Yıldıray OĞUR
Zagrep’te 180 yıllık Hırvat Ulusal Tiyatrosu’nun tarihî salonundayız. Hırvatistan’da İslam’ın resmen ve eşit bir din olarak tanınmasının 100. Yılı kutlanıyor. Hırvatistan’ın kadın cumhurbaşkanı konuşmasına "Selamün Aleyküm" diye başlıyor. “Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun” diye Hırvatça devam ediyor. Orkestranın kadın solistlerinden biri Türkçe bir ilahi okurken, arkada Kâbe görüntüleriyle Suriyeli besteci Melek Jindali’nin bestesi çalınıyor. Sonra başörtülü kızlar ve takkeli erkeklerden oluşan koru sahneye çıkıyor. Bir kadın ve bir erkek Kur'andan âyetler okuyor. Sonra konuşmalar arasında tekrar Hırvatça ve Boşnakça ilahiler. Salonun ön tarafını ise sarıkları ve cüppeleriyle Türkiye’de yerine Diyanet’in kurulduğu Meşihat’tan hocalar doldurmuş...
Töreni izleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Emine Erdoğan’ın aklından bir an için 19 yıl önce Başbakan’ın o cüppeli sarıklı hocaları konutunda iftara çağırdığı için devrildiği, sadece 9 yıl önce bir gece yarısı Genelkurmay Başkanlığı’nın içinde “Denizli’de İl Müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği” gibi cümleler geçen e-muhtıra verdiği gibi kötü hatıralar geçmiştir herhâlde.
Neyse ki Hırvatlar bunların hiçbirini bilmiyor. Nasıl açıklayabilirdik ki?
Bundan 18 yıl önce 30 Mart 1998 günü o konser salonunda yaşananları da anlatamazdık.
Ankara Müzik Festivali’nin açılış konseri için havaalanı yakınlarındaki salona ulaşmaya çalışanları çamurlu yollar bile engelleyemiyordu.
İlginin sebebi Türkiye’de ilk kez çalınmayacak olan Beethoven’in 9. Senfonisi değildi şüphesiz. 28 Şubat’taki Millî Güvenlik Kurulu toplantısının bir ay sonrasıydı.
Ankara’nın asker ve sivil bürokrasisini aileleriyle yollara döken Refah-Yol iktidarına bir mesaj daha vermekti. “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganlarıyla inleyen salonun nabzını iyi tutan Cumhurbaşkanı Demirel sahneye çıkıp o meşhur konuşmasını yaptı: “Bu muhteşem tablo çağdaş Türkiye tablosudur.”
Bir ara “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganlarının şiddeti artmış onlara yoğun yuhalama sesleri de katılmıştı. Çünkü salona Refah-Yol hükümetinin Kültür Bakanı girmişti; İsmail Kahraman.
(O günün anlatıldığı "Şimdi ve Burada"nın özel bölümü içinhttp://haberturk.tv/programlar/video/simdi-ve-burada-3-mart-persembe/171850)
Herhalde 1960’lardan beri siyasetin içinde olan İsmail Kahraman’ın kuşağından bir dindar için laiklik denince akıllara pek de iyi hatıralar gelmemesi şaşırtıcı değil...
Sadece bir gazetenin arşivine girip, mürteci, irtica yazdığınızda karşınıza Arapça ezan okudukları, yasa dışı Kadir Gecesi ayini yaptıkları, Said Nursi’nin kitaplarını okudukları, çarşaf giyip, sarık taktıkları, türbeye girmek istedikleri, zikir yaptıkları için tutuklanan binlerce insanın haberi çıkar.
Sadece Arapça ezan ve başörtüsü yasağı bile Türkiye’deki laiklerin, ABD’deki siyahlara ayrımcılık yapan beyazlarınki kadar yüzlerini bir yüzyıl daha utançtan yerden kaldırmamalarına yeter.
