DOĞAN ÖZGÜDEN
Geçen haftaki yazımı “68’li Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tayyip’e karşı kazanacağı zafer, aynı zamanda Deniz’lerin ve Mahir’lerin de zaferi olacaktır” diye bağlamıştım. O günkü verilere göre büyük bir sürpriz olmazsa, adayı ikinci tura kalamayan sol eğilimli Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP)’nin de desteğiyle Mustafa Akıncı 18 Ekim’deki ikinci oylamada yeniden cumhurbaşkanı seçilecekti.
Ne yazık ki, Kuzey Kıbrıs’ın 1974’te Türk Ordusu tarafından işgalinden bu yana kapalı tutulan Maraş’ın Kıbrıs ve Yunanistan başta olmak üzere birçok ülkeden gelen protestolara rağmen son anda yerleşime açılması, dahası kararsız seçmenlere son anda rüşvetler dağıtılması, muhaliflere de baskı ve tehditler uygulanması sonucunda Erdoğan’ın kuklası Ersin Tatar cumhurbaşkanlığı koltuğuna yerleşmiş bulunuyor.
Kuzey Kıbrıs’ta yıllardır türlü baskılara ve tehditlere meydan okuyan Avrupa Gazetesi genel yayın yönetmeni Şener Levent “Onur değil… Para kazandı… Bir de baskı, tehdit, şantaj, yalan dolan eklendi buna… Biz kaybettik…” diye başladığı değerlendirme yazısında Türkiye ana akım medyasının örtbas ettiği gerçekleri net şekilde ortaya koyuyor:
“Toplumun tüm muhalif kesimleri ilk kez birleşti bu cephede… Sosyalist, sosyal demokrat, liberal… Elini vicdanına ve yüreğine koyan kim varsa… Birleşti de, karşısındaki gücü deviremedi yine… Federalizm de çöktü… Taksim kazandı… İki devletçiler!
“Nerde kaybedildi bu seçim? İskele’de… Tatar’a 9343 oy çıktı, Akıncı’ya ise 3855… Aradaki fark 5482… Ülke genelindeki farkı da bu belirledi zaten… Tatar 67322, Akıncı 62910… Fark 4412… Seçim sonucunu TC’lilerin belirlediğini apaçık bu da gösteriyor işte…”
Özgür Gazete Kıbrıs'tan Pınar Barut "Bu zamana kadar hiç görülmemiş müdahalelerin yaşandığı, görülmemiş asayiş sıkıntısının yaşandığı bir seçim oldu. KKTC tarihinde hiç bu kadar seçim suçu işlenmemişti" diyor seçimin ardından ve Artı TV'de Petek Atıcı Türkmen'in sunduğu Haber Aktüel programında bir bir açıklıyor:
"Seçimden bir gece önce çok ciddi paraların dağıtıldığı, insanların oylarının satın alındığı bilgileri de bize geldi. İnsanların oylarının fotoğraflarını çekmelerinin sebebinin de bunun ispatı niteliğinde olduğu söylendi… Burası küçük bir ülke. Etrafımızda eşimize, dostumuza, akrabamıza gidildi. Birçok oy 3 bin lira karşılığında satın alındı. Partilerin gençlik kolları da sandıktan çıkan insanların ellerindeki listelerden isimlerini işaretlediler. Bu insanlar gerçekten sözlerini tutup aldıkları para karşılığında oylarını verdiler mi diye…"
Evet, “Ana Vatan” 46 yıl önce askeri operasyonla işgal ettiği, yarım yüz yıla yakındır yarı sömürge statüsünde tuttuğu, geçen yazımda ayrıntılarıyla açıkladığım gibi kurdurduğu cürüm çetelerine adanın bağımsızlıktan, özgürlükten, sosyal adaletten yana aydınlarını alçakça katlettirdiği “Yavru Vatan”a 18 Ekim cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir kez daha kasdetti…
Bundan sonra ne olacak?
Bu sorunun yanıtını da yine Kıbrıs’lı gazeteci Şener Levent veriyor: “Bundan sonrası mı? Molla, tarikat ve yobaz düzeni… Şovenist histeri… Savaş kışkırtıcılığı… Tayyip Erdoğan’ın alfabesidir bu…
“Ve siz… Mücadelede kararlı olanlar… Eğer bu mücadeleyi Erdoğan’a karşı değil de, kuklası olan Tatar’a karşı verecekseniz yine, boşuna uğraşmayın… Bu rezil işgale karşı sesinizi yükseltmedikçe sonuç hiçbir zaman bundan farklı olmayacak…”
Evet, hile ve hurdayla Erdoğan-Bahçeli çetesinin kuklası Tatar’a kazandırılan 18 Ekim seçimlerinden sonra Kuzey Kıbrıs’ın tamamen sömürgeleştirilmesi, hattâ daha da ileri giderek Türkiye’ye ilhak edilmesi bile hiç de şaşırtıcı olmayacak.
Uluslararası dengeler bu ilhakın adının konmasına olanak vermese bile son direnç kaleleri de çökertilerek Kuzey Kıbrıs fiilen Türkiye’nin bir eyaleti haline dönüştürülecektir.
Bir kez daha anımsayalım.
Kendisini İslam âleminin ve Türkofon dünyanın lideri gören Erdoğan’ın, HDP dışındaki tüm partilerin açıkça ya da kerhen desteklediği büyük islami fütuhatının yakın hedefinden biridir Kuzey Kıbrıs…
Tıpkı 2. Dünya Savaşı sonrasında ABD Ordusu’nun “komünizme karşı mücadele” amacıyla dünyanın hemen hemen her ülkesinde üs ve tesisler kurduğu gibi, Recep Tayyip Erdoğan başkomutanlığı altındaki Türk ordusu da gerektiğinde “Türk ve İslam düşmanlarına karşı” askeri operasyonlara girişmek üzere dünyanın üç kıtasındaki tam 15 ülkede askeri üs ve tesisler kurmuş bulunuyor: Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Irak, Katar, Kosova, Kuzey Kıbrıs, Libya, Lübnan, Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti, Suriye, Somali, Sudan.
