Sanem ALTAN
Akıl ve cesaret pek yan yana bulunmuyor!
28.09.2014
1748
Yunan mitolojisinin en çok bilinen hikayelerinden birinde Kral Minos yeryüzünde eşi olmayan bir labirent yaptırmak ister.
Labirent bir adada yapılacaktır.
Labirenti yapma görevini Dadalus ile oğlu İkarus’a verir kral.
Dadalus gerçekten de içinden kimsenin çıkamayacağı bir labirent yapmayı başarır.
Kral çok sevinir her şeyin tam istediği gibi olmasına… Ve labirentin sırrını kimseye söylemesinler diye Dadalus’la oğlu İkarus’u o labirente hapseder.
***
Fakat kralın karısı, baba oğula yardım edip onları labirentten kurtarır.
Dadalus adadan uçarak kaçabilmeleri için balmumundan ve kuş tüylerinden kanatlar yapar kendisiyle oğluna.
Ve oğlunu uyarır:
‘Sakın fazla yükselip güneşe yaklaşma, kanatların erir ve düşersin…’
İkarus yükselmeye başlar, yukarıya çıktıkça kendini güneşin pırıltısına kaptırır, kanatları erimeye başlar ve denize düşer.
***
Bugünlerde hastanedeyim ya, hayatı daha bir fazla düşünmeye başladım.
Ya balmumu kanatlarımızla güneşe yükselmeye korkmuyoruz ya da güçlü kanatlarımız olduğu halde uçmaya cesaret edemiyoruz.
Bu ikisi arasında doğruyu bir türlü bulamayıp hata yapıyoruz.
Tuhaf bir çelişki değil mi?
Sanki korkmadığımızda önce bir korkmamız, korktuğumuzda da önce güvenmemiz gerekiyor kendimize.
Ama ya İkarus gibi kendi gücümüzden etkilenip yanarsak, balmumu kanatları güçlü kanatlar zannedersek, nasıl anlayacağız kendimize güvenmenin tam zamanını?
Herhalde gerçekleri görecek bir akıl ve o gerçekleri kabul edecek bir cesaret, bu çelişkiyi çözecek anahtar.
***
Akıl ve cesaret…
Akıl eksik olduğunda cesaret kanatlarını yakıyor, cesaret olmadığında kanatlarınla yükselebileceğin kadar yükselemiyorsun.
Ama hayat, özellikle son zamanlarda çok sık gördüğümüz gibi, bize bu ikisini bir arada pek vermiyor. Akıl ve cesaret yanyana çok fazla bulunmuyor.
***
Doğruyu bulmak için gerekli anahtara daha doğuştan sahip olamıyorsak, bir eksikle doğuyorsak….
O zaman yanlışlarımızdan kim sorumlu?
Hayatı, doğayı, kaderi mi suçlayacağız?
***
Bazıları diyor ki yaşadığın hayatın içinde karşılaştığın her şey sensin. Hayatı sen düşüncelerinle yaratırsın…
İyi kötü ne varsa onlar senin yansıman, senin hayallerin senin düşüncelerin… Senin hayatının içinde senden başka kader yok…
***
Bazıları da diyor ki yaptığın her şey kaderin eseri, senin ne yapacağın daha önceden belirleniyor.
Senin hiçbir etkin yok hayatın üzerinde…
Peki hangisi doğru acaba?
Hayatımızdan ve yaptıklarımızdan kim sorumlu? Biz mi yoksa kaderimiz ve o kaderi çizen mi?
Biz daha önceden belirlenmiş bir hattın üzerinde giden bir ve başka bir yol seçme imkanı olmayan katarlar mıyız yoksa gideceğimiz yolu kendimiz mi seçiyoruz?
***
Bu sorunun cevabını kesin bir şekilde vermek çok zor sanırım. Genlerimiz, daha doğuştan bazı özelliklerimizi ve yeteneklerimizi belirliyor, kendi sınırlarımızla doğuyoruz.
Bu sınırları aşmamız mümkün değil.
Bizim yapabileceğimiz herhalde kendi sınırlarımızın son noktasına kadar ilerlemeye çalışmak.
***
Akıl, o sınırları görmek…
Cesaret o sınırlara kadar yürümek için gerekli. İkarus’un hikayesi sınırlarını görememenin hikayesi…
Ama unutmayın ki bu aynı zamanda sınırlarını aşmaya çalışmanın, sınırlarına razı olmamanın, büyük bir cesaretin de hikayesi.
***
Bu hikayeyi herkes kendine göre okur, kendine göre yorumlar. Kanatlarını eritmeden uçmak… Bu herkesin hayali.
Bu hayale ulaşan çok az…
Ama genellikle kanatlarını yaktıkları için değil, uçmaya cesaret edemedikleri için hayallerine ulaşamaz insanlar.
Bu da hayatın başka bir gerçeği.
Peki siz hangisisiniz?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
28.02.2016
26.02.2016
21.02.2016
17.02.2016
10.02.2016
5.02.2016
31.01.2016
29.01.2016
27.01.2016