M.Şükrü HANİOĞLU
Türkiye’de “yeni cumhuriyetçilik”in “değerleri koruma” iddiasıyla demokrasiye alternatif oluşturmaya çalışması ciddî sorunları beraberinde getirmektedir.
Birinci Dünya Savaşı "cumhuriyet"in bir rejim olarak revaç bulmasına yol açmıştı. Savaş öncesinde Avrupa'da üç cumhuriyet bulunuyordu. Cumhuriyetini "insanlığın evriminindönüm noktası" olarak gören Fransa, geleneksel cumhuriyetçilik ile Aydınlanma fikirlerinin sentezi olarak ortaya çıkan İsviçre ile 1910 İhtilâli sonrasında kurulan cumhuriyet idaresi altında kaos ve askerî diktatörlüğe kayacak olan Portekiz eski kıtadaki"istisnâî" rejimleri oluşturuyorlardı.
1917 Bolşevik İhtilâli ile Rusya, savaş sonrasında da Avusturya -Macaristan ile Osmanlı imparatorlukları dağıldığında "cumhuriyet" rejimlerinin istisnâî olma özelliği sona ermişti. Yeni kurulan devletlerin bu rejimi tercih etmesi, Avusturya ve Weimar cumhuriyetlerinin teşekkülü savaş öncesi tabloyu tersine çevirmişti.
İslâm âleminde de benzer bir eğilim gözleniyordu. 1918'de Azerbaycan ve Trablusgarb'da, 1921'de İspanya ile Sultan Yusuf'a karşı ayaklanan Rif'de yaşamları kısa süren cumhuriyetler ilân edilmişti. Bu açıdan bakıldığında 1923'te Türkiye'nin cumhuriyet rejimine geçmesi şaşırtıcı değildi. Ancak savaş sonrası cumhuriyetlerden farklı olarak Türkiye "cumhuriyet"i sadece bir "rejim" olarak görmüyor, onu tarihin dönüm noktası olan gelişmenin "tekrar"ı neticesinde şekillenmiş bir "kurum" olarak algılıyordu. Bu, yeni ulus-devletin liderlerinin özgün yorumu değildi. Onlar bu kanaati dile getirirken Fransız "cumhuriyetçiliği"nin, hassaten de "Üçüncü Cumhuriyet"in bu alandaki kavramsallaştırmasını tekrarlıyorlardı.
Karmaşık "değerler bütünü"
Fransız cumhuriyetçiliği, on sekizinci asır sonunda antik dönem şehir- devlet cumhuriyetçiliği ve Avrupa siyasal düşüncesinde önemli yer bulan, en çarpıcı değerlendirmeleri Brunetto Latini, Padualı Marsilius ve Machiavelli tarafından dile getirilen "ortaçağ cumhuriyetçiliği"ni ciddî biçimde tartışmakla kalmamış, bunlarla kendisi arasında benzerlik ve devamlılıklar da kurmuştu.
Ancak Fransız düşüncesi daha sonra "cumhuriyet"i, "Büyük İhtilâl"in doğurduğu, "karmaşık değerler" manzumesi bir "kurum" biçiminde tanımlanmıştı. Bu anlamı ile "cumhuriyet" "üniversel" ve "eşsiz" bir yapı ve 1789 öncesinden "kesin kopuş" olarak kavramsallaştırılıyordu.
Fransız "cumhuriyetçilik"i, bu nedenle, geçmiş dönemlerdeki cumhuriyetçilik kadar kendisinden kısa süre önce kurulan önemli bir örneği, Amerika Birleşik Devletleri'ni de dışlıyor, bunların kendisinin tersine "üniversel" değerlere dayanmadığı, "homorepublicanus" yaratamadığını savunuyordu.
On dokuzuncu asır ortalarında gördüğü ilgi azalan bu tür "cumhuriyetçilik" Üçüncü Cumhuriyet'in kuruluşu ile yeniden yükselişe geçecek, kendisini en önemli "değer" olarak sunduğu "laiklik" kavramı üzerinden yeniden tanımlayacaktır.
1923'te Anadolu'da yeni devlet kurma ve millet inşa etme süreçleri başlatan kadro da bu tanımı "gerçek" cumhuriyet olarak kabûlleniyor, "Üçüncü Cumhuriyet"in insanlığın "siyasal evrimi"nin nihaî noktası olduğunu varsayıyordu.
Böylesi bir "cumhuriyetçilik"in benimsenmesinde toplumda bu konuda evvelce ciddî bir tartışma yaşanmamış olması önemli rol oynamıştır. Ancak daha etkili olan neden, bu tür "cumhuriyetçilik"in kapsamlı bir dönüşüm projesi için "araçsallaştırılabilme"sidir.
