Hasan ÖZTÜRK
Haftada bir gün izin yapmak için köye inerdi. Bu hafta onun yerine sürüyü otlatacak kişi hastalanıp dağa çıkamamış, o da iple çektiği pazar gününü dağda geçirmişti.
Köye inebilseydi, arkadaşlarıyla konuşacağı o denli çok şey vardı ki... İlkokul dördüncü sınıftayken babası okuldan almış, sürünün oğlaklarını otlatması için dağa çıkarmıştı. Şimdi on yedi yaşındaydı. Yedi yıldır dağlarda dolaşıyordu. İki yıldır da sürünün tamamı ona bırakılmıştı. Kış geceleri davarları köye yakın bir ağıla kapatır, köye inerdi. Bahardan kışa değin, ancak haftada bir gün görebilirdi köyün yüzünü. İki akşamda bir, kendisine azık getiren çocuk sağır ve dilsizdi. Kısa süren el kol devinimlerinden sonra çekip giderdi çocuk. “Hiç olmazsa, o bari dilsiz olmasaydı” diye düşünürdü...
Bugün yine tan yeri ağarırken sürüyü yaymış, serinlikte karınlarını doyuran hayvanları ağıla getirip sağmıştı. Yazın bu günlerinde, sütleri azaldığı için kolay sağıyordu keçileri. Şimdi de sıcak bastığı için sürü, büyük meşe ağaçlarının altında yatmış dinleniyordu. Kendisi de dinlenmek istiyor, ancak Garip, izin vermiyordu yatıp uyumasına. Annesi, doğum yaparken ölmüştü, beyaz oğlağın. Celâl, onu büyütene dek öyle uğraşmıştı ki. Adını Garip koymuştu. Geç doğduğu için de sürünün en küçük oğlağıydı. Celâl’i yatarken görünce hiç dayanamaz, gelip üstüne çıkar, yüzünü gözünü yalardı. Rahatsız olsa da Garip’in yaptıklarına ses çıkarmazdı.
Bir de köpek yavrusu Reşo olmasa, daha rahat olacaktı Celâl. Reşo, Garip’i kıskanır, o ne yaparsa enik de aynı şeyleri yapardı. Şimdi yine ikisi birden başındaydı Celâl'in. Garip’le Reşo yüzünü yalamaya başlamadan ayağa kalktı. Garip’e öğrettiği oyunları yaptırmaya başladı. “Elini ver” deyince ön ayağını uzatıyordu oğlak. İki ayağının üstünde dikiliyor, başını sallıyor, yatıyor, kalkıyor, daha bir sürü hüner gösteriyordu. Onunla birlikte Reşo da aynı şeyleri yapıyor; hatta Reşo’nun, Garip’ten daha becerikli olduğu görülüyordu. Celâl, Garip’e meşe ağacını gösterip “tos vur” dediğinde, koşup arka ayaklarının üstünde yükseldi ve güçlü bir tos vurdu ağaca. Ondan geri kalmamak için Reşo da aynı şeyi yaptığında, kafası çok acıdı. Enik cıyaklayıp ağlamaya başladı. Celâl, Reşo’nun başını okşayarak onun ağlamasını dindirdi. Gönlünü almak için de “Haydi Garip kuyruğunu salla” dedi. Oğlak uğraşıyor, ancak, kısa ve yukarı kalkık kuyruğunu sallayamıyordu. Reşo kuyruğunu sallıyor, Garip’e inat yaparcasına önünde durmuş, yaptığı işi ona gösteriyordu. Duruma kızan oğlak öylesine bir tos vurdu ki Reşo’ya, zavallı enik, iki takla atıp yere serildi...
Celâl, dibine oturduğu yaşlı meşe ağacına sırtına dayamıştı. İki yanında yatan Reşo ve Garip, başlarını, onun uzattığı iki bacağının üstüne koymuş uyuyorlardı... Son inişinde köyün kahvesinin önündeki çınarın dibinde oturmuş; biraz sonra da arkadaşları birer birer kalkmışlar, giderken de: “Hiç durmadan konuşuyorsun, başımız şişti” demişlerdi. Yanında yalnızca amcasının oğlu kalmıştı. Dağdan köye her indiğinde, kendi yaptığı peynirlerden götürürdü ona. Nasıl götürmesin ki? Ne konuşursa konuşsun, peynirlerin hatırına dinlerdi onu amcasının oğlu...
