Pelin CENGİZ
Şubat 2019 tarihinde Meclis’teki tüm partilerin; AKP, MHP, CHP, HDP ve İYİ Parti’nin ortak kararıyla geri çekilen termik santrallere “zehir saçma izni” veren yasal düzenleme geçtiğimiz günlerde raftan indirilip tekrar gündeme taşındı.
2013 yılından bu yana çevre yatırımlarını gerçekleştirme taahhütlerini yerine getirmeyen ve kendilerine tanınan süreler, yasal düzenlemelerle üç defa uzatılan 15 kömürlü termik santrale dördüncü kez toprağı, havayı, suyu kirletme, toplum sağlığını tehlikeye atma izni verilmek isteniyor.
Üstelik teklif yasalaşırsa, Türkiye’nin en eski ve kirli santralleri yaklaşık üç yıl daha yani, Haziran 2022 tarihine kadar zehir saçmaya, insanların, diğer canlıların yaşamını tehdit etmeye, doğayı kirletmeye devam edecek.
Süreci kısaca özetleyelim…
2013 yılında, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ilk yürürlüğe girdiğinde, yasanın Geçici 8’inci Maddesi ile kömürlü termik santrallerin özelleştirilmesinin ardından, bu santrallerin çevre yatırımlarını tamamlamaları için 2018’e kadar süre tanındı.
2014 yılında Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 56’ncı maddesi gereğince, çevre yatırımlarının bu kadar ertelenmesinin anayasaya aykırı olduğuna karar vererek Geçici 8’inci Madde’yi iptal etti.
2016 yılında kanunda tekrar düzenleme yapıldı ve çevre yatırımlarının tamamlanması için verilen süre Aralık 2019’a kadar uzatıldı.
Şubat 2019’da söz konusu santrallerin çevre yatırımlarına iki yıl daha süre veren Maden Kanunu Teklifi’nde yer alan 45’inci Madde, tüm siyasi partilerin ortak önergesi ile kanun teklifinden çıkarılarak komisyona geri çekildi.
Anayasa Mahkemesi, 2014 ve 2017’de iki kez, Türkiye’nin en kirli, zehir saçan termik santrallerinin çevre yatırımlarını yapmalarına, 2019 yılı sonuna kadar bu yatırımların tamamlanmasının mecburi olmasına karar verdi. TBMM’nin hem 14 Şubat 2019 tarihli kendi kararına hem de Anayasa Mahkemesi’nin 2014 ve 2017 tarihli kararlarına uygun hareket edilerek, bu yasa teklifinin derhal geri çekilmesi gerekiyor.
Aşağıda belirtilen kömürlü termik santraller, 2013 yılından bu yana, baca gazı kükürt giderim tesisi, filtre sistemleri veya kül barajı gibi çevre ve halk sağlığının korunması için gerekli yatırımları yapmıyor.
2013 yılı itibariyle büyük çoğunluğu özelleştirilen bu termik santrallerin bazıları halen kamu kurumu olan Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) bünyesinde bulunuyor. Diğerleri ise özel şirketler tarafından işletiliyor.
Kömürlü termik santrallerin şu aşamadaki sahiplik yapısı şöyle:
- 18 Mart Çanakkale Termik Santrali (Çanakkale) - EÜAŞ
- Silopi Elektrik Termik Santrali (Şırnak) - Ciner Enerji
- Afşin Elbistan A Termik Santrali (Kahramanmaraş) - Çelikler Holding
- Karabük Demir Çelik Termik Santrali (Karabük) - Kardemir
- Tunçbilek Termik Santrali (Kütahya) - Çelikler Holding
- Seyitömer Termik Santrali (Kütahya) - Çelikler Holding
- Soma A Termik Santrali (Manisa) - EÜAŞ
- Soma B Termik Santrali (Manisa) - Konya Şeker Enerji ve EÜAŞ
- Kangal Termik Santrali (1. ve 2. üniteler) (Sivas) - Konya Şeker Enerji
- Çatalağzı Termik Santrali (Zonguldak) - Bereket Enerji
- Çayırhan Termik Santrali (Ankara) - Ciner Enerji
- Yeniköy Termik Santrali (Muğla) - Limak Enerji ve İçtaş Enerji
- Kemerköy Termik Santrali (Muğla) - Limak Enerji ve İçtaş Enerji
- Orhaneli Termik Santrali (Bursa) - Çelikler Holding
- Afşin Elbistan B Termik Santrali (Kahramanmaraş) - EÜAŞ
Geçen hafta AKP’li milletvekillerinin girişimiyle TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülen vergi yasa teklifine gece yarısı eklenen maddeyle, çevreye zarar veren ve gerekli çevresel yatırımları belirlenen sürede yapmayan 15 termik santrale ayrıcalık tanınmak istemiyor.