Osmanlı geçmişini "devr-i sabık (ancien régime)" haline getirmek isteyen yeni rejim,"cumhuriyet"i toplumun tarihinin temel kırılma ve ulusun yaşamının başlama noktası olarak sunmakla kalmıyor, onu "karmaşık değerler"den oluşan bir "kurum" haline getiriyordu.
Cumhuriyet "rejim"i
Bu yaklaşımın temel sorunu değerlerine "üniversellik" bahşedilen cumhuriyet kavramsallaştırmasının farklı bir toplumun geçmişi üzerinden üretilmesi ve bunun benzer süreçlerden geçmemiş, sosyal yapısı farklı Türkiye'ye uyacağının düşünülmesiydi.
Halbuki ne 1919-1922 arası dönem 1789- 1792 parantezinin Fransa'sı ile benzerlik gösteriyordu ne de "cumhuriyet"in mücadele ettiği toplumsal tabakaların karşılığı Türkiye'de mevcuttu. 1919-1922 bir "mutlak monarşi" ile mücadele ve ona karşı "özgürleşme" dönemi değildi. Osmanlı devleti bu dönem öncesinde meclisleri olan, sultanın gücünün fazlasıyla sınırlanmış olduğu bir meşrutî monarşi idi.
Sultan Vahdettin'den XVI. Louis çıkartmak, Fransız cumhuriyetçiliğinin süreç içerisinde büyük bir çatışma içine girdiği "kilise," "aristokrasi," "toprak sahipleri"nin Türkiye karşılıklarını yaratmak da kolay değildi.
Bunun yapılması, rejim olarak kimsenin karşı olmadığı "cumhuriyet"in "olmayan bir mücadele"nin aktörü haline getirilmesi anlamını taşıyordu. Türkiye bu nedenle hayalî düşmanlarla çatışılan ve bir tek partinin siyasetlerine eleştiri getirilmesinin "cumhuriyet aleyhtarlığı" olarak kavramsallaştığı bir dönem yaşamıştır.
1950 seçimleri sonrasında yaşanan görece demokratikleşme sonrasında Türkiye "cumhuriyet"i tedricen böyle bir çatışmanın aktörü olmaktan çıkararak marjinal gruplar dışında kimsenin karşı olmadığı bir "rejim" haline getirmiştir.
Hatırâ mekânı
Ancak Fransa'da çok kültürlülükle mücadele amacıyla "yeni cumhuriyetçilik"in yükseltilmesine paralel olarak Türkiye'de de demokrasi karşıtı bir "yeni cumhuriyetçilik" zemin kazanmıştır.
Burada önemli olan hem Fransa hem de Türkiye'de "cumhuriyet"in, Pierre Nora'nın geliştirdiği kavramla, bir hatırâ mekânı (lieux de mémoire) haline getirilmesidir. Böylesi bir özellik kazanan "cumhuriyet," "millet"in yaratıcısı olmakla kalmayarak onun kolektif hafızası haline de sokulmuştur.
Dolayısıyla, Régis Debray ve Alain Finkielkraut'un demokrasi ve çok kültürlülüğün saldırısı altında olduğunu iddia ettikleri "cumhuriyet"i savunmak, siyasetin "farklı düşüncelerin tartışıldığı bir pazar"a indirgenmesini önlemek "ulus"u korumak anlamına geliyordu.
Bu yaklaşımların Türkiye'de 1990'lardan itibaren "yeni cumhuriyetçilik"i canlandırmaya çalışan sol Kemalizm tarafından vülgarize edildiği ortadadır. Ancak, bu yaklaşım, düşük entelektüel seviyesine karşılık Türkiye'de de demokrasi karşıtı bir "siyasal pratik" üretmiş durumdadır.
Kimsenin "rejim" olarak "cumhuriyet" ile sorunu olmadığı bir toplumda "cumhuriyet"in "milleti yaratan karmaşık ve tartışılmaz değerler bütünü" biçiminde kavramsallaştırılarak demokrasinin alternatifi olarak sunulması ciddî sorunları beraberinde getirmektedir.
"Üçüncü Cumhuriyet"in kavgasının Türkiye'deki hayalî düşmanlara karşı sürdürülmesinin maliyeti tek parti idaresi ve "demokrasi"nin değersizleştirilmesi olmuştu. Fransız "yeni cumhuriyetçiliği"ni takliden yaratılan "yeni Türk cumhuriyetçiliği" ise toplumsal marjinalliğine karşılık gereksiz bir kutuplaşmaya neden olmaktadır.
Türkiye'nin tercihi "demokrasi" ile kavga eden, ona seçenek oluşturan, "farklılıkları asimile etmeye çalışan" bir "cumhuriyetçilik" değil demokrasi içinde farklılıkların yaşamasını mümkün kılan "cumhuriyet rejimi" olmalıdır.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları







































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018