Hakan AKSAY
Sayın Cumhurbaşkanı,
Dün Çözüm Süreci’nin bittiğini ilk kez açıkça dile getirdiniz.
Ve HDP’nin yasaklanması talebiyle ilgili soruya güya olumsuzcevap verirken, söz konusu partinin yöneticilerinin tutuklanması gerektiğini ima ettiniz.
HDP’yi kestederek “Bu partinin yöneticilerinin bedel ödemesi gerekir diyorum. Dokunulmazlık zırhından bunları sıyırarak bedelini ödetmeli. Parlamento gerekeni yapmalı...” dediniz.
Tesadüf bu ya, aynı sıralarda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın“Anayasa’nın siyasi partilerle ilgili maddelerine aykırılık”gerekçesiyle HDP ile ilgili inceleme başlattığını duyduk.

Süreci ne adına bitirdiniz?
Yıllar ne kadar çabuk geçiyor ve insanları nasıl değiştiriyor, değil mi, Sayın Cumhurbaşkanı?
Siz ki bir şiir okudunuz diye hapse atılmıştınız...
Partiniz kapatılmak istenmişti...
Özgürlükleri ve demokrasiyi savunarak kitlelerin hayranlığını ve desteğini kazanmıştınız...
Bugün nerelere geldiniz...
Kürtlerle barışı sağlamak, yıllar boyunca sizin temel amaçlarınızdan biriydi.
Sürecin başlarında sizin (ve Öcalan’ın) Nobel barış ödülünü kazanma ihtimalinizden bile söz ediliyordu.
Şimdi siz gayet soğukkanlı bir şekilde “Süreç bitti” diyorsunuz!..
Üstüne üstlük HDP yöneticilerinin içeri atılmasını arzuluyorsunuz.
Nasıl diliniz dönüyor?
İçiniz hiç sızlamıyor mu?
Ne adına barıştan vazgeçiyorsunuz?
Bakın, son 10 günde Türkiye’de kaç kişi öldü!..
Ve daha kim bilir kaç (kaç yüz?.. kaç bin?..) kişi ölecek!..
Ne adına?
Koltuk için mi?
Değer mi?..
Hedefiniz IŞİD değil, HDP
Barış Süreci’ni Türkiye’nin ezici çoğunluğunun ve neredeyse bütün Kürtlerin istediğini, hemen herkesin savaştan yorulduğunu biliyoruz.
Ve uzun süredir süreci sizin dondurduğunuzu, bir adım bile ilerlemesine izin vermediğinizi, verdiğiniz sözleri tutmadığınızı (dün Radikal’de bilmediğimiz bazı önemli ayrıntıları da Selahattin Demirtaş açıkladı), Dolmabahçe sonrasında da “barışın AKP’ye oy kaybettireceği” kaygısıyla masayı sizin devirdiğinizi de biliyoruz.
Uzun süredir biz onca yazıda IŞİD’i desteklememeniz gerektiğini, bu işin faturasının çok acı olacağını yazarken aldırmadınız; şimdi IŞİD’e karşı birdenbire askerî operasyon başlattınız.
Yanına Suriye’de - ABD ile birlikte davranarak - IŞİD’e karşı en etkili savaşı veren Kürtleri de koydunuz; hatta DHKP-C’yi de eklediniz ki çeşit olsun...
Ama asıl hedefinizin PKK, PYD ve belki de en başta “içerdeki” HDP olduğunu herkes biliyor.
Siz gerçekten de kimsenin sizin amacınızı ve planlarınızı anlamayacağını mı düşünüyorsunuz?
Bu arada PKK ve IŞİD ile aynı anda savaşma kararının çok zekice bir adım olduğundan emin misiniz?