Yine o gün, yazlığa gelen ailelerden birinin kızı oturmuştu karşılarındaki masaya. On yedi-on sekiz yaşlarında gösteriyordu kız. Kısacık, kırmızı bir şort vardı ayağında. Güneşten henüz yanmamış beyaz bacakları öylesine güzeldi ki... Amcasının oğluyla gözlerini dikip yercesine bakıyorlardı kıza. Kız, bir ara onlara doğru bakıp hafifçe gülümsedi. “Sana baktı” dedi amcasının oğlu. Celâl eliyle saçını düzeltirken, bir yandan da toparlanıp çeki düzen vermişti oturuşuna. “Çoban olduğumu bilmiyor” diye geçirdi içinden. Sonra da kendisini avutmak için; sürü sahibiyim ben, başkalarının keçilerini güden çoban değilim, dedi içinden. Üstelik de boylu boslu, yakışlı bir gençti kendisi...
Akşama dek kızın evinin bulunduğu koyda denize girdiler amcasının oğluyla. Biraz ötelerinde denize giren kıza yaklaşmaya cesaret edememişlerdi. O kadarı bile mutlu etmeye yetmişti Celâl’i. Kızın babası gelip onları kovana dek oralarda dolaşmışlardı. Bu arada kızın adını da öğrenmişlerdi. “Çiçek, gir içeriye” diye bağırmıştı kıza babası. O günden beri çiçeklere baktıkça kızın iri, bal rengi gözlerini görüyordu karşısında. Hepsini bal rengine boyamışlardı sanki çiçeklerin. Bu hafta inebilseydi köye, ne yapıp edip bir demet kır çiçeği gönderecekti kız kardeşiyle ona... “Önümüzdeki hafta da iyileşmezse, yerime gelecek çoban” diye düşündü. Aklından geçen bu olasılık ürküttü onu...
Gözü, yakınındaki kocayemiş dalına konmaya çalışan küçük kuşa takıldı. Kuş, ince bir dala konuyor, dal sallandıkça tutunamayıp kayıyordu. Uçup, epeyce uğraş verdikten sonra yeniden deniyor, ancak bir türlü başaramıyordu konmayı. Rüzgâr da gittikçe artıyordu. Haziran’ın sonuydu. “Kızıl Erik Fırtınası” diye geçirdi içinden. Babası, tüm fırtınaları, belli başlı yıldızları, güneşe ve yıldızlara bakıp saati anlamayı öğretmişti ona. Günün yirmi dört saatini, beş on dakika yanılgıyla söyleyebilirdi Celal. Bulutlara bakıp, ya da çakal seslerini dinleyip havanın nasıl olacağını anlayabilirdi. Kızıl Erik Fırtınası, giderek artıracaktı hızını. Kuş, ince dala konamayıp, rüzgarın estiği yönün aksine uçup gitmişti...
Fırtınadan etkilenmemek için ağacın duldasına doğru kaydı. Kayarken de rahatsız etmemek için Garip’le Reşo’yu yavaşça kaldırıp, yeniden ayaklarının üstüne yatırdı onları.
Rüzgârın sesini dinlemeye başladı. Büyük meşe ağaçları selam verircesine eğilip doğruluyorlardı. Makiler hırçın devinimlerle, kavga edercesine sallanıyorlardı. Sağa sola kaçışan kuşlar bir an önce kuytu bir yer bulabilmenin ivecenliğiyle boğuşuyorlardı. Tümsekte yatan birkaç keçi, rüzgârın etkisinden korunmak için, kalkıp kendilerine kuytu yerler bulup büzüştüler.
