Vahap COŞKUN
“Komünistin Eşkâli”*, Abdulazim Şimşek’in doktora çalışmasının ürünü olan bir kitap. Dönemin gazetelerini, dergilerini, derneklerin yayınlarını ve hatıratlarını tarayarak ve orijinal arşiv belgeleri kullanarak hazırladığı bu çalışmada Şimşek, bir taraftan 1945-1971 yılları arasında Türkiye’deki anti-komünist faaliyetleri incelerken diğer taraftan iç ve dış gelişmeler bağlamında Türkiye siyasetinin bir panoramasını çizer.
Şimşek, Türkiye’de ilk ortaya çıktıkları andan itibaren komünizm ve sosyalizm kavramlarına “din ve İslam karşıtı” menfi bir anlam yüklendiğini ve bu anlamın Soğuk Savaş yıllarına kadar belli bir kesimde neredeyse hiç değişikliğe uğramadan varlığını koruduğunu belirtir. Sosyalist ve komünist hareketler daima iktidarların hışmına uğrarlar. II. Meşrutiyet’in atmosferinde doğan Osmanlı Sosyalist Fırkası ve onun yayın organı olan İştirak dergisi, İttihat ve Terakki’nin baskısına maruz kalır. 1924’te Şeyh Sait Hadisesinin ardından, kapısına ilk kilit vurulanlardan biri, sol basındır.
Tek parti zamanında hemen her yıl komünist tevkifatı gerçekleştirilir, komünizme karşı kanuni tedbirler alınır. Türk milliyetçilerinin Sovyetler Birliği’nin Türkiye’yi işgal etmesinden ve akabinde ülkede komünist bir düzen tanzim etmesinden duydukları korku, komünizmle mücadelenin zeminini oluşturur. Türk sağının farklı bileşenleri, anti-komünizm paydasında bir araya gelirler.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Türkiye Batı Bloku içinde yer alır ve Türk milliyetçilerinin antikomünizmi de devletin resmi politikasına dönüşür. Böylece milliyetçilerin hareket alanları genişler; komünist karşıtı faaliyetlerde büyük bir canlanma görülür. 1930’larda anti-komünizm, daha ziyade “Türkçülük” üzerinden inşa edilirken, Soğuk Savaş yıllarında Kemalizm ve İslamcılık, Türkçülük ile bütünleşir ve komünizme karşı hat tahkim edilir.
“Ruhaniyetin Tecellisine Ait Hakikatlerin En Büyüğü”
Şimşek, 25 yıllık süreci; 1945-1950, 1950-1960 ve 1960-1971 arası olmak üzere üç dönemde inceler. Her üç dönemde kronolojik olarak aktarılan olayların tamamından bahsetmenin imkânı olmasa da bazılarına mutlaka değinmek gerekir. Zira bunlar, siyasetin nasıl işlediğini göstermeleri bakımdan önem arz ederler.
Çok partili hayata dönmenin sancılarının çekildiği 1945-1950 arası dönemin en önemli hadiselerden biri Tan baskınıdır. Hüseyin Cahit ile Zekeriya ve Sabiha Sertel arasındaki polemik, 3 Aralık 1945’te had safhaya çıkar. Hüseyin Cahit’in o gün Tanin’de yayınlanan “Kalkın Ehli Vatan” başlıklı yazısı, binlerce kişiyi harekete geçirir. Ertesi gün çoğunluğu öğrenci olan 20 bin kişi “Sovyet yanlısı yayın” yaptıkları ve komünist oldukları gerekçesiyle başta Sertellerin Tan’ı olmak üzere dört gazete ve iki kitapevini basar. Sıkıyönetim altındaki İstanbul’da Emniyet Müdürlüğü’nün sadece üç sokak ötesinde gerçekleşen olaylar saatlerce sürer, gazeteler ve kitapevleri tahrip edilir.
Olayların ertesi günü İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı, nümayişi tertip edenlere ve buna katılanlara dönük sert bir tebliğ yayınlar. Ancak devletin bütün tepkisi bununla sınırlı kalır. Buna mukabil, saldırıya uğrayan Serteller “hükümetin manevi şahsını tahkir” ettikleri gerekesiyle bir yıla kadar hapis cezasına çarptırılırlar.