Gerekçe ise bu termik santrallerin ülkedeki elektriğin yüzde 17-18’ini ürettiği, yasal zorunluluk gereği kapatılmaları halinde ülke olarak elektriksiz kalacak olmamız…
Bu termik santrallerin sahibi olan şirketlerin bazılarının finansal olarak sıkıntıda olduğu, borç yapılanmasına gittiği biliniyor. Hem aslında ekonomik olarak ömrünü doldurmuş termik santralleri özelleştirme yoluyla satın alarak zarara uğradılar hem de kur krizinin ve Türkiye’deki kömürün verimsiz olmasının etkisiyle bu santralleri işletmekte gitgide daha çok zorlandılar. Çevre yatırımlarını yerini getirme konusunda da başından beri istekli olmadılar.
Finansal sıkıntılar da artınca sürenin yeniden uzatılması konusunu gündeme getirdiler. Enerji Bakanlığı’nın kamudaki etkisi öteden beri biliniyor. Bakanlık da devreye girerek çözümü, vergi düzenlemeleriyle ilgili tasarının içine bu maddeyi tekrar eklemekte buldu.
Komisyonda yapılan görüşmelerde Enerji Bakan Yardımcısı Abdullah Tarcan, şu değerlendirmeleri yapıyor:
“2019 sonuna kadar çevre yatırımlarının tamamlamasıyla alakalı süre verildikten sonra Enerji Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı elemanlarından oluşan bir komisyon, bu yatırımları belli periyotlarda takip ediyor ve denetliyor. Ekimde yapılan komisyon değerlendirmesine göre bu santrallerin bir kısmının 2019 sonuna kadar bu yatırımları gerçekleştiremeyeceği tespiti söz konusu. Kimisi yatırımlara başlamış, belli bir aşamaya gelmiş, fakat 2019 sonuna kadar bu yatırımları tamamlayamayan santrallerin Ocak 2020’de kapatılması söz konusu olacağından bu santrallerin ülkedeki elektrik enerjisinin yüzde 17-18’ini karşılamakta olduğunu dikkate aldığımızda bunlara ilave bir süre verilmesi ve fakat bu süreden yararlanabilmesi için belli bir tarihe kadar yapım sözleşmesi ve termin planını sunma koşulu getirilmesi, bunun da kâğıt üzerinde kalmamasını temin için her dört ayda bir, sundukları bu plana göre “devam ediyorlar mı etmiyorlar mı”yı Çevre Bakanlığı'nın takip etmesi, eğer planda aksama varsa canlarını çok acıtacak şekilde, normal cezai müeyyidenin 20 katı gibi hesap ediyoruz. Her bir santral için 60 milyon TL’lik bir cezai yaptırıma kadar çıkabilen bir rakam söz konusu. Bununla da yetinmeyerek, eğer sundukları iş termin planında yapılması gereken yatırım bir seneden daha fazla gecikmeye maruz kalmışsa, artık o noktada da santralin enerjisinin üretiminin durdurulması yaptırımının getirilmesi suretiyle bu seferki verilen sürede termin planına uygun hareket edilmediği takdirde gerekli yaptırımların o anda yapılmasına yönelik bir tedbir düşünülerek bu metin hazırlandı.”
Aslında cezalar yasada mevcut ama bu kömürlü termik santraller daha önce bu yatırımları tamamlamaları için ek süre aldıkları için, o cezai müeyyidelere tabi olmadılar.