Türkiye’de yıllarca laiklik dinin hayatın içinde görünür olmasından utanan, korkan, onu eve, kırsala, halının altına süpürmeye çalışan, aşağılık kompleksi ve self-oryantalizmden mülhem bir İslam düşmanlığı olarak uygulandı.
Ama laikler yine de çok şanslı sayılırlar
Dindarların çoğunlukta olduğu bir toplumda arkalarına orduyu alarak yıllarca yaptıkları ve hâlâ bir milim bile öz eleştiri vermeyip, hâlâ kabadayılıkla atar yapabildikleri bu laikçi küstahlık ve zorbalıklarına rağmen dindarlar hiçbir zaman radikalleşmedi, ellerine silah almadı, radikal İslamcı fikirler Türkiye’de kendine taraftar bulamadı.
Türkiye’deki en ‘radikal’ İslamcı hareketin 1960’ların ortasında beri partisi var, partileri dört kez kapatılmasına rağmen ısrarla demokratik sistem içerisinde ve meşru dairede mücadele vermeyi tercih ettiler. Bugün küfrettikleri İsmail Kahraman da o gelenek içinde 40 yıldır demokratik ve laik sistem içinde inatla siyaset yapan bir isim.
Laiklerin şansı burada da bitmiyor. Cübbe giyen tarikat şeyhlerine Ramazan’da iftar verdi diye devirmelerine, ülkede yaşayan kadınların çoğunluğu gibi başını örten bir kadın milletvekilini Meclis’ten “dışarı, dışarı” diye kovalamalarına rağmen bile Türkiye’de dindarlar radikalleşmedi, sokaklara çıkmadı, öfkelenip gayrimeşru yollara sapmadı, intikam yeminleri etmedi, şeriatın uygulanmasını isteyen hareketler güçlenmedi.
Hatta o günlerin özeleştirisini yapıp, daha da kapsayıcı ve büyük bir harekete dönecek AK Parti kuruldu.
O AK Parti iktidarında, en başında itibaren, sürekli merakla beklenmesine rağmen, kimin ne giydiği, ne içtiği, nasıl yaşadığına kimse karışmadı. Hatta laik hayat tarzının önünü açan düzenlemeler yapıldı, 1994’ten beri bu çizgideki partiler tarafından yönetilen İstanbul herhâlde 2000 yıllık tarihinin en çok içkili mekânı olan İstanbul’u.
AK Parti, laik hassasiyetlere o kadar dikkat gösterdi ki, temel bir özgürlük meselesi olan üniversitede başörtüsü yasağını bile iktidarının 10. yılında kaldırdı. İlk denemesinde de az kalsın kapatılıyordu.
Bütün bunlara rağmen “Laiklik elden gidiyor” pankartlarını çöpe atmayan, Türkiye’nin şımarık laiklerinin kısmeti burada da kapanmadı.
O laikçi zorbalık yüzünden kendi kızlarını yurt dışında okutmak zorunda kalmış, hapse atılmış, siyaseten yasaklanmış Cumhurbaşkanı, elinde bunu yapabilecek güç, toplumsal destek varken, karşısında buna direnebilecek bir muhalefet ve ordu da yokken, tabanını en azından bunu savunarak çok mutlu edebilecekken Anayasa’da İslam’a atıf yapılması tekliflerine şöyle cevap verdi Zagrep’te:
“Bunların hepsi boş şeyler. Anayasa’da bu ülkedeki tüm dinî grupların inançları güvence altına alınıyorsa, devletin tüm inanç gruplarına eşit mesafede olması esas alınıyorsa, özellikle İslam’a vurgu yapmaya ne diye ihtiyaç olsun? Ben bir Müslüman olarak inancımı istediğim gibi yaşayabiliyorsam mesele bitmiştir. Hristiyan Hristiyanlığını yaşayabiliyorsa onun için de bitmiştir. Musevi Museviliğini yaşayabiliyorsa onun için de mesele bitmiştir. Ateist ateistliğini yaşayabiliyorsa onun için de bitmiştir...”
