Murat BELGE
Seçim ortamına girdiğimiz günlerdeydi; bir mülakatta söylediklerimin yanlış yorumlanmasından ötürü oyumu HDP’ye vereceğimi yazmıştım. Şimdi seçime bir haftadan az kaldı. O zaman verdiğim kararı değiştireceğimi sanmıyordum, değiştirmedim de. Değiştirmemi gerektirecek bir sebep olmadı.
HDP’nin bağımsız aday stratejisi yerine HDP olarak seçime girmesi ve barajı geçecek kadar oy almasıyla AKP’nin ciddi kayba uğrayacağı konuşuluyordu. Bu sanki etkili oldu. Bu gerekçeyle oyunu HDP’ye vermeye niyetlenmiş çok sayıda insan olduğunu hem görüyor, hem de duyuyoruz.
Bu anlaşılır bir şey. Bütün partilerin ve temsil ettikleri siyasi çizgilerin ötesinde Tayyip Erdoğan adında bir fenomen var ülkede. Sözleri ve davranışlarıyla, ciddi bir endişe yaratıyor. Bu endişeyle birçok insan ona kaybettirsin diye bu stratejiye sarılıyor.
Ben başından beri böyle kaygılarla davranmadığımı söyledim. Ben HDP’yi HDP olarak desteklediğim için oyumu da HDP’ye veriyorum. HDP, daha önceleri başka harflerle temsil olunan (DEHAP, HADEP vb.) Kürt partilerinden biri olsaydı herhalde gene onlara verirdim oyumu: Kürtler’in eşit haklar, eşit yurttaşlık mücadelesini desteklediğim için, mazlumun yanında bulunmanın doğruluğuna inandığım için.
Ama bir süreden beri ve özelikle şu son seçim sürecinde HDP başka bir kulvara geçmeye karar verdi. Bu, demokrasiyi genişlemesine ve bütün kurumları ya da gerekleriyle hesaba alan bir düşünce (ve bir pratik) sonucunda ortaya çıkıyor. Bu nitelikleriyle doğal olarak “barış”tan yana ve barışı kurmak için yapılması gerekli olan şeyleri benimseyerek işe başlıyor.
Bazı sorular vardı: “Acaba Erdoğan’ın istediği sayıda milletvekili çıkarması için yapılmış bir manevra mı bu?” Ve “Acaba HDP seçimden sonra AKP ile koalisyon yapar mı?” Bu soruları hâlâ soranlar, sormaktan öte, “Evet, öyle! Bu bir oyun!” diyenler var. Bunlar genellikle “Kürt düşmanlığı”nı içinden atamayan milliyetçiler.
Şu kampanya boyunca, AKP- HDP ilişkisini izlemenin dünya kadar fırsatını bulduk. Herhalde AKP’nin HDP’yi baraj altında tutmaktan daha fazla önem verdiği bir iş yok; herhalde HDP’nin AKP’ye karşı beslediği en ufak bir yakınlık yok.
Bu seçimin iki önemli aktörü de zaten bu iki parti. CHP’den veya MHP’den mucize sonuçlar beklenmiyor. Ne sonuç alacakları öyle fazla merak da uyandırmıyor. Kritik soru öncelikle AKP üstünde yoğunlaşıyor. Birkaç ay öncesine kadar AKP’nin anayasa değiştirecek oranda oy toplaması AKP karşısındaki cephenin baş kâbusuydu. Şimdi bu ihtimalin bayağı zayıfladığı söyleniyor ve görülüyor. AKP oy kaybedecek. Ama ne kadar?
Kaybolacak oy, bu parti içinde iktidar dengelerini değiştirecek boyutlara varacak mı?
Türkiye’nin geleceğini en yakından ilgilendiren sorunlar bunlar. Tahmin ediyorum daha bir zaman “öyle mi olur, böyle mi olur?” diye bunları tartışacağız, çünkü 7 Haziran sonuçlarının AKP içinde bazı çekişmeleri günyüzüne çıkaracağını sanıyorum.
Öteki önemli konuysa HDP ve barajla ilgili. Bu hâlâ bir bilmece sorusu özelliğini koruyor.
Tabii yığınla anket şirketi, yığınla yüzde, yığınla tahmin. Bunların bir kısmının doğrudan doğruya ısmarlama, bir kısmınınsa yönetenlerin kendi istek ve eğilimlerini yansıtır olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla oralardan gelen tahminler de zihin açmıyor, tersine kafa karıştırıyor. Bu tahminler arasında HDP bazen barajın hemen altında kalıyor, bazen hemen üstüne çıkıyor.
Evet, çıkamazsa çok kötü. Bu yalnız HDP için kötü değil. HDP bu dönemde başka kimsenin telaffuz etmediği demokratik talepler sıralıyor. Kendini de o doğrultuda yapılandırıyor. Barajın altında kalmasının HDP’yi yeniden içine kapalı bir Kürt partisi olmaya yöneltmesi kuvvetli bir ihtimal. Barajın üstüne çıkması ise, birden, bu özlemlerin daha gür bir sesle telaffuz edilmesine yol açacaktır.
Dolayısıyla bu da Türkiye’nin geleceğini yakından ilgilendiren bir konu.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBİRİNCİ PARTİ KARASIZLAR... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTotalitarizmin meşrulaştırılması Müslümanların adalet tasavvurunu zedeledi 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan siyaseten hata mı yaptı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞHUKUKTAN UZAKLAŞAN NEYE TUTULUR? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan, DEM Parti, dağda kart kurttan Kürde 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMuhsin Batur’un utanıp anlatamadığından gururlananlar... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALAnton Çehov’un silahı gibi… 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATOPLUMSAL BARIŞIN HUKUKSAL TEMELLERİ; DEMOKRATİK TOPLUMUN İNŞASI... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBu kadar şirket kanunsuz iş yaparken ‘devlet’ neredeydi? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTCMB'den gelen itiraf 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKendi yaptığınla muhalefeti suçlama yeteneği 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025