Enver SEZGİN

Eylül yalnızlığı
31.12.2013
2523

 1980 yılının 12 Eylül’ünde, sabaha karşı yapılan o meşum anonslardan ordunun yönetime el koyduğunu öğrendiğimde, pek çok insan gibi benim için de zorlu günlerin başladığını anlamıştım. Binlerce insanı tutukluluk günleri, işkence, bitmeyen mahkemeler bekliyordu.

Çok az sayıdaki arkadaşımla birlikte polise yakalanmaktan kurtulmuştum. Benim için kaçaklık günleri başlamıştı. Artık hem polis takibinden kaçmam hem de günlük yaşantımı idame ettirmem gerekiyordu. Yaşayanlar bilir, bu hiç de kolay değildir. Evvela Diyarbakır’da gizlenmeye çalıştım. Kısa sürede bunun mümkün olamayacağını anladım. En iyisi İstanbul’a gitmekti. İstanbul’da nerede kalır, nasıl geçinirdim? Sonunda yakın arkadaşım Bahattin Işıktaş’tan yardım istemeye karar verdim. Kimi günler onun evinde, kimi günler de kardeşleri İlhan ve Kemal’in evinde kalıyordum. Daha sonraları buraları terk etmek zorunda kaldım, çember daralıyordu. Bir süre günlük işlerde çalıştım; matbaa çıraklığı, garsonluk, seyyar satıcılık, artık aklınıza ne gelirse...

Hemen her gün o akşam nasıl olur da bir ev bulup başımı sokarım endişesi içindeydim. Bu durum bir müddet böyle devam etti. Ardından Bahattin’in yardımıyla kalabilecek bir yer buldum. Şahin adında Şırnaklı Ermeni arkadaşın evinde kalacaktım. Bir yıl boyunca hiçbir sorun çıkmadan bu evde kaldım. Benim durumumda olan biri için cennette kalmak gibi bir şeydi bu. Ne yazık ki, bir yılın sonunda burayı terk etmem gerekti.

Çaresiz, daha önce günü birlik kaldığım evlerin kapısını çalmaya başladım.

 
Arada bir parklarda yattığım da oldu...

Sonunda bir kez daha Şahin imdadıma yetişti. Şahin’in Şişli’de bir tekstil atölyesinde çalışan kardeşi vardı. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden gelmiş gencecik insanlar bu atölyelerde, İstanbul’a tutunmak umuduyla çalışıyorlardı. Hâliyle birbirleriyle arkadaşlık kuruyorlardı. Şahin’in kardeşi ile Bayburtlu bir genç de öyle. Bayburtlu, Harbiye’de Ermeni vakfının malı olan tek gözlü bir evde oturuyordu. İşte ben bu kişiyle o tek gözlü evde kalacaktım. İki eski yatak, bir küçük tüp, az sayıda da kap kacak, tüm ev eşyalarımız bunlardan ibaretti. Ev yıkıldı yıkılacaktı. Havalar soğuyunca burada yaşamak iyice zorlaşmaya başladı. Bırakın sobayı, küçük bir elektrikli ısıtıcımız bile yoktu.

Yılın son günü gelip çatmıştı. Bayburtlu genç yeni yılı arkadaşlarının evinde karşılayacaktı. Bana gelince, ben nereye gidebilirdim ki... Akşam olmuş ben yine o sefilhanedeyim. Evin içinde bir o yana, bir bu yana dolanıyorum. Oyalanabileceğim herhangi bir şey yok. Hani küçük bir transistörlü radyo bile yeterdi. Fakat yok, yok!

Saat 22:00 sularında can sıkıntısından ve kederden iyice bunalmış hâle gelmiştim. Aniden bir karar verdim ve kendimi sokağa attım. İstiklal Caddesi’ne doğru yürüdüm. Eğlence yerlerinden müzik sesleri geliyordu. “Şanslı insanlar gecenin tadını çıkarıyorlar” diye geçirdim içimden. Herkes eğleniyor. Bir ben yalnız ve mutsuzum. Hüzünleniyorum. Yalnızlık duygusu bütün benliğimi sarıyor. Bu hâlde ara sokaklardan birine daldım. Tam karşıda bir tekel bayii gözüme çarptı. Sarhoş olma isteği duyuyorum. Eğlenmek değil, sarhoş olup unutmak. Cebimi yokladım. Bir büyük rakı ve biraz beyaz leblebi aldım. Bu cebimdeki son paraydı.

Hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Bir an önce sarhoş olmalıydım. Ne polis takibi, ne açlık ve ne de yalnızlık duygusu... Bütün bunları bir süreliğine unutmalıydım.

Rakıyı çay bardağına doldurup içmeye başladım. Bir yandan içiyor bir yandan da ağlıyordum. Bir büyük rakıyı kısa sürede devirmiştim. Çok geçmeden sızmışım. İkinci gün akşam saatlerinde uyanmıştım.

Bugün yılın son günü. Her yeni yıl öncesi olduğu gibi, bu yıl da o eski hüzünlü yılbaşını hatırlayıp efkârlanıyorum. Biliyorum, akşamüstü oturduğum sokağın köşesindeki büfeden bir büyük rakı alacağım. Bu kez masada beyaz leblebinin yanında başka mezeler de olacak. İçtikçe kederleneceğim.

Yılbaşınız kutlu olsun, etrafınız dostlarınızla dolsun.

[email protected]

http://www.taraf.com.tr/enver-sezgin/makale-eylul-yalnizligi.htm

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar