Kurtuluş TAYİZ
Türkiye’nin NATO ittifakıyla yaşadığı krizi soğuk savaş döneminden kalma kavramlarla anlamaya ve tartışmaya çalışmak kimseye yol aldırmaz. Türkiye, dünyanın iki kutuplu olduğu günlerdeki gibi illa bir ittifakı veya ülkeyi tercih etmek zorunda değil.
Bu gerçeği bilmelerine rağmen Ankara’nın Batı’ya sırtını döndüğünü, Rusya’yı tercih ettiğini, yüzyıllık ittifaktan ayrılarak ülkeyi belirsiz bir maceraya sürüklediğini dillendirenler var.
Yüzyıllık bir pratiğin ve alışkınlığın sürmesini öğütlemek elbette rasyonel görünebilir; fakat burada Ankara, Batı’nın tam da bu alışkanlığına isyan ve reddiye içinde. Yüzyıllık dostlar, maalesef Türkiye’yi üzerinde operasyon yapılacak bir ülke olarak görmekte ve bu yaklaşımı değiştirmeye de hiç yanaşmamakta. Ankara’nın, bu durumda geleneksel dış politika alışkanlıkların dışına çıkarak Batı’ya bazı hatırlatmalarda bulunması son derece normal karşılanmalıdır.
15 Temmuz darbe girişiminin arkasından ABD ve NATO ittifakı çıkmıştır; bunu herhalde kimse inkar edemez.
Bu gerçeğin altını çizmeden Türkiye’yi “Rusyacı olmak”la eleştirmek samimi değil. Darbeye kalkışan FETÖ’cü subayların çoğu NATO’da etkin görevlerdeydi; bu subayların büyük bölümü darbe sonrası -haklarında soruşturma başlatılan da, başlatılmayan da- NATO ülkelerine sığındı.
ABD kontrolündeki İncirlik Üssü’nden kalkan tanker uçakları ise başkentimizi bombalayan uçaklara kesintisiz yakıt ikmali yaptı; bu durumda ne ABD’yi, ne NATO’yu Türkiye’yi yıkıma götürecek olan 15 Temmuz darbe kalkışmasının dışında tutamayız. Demek ki, ABD ve NATO sanıldığı gibi Türkiye için o kadar da dost bir ittifak değil.
Bu gerçeklere rağmen Ankara’nın, ABD’yle diplomatik ilişkileri kesmesi ve NATO’dan çıkması gerekmiyor. Yaşadığımız dünyada diplomasi sadece dost güçlerle yapılmıyor; rakip ve düşman görülen ülkelerle de diplomatik kanallar hep açık olmak zorunda. Ayrıca Türkiye-Batı ilişkileri sanıldığından çok daha karmaşık ve iç içe.
Fakat soğuk savaş zamanlarındaki gibi artık NATO ve ABD’nin düşmanı, aynı zamanda Türkiye’nin de düşmanı sayılmıyor. Böyle zamanları geçtik. ABD, meşru olmayan aktörlerle, terör örgütleriyle “stratejik ortaklık” kuracak kadar ileri gittiyse, Türkiye de Rusya ve İran gibi meşru aktörlerle, büyük devletlerle ilişki ve dostluk kurabilir. Bu “yüzünü Doğu’ya dönme” veya “Batı’dan kopma” anlamına gelmiyor.
Kaldı ki Ankara’ya sırtını dönen ABD ve NATO’dur; Batı blokunun Ortadoğu ve Türkiye ile ilgili sahip olduğu gizli ajanda iki tarafı haliyle karşı karşıya getirmekte. Türkiye, bu karşı karşıya gelişten olabildiğince kaçınıyor aslında; ama ABD ve NATO ittifakının dayatmaları sessiz kalacak, geçiştirilecek cinsten değil. Türkiye’nin egemenlik hakları ve bağımsızlığı söz konusu. Batı’yla ilişkilerin eski düzeyine gelebilmesi için Ankara’nın egemenlik haklarından vazgeçmesi gerekiyor ki, bu da mümkün değil. Batı’yla sıkıntıların, gerilimin kaynağı tam da burasıdır. Sorunların kaynağını başka yerlerde aramak ikiyüzlülük ve samimiyetsizliktir.
Türkiye, bağımsızlığından taviz vermeden, egemenlik haklarını koruyarak Batı’yla ilişkilerini sürdürmek istiyor. Batı sistemi buna gelir veya gelmez; Ankara’nın bundan geri adım atması söz konusu olamaz. Rusya veya bölge devletleriyle geliştirilen ilişkiler da fayda üzerine kurulan ilişkilerdir. Ankara, yol alabildiği sürece bu ilişkileri sürdürecek; Rusya ile yollar bugün buluşur, yarın ayrılır. Ankara için asıl olan kendi göbeğini başkalarına kestirmemek. Mühim olan başka güçlere bel bağlamadan kendi işini görebilmektir. Ankara’dan kendi egemenlik haklarından vazgeçmesi beklenemez, beklenmemelidir. Dış politikamızın birinci önceliği budur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019