M.Şükrü HANİOĞLU
"Barış süreci" olarak adlandırılan girişimden, yeni vatandaşlık tanımına uzanan bir alanda yapılmaya çalışılanları "bölünmek" değil tam tersine "birleşmeye çalışma" çabaları olarak görmek gerekir
Yaklaşık kırk bin vatandaşımızın ölümüne yol açan düşük yoğunluklu iç savaşın sonlandırılması, vatandaşlık tanımının dayatmacı değil kapsayıcı olmasının sağlanması, tek tipleştirme yerine farklılıkları dışlamayan bir ortak tasavvur üretilmesi yolundaki girişimlere tepki olarak bir "Türk Sorunu" yaratılmaya çalışılması ironik ama şaşırtıcı değildir.
Uzun yılları ideokratik ve logokratik rejimler altında geçiren toplumun bir bölümünün kendisine yıllarca tek yönlü olarak iletilen söylemi tekrarlayarak zikredilen girişimlere "bölünüyoruz" tepkisi vermesi, söylem ve onun kutsallaştırılması aracılığıyla yaratılan "sanal gerçeklik"in otoriterliğin çözülmesi sonrasında da etkili olabildiğini göstermektedir.
Sanal birlik
Dağılan imparatorluğun ana parçalarından birisi üzerinde "bütün savaşları sona erdirecek Büyük Harb'in" mağrur galipleri tarafından kurulmak istenen düzeni reddeden bir direnişin gerçekleştirilmesi bir "birlik" tasavvuruna dayanmak zorundaydı. Bu aynı dönemde ayrılıkçı tasavvurların da üretilmediği anlamına gelmez. Ancak "birlik" tasavvuru onların varlığına karşılık çoğunluk tarafından benimsenmekle kalmamış, zor şartlar altında yürütülen bir direnişi de başarıya ulaştırmıştır.
Buna karşılık askerî zafer sonrasında bu tasavvur bir kenara bırakıldığı gibi, toplumu mevcut şartlar çerçevesinde yeniden örgütlemek yerine, onları hiç gözönüne almayarak, "olması gereken" merkezli bir toplumsal mühendislik projesi hayata geçirilmiştir.
Bunun neticesinde ise mevcut gerçeklik ile çatışarak onu kendisine dönüştürmeyi hedefleyen paralel bir "sanal gerçeklik" yaratılmıştır. Her türlü farklılığı reddeden bu sanal gerçeklik, tüm toplum üyelerini geliştirdiği "rol modelleri" üzerinden tek tipleştirmeye çalışarak, sadece söylem düzeyinde varolan "sanal" bir birlik yaratmıştır.
Farklılık taşıyanların ancak "değişerek," "rol modellerine benzeyerek," dolayısıyla "kendi olmaktan vazgeçerek" dahil olabildikleri bu sanal "birlik," herkesi kapsama hedefinden de taviz verme - yerek ciddî çatışmaların yaşanmasına neden olmuştur.
İdeokrasinin "kaynaşmış bir kitle" olarak resmettiği bu "birlik" sadece kâğıt üzerinde varolmuş, gerçekte ise toplum "kaynaşmamış" ama "kaynaşmadığını dile getiremeyen" bir kitle olarak yaşamını sürdürmüştür.
İdeokrasinin, logokrasiye evrilmesi bu alanda ciddî bir değişim getir - memiş, sanal gerçeklik 1989 öncesi Doğu Avrupa toplumlarında görüldüğü gibi söylem düzeyinde sürdürülmüştür.
Diğer bir ifadeyle herkes kralın çıplak olduğunu görmüş, ama kendisinin "harikulâde elbiseler giydiği"ni savunan "söylem"i tekrarlayarak onun sanal düzeyde sürdürülmesini sağlamıştır.
Söylemin bireysel düzeyde tekrarlanmasında zaaf müşahede edildiğinde ise onun farklı yollarla yeniden üretimiyle gündemde kalmasına çalışılmıştır.
Dağlara, meydanlara yazılar yazılması türünden uygulamaların "sanal gerçeklik"in hiç kimse inanmasa, söylem düzeyinde tekrarlamasa bile ortadan kalkmayacağını vurguladığı gözardı edilmemelidir.
Sanal birlik sürebilir mi?
Türkiye "sorunlu gerçeklik" ile "sanal ideallerin huzurlu dünyası" arasındaki derin uçurumu 1983 sonrasında artan bir ivme ile sorgulamaya başlamıştır. İdealler ve kuramsal yaklaşımlar ile gerçeklik arasında tam bir uyum görülmemesi olağandır. Bunlar arasındaki boşluk genellikle ideoloji ve söylem ile doldurulmaktadır. Büyük boşlukları kapatma işlemi ideal olarak totaliter/otoriter rejimler altında yürütülebilir.
