Nermin ALPAY

Nermin ALPAY
Nermin ALPAY
Tüm Yazıları
VİCDANINIZIN SESİNİ EN SON NE ZAMAN DUYDUNUZ?
10.10.2010
2375

Çocukluğumun en güzel anılarını Ananemin anlattığı hikayeler oluşturur. Bu hikayelerin içinde beni en çok etkileyen kaza ile karıncanın üzerine bastığı için karıncadan defalarca af dileyen adamın hikayesidir. Daha o zamanlar, insanın içindeki gerçek gücün ve asaletin kendinden güçsüz olanlara karşı aldığı tavırda saklı olduğunu hissetmiştim. Tarlamıza sığınan uyuz bir köpeği kovalamak yerine Onunla ekmeğini paylaşan ve çocukluğumuza sadık bir köpek armağan eden ananemi rahmetle anıyorum. Vicdanım olduğunu ilk ondan öğrendim. İnsan olmanın zorbalıktan, şiddetten geçmediğini de…

Çağın getirdiği hıza bağlı olarak; İnsansoyu şöyle bir soluklanıp, vicdanının sesine kulak vermekten ve iç hesaplaşmalarını yaparak doğru, adil ve insani olanı yakalamaktan giderek uzaklaşmaktadır. Tüketmeye, komşuda olana ne pahasına olursa olsun sahip olmaya kilitlenen, amacına ulaşmak için her türlü insani değerlerden kolayca vazgeçmeye hazır insanlara o kadar sık rastlamaya başladık ki olması gereken ahlaki kurallar, insani değerler çok özel bir meziyet, hatta kimilerince “aptallık” olarak tanımlanmaya başlandı.

Yüzde 95 i Müslüman olan ülkemizde Peygamberin hadislerine rağmen yaşlılara, çocuklara, acizlere ve dilsiz hayvanlara işkence edilebiliyorsa, vicdanların kulakları sağırlaşmışsa, yolda yaralı bir insan, hayvan gördüğümüzde başımızı çevirip gidebiliyorsak insanı insanlıktan çıkaran bu gidişi durdurabilecek tek seçenek, insanca (humanist) olmayan suçların yasalarla tanımlanmasıdır.

Vicdanlarını tatile gönderenlere cezasını YASALARın vermesi için ise sivil insiyatif oluşturmak ve birlikte mücadele etmek gerekiyor. İnsan olmak artık; Karısını döven adama, çocuğunu hırpalayan anneye, sokakta köpeği tekmeleyene seyirci kalmamaktan ve “ kol kırılır, yen içinde kalır” sözüne İtibar etmemekten geçiyor.

Çünkü aciz ve güçsüz birini korumak insanı insan yapan tek değerdir. Ama bunu yapan insan sayısı maalesef çok az ve ben bu yazıyı onlar için yazmıyorum.

Vicdanı olmayanlara, değerlerini yitirenlere hiçbir suçun cezasız kalmayacağını hatırlatmak, Vicdanı olan insanlara vicdansızların işledikleri suçlara seyirci kalmamalarını ve yalnız olmadıklarını hatırlatmak için yazıyorum.

Artık, Kendi kendimize söylenmek hastalığından vazgeçmeyi öneriyorum: En çok da dilsiz hayvanlara karşı suç işleniyor. Bu suçları işleyenler ise ailemizin, komşularımızın, her gün sokakta karşılaştığımız sıradan insanların içinde yaşıyor.

Evinde baktığı dişi köpeği doğurduğunda, anneleri olmadan yaşaması mümkün olmayan yavruları çuvallara doldurup, mezarlıklara, ormana, ıssız yerlere atıyorlar ve iç rahatlığıyla evlerine dönüyorlar.

Sokaktaki hayvanlara gecenin karanlığında zehir veriyorlar ve o yüzle Tanrı’nın karşısına çıkıp dua ediyorlar.

Hadi vicdanlı insanlardan gizleniyorlar, ya inandıkları Tanrı onları görmüyor mu?

Belli ki dua edip, af dilediklerinde Tanrı’nın onları affedeceğini sanıyorlar.

Tanrı onları affeder mi, yoksa cezalandırır mı bilemem ama “5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu” o vicdansızlara artık DUR ! diyor.

Onlar sahipsiz değil. **** Yerel hayvan koruma görevlisi olun.

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun aşağıdaki maddelerini bilirsek, Suç işleyen insanları uyarabilir, insani görevlerimizi yerine getirebiliriz;

MADDE 5. — Bir hayvanı, bakımının gerektirdiği yaygın eğitim programına katılarak sahiplenen veya ona bakan kişi, hayvanı barındırmak, hayvanın türüne ve üreme yöntemine uygun olan etolojik ihtiyaçlarını temin etmek, sağlığına dikkat etmek, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür

. MADDE 14. — Hayvanlarla ilgili yasaklar şunlardır: a) Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek.