Demirtaş’tan neden bu kadar nefret ediyorsunuz?
Sayın Cumhurbaşkanı,
Siz neden Türk, Müslüman ve Sünni olmayanlardan nefret ediyorsunuz?
Neden Kürtleri, Ermenileri, Rumları, Alevileri, ateistleri, solcuları, eşcinselleri ve sizinle aynı değer ve özellikleri paylaşmayan öteki insanları böylesine aşağılıyorsunuz?
Kürtlere karşı duyduğunuz bu güçlü tepkinin arkasında ne var?
HDP’ye ve lideri Demirtaş’a bu kadar hiddet duymanız neden?
“Seni başkan yaptırmayacağız” meydan okumasını unutamıyor musunuz?
Onun gençliğini, zekâsını ve gelecek vaat eden karizmasını kıskanıyor musunuz?
Yoksa sizinle hiç kimsenin yapmadığı gibi sert, rahat ve alaycı mücadele etmesine mi dayanamıyorsunuz (Demirtaş’a bir ara“Kendini bil, haddini bil, neslini bil” diye seslenmiştiniz)?
Sizin Başkan olmanızı ve AKP’nin tek başına iktidara gelmesini engellediği için mi ona böylesine büyük bir kin besliyorsunuz?
Kininizin açlığını gidermek için ne istiyorsunuz?
Demirtaş’ın hapse atılmasını mı?
Ölmesini mi?
Günün birinde Kürtlerle barış yeniden gündeme gelirse, karşınızda Selahattin Demirtaş yerine Mehmet Metiner gibi birinin mi oturacağını sanıyorsunuz?
Ya da Kürtleri ve onlarla ilgili sorunları “topyekün” ortadan kaldıracak sihirli bir formülünüz mü var?
Onları Van Gölü’ne mi dökelim, mesela?
Size nasıl yardımcı olabiliriz, Sultanım?
Türkiye’nin büyük bölümü AKP ile CHP’nin koalisyon kurmasını istiyor (bu iki partinin yönetimi de dâhil).
Neden buna izin vermiyorsunuz?
Ne karışıyorsunuz, böyle bir yetkiniz yok ki!
AKP’yi kurdunuz diye ölene kadar onun sahibi mi olacaksınız?
Bu arada, “ölene kadar” dedim de:
Demokrasilerde seçim kazanan partiler ve liderler gelirler, belirli bir süre başta kalırlar ve giderler...
Siz niye “asla gitmez”siniz?
Onca yıl başta kaldınız işte! Şimdi Cumhurbaşkanı’sınız üstelik, fena mı? Eh, haliniz vaktiniz de yerinde... Çoluğunuz çocuğunuz falan varlıklı... Daha ne?..
Nedir bu bitmez tükenmez “başkanlık” sevdanız?
Seçmenlerin çoğu istemedi işte, AKP’liler bile tam destek vermedi; neden inat ediyorsunuz?
İllaki “Sultan” yetkilerine mi sahip olmanız lazım?
Yoksa Saray’ın tadı çıkmaz mı?
Sizi mutlu etmek için ne yapmalıyız, Sultanım?
Ah, evet, siz bunu söylemiştiniz daha önce: “400 milletvekili verin, bu iş huzur içinde çözülsün” demiştiniz de, biz eşeklik edip anlamamıştık olacakları. Keşke verseydik de onca huzursuzluk yaşanmasaydı, onca kan dökülmeseydi...

Daha ne kadar kan dökülmesi lazım?
Peki, ne yapacaksınız şimdi?
“HDP’yi bitirip” ve “MHP’ye giden milliyetçi oyların da bir bölümünü alıp” büyük bir seçim zaferiyle AKP’yi başa getireceksiniz ve siz de Başkan olacaksınız, öyle mi?
Yine meydanlara çıkıp Kürt ve solcu düşmanlığı yapacak ve elinizde Kuran sallayarak AKP’ye 400 milletvekili mi isteyeceksiniz?
Ya istediğinizi elde edemezseniz?
Son anketler AKP ve "kan kardeşi"nin (MHP) oylarında düşme olacağını ortaya koyuyor.
Kasım’daki seçime neyle gideceksiniz? İçte ve dışta savaşla, terörle ve kanla, istikrarsız bir ekonomiyle, huzursuz ve mutsuz bir toplumla?..
Başaramazsanız ne olacak?
Ya oylarınız daha da düşerse?
Daha başka neler yaparsınız?
7 Haziran’ın intikamını bizden Barış Süreci’ni bitirerek alan bir lider, bir sonraki yenilginin acısını nasıl çıkarır?
Daha ne kadar kan dökülmesi gerek?
O kadar kan döküldükten sonra o kıpkızıl pıhtı içindeki koltukta nasıl ve ne kadar oturulabilir ki!..
@AksayHakan
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025