örgütleri, Kürt Ulusalcılarına karşı, milliyetçiler ve burjuvazi karşısında sözde sosyalizmi savunduklarını ve böylece Kürt hareketini ulusalcı tasalluttan kurtardıklarını söylerler; aslında bu söylemleriyle ırkçı ve yukarıdan bakışlarıyla Kürt Ulusalcılarını güçlendirirler.
Kürt Ulusalcıları da bu hiçbir işe yaramaz, hayatla ilgisi olmayan bir takım formülleri tekerleyen bu bürokratik “Türk sosyalistlerini” ve onların bu aslında ırkçı da denebilecek tutumlarını, çapsızlıklarını, hayattan kopuk bir takım ölü formülleri tekrarlamaktan başka bir anlama gelmeyen politika yapışlarını göstererek Kürtlere, “bakın bu solla mı biz dayanışacağız, Türkiyelileşmek diye bunlarla mı iş tutacağız? Bunlardan hiçbir şey olmaz” diyerek aslında Öcalan’ın çizgisine karşı olan, ama açıktan karşı çıkamadıkları için açıkça ifade edemedikleri milliyetçi konumlarını güçlendirirler. Onların bu güçlenmesi de bu sefer Türk sosyalistlerinin eski çizgilerini sürdürmesinin bahanesi olur. Eskiden bunu Kürt Hareketin uzak durmanın gerekçesi yaparlardı, şimdilerde artık pazarlıklarının gerekçesi yapıyorlar.
*
Bir de bu sahte çelişkilerin ve çatışmanın dışında kalmış olanlar vardır.
Sovyetlerde ve Doğu Avrupa’dakinin bürokratik diktatörlükler olduğunu, sosyalizm olmadığını söyleyen Devrimci ve Eleştirel Marksizmi yaşatanlar vardır.
Bir de Türkiye’de laiklik diye bir şey olmadığını söyleyen gerçekten demokratlar vardır.
Bir de HDP’de ne demokratik bir tüzük ve yapı; ne de HDP’nin demokratik bir programı olmadığını savunan gerçekten demokratlar da vardır.
Bunların sesi hiçbir zaman duyulmaz ve o birbirlerinin varlığına gerekçe sunanlar, elbirliğiyle bu yaklaşımı gözlerden ve gönüllerden uzak tutarlar.
Dünyada veya buralarda bir devrimci yükseliş olmadıkça da bu gözerden ve gönüllerden uzak tutmanın başarılı olacağı şimdiden öngörülebilir.
biz Sosyalizm’de de Türkiye’deki demokrasi mücadelesinde de, HDP ve “Kürt Sorunu” konusunda da hep bu üçüncü kategoride yer aldık ve alacağız.
Dünyada veya buralarda bir devrimci yükseliş olmadıkça da bu gözerden ve gönüllerden uzak tutmanın başarılı olacağı şimdiden öngörülebilir.
biz Sosyalizm’de de Türkiye’deki demokrasi mücadelesinde de, HDP ve “Kürt Sorunu” konusunda da hep bu üçüncü kategoride yer aldık ve alacağız.
*
Madem soruna bir politika sorunu olarak bakılmıyor ve politika bağlamında Demirtaş’ın tekrar seçimi gündemden uzaklaştırılıyor ve personel sorunu olarak bakılıyor o zaman kişilerin kaliteleri ile en azından resmen ifade edilmiş görevler arasındaki ilişkiye bakabiliriz. Ceza suçun cinsindendir.
Sezai Temelli (Saruhan Oluç da olabilir fark etmez. Hepsi aynı kategoridendirler, komisyon denen varlıkları bile bürokratik organlarda, örgüt bürokrasisi hiyerarşisinde yükselmiş tiplerdir.) nereden gelen bir isimdir, neyi temsil eder?
Akademisyenmiş, daha önce ÖDP’de bulunmuş hatta genel başkan yardımcılığı yapmış.
