Kemal ÖZTÜRK
Osmanlı döneminden kalma bir tekke, bahçesi ve haziresiyle birlikte bakımsızlıktan harabeye döner.
Uğursuzun, berduşun mekânı haline gelir.
Bu perişanlığa gören vakıf ehli, iman sahibi insanlar buraya talip olur. Gereken izni alırlar. Tekke harabesine musallat olmuş uğursuz kısmını oradan kovarlar.
Bu tekkeyi kuran zatın vakıf senedini bulurlar. Senette vakfın yerinde hangi hizmetlerin, vakıf arazisinde nelerin yapılması gerektiği orada yazılıdır.
Yüz yıllık senedin içinde yazılanları aynı şekilde yapmak için yola koyulurlar.
GÖNÜL VERENLER, DUA EDENLER
Bulur, buluşturur, denkleştirir, yardım toplayıp araziye Osmanlı mimarisinde bir cami, sonra aslına uygun olarak tekkeyi inşa ederler.
Kaybolmuş mezarları ortaya çıkarır, tekke şeyhinin yattığı yeri ihya eder, hazireyi hak ettiği hale getirirler.
Yine sağa, sola gider, destek bulur, yardım alır, tekke bahçesini cennet bahçesine benzetecek şekilde güzelleştirirler. Havuzlar, kuş sarayları, seyir yerleri, şifalı bitkiler bölümü yaparlar bahçeye.
Gönüllüler gönlünü, hayır severler hayrını, hoca efendiler dualarını, devlet erkanı himmetini gösterir, o harabe olan vakıf yeri uyanır, mamur olur, şenlenir, bereketlenir.
Ve sonra orada hattatlar, müzehhibler, sâzendeler, hânendeler, udîler yetiştirilir, eserler verilir.
Ramazanda iftarlar açılır, Enderun teravihler kılınır, lokumlar, şerbetler, yemekler dağıtılır.
BİR MİSAFİRİN VAKIF YÖNETİCİSİNDEN TALEBİ
Vakıf bahçesine bir gün misafirler gelir. Bahçeye hayran kalırlar. Mis kokulu güller, hanımelleri, lavantalar nefes alanı başka diyarlara götürür. Tekkenin, caminin, konağın mimari güzelliği, göreni büyüler.
Misafirlerden biri çiçek bölümünün etrafına dökülmüş beyaz çakıl taşlarını nedense çok sever. Bir iki tane almak ister. Önce vakıf yöneticisinden izin ister.
Yönetici, ‘burası vakıf toprağı. Çakıl taşını almak uygun olmayabilir. Nasıl alabilirsiniz, bunu hocamıza soralım’ der. Hoca der ki, ‘bu çakıl taşlarını bir kardeşimiz bağışladı vakfa. Parasını o verdi. Bunu almanız için ondan izin istememiz gerekir. Müsaade edin onu arayalım, eğer uygun görürse, çakıl taşlarını alabilirsiniz’ der.
Misafir zahmete girilmemesi için isteğinden vazgeçer.
O vakıf arazisindeki çakıl taşından, ahlâklı ve erdemli bir toplumun varlığı ortaya çıkar.
BİR MEDENİYETİN ÇAKIL TAŞI
Hikâyeden ne anlam çıktı?
İnsan bir işe gönlünü verdi mi, harabeden cennet bahçesi çıkartır.
Fedakâr insanlar bir araya geldi mi, izi, yeri kaybolmuş viranelerden nice sanatçı çıkar, sanat eseri doğar.
Gelen misafir yerde gördüğü çakıl taşını, ‘binlerce çakıl taşından iki tane almanın ne zararı olabilir’ demeden, vakfın yöneticisinden izin isteyerek, kul hakkı gibi, vakıf hakkına özen gösterir.
Vakfın yöneticisi, ‘gelen misafir iki tane çakıl taşı almak istemiş, ne olacak alsın’ demez. Buranın vakıf arazisi olduğunu, her taş parçasının dahi vakıf malı olduğunu bilir. Bir çakıl taşının almanın yolu var mı diye bir bilene sorar.
Bir bilen, ‘ben hocayım, binlerce çakıl taşından iki tanesini almanın bir zararı olmaz, veriyorum fetvayı’ demez. Vakıf malının sahibi, vakfın kendisidir, kişiler değildir, hoca bunu bilir.
Kul hakkından daha büyük vebal, vakıf malı hakkıdır, hoca buna inanır.
Bir vakfa bağışlanmış malın üzerinde ancak onu bağışlan insanın söz hakkı olacağını düşünerek, çakıl taşlarının sahiplerine sormak ister.
ÇAKIL TAŞI AHLAKI YAŞIYOR, UMUTLANLANMALIYIZ
Böylece, ortaya Müslüman ahlâkı, mümin erdemi, muhteşem vakıf sistemi, yönetim düzeni, mülkiyet hukuku, âdâb-ı muaşeret… yani bir medeniyet çıkar.
İslâm, Müslümanlara böyle bir medeniyet kurmalarını öğretmiştir. Ve bu medeniyet kurulmuş, bu insanlar o medeniyette yaşamış, o çakıl taşları vakıf arazisinden alınmamıştır…
Anlattığım hikâye, gerçek bir hikâyedir.
O vakıf arazisi İstanbul’dadır. Vakıf arazisinde kurulan cami, tekke, sanat bahçesi faal haldedir ve ziyarete açıktır.
Hoca, yönetici, misafir gerçek kişilerdir ve yaşıyorlar.
Yani umutlu olmamız için hâlâ gerekçemiz var.
Çünkü çakıl taşı ahlâkını yaşatan insanlara sahibiz.
Çok şükür.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
20.04.2024
20.04.2024
12.04.2024
25.01.2024
9.05.2022
7.04.2021
26.03.2021
19.03.2021
11.03.2021