Burada da bitmiyor. Batı medyasının isminin başına "İslamcı" koymadan mutlu olmadığı aynı Cumhurbaşkanı, sadece Türkiye için değil, diğer Müslüman ülkelere de laikliği nasıl tavsiye ettiğini de anlattı:
“Ben bu konudaki görüşümü, Mısır’da Kahire’de o dev opera binasındaki konuşmamda da söyledim. Laikliğin, devletin tüm farklı inanç grupları için bir güvence olduğunu, bütün farklı inanç gruplarına eşit mesafede durması olduğunu anlattım. Hatta o zaman, şimdi hapiste olan Müslüman Kardeşler yetkilisi Muhammed Bedii, ‘Bu dediğiniz nasıl bir şey’ diyerek şaşkınlığını dile getirmişti. Ben de kendisini kahvaltıya çağırmıştım. Kahvaltıda kendisine anlatmamın akabinde de, ‘Böyle olduktan sonra ben de bunu tasvip ediyorum' demişti...”
"Modern İslamcılığın" kurucu babalarından Hasan El Benna’nın oğlu Seyfülislam Benna’yı da aynı gezide ziyaret ettiğini, onun da çerçevesini çizdiği bu laiklik anlayışını benimsediğini anlatmıştı Cumhurbaşkanı.
9 yıl önce “Sözde değil, özde laik” diyerek karşısına çıktıkları bu Cumhurbaşkanı, “sözde değil özde laik” çıkması yetmezmiş gibi, bir de yıllarca altını oyduğu, karşı çıktığı, yok etmek istediğini söyledikleri laikliği kurtarmasın mı?
Türkiye’de laikliğin karşı karşıya kaldığı en ciddi tehdit cemaatti. Eğer cemaat 17/25 Aralık’ta laiklerin alkışları arasında başarılı olsaydı ordu, emniyet, MİT, yargı ve bütün bürokraside ve tabii ki siyasette hakimiyetini kuracak, bütün bu hakimiyetin ipleri de Fethullah Gülen’in eline verilecekti.
Son sözü o söyleyecek, onun fetvaları, icazetleriyle devlet hareket edecekti.
İşte bunu Tayyip Erdoğan engelledi. Ancak da o engelleyebilirdi. Eğer 17/25 Aralık’ta iktidarda onun partisi değil, CHP olsaydı, bütün olan biten CHP iktidarının dindar bir cemaati ezmesi olarak okunur ve bütün muhafazakâr kitleler buna karşı direnirdi. Ama devletin içerisine sızmış bir dinî cemaatin tasfiyesini de Erdoğan yaptı.
Laikler henüz farkında değil, “yine mi paraleller” diye dalga bile geçiyorlar ama nasıl olsa ileride anlayacaklar.
Türkiye’de laikliği Erdoğan kurtardı. AK Parti’nin ortaya koyduğu sentez Türkiye'deki dindarları bütün coğrafyamızı etkileyen radikal akımlardan korudu, hâlâ da koruyor.
Hâlâ daha “Anaokulu öğrencileri camiye götürüldü” başlıklarıyla fabrika ayarlarına dönüp, insanların çocuklarını nasıl yetiştireceği hakkında küstahlık yapmayı laikliği savunmak zannetmekten vazgeçmeyen bu laikler, hâlâ liberalinden, solcusuna kriz anlarına ortaya çıkan İslam düşmanlıkları, çoğunlukta olan dindarlarla birlikte yaşamak için kıllarını kıpırdatmamaları bir tarafa, kullandıkları aşağılayıcı, tahkir edici dil nedeniyle bu kadar şanslı olmayı aslında hak etmiyorlar.
Eğer laikliğe aykırı değilse hak etmedikleri bu nimetler için, uzun yılların biriktirdiği tecrübeler sonucunda Türkiye’nin yakaladığı bu fikri olgunluk için Allah’a her gün şükretmeliler!