Türk Ordusu ve yanında götürdüğü paralı İslamcı teröristler Suriye’den, Irak’tan, Libya’dan sonra haftalardır Azerbaycan ordusuyla birlikte Yukarı Karabağ’a, hattâ Ermenistan topraklarına saldırıyor.
Türk Ordusu’nun sınır dışı operasyonları sadece kara ve havayla da sınırlı değil…
“Barbaros’un torunları denizlere sığmıyor… Hidrokarbon kaynaklarıyla çok uluslu şirketlerin ilgisini çeken Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklarını koruyan savaş gemileri, Kuzey Buz Denizi’nden Hint Okyanusu’na uzanan deniz alanında uluslararası operasyonlara başarıyla imza atıyor. 462 bin kilometrelik deniz alanında 103 savaş gemisini aynı anda tüm ateş gücüyle yüzdüren Türk Deniz Kuvvetleri dünyaya parmak ısırtıyor.” Milliyet, 24 Mart 2019)
Erdoğan’ın Türk-İslam fütuhatının hedefine ulaşabilmesi için sadece askeri vuruculuk yeterli değil, hedef ülkelerde de Ankara’nın direktiflerine harfiyen uyacak kukla liderler olması gerekir.
Türkiye’nin sınır komşusu Azerbaycan’da böyle biri 17 yıldır iktidarda… “Tek Millet, İki Devlet” göz boyacılığıyla Kafkaslar’da Tayyip’in koçbaşılığını yapan İlham Aliyev…
Türkiye’nin karşı sahil komşusu Kuzey Kıbrıs’ta da, Mustafa Akıncı’nın beş yıllık onurlu ve kişilikli cumhurbaşkanlığı döneminden sonra, yine Tayyip’in emirlerini harfiyen yerine getirecek biri başkanlık koltuğuna oturtulmuş bulunuyor: Ersin Tatar.
Bundan böyle Aliyev ve Tatar, biri Türkiye’nin doğusunda, diğeri Türkiye’nin güneyinde, Erdoğan’ın Quisling’leridir…
Quisling de neyi nesi?
Uluslararası siyasal literatürde ülkesini işgal edenlerle işbirliği yapan iktidar sahipleri için kullanılan, kısacası “hain” anlamına gelen bir kelime…
2. Dünya Savaşı yıllarını yaşamış olanlar iyi anımsar Quisling’in neyi nesi olduğunu… O dönemde Hitler’in Nazi ordusunun işgal ettiği ülkelerden biri de kuzey Avrupa’daki Norveç’tir.
9 Nisan 1940’da başlayan Alman işgaline karşı başta Kral Haakon VII ve tüm ülke yöneticileri direnirken, Norveç Faşist Partisi genel başkanı olan Vidkun Quisling önce bir hükümet darbesiyle iktidarı ele geçirmeye kalkışmış, ancak halktan ve ülke yöneticilerinden destek alamadığı için iki yıl işgalcilere el altından hizmet vermiş, nihayet Hitler’le bir anlaşma yaparak 1 Şubat 1942’de resmen başbakanlık koltuğuna oturmuş, ülkede bir faşist rejim kurarak Yahudileri toplama kamplarına göndermiştir.
Norveç Müttefik kuvvetler tarafından Nazi işgalinden kurtarılınca Quisling vatan haini olarak 9 Mayıs 1945’te tutuklanmış, işlediği insanlığa karşı suçlardan dolayı yargılanarak 24 Ekim 1945’te idam edilmiştir.
Onun idamından sonra Quisling adı işgalcilerle işbirliği yapanlar için kullanılan sıfatlardan biri olmuştur.
Bizim kuşak 2. Dünya Savaşı bitip de sözümona çok partili “demokrasi”ye geçildikten sonra Türkiye topraklarını ABD emperyalizmine peşkeş çeken, o emperyalizmin ideolojik, politik, ekonomik ve askeri dayatmalarına karşı çıktıkları için barış, demokrasi ve sosyal adalet savaşçılarını zindanlara atıp işkenceden geçirten, idam sehpalarına gönderen nice Quisling’ler tanıdı… CHP, DP, AP iktidarlarının sorumluları, darbeci generaller, daha sonra darbecilerin anayasasıyla iktidar olanlar…
Ya ABD emperyalizmine karşı çıktığı için Türkiye İşçi Partisi lokallerini bastırtan, Amerikan 6. Filosu’nu protesto eden işçilere ve gençlere Kanlı Pazar saldırısını yaptıran, anti-emperyalist devrimci gençleri pusularda katlettiren Türk-İslam Sentezi babaları…
Ne ki, onyılların Quisling’leri artık Türkiye’de tek başına iktidar olmuş, bir yandan Türkiye’de solu ve Kürt ulusunu vahşice ezmeye devam ederken, başka ülkelerde Türk-İslam fütuhatı için kendilerine hizmet edecek yeni Quisling’ler yaratmakta…
Evet, bugün Hitler’in yolunda büyük bir cüretle ilerleyen Erdoğan’la işbirliği yapanlara da yakışacak en uygun sıfat Quisling’tir.
İlham Aliyev ve Ersin Tatar bu sıfatı fazlasıyla hak etmektedir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
13.07.2025
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024
9.09.2024
19.08.2024
8.04.2024