Olayların sorumluluğunun kimde olduğuna dair ortalıkta farklı kanaatler dolaşır. Sertellere göre, hadiselerin sorumlusu CHP’dir. Muhalif yazarlardan eleştiri oklarını Sertellere yöneltenler de vardır. Sağ cenahta ise genel bir hoşnutluk egemendir. Necip Fazıl’ın “Ruhaniyetin tecellisine ait hakikatlerin en büyüğü” olarak selamladığı Tan baskını, daha sonraki eylemler için anti-komünist mahfillere cesaret aşılar.
“Temiz Şahsiyetleri Kirletmek”
Cumhuriyet tarihinin en uzun süren Genelkurmay Başkanlığını yapmış olan ve dindar-milliyetçi kimliğiyle bilinen Mareşal Fevzi Çakmak da komünistlikle imtihana tabi tutulur. DP listelerinden bağımsız aday olarak Meclis’e girmesi nedeniyle Çakmak, CHP’nin şimşeklerini üzerine çeker. Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer, Çakmak’ın komünist olduğunu ve komünistlerle işbirliği yaptığını söyler. Çakmak’ın bazı solcu isimlerle İnsan Hakları Derneği’nin kuruluşunda yer alması da bu iddiaları güçlendirir.
CHP’nin gayesi Çakmak üzerinden DP’yi komünist bir teşekkül olarak sunmaktır. Komünistlikle damgalanmaktan çok rahatsız olan Çakmak, milliyetçiliğinin ve “sol temayüllerin muhalifi olduğunun” ve kendisinin de DP’nin de “komünist işleri ile bir ilgisinin olmadığının” herkes tarafından bilindiğini söyler. Onun adı, komünizmle adı kirletilemeyecek kadar büyüktür.
Halk Partisi liderleri milletle hemhal olmuş temiz şahsiyetleri muhtelif bahanelerle kirletmekle milleti şuursuz saymak ve hakikate karşı koymak istiyorlar. (s. 63)
Ancak, Mareşalin isminin Sertellerle aynı cümle içinde geçmesi bile sağcı gazeteciler nezdinde güvenini kaybetmesi için yeterli olur. Onlar artık, mazisine ve aksi birçok demecine karşın Mareşalin bir komünist olduğuna kanidirler. Peyami Safa, Ulus’taki köşesinde, Çakmak’ın kızıllığına kendince son noktayı koyar:
Fevzi Çakmak’ın kızıllarla sıkı fıkı dostluk ettiğinden şüphesi olan varsa bizim de onun aklından şüphemiz vardır. (s. 64)
“Stalin Benim Her Şeyimdir. Gözümün, Fikirlerimin Işığıdır. Beni Yaratan Odur.”
Demokrat Parti’nin iktidarında geçen 1950-1960 arası dönemde anti-komünist faaliyetler kapsamında söz edilmesi gereken ilk hadise, Nazım Hikmet’in hapisten çıkması ve sonrasında yaşananlardır. Aslında Nazım’ın affedilmesine ilişkin talepler DP’nin iktidar olmasından önce başlar. DP iktidara gelir gelmez af talebini gündemine alır ve bir af kanunu çıkartır. Nazım’ın affedilip affedilmemesi gerektiği hususu DP içinde tartışmalara neden olur, parti grubu ikiye ayrılır ama nihayetinde Nazım da kanundan istifade eder.
Hapisten çıkan Nazım, Romanya üzerinden Sovyetler Birliği’ne kaçar. Moskova’ya ayak basar basmaz, Sovyet resmi ajansı Tass’a bir demeç verir. Bu demeçte sarf ettiği sözler, Türkiye’de fırtınalar kopartır ve Türk sağına büyük bir propaganda malzemesi sağlar:
O denli mutluyum ki anlatamam… Ben bugün Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin çocuğuyum. Ve 24 yıl sonra vatanıma geri dönmenin mutluluğundayım… Beni karşıladınız. Ağırladınız… Bu arada hemen eklemeliyim ki, Stalin benim her şeyimdir. Gözümün fikirlerimin ışığıdır. Beni yaratan odur. Moskova’da onun ismini verdiği üniversitede, onun ışığıyla feyizlendim. (s. 91-92)
Türk solu Nazım’a ne kadar değer veriyorsa Türk sağı da Nazım’a o kadar nefret doludur. Stalin’e methiyeler düzen ve Sovyetler’i “gerçek vatanım” olarak göklere çıkaran bu sözler, Türk sağı için Nazım’ın hainliğinin tescillenmesidir. Ona ve onun hapisten çıkması için kampanya düzenleyenlere dönük öfke ve nefretin boyutu büyür. Nazım’a “kızıl köpek” diyen Büyük Doğu dergisi, Nazım’ın affı için imza veren aydınların isimlerini dört gün boyunca “Yüzleri Kızarsın, Yeter!” spotuyla yayınlar. Milliyetçi gençliğin düzenlediği bir toplantıda Nazım kastedilerek “vatansız piç” diye slogan atılır.
