Etyen MAHÇUPYAN
Kasım sonunda yapılan Eğitim Kongresi’nin alt sloganı ‘bireyden insana’ idi. Yani bir anlamda ‘kötüden iyiye’. Birey bize empoze edilen değerdi, insan ise bizim kendi öz değerimiz. Gazetecilerin katıldığı panel ise ‘yeni yüzyılda evrensel ve yerel olmak arasında’ başlığını taşımaktaydı. Kongre’nin alt sloganı ile birlikte düşünüldüğünde evrenselin nispeten ‘kötü’, yerelin ise nispeten ‘iyi’ kategorisine karşılık geldiğini söylemek mümkündü. Bu bakışın günümüzde İslami kesimin ruh halini yansıttığını söyleyebiliriz. Özellikle genç kuşak uzun zaman başkalarının normuna ve yönlendirmesine göre yaşadığımızı, artık ‘kendimiz’ olmak istediğimiz mesajını veriyor. Muhtemelen geçmişle ilgili tespitleri doğru olduğu için gelecekle ilgili beklentilerinin de sağlıklı olduğunu düşünüyorlar. Ama öyle olmayabilir… Çünkü Türkiye’nin sorunu hiçbir zaman içinde olduğu kültürün ne derece ‘yabancı’ ya da ‘bizden’ olduğu değildi. Kendimizden, durumumuzdan hoşlanmadığımız ölçüde suçu ‘yabancıya’ atmayı tercih ettik. Ama aslında sorun normların yerli olmaması değil, bizim onları son derece yüzeysel şekilde benimsememizdi. Eğer daha derinlikli olabilseydik, söz konusu yabancı kültürü kendi kültürümüzle otantik ve özgün bir biçimde sentezleme fırsatını da yaratabilirdik. Ne yazık ki biz kendi kültürümüze de aynı yüzeysellik içerisinden baktık ve sonuçta ne Batıcılarımız ne de Gelenekçilerimiz kendi yerliliğimizi evrensel plana taşıyacak kanalları açamadı.
Bugün verimliliğin değil yaratıcılığın, ezberciliğin değil özgünlüğün prim yaptığı bir dünyada yaşıyoruz. Bunun geri dönüşü olmayacak… Oysa bizler hala verimlilik ve ezbercilik dünyasının klişelerinden kurtulabilmiş değiliz. Batının etkisi altında yoğrulup durmaktan, kişiliğimizi yıpratmaktan şikayetçiyiz. Ancak kurtuluşu hamasette arayan ataerkil bakıştan sıyrılmaktan da korkuyoruz. Geçmişte bir yerde bizi bekleyen bir kurtuluş formülü olduğuna inanıyor ve ona bir ana rahmine geri dönercesine sığınmak istiyoruz. Oysa bu istek büyüme korkusundan başka bir şey değil. Sebepler ne olursa olsun, artık bir toplum olarak çocuk kaldığımızı idrak etmenin ama bu gerçeğin altında ezilmeyip, üstesinden gelmenin zamanı. ‘Büyümek’ özeleştiriden beslenen bir özgüvene muhtaç ve son on iki yıllık dönem bu yolda ilerleyebilmenin psikolojik zeminini oluşturmuş durumda. Geleneği evrensel düzleme çekebilmek, o geleneğe yaklaşırken gelenekçilikten kurtulmayı gerektiriyor. Kendimize beğenmek üzere değil, anlamak üzere yaklaşmamızı ima ediyor.
Bu ise bu topraklarda epeyce uzun bir zamandan bu yana unutulmuş olan bir başka olumlu geleneğin canlandırılması demek. Yani düşünce geleneğinin… Bizler düşünmeyi bilmiyoruz ve eğitim sistemimizde de öğretmiyoruz. Üretilmiş fikirlerin art arda dizilmesini ‘düşünmek’ sanıyoruz ve bu nedenle her düşünme süreci sonuçta basmakalıp şablonların tekrarından ötesini üretemiyor. Oysa eğer sonunda varacağınız noktayı biliyorsanız ona ‘düşünme’ denemez. Zaten eğer varılacak nokta belli ise düşünmeye ne gerek var? Düşünme bir bilmeme ve bilmediğini baştan kabullenme halidir… Düşünme, düşüncelerin peşinden korkusuzca ilerlemek ve belirsizliğe razı olmak demektir. Düşüncenin düşüneni sürüklediği bir sisli yola kendini bırakma cesaretidir…
Bu yol ancak özgürseniz yürünebilir. Değilseniz kenara çöker dağarcığınızdaki fikirleri sabitleştirme kaygısına düşersiniz. Söz konusu özgürlük ‘düşünce özgürlüğünden’ farklıdır. Düşünce özgürlüğü düşüncenin serbestçe ifadesidir. Ama serbestçe ifade edilmesi bir düşüncenin özgür olduğunu göstermez. Bunun için zihnimizdeki kalıplardan sıyrılmak, kendimize mesafe alarak bakmak ve zihniyetimizi, bize doğal gelen ön kabullerimizi eleştirel süzgeçten geçirebilmemiz lazım.
Eğer ‘okul’ diye bir kurum olacaksa, çocuklara bunu gerçekleştirecekleri ortamı sağlamakla yükümlü olmalıdır. Yanlış yapacak cesareti aşılayacak, özgünlüğü ve yaratıcılığı teşvik edecek bir kültür oluşturma misyonunu taşımalıdır. Böylesine özgür bir düşünme süreci ‘milli’ olabilir mi? Bilmiyoruz… Ama bilmemeye razı olmamız gerek. Bu topluma geleceğin ‘milli’ niteliğini özgürce belirleme şansını vermekten korkmamamız gerek. Demokratlaşarak kendi yerliliğimize bir şans yaratmamız gerek. Aksi halde o yerlilik bir yaratıcı kültürel ortam olarak işlevselleşemez. Unutmayalım, düşünmeye hazır değilsek ne anlamlı bir hikayemiz olur, ne de bu hikayeyi dinlemek isteyen çıkar…
Not: Hasan Cemal bana çok kızmış. Unutmak istediğini hatırlattığım için. Dert etmesin… Nasılsa yine unutur.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023