Halil BERKTAY
[17 Ocak 2015] Şimdi her şey bitti de Amerikan futbolu ve NFL mi kaldı? Bir kere, sırf spor çerçevesinde bile bu, ne kadar gayri millî bir snobizm? Asıl önemlisi, terör, düşünce özgürlüğü ve inançlara saygısızlık; buradan hareketle Avrofobi ve İslâmofobi gibi son derece ağır ve vahim konuların ortasındayken bu ne hafiflik ve ciddiyetsizlik?
Demeyin lütfen. Bizim neslimiz gözü politikadan başka bir şey görmeyen tek-çizgili bir darlıktan hayli çekti geçmişte. Hayat sonsuz çeşitliliği içinde çok karmaşık bir bütün. Ve hep aynı derunîlik düzeyinde seyredemez. Sıkar, bezdirir. Ayrıca, sözünü edeceğim küçük olayın, bir “tersten ırkçılık” örneği olarak, çok da alâkası var, Charlie Hebdo katliamı ve büyük Paris yürüyüşünden, “asıl fail Batıdır” yayınları ve “Haçlı Seferi” yorumlarından bu yana konuştuğumuz meselelerle.
Benimse bir, “ağır ol, molla desinler” tavsiyelerinin yararlı olabileceği yaşlarım (ah ah) çok gerilerde kaldı; iki, Euroleague’in sponsorluğunu THY’nin yaptığı ve reklâmlarına (yerli tüketime yönelik Onaltı Türk Devleti askerlerini değil) elbette Messi ile Kobe Bryant’ı çıkarmakla övündüğü, futbolda bütün kulüplerin sahaya dört-beş-altı “yabancı” çıkardığı, bütün uzun mesafe koşucularımızın ise Kenya’dan geldiği bir küreselleşme ortamında, “millî spor”u koydunsa bul artık; üç, bilinçli tercih ve düşüncelerim bir yana, gençliğim, yetişme tarzım ve halen de yaşam tarzım itibariyle, maalesef gayet kozmopolit, sol kökenli bir Beyaz Türk olduğum zaten herkesin mâlumu. Komünist bir ailede büyüdüm ve çocuktan Marksist oldum; üstüne bir de liseyi Robert’te, üniversiteyi Yale’de okudum; yani insan daha ne kadar “kökü dışarıda” olabilir, değil mi? Amerikan spor âlemine öyle uzaktan ve kağıt üzerinde değil, çok yakından, içeriden ve bire bir âşinalığım işte o öğrencilik yıllarımdan kalma. Tabii (kıyısından köşesinden de olsa şahsen içinde sayılabileceğim) yüzme ve sutopunu, ama ayrıca basketbolu ve Amerikan futbolunu da yakından izledim. Her şey bir yana; esasen sosyal hayat bakımından buna az buçuk mecburdunuz. Hafta sonu maça ve maç sonrası partiye değil de nereye götürecektiniz kız arkadaşınızı? İkide bir sarılıp öpüşmek için, kendi takımınızın sayı yapmasından daha iyi bahane mi vardı, daha maçın sonuna varmadan?
Gençlik işte. Öyle veya böyle, hem beyzbol, buz hokeyi ve Amerikan futbolu gibi, o zamana kadar pek bilmediğim sporların bütün teknik yanlarını öğrendim, hem de, âdeta farkına varmaksızın bir yığın sosyo-kültürel gözlemde bulundum. Bulunmuşum; şimdi dönüp de o 1964-69 aralığına yeniden ve ince ince hatırlayarak baktığımda, çok daha iyi anlıyorum. Liseyi bitirip Amerika’ya gideli tam elli yıl oluyor. Her şey bir yana; gerek NBA’si, MLB’si, NHL’si ve NFL’siyle profesyonel ligleri, gerekse bütün NCAA (kolej) sporlarıyla, belki sadece atletizm hariç, çok ama çok beyaz, bugün tiryakisi olan gençlerin tasavvur edemeyeceği derecede beyaz bir dünyaydı. Yurttaşlık Hakları (Civil Rights) hareketinin en civcivli zamanıydı (henüz toplumsal kültürü derinden değiştirmemişti); Güney eyaletlerinin kamusal alanında, toplu taşıma araçlarında ve okullarında ırk ayırımı daha yeni ve zar zor sona erdirilirken bir yandan da Martin Luther King Jr bu uğurda canını veriyor; negro (zenci) ve daha kötüsü (“kıro”yı andıran) nigger deyimleri hâlâ hiç çekincesiz kullanılıyor; black (siyah) ufak ufak devreye giriyor; African American (Afrika kökenli Amerikalı) ise henüz ufukta gözükmüyordu. Liberal hoşgörünün kalesi sayılan kuzeydoğuda, New England’da bile, üniversite gençleri arasında “siyah bir kızla çıokmak ister miydiniz” veya “siyah bir erkekle çıkmak ister miydiniz” türü, hiç olmayacak sanılan durumları kurcalama tarzları bugün hayli tuhaf gelen anketler yapılabiliyor; dahası, “beyaz erkek + siyah kadın, eh, hadi neyse, belki olabilir de siyah erkek + beyaz kadın asla olmamalı” diye özetleyebileceğim, “bu siyah erkekler bizim beyaz kadınlarımızı elimizden alacaklar” tarzı bir macho ırkçılık, söz konusu anketlerin sonuçları ve yorumlarına kuvvetle yansıyordu.