Akademisyenmiş, daha önce ÖDP’de bulunmuş hatta genel başkan yardımcılığı yapmış.
Yani ÖDP gibi aslında 90’ların çürüme ve karşı devrim döneminde ortaya çıkmış bir örgütten geliyor. Bir devrimci yükseliş döneminin, bir yükselen hareketin değil, çürüyen ve gerileyen bir hareketin ve dünyanın içenden çıkardığı bir tip. ÖDP hep Kürtlerden uzak durmanın partisiydi ve hala da öyledir. Bu partide genel başkan yardımcılığına gelmek demek bu politikayla fazla bir sorunu olmamak demektir. Yani bir zamanlar Kürtlerden uzak durmanın Türk solunda prim yaptığı zamanlarda Kürtlerden uzak durmuş ve sonra da Kürt Hareketi iyice yükselince ona yanaşan ve bileşenleri oluşturanların tipik örneği.
HDP’nin komisyonları ve bileşenleri böyleleriyle doludur.
Bunlar, hiçbir canlı ve toplumda derin kökleri olan bir hareketle bağlantıları bulunmayan, buradan öz suyunu almayan tiplerdir.
Sezai Temelli de tam da Bileşen denen Türk Sosyalist (aslında Türk milliyetçisi) örgütlerin ruhuna ve maddesine uygun bir isimdir.
Çok laf edip hiçbir şey söylememenin ustasıdır bunlar.
Kanıt mı?
Buyurun İnternete girelim ve sözde Türkiye’nin en demokratik ve demokrasi mücadelesine öncülük edecek örgüte eş başkan olacak adamın bilgilerine bakalım. Otantik olsun. Kendi yazdığı bir şeyler bulalım. (Kendisi Siyasal Bilgile Fakültesi’nde siyaset ve maliye konularında uzmanmış. Akademik olarak yazdıkları bizi ilgilendirmez. Akademisyenler ancak bir politikaya danışmanlık yapabilirler politika kendi başına bir bilim ve sanattır.)
Sezai Temelli üç tane kitap yazmış.
Neoliberalizme karşı Ortak savunma, (2006), Neoliberal zamanda Aşınma (2009), “Küresel Dönemde Vergileme” (2012)
Yazdığı kitaplar zaten kendi konusuyla ilgili. Ama yukarıdaki yargımızı doğruluyorlar. Bu “neo liberalizm”, “emperyalizm”, küreselleşme veya “küresel dönem” Türk milliyetçisi sosyalistlerin sevgili konuları olmuştur her zaman. Çünkü bunlar hem anti kapitalist ve de anti emperyalist görünüp Kürtlerden uzak durmak için iyi bir araç olmuşturlar.
HDP’ye eş başkan olacak insanın en azından Kürt sorunu, Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin sorunları, Ortadoğu devriminin nasıl strateji izleyeceği gibi konularda kitapları, yazıları, makaleleri olması gerekir. Böyle tavşan boku gibi, suya sabuna dokunmayan kitaplar değil. Zaten kitapları da kendi mesleğiyle ilgili. Politik bile değil aslında bu kitaplar.
Peki bu kitaplarda ne var?
İçeriklerine ulaşamadık. Ama şöyle birinin tantımını bulduk. Kendisi mi yazdı, yoksa yayınevi mi bilmiyoruz. Ama bu tanıtımlar esas olarak yazarın onayından geçmiş arka kapak yazılarıdır. Üsluptan büyük bir olasılıkla kendisinin satırları olduğu anlaşılıyor. Bakalım ne demiş?
İçeriklerine ulaşamadık. Ama şöyle birinin tantımını bulduk. Kendisi mi yazdı, yoksa yayınevi mi bilmiyoruz. Ama bu tanıtımlar esas olarak yazarın onayından geçmiş arka kapak yazılarıdır. Üsluptan büyük bir olasılıkla kendisinin satırları olduğu anlaşılıyor. Bakalım ne demiş?