Vesayetçi düzenler ise bunu gerçekleştirmenin asgarî gereğidir.
Rol modellerine benzeyerek dahil oldukları "birlik"in gerçek hayatta da varolduğunu zannedenlerden oluşan toplumsal azınlığın varsaydığının tersine Türkiye'de mevcut uçurum ideoloji ve söylem ile doldurulabilecek boyutta değildir. Bu açıdan toplumumuzda yaşanan durum 1989 öncesi Doğu Avrupa logokrasilerinin açmazını andırmaktadır.
Bunun yanı sıra Tek Parti rejimi altında Cumhuriyet ve Ulus gazeteleri aracılığıyla ve Takrir-i Sükûn desteğiyle gerçekleştirilebilen bir işlevin YouTube ve Google dünyasında, nispeten çoğulcu bir yapıda ifa edilemeyeceği de unutulmamalıdır.
Bu açıdan bakıldığında "sanal gerçeklik"in varsaydığı pek çok şey gibi "sanal birlik"te de yolun sonuna gelinmiştir. Dolayısıyla zikrettiğimiz gelişmelere verilen "bölünüyoruz" tepkisi gerçekte oldukça uzun bir süredir varolmayan bir birliğin sürdürülmesi talebidir.
Gerçek anlamda birleşme
Bu kralın varolmayan elbiselerinin yırtılmaya çalışıldığını iddia etme benzeri bir tepkidir. Ancak bu bizatihi birliğin anlamsız olduğu ve tesisine çalışılmaması gerektiği anlamına gelmez.
Türkiye sanal âlemden çıkarak yaşanan gerçeklik ve zamanın ruhuyla uyumlu, varolan toplumu örgütleyen bir birlik ve bunun olmazsa olmaz şartı olan ortak tasavvuru yaratmaya çalışmalıdır.
Toplumun mevcut özellikleri gözönüne alınarak, farklılıklar reddedilmeyerek yaratılacak katılımcı ve gönüllü bir birliğin çoğulcu yöntemlerle üretilmesi ve yasal çerçeveye kavuşturulması Türkiye'nin birinci meselesidir.
Herkesin "kendisi" olarak dahil olabileceği, gerçekle uyumlu bir birliğin sağlanmasının, yaşadığımız yoğun toplumsal çatışma ve fiilî iç savaş sonrasının aşırı kırılgan ortamında ne denli zor olacağı ortadadır. 1922 sonrasında yaratılması çok daha kolay olan bu tür bir birlik yerine "olması gereken"e dayalı bir "sanal birlik"e yönelinmesi ve "olmaması gereken" gerçekliğin reddedilmesi Türkiye'de gerçek anlamda bir birlik sağlanmasının önündeki en büyük engel olmuştur.
Bir "Türk Sorunu" yaratarak söz konusu "sanal birlik"in sürdürülmesini ve böylece Türkiye'nin "bölünmemesi"ni sağlayacağını zanneden azınlığın herşeyden önce toplumsal gerçeklikle "barış yapması" gerekmektedir.
Bu yapıldığında Türkiye'de usanmadan tekrarlanan ideokratik ve logokratik söylemlerin savunduğunun tersine yaygın ortak paydalar yaratılamadığı, varolanların ise ciddî biçimde tahrip edildiği anlaşılacaktır. Söz konusu söylemlerin Google Earth fotoğraflarında görüntülenebilmesi bu toplumsal gerçeği değiştirmemektedir.
Türkiye'nin sorunu "sanal" ve "ideal" değil, toplumsal gerçeklikle uyumlu bir birliğin yaratılmasıdır.
Bu nedenle "barış süreci" olarak adlandırılan girişimden, yeni vatandaşlık tanımına uzanan bir alanda yapılmaya gayret edilenleri "bölünme" değil tam tersine "birleşmeye çalışma" çabaları olarak görmek gerekir. Bu çabaların başarıya ulaşacağı konusunda bir garanti yoktur. Uzun süreli, yoğun çatışmaların dumanlarının tüttüğü, bunların beslediği milliyetçi söylemlerin alabildiğine keskinleştiği bir ortamda uzlaşma ve ortak tasavvur yaratmanın zorlukları ortadadır. Ama söz konusu gayretlerin kıyısında gezindiğimiz "bölünme"yi önleme alanında son şanslar olduğunu görebilmek pek de zor değildir.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018