MADDE 18. — Özellikle kedi ve köpekler gibi sahipsiz hayvanların kendi mekânlarında, bulundukları bölge ve mahallerde yaşamaları sorumluluğunu üstlenen gönüllü kişilere yerel hayvan koruma görevlisi adı verilir. Dünya hepimizin… Ağacıyla, suyuyla, havasıyla, kuşuyla, kedisi, köpeğiyle hepimizin… Dünyanın efendisi olduğunu iddia eden insansoyu bu varlıkları korumazsa kendi yok oluşunu hazırlayacak. Biliyorum vaktiniz yok… İş, güç, ekmek parası… dert çok… Ama gözlerimizi kapamadan önce bir saniye düşünelim: Dünyada bize armağan edilen onca şey için ne yaptık? Onları koruyabildik mi? Arkamızda çöl, çöp, zehirli hava, moloz ve pis su mu bırakacağız yoksa bunu engellemek için bugünden mücadele mi edeceğiz? Nasıl bir dünya sizi mutlu eder?

Nermin Alpay

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (7)
  • A.Direk

    A.Direk

    3.02.2012 19:11

    Sayın Saka, Ben burada KCK olayının arka planını yorumlamaya çalıştım. 1.Tekdüzelik bu değil, sizin yaptığınız gibi sloganvari konuşmaktır. 2. Benim yazımın hiç bir yerinde hükümeti, devleti savunan, olaylardan sorumsuz olduğunu çıkartabileceğiniz tek bir cümle yok. Bu nedenle yorumunuza pes.. 3. Eğer burjuvazi yok diyorsanız Allah yolunuzu açık etsin. Çünkü "kürt burjuvazisi türk burjuvazisi yok" yazmışsınız. Bu cümlenizden sonra size söyleyecek bir şeyim yok.

  • veyselsaka

    veyselsaka

    1.02.2012 01:11

    Dırek arkadaş meseleye cok soyut ve tek düze bakıyor kürt burjuvazisi türk burjuvazisi yok ortada şu anda hükümet 37 vekil bdp arasında kck dan başlayan tutuklama 5-bintane demokratik siyasetci avukatlar akadamisyenler gazeteciler sınır ötesi bombalama en son 34 yurttaşımızın güvenlik güçleri tarafından öldürülmesi failleri şu ana kadar mahkemeye cıkartılmadı kimin yaptığı belirsizliğini koruyor Öcalana 6-aylık tecrit bölge ayaakta tüm bunlar çözülmeyen kürt sorunundan kaynaklı çözmeyen ERDOĞAN.

  • A.Direk

    A.Direk

    31.01.2012 11:56

    Bu nedenle de orada neler olduğu hususunda bilgi eksikliğimiz oluşuyor. Meselenin Kürt muhatabın kim olacağı ve yeni sistemde bölgede kurulacak yönetimin niteliği ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu olaylarda Kürt burjuvazisinin parmağının olduğunu söylemezseniz ya da tahmin etmezseniz eksik tanımlama yaparsınız. Ve sorunun sadece Kürt-Türk sorunu olarak algılanmasına yol açarsınız ki niyetinizin bu olduğunu sanmıyorum. Ben ortada muamma değil anlaşma olduğuna inanıyorum. Kısa sürede bu kadar

  • A.Direk

    A.Direk

    31.01.2012 11:35

    KCK olayını muamma olarak nitelemek yazıyı okuyanların kafasını karıştırmaktan öte bir yarar sağlamıyor. KCK açılımın rotasını bozmuştur Çünkü iki halkın burjuvazileri arasında sağlanan uzlaşmaya karşı, Kürtlerin sınıfsal tepkisini ortaya koymuştur. Türk ve Kürt burjuvazisine rahatsızlık veren nokta da tam burasıdır. Yoksa sizin bahsettiğiniz anadil, kültür vs konularında uzlaşma sağlanmış görünüyor.Siz hala etnik kimlik temelinde bakıyorsunuz.

  • Sururi Sondakika

    Sururi Sondakika

    21.01.2012 11:09

    Murray Bookchini önemsemek, değer vermek ve Fikret Albayrakı desteklemek, OLURR ŞEY DEĞİL.Kürtler için Bookchinin yerel yönetim anlayışı Akçakoca için Nevzat Tandoğanın yerel yönetim anlayışı mı?Vay benim köse sakalım!

  • veyselsaka

    veyselsaka

    21.01.2012 11:12

    tşk ler güzel ifade etmişsin

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    20.01.2012 19:44

    güzel ifade etmişsin eline yüreğine sağlık

Yazarlar