“Zamanın hızla akıp gittiği, baş edilmesi güç bir serüvenin içinden, çok kısa bir aralıktan yaşama bakmak, zamanın bir kesitine tanık olup yorumlama çabasına girişmek ile bugünden geçmişi anlatmaya çalışmak maalesef her zaman aynı anlatıyı sağlayamıyor. Bugün yaşananların birikimli bir zaman süreciyle gerçekleştiğini ve bu birikimi bugüne taşıyabildiğimiz ölçüde bugünü anlama çabamıza yaklaşabileceğimizi düşünüyorum. Geçmişten geleceğe kurulan köprülerin yaşama tanıklık eden anların birbirine eklemlenmesiyle inşa edilebileceğini de bu anlamda söyleyebiliriz. Bu kitap bu türden bir kaygıyla, bir tanıklık ve bu tanıklığın aktarılması amacıyla oluşturulmuştur... Sol'dan bakmanın, özellikle neoliberal dönemin tüm karmaşıklığı ve hegemonik gücüne rağmen bu ısrarı sürdürmenin ne kadar güç bir uğraşı olduğunu bu kısa zaman aralığı bize aslında fazlasıyla gösterdi. Sol'un giderek savrulduğu, neoliberal tahribattan fazlasıyla nasibini aldığı bu süreç toplumsal alandaki aşınmanın belki de hızlanması açısından da önemli bir rol oynadı. Gelen saldırıya karşı politik bir karşıtlığı üretme kaygısı, sol'un kendi politik referanslarıyla çelişen alanlarda konumlanmasına neden oldu diyebiliriz. Yaşadığımız süreç aslında her şeyin aşındığı ama en fazla alışageldiğimiz sol'un aşındığı bir dönemi bize gösteriyor. Şimdi sol adına yeniden bir seçenek üretme kaygısı taşıyanlar şunu artık daha iyi biliyor ki, sol'dan bahsetmek bugün için dünden çok daha zor.
Neoliberal projenin ekonomi alanındaki tüm güzellemelerinin ve bunu küreselleşme adıyla sunumunun toplumsal izdüşümü kuşkusuz yoksulluk ve yoksunluk görüntüleriyle dolu. Yaşam tüm boyutlarıyla yoksullaşırken, doğal olarak yaşamı anlama, değiştirme çabası olan politika da yoksullaştı, sığlaştı ve toplumsal yaşamın içinden giderek uzaklaştı. Biz, bugüne dair söyleyeceklerimizi artık politik bir dile tercüme etmeksizin konuşmaya başladık ve kullandığımız dil, vurguladığımız kavramlar, yaratmaya çalıştığımız ilişkiler neoliberalizmin politik sınırlılığıiçine hapsoldu. Bizi en çok şaşırtan şeyse, bunca tahribata, aşınmaya rağmen toplumsal yaşamın politik yansımalarının nasıl bu derece gerilediğine ilişkin görünümlerdir. Bu gerileme kuşkusuz sadece sol siyasetin üremesi ve yenilenmesini kendi öz uğraşı kabul eden sol'da yer alan partilerle sınırlı bir eleştiriyi barındırmıyor. Toplumsal muhalefetin, hatta toplumun önemli duyargalarının da aşınması, körelmesi bu süreçte önemli rol oynadı. Siyaset toplumdan bu anlamıyla beslenemezken, toplumda siyasete kendisini ifade edememesi anlamında yabancılaştı.”
Ben bu satırlardan bir şey anlamıyorum.
İşte bir araba laf edip hiçbir şey söylememenin örneği.
Tam da sözünü ettiği, “neoliberalizmin politik sınırlılığı içine hapsolmuş” bir metin.
Bal demekle bal yemenin farkından habersiz, bal diyerek ağzının tatlanacağını sanan bir metin.
