Şahin ALPAY
Geçen cumartesi günü Suudi Arabistan, ülkedeki Şii azınlığın sözcülerinden Şeyh Nimr El – Nimr ve çoğu El Kaide üyesi 47 muhalifi kurşuna dizerek veya kafalarını keserek idam etti.
Bunun üzerine protestocular Tahran'daki S. Arabistan büyükelçiliğini ateşe verdi. İslam dünyasına nüfuzlarını yaymak için birbirleriyle kıyasıya rekabet halindeki, biri Sünni, öteki Şii köktendinci rejim ve destekçileri arasında gerginlik zirve yaptı. Umalım ki bu gerginlik, bütün zaten yanmakta olan bölgemizi daha da büyük bir ateşin içine sürüklemesin.
Bu gerginlikten çıkarmamız gereken dersler var. Bunu bir mezhep kavgası olarak görmek kısmen yanlış. Evet, ikisi de ait oldukları mezhebi, rejimlerini tahkim etmek ve nüfuzlarını yaymak için sömürüyor. Ne var ki bu, bütün Sünnilerin ve bütün Şiilerin taraf olduğu bir çatışma değil; iki mezhebin en köktendinci (fundamentalist) yorumlarını temsil eden rejimlerin, taraftarlarının desteğiyle yürüttükleri bir kavga.
Evet, bugüne kadar bir günde 47 kişinin idamı sık görülen bir vahşet örneği değil. Ama iki ülke de en temel insan hakkını, yani yaşam hakkını ihlal eden idam cezasını yaygın bir şekilde uygulamakta. Dünyada idam cezası uygulayan ülke sayısı azalarak 2014'te 22'ye indiği halde, Uluslararası Af Örgütü'ne göre, aynı yıl S. Arabistan 102, İran 743 kişiyi infaz etti. Tahran daha 20 gün önce, 15 Aralık 2015'te üç rejim muhalifini astı.
İnsan haklarını tanımayan; siyasi muhaliflerini, eşcinselleri ve zina yapanları işkenceye tabi tutan, öldüren bu iki rejimin hunharlıkta birbirinden geri kalan yanı yok. İkisi de köktendinci fanatizmin, bağnazlığın insanlık için ne büyük bir tehdit olduğunun canlı misalleri. Diyanet İşleri Başkanı'nın ileri sürdüğünün aksine, dünya sadece laik olanından değil, dinsel köktencilikten de çok çekti, çekmeye devam ediyor. İnsanlığa yönelik tehdit, laik ya da dinsel kaynaklı olmasından değil, köktendinci fanatizmden kaynaklanıyor.
S. Arabistan ve İran'daki rejimlere İslamcı sıfatı verilmesi hayli yanıltıcı. Onlara İslamcı denilemeyeceğinin belki en açık delili, 20. yüzyılda İslam dininden kapitalizmin ve komünizmin yerini alacağını iddia ettikleri siyasi bir ideoloji üreten İslamcıların her ikisine, hem de şiddet yöntemleriyle muhalefet ediyor olmaları. Eğer IŞİD, Tahran'ın baş belası ise, El Kaide de Riyad'ın.
Anayasasına göre laik bir rejime sahip olan Türkiye, bu iki rejimle de arasına mesafe koymak zorunda. Elbette ki Ankara, rejimleri ne olursa olsun ulusal çıkarları doğrultusunda bütün ülkelerle siyasi ve iktisadi ilişkiler kuracaktır. Ne var ki bu ülkelerle sıkı fıkı ilişkiler kurmamalı; Türkiye'yi yönetenler bunları model olarak gösterecek (bu ülkelerde kendini “evinde hissetmek” gibi) beyanlardan kaçınmalıdır. Ankara bu rejimlerin, hele birbirlerine karşı kurdukları ittifaklara girmemelidir. Bu açıdan AKP iktidarının S. Arabistan'ın öncülük ettiği ve sadece Sünni çoğunluklu ülkelerin katıldığı “teröre karşı İslam ittifakı”na dahil olması ya da bu ülkeyle stratejik işbirliğine girmesi büyük bir yanlıştır.
S. Arabistan ve İran köktendinciliğin insanlık için arz ettiği büyük tehlikenin timsalleri. Türkiye'yi yönetenler, köktendinciliğe karşı net tavır almalıdır. Son yıllarda yaşadıklarımız ise, bunun tersi yöndeki eğilime işaret ediyor. Kuşku yok ki Fethullah Gülen, fanatizmi ve şiddeti reddeden; barışı, demokrasiyi, inanç özgürlüğü olarak laikliği, insan haklarını, bilimi, dolayısıyla eleştirel düşünceyi savunan; İslam'ın hukuki değil sosyal ve manevi yönüne vurgu yapan yorumlarıyla İslam'da fanatizme ve radikalizme karşı Türkiye'nin çok önemli bir değeri. Bu değerin, hiçbir delile, yargı kararına dayanmaksızın “silahlı terör örgütü lideri” ilan edilmesi, ülke olarak yaşadığımız cinnet halinin en açık göstergesi.
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020