1 Kasım 2019’da Plan Bütçe Komisyonu’nda yapılan görüşmelerde İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, çok önemli bir konuya temas ederek can alıcı soruyu soruyor:
“Bir işadamı bankadan 100 bin lira alıyor. Ödeyemezse bu krediyi alanın sorunu fakat aynı kapasitedeki bir kredi talepçisi 100 milyon lira bankadan kredi alsa ve ödeyemezse, bu bankanın sorununa dönüşüyor. Şu anda sorun elektrik üreticilerinin sorunu değil, kamunun sorunu haline dönmüş. Bu işleri yapmazlarsa elektrik üretimi olmayacak. Böyle bir tehdit altındayız. Fakat, biz bu düzenlemeyi yapsak da yapmasak da ne olacak da şu ana kadar yapmadıklarını yapabilir hale gelecekler? Ekonomi yüzde 8-9 büyüyecek de bunların nakit akımları düzelecek, dolayısıyla karları artacak, oradan ayıracakları karlarla yapılması gereken yükümlülüklerini yerine getirecekler… Şu anda ekonomide böyle bir durum olmadığına göre, cüzi bir miktarda da büyüme olacağının varsayımından hareketle bunlar bunu yine yapmayacaklar. Zaman kazanmaktan başka bir şey değil.”
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan da Yılmaz’ın tespitlerini destekler nitelikte değerlendirmelerde bulunuyor:
“Türkiye’nin enerji ihtiyacı şu anda yok. Enerji fazlamız var, çünkü Türkiye yeterince büyümedi son yıllarda, hatta küçüldü. Santrallerimiz yeterince kapasitede çalışmıyor. Bu yüzden de enerji fiyatı gayet düşük. Yani fizibiliteler 8-9 sentten yapılırken şu anda 5 sentten enerji işlem görüyor, öyle değil mi? O yüzden belki de bu şirketler zor durumda kalmış olabilirler. “Bu yatırımı ne yapacağım arkadaş, zaten enerji 5 sent” demiştir; bu yatırımı yapsam da şu kadar milyon doları harcayacağım. Bu enerjinin siz gelecek sene 6 sente, 7 sente çıkacağını mı bekliyorsunuz? Yok, öyle bir durum da gözükmüyor. Gene 5 sente kalacaksa bu şirketler niye bu yatırımlarını yapsınlar. Yalnızca zaman kazanıyorlar. Yani şimdiye kadar hiçbir şekilde başlamamış bir şirket “Arkadaş, ben bir yıl daha çalışayım, şu kadar milyon dolar daha kazanayım, nasıl olsa zaman kazanmış olurum” diye bakıyor. Şimdiye kadar başlamamış bir şirket, göreceğiz bu yatırımlarını yapmayacak.”
Hem Yılmaz hem de Paylan tespitlerinde son derece haklı. Tamamen zaman kazanma manevrası, bu şirketlerin bu yatırımları yapmaya gönlü yok. Yapacak olan altı yılda yapardı. Altı yılda bu konu dördüncü kez gündeme geliyor, insaf.
Üstelik, keyfi olarak çevreyi kirletirken bir de üstüne kapasite mekanizmasından para aldılar.
Greenpeace Türkiye’nin tespitlerine göre, 2018’de bu santrallerden 10 tanesine toplam 559 milyon lira, 2019 yılında ise 665 milyon lira kamu teşviki ödendi. Bu santrallere 2020 yılında da milyonlarca liralık teşvik ödemesine karar verildi.
Bu santrallere piyasa şartlarında maliyetleri tutturup üretim yapamasalar bile aylık olarak belli miktarda kapasite mekanizması ödemesi yapılıyor. Yukarıda yer verdiğimiz listedeki şirketlerin büyük kısmı kapasite mekanizmasından aslan payını alanlar zaten…
Kısacası bu santraller, doğaya, insanlara, canlılara zarar vermekle kalmıyor, ekonomide de bir kara delik haline dönüşüyor.
Fosil yakıtlara dayanan elektrik üretim sisteminin devamlılığının devlet desteğiyle garanti altına alınıyor olması, aynı zamanda iklim kriziyle mücadele açısından da önemli bir eleştiri konusu…
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022