Ele almaya kalktığı şeyin somut örneği.
madem başkanlık bir personel sorunu olarak ele alınıyor o halde görevlerdi işi ehline vermek içi kişilerin kaliteleri ile yapmaları gerken görevler arasındaki ilişkiyi ele almamız ve burada aman kırılacakmış., aman üzülecekmiş diye hiç düşünmeden kafamızdaki soruları, kuşkuları açıkça ortaya koymamız gerekir.
madem başkanlık bir personel sorunu olarak ele alınıyor o halde görevlerdi işi ehline vermek içi kişilerin kaliteleri ile yapmaları gerken görevler arasındaki ilişkiyi ele almamız ve burada aman kırılacakmış., aman üzülecekmiş diye hiç düşünmeden kafamızdaki soruları, kuşkuları açıkça ortaya koymamız gerekir.
Bizim yatığımız da budur.
Kendisi insan olarak çok iyi, sevecen, dürüst vs. olabilir. Bunların bu bağlamda hiçbir anlamı yoktur, kızımıza koca, ya da iyi bir dost veya arkadaş aramıyoruz. Politik bir partinin önderi olacak kişiyi adıyoruz. Madem sorun personel sorunudur. Böyle bir kişinin niteliklerini özellikle teorik ve politik yeterlilik babında tartışmak gerekir. Yaptığımız ve yapmaya çalıştığımız budur.
Kendisi insan olarak çok iyi, sevecen, dürüst vs. olabilir. Bunların bu bağlamda hiçbir anlamı yoktur, kızımıza koca, ya da iyi bir dost veya arkadaş aramıyoruz. Politik bir partinin önderi olacak kişiyi adıyoruz. Madem sorun personel sorunudur. Böyle bir kişinin niteliklerini özellikle teorik ve politik yeterlilik babında tartışmak gerekir. Yaptığımız ve yapmaya çalıştığımız budur.
Yani Sezai Temelli (veya muadilleri) HDP’ye, hele böyle anacık babacık günlerinde eş başkan olacak kalitelerden yoksundurlar. Bu güne kadar yaptıkları ve yapmadıkları bu işaretleri vermektedir.
*
Pervin Buldan’a gelelim. Pervin buldan bir aşiret kızıdır. Geldiği yere göre hem ulusal hareketin hem de kadın hareketinin dinamikleriyle kendini epeyce de geliştirmiştir. Aşiret bağlarından gelip oldukça ileri gelen bir politikacı olmuştur.
Ancak Buldan politik ve teorik olarak Kürt hareketi içindeki ulusalcıların bir dengesi, onların eğilimlerinin bir ifadesidir. Tuğluklar. Sebahatlar, Kışanaklar ekolünden değildir. Leyla Zana’ler, Osman Baydemir’ler ekolündendir.
Bu ekol aslında esas olarak Kürt hareketi içinde ulusalcı ve burjuvazinin eğilimlerini temsil eden bir özellik gösterir. Bu kesimler özünde Öcalan’ın çizgisine karşıdırlar, gönülleri daha ziyade Barzani’nin temsil ettiği çizgiye yakındır. Ancak Kürt hareketinde, pleplerin ve kadıların, Apo’nun şahsında ifadesini bulan açıktan karşı çıkamayacakları bir egemenliği olduğundan açıktan karşı çıkmazlar hiçbir zaman onu aşındırırlar,
Hazmedilmeyen fikriyat temsil edilemez. Bu çizgi hiçbir zaman Öcalan’ın temsil ettiği Türkiyelileşme çizgisini ve Ortadoğu’da bir demokratik devrim yapma amacını hedef olarak ele almaz, bunlar aslında bir Kürt Devleti’ne ulaşmanın taktik adımları, geçici müttefikleri kazanmanın araçları olarak görülür.
Bu anlayışın HDP’nin başında eş başkan olması fiilen, hem sadece Selahattin Demirtaş’ın seçilmemesi nedeniyle değil, aynı zamanda böyle bir seçim nedeniyle, fiilen Türkiyelileşme ve Ortadoğu’da bir demokratik devrim yapma amacının terki anlamına gelecektir.