Rüzgâr içindeki binlerce şarkıyı duymak istercesine, seslere yoğunlaşmıştı Celâl. Küçükken, fırtınalı bir havada babasına rüzgâr sesinden korktuğunu söylediğinde, babası ona: “Rüzgâr sesi, dünyanın en güzel şarkılarını içinde taşır; öyle dinlersen seversin” demişti. Rüzgârın uzaklardan önüne katıp getirdiği şarkıları dinliyor, içinde Çiçek’in sesini ayırmaya çalışıyordu Celâl... Uğraştı, ancak duyamadı kızın sesini. İlkin ağlayan bir çocuk sesi duydu, sonra da çocuğu susturmak için ninni söyleyen annenin sesini. Bir süre sonra çocuğun ağlaması kesildi, anne ise ninnisini yanık bir sesle sürdürüyordu...
Hiç böylesini görmemişti. Rüzgâr onu yattığı yerden almış götürüyordu. Altında kayıp giden derelere, tepelere baktı, içi bir hoş olmuştu. Oldum olası yükseklik korkusu vardı Celal’de. Rüzgâr aniden durursa ne yaparım diye düşünüp korktu. Parçalarını bulamazlardı düştüğünde. Rüzgâr azalır gibi olduğunda Celal alçalıyor, güçlendiğinde yükseliyordu. Gidiş tam köylerine doğruydu...
Uçarken Çiçek’i düşündü. Tam, onların evinin yanına konmak istiyordu. Onun için kır çiçekleri toplamadığı için üzüldü. Nasıl bilebilirdi ki rüzgârın kendisini alıp köye götüreceğini? İndiğinde kızın şaşkınlığını düşündü. Uçan adam sanacaktı kendisini...
Köyün üstüne geldiğinde epeyce yükseklerdeydi. Çiçek’lerin evinin olduğu koya doğru baktığında bir kaç kişi görünüyordu. Çok uzakta oldukları için kim olduklarını ayırt edemiyordu. Yaklaştığında Çiçek’i fark edebilmişti. Bağırıp el sallamaya başladı. Sesi uçup gidiyordu rüzgârla birlikte. Kız, evlerinin önünde oturmuş, arkadaşıyla birlikte, fırtınanın pamuk tarlasına dönüştürdüğü denize bakıyorlardı. Rüzgârın yavaşlamasını bekleyen Celal, istediği olmayınca umutsuzluğa kapılmıştı. Aşağıya inmek için gösterdiği çaba boşunaydı. Aksine, daha da yükselmişti. Denizin üstünde uçuyordu şimdi. Gittikçe uzaklaşıyordu köyden. Arkasına baktığında nokta gibi küçüldüklerini gördü Çiçek’le yanındaki arkadaşının...
Körfezin karşıki sahiline doğru uçuyordu. Tüm istediği kumsallardan birine konabilmekti şimdi. Nasıl olsa konuşup söyleşecek bir kaç kişi bulabilirdi. Zaten, onu görenler koşup geleceklerdi yanına. Uçarak körfezi geçmiş bir kişiyi görmek,
onunla konuşmak isteyecekti herkes. Belki gazeteciler bile gelebilirdi kendisini görmeye... Bir ara rüzgâr yavaşlar gibi oldu. Celâl’in ayakları suya değdi değecekken hızlanan rüzgâr yine yükseltti onu. Epeyce korkutmuştu denize düşüp boğulma düşüncesi. Körfezin yarısındaydı ancak; suya düşseydi, bu uzaklığı, hele bu fırtınada havada yüzebilmek çok zordu. Kendi köylerinin önünde denizi yalamaya başlayan rüzgâr, giderek denizi kabartmış, şimdi ise kalın dalgalar oluşturmuştu. Karşıki kıyıda daha da yükselecekti dalgalar. Ancak, yapacak hiçbir şey olmadığını, kapılıp gittiği rüzgârın buyruğuna boyun eğeceğini biliyordu...
İşte bu kötü, diye düşündü Celâl. Karşıki kumsallardan birine konabileceğini düşünürken, rüzgâr hafif yükselerek sağa, İmralı Adası yönüne doğru sürüklüyordu kendisini. Denizden kurtulup karaya varamıyordu. İmralı Adası sağında, Trilye solunda kalmış uçuyordu. Nereye gittiğini, nerede duracağını bilmeden böyle sürüklenmek onu kaygılandırmıştı. Bir süre uçtuktan sonra Bandırma’nın yakınlarına geldiğinde gayret edip sola doğru yön değiştirmek istediğinde, tüm çabasına karşın bunu başaramayacağını anlamıştı. Erdek’i çok uzaktan görebilmiş, yolunu yine denizin üstünde sürdürüyordu. Rüzgârın sesinden başka ses de duyamıyordu. Fırtına yüzünden denizde bir tek kayık yoktu. Uzaklarda birkaç ada gördü. Hiç olmazsa bunlardan birine inebilsem diye geçirdi içinden...