“Birkaç Tanesi Sallandırılmış Olsaydı Kızıllar Bu Kadar Şımarmazdı”
DP, 1951’de komünizm ile ilgili Türk Ceza Kanunu’ndaki 141 ve 142’nci maddeleri ağırlaştırmayı ve sonrasında büyük bir komünist tevkifatı yapmayı planlar. Yasada değişiklik yapılması için Meclis’teki görüşmeler sürerken, DP ve CHP’nin ortak imzasıyla teklife “ölüm cezası” da ilave edilir. “Dinsiz birisi bile komünistten daha evladır” diyen Arif Nihat Asya, tek hakkında konuşurken, komünistlerden kurtulmak için onlara ölüm cezası vermekten başka bir çarenin olmadığını söyler:
Yalnız dış cemiyeti değil, hapishanenin dış cemiyetini de bu adamların şerrinden kurtarmanın tek bir çaresi vardır; sehpa… veya iki çaresi vardır: sehpa ve kurşun. Zaten imkân olsa da birkaç kızıl sallandırılmış olsaydı, kızıllar bu kadar şımarmazlardı. Milletin hiç değilse bir-iki komünisti asılı görmek hakkıydı. Bu biçarelerden birini olsun asılmış görmeden gidersem gözüm arkada kalır… Komünizm, tehlikelerin en pratiği ve en aktüelidir; ip ister ip! Kastamonu kendiri ister. (s. 95)
Kanuna idam cezası eklendikten sonra devlet hemen operasyona başlar. Sevim Belli ile başlayan dalga kısa sürede büyür ve tutuklananların sayısı 200’ü geçer. Mustafa Suphi’nin katledilmesinin ardından Türkiye’de hemen her yıl komünist tevkifatı yapılır ama 1951’deki kapsamlı ve sistemlidir. Tutuklamaların büyük boyutlu olması, işin içinde bir Amerikan parmağının olduğu iddialarını gündeme getirir. Türkiye’nin ABD’den aldığı yardımın karşılığı olarak komünistleri tutukladığı iddialarının artması üzerine dönemin ABD Büyükelçisi bir açıklama yapmak mecburiyeti hisseder:
Amerikan yardımı Türkiye’de çok muvaffak olmuştur. Fakat Türkiye, komünistleri bu yardım sayesinde barındırmamıştır şeklinde bir mütalaada bulunmak doğru olmaz. Zira Türkiye’ye Amerikan yardımı yapılmamış olsaydı bile gene Türk milleti ve hükümetinin komünistleri bu memlekette yaşatmayacağından hiçbir şekilde tereddüt edilemez ve ben de etmedim. (s. 98-99)
“Milli Felaket Diyebileceğimiz Ağır Bir Vaziyet”
6-7 Eylül Olaylarında da fatura komünistlere çıkarılır. Olayların büyümesine göz yuman ve suçluları başka yerde arayan DP iktidarı, eleştiriler karşısında suçu basına ve komünistlere yıkar, Türkiye’nin dışarıdaki itibarını bozmak için solcuların bu provokasyonu tertip ettiğini söyler. Başbakan Menderes, Meclis grubunda komünistlerin Kıbrıs gerginliğini fırsat bilerek 6-7 Eylül Oylarını çıkardığını belirtir.