Bu anlayışın HDP’nin başında eş başkan olması fiilen, hem sadece Selahattin Demirtaş’ın seçilmemesi nedeniyle değil, aynı zamanda böyle bir seçim nedeniyle, fiilen Türkiyelileşme ve Ortadoğu’da bir demokratik devrim yapma amacının terki anlamına gelecektir.
Pervin Buldan politik ve İdeolojik eğilimleriyle böyle bir görev için uygun değildir.
*
Eğer kişilikli bir örgüt, kişilikli bir HDP olması gibi bir amacınız yoksa, onu arkadan yönetmek istiyorsanız, göstermelik olarak, sizin politikalarınızın basit bir aracı olarak bir parti istiyorsanız bu isimler elbet işinize yarayabilir.
Ama eğer gerçekten, Türkiye’deki ezilenleri, patlamaya hazır hale gelmiş, laik ve Alevileri, Erdoğan’dan uzaklaşan mütedeyyinleri kazanmak gibi bir amacınız varsa, bunun gerçekten Türkiye politikasına damgasını vurmasını, bu gayrı memnunları öğütlemesini, harekete geçirmesini istiyorsanız, bu isimlerle hiçbir yere gidemezsiniz.
Böyle bir HDP için canlı hareketlerden öz suyunu almış isimler gerekir.
Son yirmi yılda Kürt hareketi dışında iki tane entelektüel ve sosyal olarak dinamik ve canlı hareket vardı. Buru İslami hareketti, diğeri Kadın hareketi ama özellikle de Kürt kadın hareketiydi.
HDP’de bu hareketlerin en iyi unsurlarından var olanlar vardır. Bu hareketlerin öz suyundan beslenmiş isimler gerekir HDP’nin bir şey yapabilmesi için.
Türk solcularını, bileşenleri kesinlikle bir kenara bırakmak gerekiyor. Onlardan hiçbir şey çıkmaz. En iyileri Ertuğrul Kürkçü ve Sırrı Süreyya idi ikisi de bu gibi görevleri üstlenebilecek kapasitede olmadıklarını gösterdiler. Maalesef biz Türk sosyalistlerinde bu iki isimden daha iyisi yok. Çünkü bizler ta 70’den beri birbirini izleyen yenilgilerin ürünüyüz. Bizden bir şey çıkmaz.
*
Ama daha önemlisi, Demirtaş’ın kendisine rağmen eş başkan seçilmesi ( ve mümkünse diğer Eş başkalığın da ya boş bırakılması veya mümkünse tekrar Yüksekdağ’ın eş başkan seçilmesi gerekir)
Öyle görülüyor ki, HDP’nin uzlaşma komisyonu denen at pazarlığı yapılan organlarında bileşenler (Türk Milliyetçileri, Türk Sosyalistleri) ve Kürt ulusalcıları egemenliklerini sürdürüyor ve ağırlıklarını koyuyorlar.
Sanki toplanan imzalar, tepkiler, eleştiriler yokmuş gibi tam bir bürokratik sözü ayağa düşürmezlik içinde kendi bildiklerini okuyorlar.
Afrin’de kahramanlıklar yaratabilir ve Türk Ordusunu ve çetelerini bile yenebiliriz ama İstanbul’u kaybedersek bütün her şeyi kaybederiz.
Eğer haber doğruysa İstanbul kaybedilmiş demektir.
8 Şubat 2018 Perşembe
Demir Küçükaydın
Bloglar:
Video:
Podcast:
İndirilebilir kitaplar:
Bu yazı ilk olarak şurada yayınlandı:
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.04.2020
30.03.2020
19.03.2020
18.03.2020
17.03.2020
10.03.2020
2.03.2020
1.03.2020
2.02.2020
3.01.2020