Bir süre daha sürüklendikten sonra rüzgârın hızı düşmeye başladı. Adaları geçmişti. Uzaklarda küçük bir adacık gördü. “Şu anda düşsem, küçük adaya dek yüzebilir miyim?” diye düşünüyordu. Bir yandan yavaş yavaş ilerlerken bir yandan da alçalıyordu. Küçük adanın kıyısına geldiğinde rüzgâr onu uçuramayacak kadar yavaşlamıştı. Suya ayakları değmeden adanın kıyısına konabildi. Çok çabuk alçaldığı için adanın her yanını görememişti. Bir kayanın üstüne koşup çevresine baktı. Çok küçük bir adacıktı bu. Kimsenin yaşamadığı bu adayı dolaşmaya başladı. Bol bol martı yumurtası vardı adada. Bir kaç yumurta kırıp içti. Kayanın arkasından havalanan bir martı ok gibi gelip üstüne çullandı. Nereden çıktıklarını anlayamadığı yüzlerce martı, yumurtaların yanında belirivermişti. Oradan hızla uzaklaşıp adacığın diğer yerlerini dolaşmaya başladı. Eni boyu birkaç yüz metreydi. İşin kötüsü su yoktu adada. Ufukta bir kayık görebilmek umuduyla dört bir yana baktı. Hiç bir şey görünmüyordu. Bir taşa yaslanıp oturdu. Kara kara düşünüyordu Celâl. Ancak bir kayık geçerse kurtulabilirdi. Fırtına yeni dindiğinden, kısa sürede bu da olası görünmüyordu...
Bir tek ağaç yoktu altına sığınıp güneşten korunabileceği. İyice susamıştı. Dudakları kurumuş, dili zımpara gibi olmuştu. Biraz uyumayı denedi, olmadı. Uyku tutmuyordu. Bir yandan martıların saldırısından, bir yandan da adanın yakınlarından geçebilecek tekneleri göremeyip kaçırmaktan korkuyordu...
Hem korkusu azalsın, hem de bir insan sesi duyabilsin diye kendi kendine konuşmaya başladı. Usuna ne gelirse söylüyordu. En çok da çiçek sözcüğünü yineliyordu. Bir süre sonra da susuzluktan dilinin iyice kuruduğunu, söylediği sözcükleri kendisinin de anlayamadığını fark etti...
Denize dek gidip bir avuç su aldı. Suyu ağzında bir süre döndürdükten sonra tükürdü. Çok tuzluydu. Tuzlu su susuzluğunu azaltmamış, aksine daha da artırmıştı. Adanın yakınından geçen bir kaç yunus, su yüzüne her çıkışlarında havaya su püskürtüyorlardı. Yunusların çok zeki hayvanlar olduğunu duymuştu balıkçılık yapan amcasının oğlundan. Kendisini görseler bir yerlere haber götürürler mi acaba diye düşündü...