Müsait olan zemini fevkalade üstadane, maharetle ve soğukkanlılıkla istismar eden komünistler milli felaket diyebileceğimiz ağır bir vaziyet vücuda getirmişlerdir. (s. 103)
DP, basından aykırı bir ses çıkmasını engelleme çabasına girişir. İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı’na atanan Korgeneral Nurettin Aknoz “6-7 Eylül Olaylarını komünistlerden başkalarının yaptığı yolunda yazı ve yorumlar yasaktır” diye kesin emir verir. Ancak basın tek hizaya getirilemez. Aziz Nesin’e göre hükümetin tavrı, olaylar kontrolden çıkınca suçlu bulma telaşının bir yansımasıdır. Hüseyin Cahit’e göre hükümetin “memlekette komünist tehlikesi var” gibi bir algı oluşturma çabaları yerizdir. CHP “böylesine yaygın ve organize bir saldırının komünistlerin üzerine yıkılamayacağını” bildirir, “olaylarda hükümetin en azından ihmali bulunduğunun” altını çizer.
6-7 Eylül’den sonra Kıbrıs Türktür Cemiyeti kapatılır. 2.057 kişi gözaltına alınır. Gözaltına alınanlardan “komünist” olanların sayısını Hulusi Dosdoğru 45, Dilek Güven 48 ve Milliyet gazetesi de 87 olarak verir. 1956’da gerek solcuların gerek Kıbrıs Türktür Cemiyeti’nin tutuklu üyelerinin davları beraatla sonuçlanır.
Ancak olay burada bitmemiş, Yassıada Mahkemelerinin en önemli başlıklarından biri olmuştu. Öyle ki Yüksek Adalet Divanı, 5 Ocak 1961 tarihinde Adnan Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu’ya olayları tertiplemek suçundan mahkûmiyet kararı vermişti. Çünkü darbeden sonra Köprülü olaylardanhükümeti sorumlu tutan açıklamalar yapmıştı. ‘Olayların çıkacağından öncesinde haberimiz vardı. Ancak oluş saatini tam olarak bilmiyorduk’ gibi sözler sarf ederek adeta itirafta bulunmuştu. (s. 105)
“Komünizm İnsanlığın Baş Belasıdır”
27 Mayıs’tan sonra anti-komünist histeri daha geniş bir alana yayılır ve sokaklara taşınır. Kapatılan DP’nin yerine kurulan Adalet Partisi’nin milliyetçi-muhafazakâr kimliğinin biçimlenmesinde en önemli rolü anti-komünizm oynar. AP, anti-komünist cephenin önde gelen aktörlerinden biri olur. Fakat Demirel, Menderes’ten farklı olarak, Sovyetler ile olan ilişkileri asgari seviyede tutmaz, ticaret ile ideolojiyi birbirine karıştırmaz.
Demirel’in bu siyaseti, anti-komünist çizgide bir kırılma yaratır. Çünkü 1940’ların ortalarından 1960’ların ortalarına kadar Türkiye’de anti-komünizm, aydınlara ve basına karşı yürütülen bir sindirme politikasıdır. Ancak Sovyetler’le ilişkilerin normalleşmesi ve 27 Mayıs’tan sonra solun güçlenmesi ile birlikte anti-komünizm de mahiyet değiştirir. “Soyvet tehdidi” bir iç politika malzemesi olma vasfını kaybeder ama “komünizm” daha sert mücadele edilmesi gereken bir iç tehdide dönüşür.
1960’lardan itibaren sol gençlik, dünyadaki siyasi havaya paralel olarak, sokaklara iner, devrimciliği ve gerillacılığı romantize eder. Devlet de buna karşı gardını alır; bir yandan fikri mukabelede bulunur, diğer yandan da anti-komünizmi meydanlara kanalize eder. Mesela TÜRK-İŞ 1962’de bir “komünizmi telin” mitingi düzenler. Sık sık “Kahrolsun komünizm” sloganlarının atıldığı mitingde işçiler, üzerlerinde “Türk âleminin en büyük düşmanı komünizmdir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir. Komünizm insanlığın baş belasıdır. Hür dünyadan komünizm mezalimi altında hürriyet diye inleyenlere selam. İnsanlık idealinin bekçisi ve koruyucusu NATO ve CENTO’yu destekliyoruz” gibi ifadeler bulunan dövizler taşırlar.
“Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslüman”
Anti-komünistler, bütün solcuları aynı görürler, aralarındaki farklarla ilgilenmezler, hepsini tek bir potada eritir ve hepsine karşı keskin bir mücadele verilmesini savunurlar. Solcuların “Uyanış” adını verdikleri mitinglere karşı milliyetçi-muhafazakâr örgütler “Şahlanış” mitingleri yapmayı kararlaştırırlar. Bursa’da yapılan ilk mitingde konuşan Milli Türk Talebe Birliği’nin (MTTB) Genel Başkanı İsmail Kahraman, tamamı ana damarın dışında olan solcu teşekküllerin hepsinin bir şekilde hal edilmeleri, bu bağlamda TİP’lilerin de sınır dışı edilmeleri gerektiğini söyler. Necip Fazıl, İnönü için “Yoldaş İnönü” tabirini kullanır.
MTTB’nin bu mitingi büyük tepki toplar, irtica ile suçlamaları ardı arkasına gelir. Daha önce “komünizmi telin” mitingi düzenleyen TÜRK-İŞ’ten bu kez MTTB’ye bir ayar çekilir. Anayasanın sınırlarını çizdiği din ve vicdan hürriyetine gönülden inandığını belirten TÜRK-İŞ, Anayasanın kapsamı dışına çıkan yapılar için “yurdumuzu Ortaçağ karanlıklarına götürecek hilafetçilik ve ümmetçilik akımlarının… sahiplerine yumruğumuzu indireceğiz” diyerek sopa gösterir.
MTTB; buna karşı geri adım atmaz, Ankara’da ikinci bir Şahlanış mitingi düzenler. Kendilerine dönük “irtica ve gericilik” ithamlarına karşı “Esas irtica komünistliktir. En büyük gericilik, komünistliktir” diyerek karşı koyar. Mitingde “Ey Türk titre, kendine gel” “Türk’ün ebedi düşmanı Moskova’dır” ve “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman” gibi milliyetçi-muhafazakâr düşünceyi özetleyen dövizler boy gösterir.
Ancak bu mitinge de çok sert reaksiyon gösterilir. Asker rahatsızlığını dışa vurur, basın olayı büyütür. Mitingin arkasında olduğu belirtilen AP, daha büyük tepkilere hedef olmamak için, daha önce destek verdiği bu mitinglere karşı olduğunu açıklar. Yine de anti-komünist mitinglerden vazgeçilmez. MTTB öncülüğünde bu kez Komünizmle Savaş Mitingi düzenlenir.
Önce İstiklal Marşı, ardından Fatiha okunarak başlanan, Gazi Osman Paşa Marşı’nın çalındığı ve “Komünistlere ölüm, Dost Amerika, Muhteşem Süleyman yanındayız” gibi sloganların atıldığı mitingde, ordu ve işçiler komünizme mücadele etmek için saflara çağrılır. MTTB Başkanı İsmail Kahraman, mitinge katılanları “komünistlerle ve sosyalistlerle cihada” davet eder. “Ordu gençlik el ele, komünistler hergele” diye tempo tutulur. Ordu hem sağcılar hem de solcuların, karşıtını ezmek için yanına almak istediği bir güçtür.
“Kızılları Boğmanın Vakti Geldi”
Kanlı Pazar, böyle bir atmosferde gerçekleşir. Solcuların 6. Filo’yu protesto etmek için Beyazıt Kulesi’ne bir flama asmaları, milliyetçi çevrelerde “Beyazıt’a kızıl bayrak asıldı” şeklinde provokatif bir dille sunulur. Bilhassa Mehmet Şevket Eygi’nin sahibi olduğu Bugün gazetesinin yayınları çok kışkırtıcıdır. 12 Şubat 1969’da “Tarihimizin En Kara Günü: Beyazıt Kulesine Kızıl Bayrak Asıldı” manşetiyle çıkan gazete, 14 Şubat’ta “Kızıl Bayrak Asanlara Son İhtar” başlığı altında “Müslüman İstanbul Halkına”, kızıllara gereken cevabı vermek için Beyazıt’a gelmeleri çağrısında bulunur.