Düzeltme:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Zagrep’te gazetecilere yaptığı 1.5 saatlik sohbet benim imzamla da Türkiye gazetesinde yayınlandı. Görüşmenin kaydını geziyi izleyen gazeteciler aralarında bölüşüp transkriptini birlikte yaptıkları için bütün gazetelerde aynı metin yer aldı. Röportajdaki bir soru ve cevap eksik ve hatalı olarak çıktı. Hatta bu bölüm üzerine tartışmalar, yorumlar da yapıldı. Milat gazetesinden Ali Adakoğlu bizzat tartışılan bölümdeki soruyu soran gazeteci olarak konuya açıklık getiren bir yazı yazdı. http://m.milatgazetesi.com/fitneye-malzeme-olmayiz-makale-83016#.VyMF9WVqIrg.twitter
Türkiye gazetesi okurları için de yanlış anlamalara fırsat vermemek için kısaca konuya açıklık getirmek isterim.
Önce gazetelerde çıkan versiyonu hatırlayalım:
“Geçtiğimiz günlerde sayın Başbakan, 'Tam Başkanlığı benimsiyorum dersem, kendimi inkâr etmiş olurum' anlamında bir cümle kullandı. Siz de daha önceki konuşmalarınızda, eğer tam Başkanlık Sistemi benimsenmiyorsa, Partili Cumhurbaşkanlığı'na geçeriz diye bir öneriniz vardı. Şimdi yeni anayasa nasıl hazırlanmalı?
Onu bana değil, Ahmet Bey'e soracaksın. (Gülüşmeler) Benim meşveret meclisimdeki danışmanlarımla bu konuda çalışmalar yapıyorum. Şimdi tuzağa düşersek yanlış olur. (Gülüşmeler) Dersime çalışıyorum. Bakıyorum yani, anayasacı arkadaşlarım tüm dünyayı taradılar. Araştırdılar. Biz alternatifler sunuyoruz.”
Ses kaydından tekrar dinleyip teyid ettiğim yukarıdaki sorunun ve Cumhurbaşkanı’nın cevabının tam hâli aslında şöyleydi.
“Ali Adakoğlu: Bir de yeni Anayasa ile ilgili efendim. Geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakan 'Tam başkanlığı benimsemiyorum dersem kendimi inkâr etmiş olurum' anlamında bir cümle kullandı. Siz de biraz önce ve daha önceki konuşmalarınızda eğer tam başkanlık sistemi benimsenmiyorsa partili cumhurbaşkanlığına geçebiliriz diye bir öneriniz vardı. Yeni anayasa nasıl hazırlanıyor? İstişarelerinizi AK Parti bu bağlamdaki anayasa taslağını tam başkanlık mı yoksa partili cumhurbaşkanlığı bağlamında mı kabul ediyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ali şimdi onu bana sormayacaksın ki onu Ahmet Bey’e soracaksın (Gülüşmeler) AK Parti’nin başkanı ben değilim ki (Gülüşmeler) Ben şimdi kendi meşveret meclisimdeki arkadaşlarımla bu çalışmaları yapıyorum..”
Bir kelimenin hatalı yazımı ve bir cümlenin eksikliği anlamı tamamıyla değiştirdi görüldüğü gibi. Bu kadar yorucu gezilerde, uzun transkriplterde yaşanacak hatalar bunlar.
Bu arada Başbakan soruda ana fikir olarak aktarılan açıklamasını da Habertürk’te yaptığımız "Şimdi ve Burada" programında yapmıştı. Başbakan “Başkanlık sistemi olursa siz yapacaksınız” diye soran bir öğrenciye cevap verirken başkanlık sistemini destekleyen açıklamalar yaptıktan sonra şöyle demişti:
“Bu olursa ben koltuğumu kaybederim dediğimde ben ruhumu, davamı, aşkımı kaybetmişim demektir”
https://www.youtube.com/watch?v=ZwUbeI1Fmek
Böylece en azından arşivlere doğrusunu geçirmiş olduk.
Yazarlar
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025
30.08.2025