Erol KATIRCIOĞLU
Kapıyı kapatıp kilidi çevirdiğinizde kendinizi “güvende” hissedersiniz. Böylelikle “dışarının” her hangi bir biçimde sizin huzurunuzu bozamayacağını garanti altına almış olursunuz.
Oysa çevirdiğiniz kilit aynı zamanda sizin “güvensizliğiniz” demektir. Çünkü aynı kilit “içerde” bir sorun çıktığında “dışarıya” kaçmanızı önler. O nedenle kapıyı kapatıp kilidi çevirdiğinizde kilit size “huzur” kadar “huzursuzluk” da yükler.
İnsanların “kimlikleri” de biraz böyledir. Kimliğinizin içinde olduğunuz zaman huzurlusunuzdur. Size ait olan bir şeye karşı “dışarıdan” herhangi bir tehdidin olmadığı bir durumdur bu. Siz siz olduğunuz için herhangi bir aşağılanma, küçümsenme hissetmezsiniz. Çünkü etrafınızdaki herşey biraz size benzer, biraz sizsinizdir.
Ama “kimlik” aynı zamanda sizin imkânsızlığınızdır da. Çünkü kimliğin içinde de sizin huzurunuzu bozabilecek şeyler olur. Bu durumda kimliğinizden çıkıp dışarıya kaçmanız zordur. Zordur çünkü insan bu kez de içerden tehdit, aşağılanma ve küçümsemeyle karşı karşıya kalır. (Doğrusu huzurlu yer yoktur insanlık için bu dünyada ya!)
Ama bildiğimiz bir şey var ki “dışarıdan” gelebilecek hiç bir tehdit yoksa kilide de ihtiyacınız yoktur. Bir zamanlar İstanbul’da bile öyleydi, Anadolu’da ise hâlâ insanlar evlerinin kapılarını kilitlemezler, çünkü dışarıdan gelebilecek bir tehdit hissetmezler.
Tıpkı onun gibi içinde yaşadığınız toplum sizin kimliğinizin size anlamlı gelen yönlerini yaşamanıza izin veriyor olsa “kimliğe” de ihtiyacınız olmaz. O nedenle de aslolan “dışarısıdır”, yani toplumun nasıl yönetildiği, toplumun ne ölçüde “kimliklere” saygılı davrandığı vs. daha önemlidir.
Bir başka ifadeyle toplumdan kimliğinize dair herhangi bir tehdit gelmezse kendinizi kimliğinizin içine kilitlemeniz de gerekmez. Gerekmez, çünkü bu durumda kimliğinizle ilgili yapmak istediğiniz her şeyi yapabiliyorsunuz demektir.
Kürt kimliğinin bu ülkedeki mücadelesi o nedenle de Türkiye toplumunun nasıl bir demokrasi anlayışına, nasıl bir birlikte yaşama tahayyülüne sahip olduğuyla çok daha ilgilidir.
Diyorlar ki Kürtler ayrılmak ve kendi devletlerini kurmak istiyorlar. Mutlaka kendi kimlikleri üzerinden bir toplumsal yaşamı hayal eden Kürtler vardır. Ama bu gerçek sizin onları kendi kimlikleri içine kilitleyen demokrasi anlayışınızın ve uygulamalarınızın yanlışlıklarını görmenizi engellemez.
Ve eğer Kürtlerin kendi kimliklerini istedikleri gibi yaşayabilecekleri bir demokrasiye sahip değilseniz Kürt meselesini de çözmeniz mümkün olmaz. Otuz yıldır sürdürülen savaş sonucunda Kürt gençlerinin sürekli olarak dağlara çıkması aslında kendi kimlikleri içine doğru bir yürüyüşten başka nedir ki?
Son zamanlarda Türkiye demokrasisi çok gelişti. Askerî vesayet rejimi önemli ölçüde geriletildi. Ama yaşanan demokrasi havasının aynı şekilde değiştiğini söylemek zor... Zaten bunu beklemek de pek anlamlı değil.
O nedenle de yaşanan demokrasi havasındaki sorunları ve bunlara ilişkin getirilen eleştirileri daha ileri bir demokrasi için talepler olarak okumak yerine iktidar partisine karşı siyasetin unsurları olarak okumak doğru bir siyasi tavır olamaz.
Unutmamak gerekir ki “yeni”, “eski”nin sıfırlandığı bir noktadan sonra olanlara değil, “eski”nin de içinde yer alarak oluşan bir sürece işaret eder.O nedenle de Türkiye’de bugün gözlediğimiz değişimlerin çoğu daha henüz “sembolik” alanda olmakta, içimize çektiğimiz havada değil.
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2025
9.09.2025
3.09.2025
26.08.2025
12.08.2025
6.08.2025
29.07.2025
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025