Bugün Gazetesi, 15 Şubat’ta “Kızılları Boğmanın Vakti Geldi” diyerek, bir nevi olacakları haber verir. 16 Şubat’ta Eygi, “Cihada Hazır Olunuz” başlığı atar:
Müslümanlar ile kızıl kâfirler arasında topyekûn savaş kaçınılmaz hale gelmiştir… Bu sefer hedef Türkiye’dir. Gaye, Türkiye’yi komünizm denilen küfür nizamı içine sokmak ve oradan bütün âlem-i İslâmı istila etmektir. (s. 142)
17 Şubat’ta Bugün, bu kez “Komünistler Halka Hücum Etti: Dört Ölü Yetmiş Yaralı” başlığıyla çıkar. Gazeteye göre, çatışmayı planlayanlar solculardı ve elbette ki kendilerinin hiçbir sorumluluğu yoktu. Kanlı Pazar, tarihe, sağ ve solun karşılıklı olarak birbirlerini suçladıkları en karanlık ve utanç verici sayfalarından biri olarak geçer. Sonradan ortaya çıkan belgeler, İstanbul Valiliği ve emniyetinin gelişmeleri birebir bildiği ve toplanma çağrılarından haberdar olduğunu gösterir.
O günlerin kaotik ortamında bulunduğu mahallede dile getirilenlerin hilafına, Nurettin Topçu olaya farklı bakmıştı. Topçu, Kanlı Pazar’ı bir facia olarak değerlendirmiştir… Amerika uğruna Müslüman çocukların birbirlerini öldürmemesi gerektiğini ifade etmişti. Hele ki Kısakürek ve Eygi’de fazlasıyla bulunan Amerika’nın ‘ehvenişer’ pragmatizmini kesinlikle reddetmişti. Topçu, Eygi’nin okurlarını cihada davet ettiği yazısına imada bulunarak, ‘Cihad, din kardeşini öldürmek midir?’ diye sorgulamıştı. (s.143)
“Anti-Komünizm: Milliyetçi-Muhafazakârların Bulaşma Noktası”
27 Mayıs’tan 12 Mart’a kadar geçen süredeki anti-komünizm, aktörleri ve boyutu itibarıyla önceki dönemlerden farklılaşır. Daha önce Kemalistler, İslamcılar ve milliyetçiler anti-komünizmde ortaklaşırken, 1965’ten sonra Kemalistlerde anti-komünist söylem görünmez olur. Atatürk devriminin tehdit altında olduğu algısı nedeniyle laiklik daha fazla vurgulanır, komünizmden ziyade şeriatçılık hedefe konulur.
Buna mukabil milliyetçi-muhafazakâr cephede de komünizme karşı başvurulan Kemalist argümanlar giderek seyrekleşir. 1916’da “kurt” amblemi ile kurulan MTTB’nin 1965’te el değiştirmesiyle de Kemalizm ile köprüler koparılır. MTTB; sokağın hâkim unsurlarından biri olur ve diğer dernekleri de yönlendiren bir orkestra şefi işlevi görür.
Milliyetçi-muhafazakâr yapıları bir arada tutan veya işbirliği yapmalarını sağlayan en önemli unsur, çoğunlukla sanıldığı gibi din değil, anti-komünizm olur. Demirel, Erbakan ve Türkeş’in dini algılama ve yaşama tarzları birbirlerinden farklıdır ama onlar anti-komünizmde aynı noktada buluşurlar. 1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren bu blokun başta mitingler olmak üzere bütün faaliyetlerinde temel amaç, hızı bir şekilde gelişen sola karşı bariyer oluşturmak, sokaklara sola bırakmamak ve sola karşı koymak olur.
Bu amaç, kaçınılmaz olarak, anti-komünist söylemi sınırlandırır. Mitinglerde yapılan konuşmalara bakıldığında, özgürlük talebinden ziyade, karşı olunanların susturulmasını isteyen bir dilin hâkim olduğu görülür. Keza dil; çoğunlukla tek düze, basmakalıp, pejoratif, cinsiyetçi ve şiddet doludur. Milliyetçilik ve İslamcılık, bu şiddet dilini meşrulaştırmak için kullanılır. Şimşek, anti-komünistlerde entelektüel derinliğin olmamasını, sağcı gençliğin güçlü ideolojik araçlarından yoksun olmasına bağlar.
Elbette ki Nurettin Topçu, Erol Güngör ve Mümtaz Turhan gibi aydınlar vardı. Ancak onlar, popülist retoriğe daha yatkın, demagog Necip Fazıl, Arif Nihat Asya ve İlhan Darendelioğlu’nu da okumayı değil, dinlemeyi tercih etmişlerdi. (s. 149)
* Abdulazim Şimşek; Komünistin Eşkâli, İletişim Yayınları, İstanbul, 2021.
Yazının ikinci bölümü 31 Ocak Pazartesi günü yayımlanacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025