Sanem ALTAN
Akıl ve cesaret pek yan yana bulunmuyor!
28.09.2014
1730
Yunan mitolojisinin en çok bilinen hikayelerinden birinde Kral Minos yeryüzünde eşi olmayan bir labirent yaptırmak ister.
Labirent bir adada yapılacaktır.
Labirenti yapma görevini Dadalus ile oğlu İkarus’a verir kral.
Dadalus gerçekten de içinden kimsenin çıkamayacağı bir labirent yapmayı başarır.
Kral çok sevinir her şeyin tam istediği gibi olmasına… Ve labirentin sırrını kimseye söylemesinler diye Dadalus’la oğlu İkarus’u o labirente hapseder.
***
Fakat kralın karısı, baba oğula yardım edip onları labirentten kurtarır.
Dadalus adadan uçarak kaçabilmeleri için balmumundan ve kuş tüylerinden kanatlar yapar kendisiyle oğluna.
Ve oğlunu uyarır:
‘Sakın fazla yükselip güneşe yaklaşma, kanatların erir ve düşersin…’
İkarus yükselmeye başlar, yukarıya çıktıkça kendini güneşin pırıltısına kaptırır, kanatları erimeye başlar ve denize düşer.
***
Bugünlerde hastanedeyim ya, hayatı daha bir fazla düşünmeye başladım.
Ya balmumu kanatlarımızla güneşe yükselmeye korkmuyoruz ya da güçlü kanatlarımız olduğu halde uçmaya cesaret edemiyoruz.
Bu ikisi arasında doğruyu bir türlü bulamayıp hata yapıyoruz.
Tuhaf bir çelişki değil mi?
Sanki korkmadığımızda önce bir korkmamız, korktuğumuzda da önce güvenmemiz gerekiyor kendimize.
Ama ya İkarus gibi kendi gücümüzden etkilenip yanarsak, balmumu kanatları güçlü kanatlar zannedersek, nasıl anlayacağız kendimize güvenmenin tam zamanını?
Herhalde gerçekleri görecek bir akıl ve o gerçekleri kabul edecek bir cesaret, bu çelişkiyi çözecek anahtar.
***
Akıl ve cesaret…
Akıl eksik olduğunda cesaret kanatlarını yakıyor, cesaret olmadığında kanatlarınla yükselebileceğin kadar yükselemiyorsun.
Ama hayat, özellikle son zamanlarda çok sık gördüğümüz gibi, bize bu ikisini bir arada pek vermiyor. Akıl ve cesaret yanyana çok fazla bulunmuyor.
***
Doğruyu bulmak için gerekli anahtara daha doğuştan sahip olamıyorsak, bir eksikle doğuyorsak….
O zaman yanlışlarımızdan kim sorumlu?
Hayatı, doğayı, kaderi mi suçlayacağız?
***
Bazıları diyor ki yaşadığın hayatın içinde karşılaştığın her şey sensin. Hayatı sen düşüncelerinle yaratırsın…
İyi kötü ne varsa onlar senin yansıman, senin hayallerin senin düşüncelerin… Senin hayatının içinde senden başka kader yok…
***
Bazıları da diyor ki yaptığın her şey kaderin eseri, senin ne yapacağın daha önceden belirleniyor.
Senin hiçbir etkin yok hayatın üzerinde…
Peki hangisi doğru acaba?
Hayatımızdan ve yaptıklarımızdan kim sorumlu? Biz mi yoksa kaderimiz ve o kaderi çizen mi?
Biz daha önceden belirlenmiş bir hattın üzerinde giden bir ve başka bir yol seçme imkanı olmayan katarlar mıyız yoksa gideceğimiz yolu kendimiz mi seçiyoruz?
***
Bu sorunun cevabını kesin bir şekilde vermek çok zor sanırım. Genlerimiz, daha doğuştan bazı özelliklerimizi ve yeteneklerimizi belirliyor, kendi sınırlarımızla doğuyoruz.
Bu sınırları aşmamız mümkün değil.
Bizim yapabileceğimiz herhalde kendi sınırlarımızın son noktasına kadar ilerlemeye çalışmak.
***
Akıl, o sınırları görmek…
Cesaret o sınırlara kadar yürümek için gerekli. İkarus’un hikayesi sınırlarını görememenin hikayesi…
Ama unutmayın ki bu aynı zamanda sınırlarını aşmaya çalışmanın, sınırlarına razı olmamanın, büyük bir cesaretin de hikayesi.
***
Bu hikayeyi herkes kendine göre okur, kendine göre yorumlar. Kanatlarını eritmeden uçmak… Bu herkesin hayali.
Bu hayale ulaşan çok az…
Ama genellikle kanatlarını yaktıkları için değil, uçmaya cesaret edemedikleri için hayallerine ulaşamaz insanlar.
Bu da hayatın başka bir gerçeği.
Peki siz hangisisiniz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
28.02.2016
26.02.2016
21.02.2016
17.02.2016
10.02.2016
5.02.2016
31.01.2016
29.01.2016
27.01.2016