Bir kaya parçasından başka bir şey değildi bu adacık. Dalgaların kıyıya attığı bir odun parçasını görüp aldı; martıların saldırısında silah olarak kullanabilirdi onu. Odunu ele geçirince yavaş yavaş yumurtaların olduğu yere doğru yaklaşmaya başladı. Açlığını, biraz da susuzluğunu giderebilirdi yumurtalar. Birkaç martı tetikte bekliyordu yumurtaları korumak için. Odunu sallayıp onları ürküttü. Cebine doldurduğu yumurtalarla, arkasını martılara dönmeden yavaşça uzaklaştı oradan. Bir kayanın siperine gizlendi. Yumurtaları birer birer kırıp içmeye başlamıştı ki, aniden bir kaç martının tepesinde uçtuğunu gördü. Ne olursa olsun içecekti yumurtaları. Saldırı başlamadan çabukça içip bitirdi yumurtaları. Bu arada tepesindeki martılar çoğalmış, koskoca bir sürü olmuştu havada. İlk saldırıyı püskürttü. Peş peşe gelen saldırılar bunaltmıştı Celâl’i. Böyle giderse kötüydü. Az sonra yorulacaktı. Biraz önce yanından geçtiği büyük kayayı anımsadı. Altı oyuk olan bu kayaya sığınabilirse martıların tepesine rahatça pike yapamayacaklarını düşündü. Bir yandan kendisini saldırılardan korunarak bir yandan da geri geri yürüyerek kayaya varmak için uğraşırken ayağı takılıp sırtüstü düştü. Kötü yanmıştı canı. Toparlanıp kalkana dek saldıran martılardan bir kaç gaga darbesi yemişti. Kayanın kovuğunu yakaladığında gözüne doğru akan kanları sildi.
Umduğu gibi olmuştu. Martılar yandan saldıramıyorlardı. Biraz sonra da saldırıyı bıraktılar. Oturup dinlenirken uzaklardan gelen bir motor sesi duydu. Çevresine bakındı. Gitmişlerdi martılar. Kovuktan çıkıp sesin nereden geldiğini kontrol ettiğinde adacığın biraz uzağından geçen büyük bir balıkçı teknesi gördü. Odunu elinden bırakmadan kıyıya doğru koşup bağırmaya başladı. Sesinin çıkmadığını anlayınca ürktü. Olanca gücüyle bağırıyor, ancak sesini kendisi bile duyamıyordu. Korkmuştu, yüreği hızlı hızlı vurmaya başladı. Ellerini kaldırıp sallamayı düşündü. Bu da işe yaramamıştı. Ellerini sallayamıyordu. Yavaş yavaş uzaklaşan motorun ardından bakıp ağlamaya başladı. Denizin kıyısına oturup doyasıya ağlamak istedi. Bir taşın üstüne çökerken ayağı kayıp suyun içine düştü. Bu serinlik iyi gelmişti ona. Suya daha önce girip serinlemediğine pişman oldu. Özellikle yanaklarındaki serinlik içini ürpertmişti...
Başını kıyıya çevirip baktığında Çiçek’i görüp şaşırdı. Suyun içinde sırtüstü uzanmış, kendisine gülümseyerek bakıyordu. “Nasıl geldin?” diye sordu kıza. “Rüzgâr getirdi” dedi, Çiçek. Açık mavi bikinisinin içinde daha da güzel görünüyordu. Çevrede kimse de olmadığına göre, yanına dek gelen bu güzel kıza, kendisi gibi bir çobanın sevgisini küçümsemezse, sevgilisi olmasını önermeyi düşünüyordu. Aynı adaya düştüklerine göre belki de alın yazıları aynıydı. Ne olursa olsun söyleyecekti düşündüklerini. Yüreği çarpmıyor değildi ama olsun. “Ben” dedi. Celâl. Konuşmasını nasıl sürdüreceğini düşünürken; kız: “Anlıyorum” dedi. “Ben de onun için gelmiştim zaten...”
Celâl’e yaklaşıp onun dudaklarını yanaklarını, gıdığını öpmeye başladı. Öylesine mutluydu ki Celal. İlk kez bir kız tarafından öpülüyordu. “Rüya gibi” diye düşündü... Olanlara inanamıyordu bir türlü. Kendisini kızın kollarına bırakmış, ilk kez tattığı bu mutluluğun bitmesini istemiyordu...
Bir teke zortlatmasıyla uyandı Celal. Sürünün en yaşlısı ve irisi olan kır bir teke, ayakucunda durmuş ona bakıyordu. Celâl’in gözlerini açarak tuhaf tuhaf çevresine bakınması hiç ilgilendirmemişti Garip’i; durmadan yalıyordu sol yüzünün her yanını. Reşo da ondan aşağı kalmamak için, o da yalıyordu yüzünü Celâl'in...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2015
20.12.2014
7.12.2014
16.11.2014
26.10.2014
11.10.2014
27.09.2014
14.09.2014
3.09.2014
16.08.2014