Ergun BABAHAN
Ali Babacan Dışişleri Bakanı idi. Daveti üzerine ben, Ahmet Hakan ve Serdar Turgut özel bir uçakla Helsinki'ye uçuyorduk. Babacan'a eşi de eşlik ediyordu. Yolda Babacan ve eşinin yanına geçtiğimizde konuyu o zaman da gündemde olan 1 Mayıs yasağına getirdim ve yasakta ısrar etmenin gerekçesini sordum kendisine. Cevabı, ‘‘Devletin yasakladığı bir şeye karşı ısrarcı olmamak gerekir'' mealinde oldu. Ben de ‘‘O zaman, devlet eşinizin başını açmasında da ısrar ediyor. Başını açması gerekiyor mu?'' sorusunu yönelttim kendisine. Aldığım cevap koca bir sessizlikti.
Devlet garip bir yapı. Özellikle bizim topraklarda. Sürekli yasaklarla var olabiliyor. Müslüman gibi yaşamayı, solculuğu, Cemaat mensubu olmayı, başörtüsünü, Kürtlüğü, insanların ana dilini veya cinsel tercihlerini canı istediği gibi yasaklıyor. İnsanların yatak odasına girmeyi bile kendisinde hak görüyor. Oysa bir insanın yatak odasında, kiminle ne yaptığı devletin üzerine vazife değildir. Devletin görevi, insanların cinsel, kültürel, siyasi tercihlerini dışarıdan bir müdahale olmadan özgürce kullanmalarına imkan verecek düzeni sağlamaktır.
Bu ülkede yönetimi ele geçirenler, bir şeyi yasakladığında onun yok olacağına inanıyor. Bugün iktidarda olan Siyasal İslamcıların kendi tarihi bile bunun yalanlaması aslında. 80 yıllık yasağın ardından yok olmadıkları gibi, iktidar oldular. Şimdi devletin gücünü kullanarak kendileri gibi düşünmeyen, yaşamayan, konuşmayan, seks yapmayan insanlara yasak getiriyorlar. Yasakla, Cemaatcilerin, Kürtlerin, eşcinsellerin, içki içenlerin, mini etek giyenlerin yok olacağına; herkesin tek tip insana dönüşeceğine inanıyorlar. Mao'nun büyük katliamlarla bile başaramadığı bir hayal.
Evet, konu dünyanın tüm demokratik ülkelerinde özgürce kutlanan Onur Haftası'nın Türkiye'de yasaklanması. Eşcinsel kimliklerinden utanmadıklarını, tercihleriyle gurur duyduklarını ifade eden yüz binlerce insan Amerika'dan Avrupa'ya kadar tüm demokratik coğrafyada, Gurur Yürüyüşleri düzenledi. İstanbul'da ise devletin cinsel tercihleri nedeniyle yok saymaya çalıştığı bu insanlar biber gazı, cop ve kelepçeyle durdurulmaya çalışıldı. Gözaltına alınanlar oldu.
Ben New York'ta, ünlü 5'inci Cadde'de düzenlenen yürüyüşü izleme şansına sahip oldum. Binlerce insanın katıldığı yürüyüş saatlerce sürdü. Yürüyüşe bankalardan iletişim şirketlerine, üniversitelerden kilise mensuplarına kadar her kesimden insan katıldı. Yürüyüş parkuru boyunca toplanan binlerce kişi de cinsel tercihlerine sahip çıkan bu insanlara destek verdi. Her yaştan, her etnik kökenden insanın danslar ederek, şarkılar söyleyerek kutladığı bir şenlik vardı.
Amerika'da devlet bizimkinden çok güçlü. Türkiye ile kıyaslanamaz bile. Ancak pazar günü New York'ta devlet bu gücünü yürüyüş parkurunun güvenliğini sağlamak, katılımcı ve izleyicilere bir saldırı olmaması için kullanıyordu. Polis, yürüyüşe katılanları kovalamıyor, onlarla hatıra fotoğrafları çektiriyordu.
Koca koca şirketler çalışanlarına kendi markalarının t-shirtlerini giydirerek yürüyüşe katılmasını sağlamıştı. Bütün mağazaların vitrinleri gökkuşağı renkleriyle süslenmiş, sloganlarla haftaya destek ilan edilmişti.
Eşcinsellikten rahatsız olabilirsiniz, ama bu onların hayatın bir gerçeği olduğu olgusunu değiştirmez. Bugünkü devlet zihniyeti de Cemaat'ten rahatsız. Cemaat mensubu insanlara yaşına, cinsiyetine, mesleğine bakmadan zulmediyor. Devletin kaba gücüyle bu boyutta ilk kez karşılaşan insanların bugüne kadar sürekli bu baskıya maruz kalmış kesimlerle empati yapması gerekir.
İnancımız gibi cinsel tercihimiz de bizi ilgilendiren bir konudur. Devletin yatak odamızda işi yoktur ve olamaz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021