Spora gelince, altmış yıllık özel Negro Leagues (Zenci Ligleri) utancından sonra, beyzbolda ırk ayırımı duvarını ilk defa 1947’de Jackie Robinson’ın (nice hakaret ve aşağılamaya göğüs germek pahasına) delmesinin ardından, MLB, NBA ve NFL’de siyahların varlığı artmaya başlamıştı gerçi. Öte yandan, bu gelişme henüz belli bölgeler ve rollerle sınırlıydı. 1861-1865 İç Savaşı’nın kölelik karşıtı Kuzey eyaletlerinde dahi, “beyaz” kalmaya çalışan kulüpler vardı (Bill Russell, Sam Sones ve K. C. Jones’un varlığına karşın kimliği daha çok Bob Cousy, Tommy Heinsohn ve John Havlicek ile özdeşleşen Boston Celtics, ya da gene aynı şehrin İtalyan-İrlandalı çoğunluğuna hitap eden Boston Red Sox gibi). “Derin Güney”de ise ırkçılık hemen hiç sorgulanmazdı. Güney üniversitelerinin Amerikan futbolu maçlarından önce, İç Savaşın âsi ve kölelik yanlısı CSA (Confederate States of America) devletinin bayrağı çekilir; “Johnny Reb” ve “Dixie’s Land” gibi marşları çalınır; haliyle bu üniversitelerin basketbol ve Amerikan futbolu takımları çok büyük ölçüde beyazlardan kurulurdu. 2006’da çevrilen Glory Road filmi, 1966 NCAA basketbol şampiyonasını konu alır. Finali Kentucky Üniversitesi’ni 72-65 yenen Texas Western kazanmış ve yer yerinden oynamıştı. Ben bir anlamda “orada”ydım; Yale’de ikinci sınıf öğrencisiydim, ikinci sömestirin ortalarındaydım ve maçı televizyondan nasıl seyrettiğimi çok iyi hatırlıyorum. Siyahlardan “maymunlar” diye söz etmesi zamanında gayet normal karşılanan Adolph Rupp ve sırf beyazlardan oluşan takımı, Beyaz Amerika’nın kutsal sembollerindendi. Karşılarında ise, çoğu siyahlardan oluşan Texas Western bütün sezon boyunca her gittiği yerde ırkçı tâcizlere uğradığı yetmiyormuş gibi, final maçına sırf siyah bir ilk beşle çıkmaya cüret etmişti ve bu, düşünün, ABD basketbol tarihinde ilk defa oluyor, tabii kazanmaları da üzerine tüy dikerek bir dönemin sonunu simgeliyordu. Gene aynı yıllarda, yani 1950’ler ve 60’larda, ister (geçmişte özel olarak siyahlar için kurulmuş olanlar hariç) kolej ve üniversite sporlarında, ister profesyonel liglerde, siyah koç veya antrenör diye bir şey mevcut değildi. Olamazdı, çünkü eğitim, kültür ve zekâ bakımından aşikâr ki “geri”ydiler; böyle zihinsel üstünlük, bilgi ve planlama gerektiren işleri yapamazlardı. Aynı ırkçı varsayımlardan ötürü, örneğin basketbolun akıcı işlev değişiklikleri içinde bile, oyun kurucu gard pozisyonu mümkünse beyaz oyuncular için rezerve edilirdi de, bu önyargıyı Magic Johnson’dan çok önce ilk delen Oscar Robertson olmuştu.
Oysa Amerikan futbolunda söz konusu “işbölümü” çok daha mutlak ve belirgindi. Bu dalda en kritik pozisyon quarter-back denen ofansif oyun kuruculuktur. İsminin artık çok gerilerde kalmış bulunan kökeni, diğer “bek”lere (half-back, full-back) göre oyunun başlangıç hattına (line of scrimmage) en yakın noktada durmasından gelir. Quarterbackveya oyun kurucu, takımın mutlak kaptanıdır. Arada sürekli kesintilerle, dura-kalka oynanan Amerikan futbolunda, iki “oyun” (play) arasındaki fasılada, bir sonraki sekansta hangi “oyun”u uygulayacaklarını takım arkadaşlarına dikte eder; sonra gelip kendi ön hat oyuncularından ortadaki center’ın hemen arkasında dikilir; karşı takımın savunmadaki dizilişini gözden geçirir; gerekirse hazırladıkları “oyun”u değiştirir ve başka birini, şifresini bağırarak devreye sokar; geriye sayım yapar; center’ın bacaklarının arasından geri beslediği topu kapar; ya koşarak top taşıyan “bek”lerinden birine verir, ya da ofansif ön hat (offensive line) oyuncularının oluşturduğu barikatın ortasındaki “cep”te birkaç saniye bekleyerek etrafına bakar ve boşa kaçmış bir “reseptör” (receiver) bulursa topu ona havadan pas olarak atmaya çalışır. Bu da, her şeyin üzerine, bir de basketbolda çok üstün bir üçlükçüye eşdeğer bir top hâkimiyeti ve atış becerisi anlamına gelir.
Özetle, evet, quarterback oynamak çok özel bir beceriler bileşimini gerektirir ve bütün takım sporları içinde hiç kuşkusuz en zor, en karmaşık pozisyon demektir. Bu çerçevede, ilginçtir ki 1960’larda tek bir siyah quarterback yoktu Amerikan futbolunda – ne profesyonel ligde, ne de (gene özel siyah kolejleri hariç) üniversite takımlarında. Efsanevî antrenörlerin nasıl “bek” seçtiklerini anlatan espriler dolaşırdı ortalıkta. Güya biri, oyuncularını bir tuğla duvarın önüne dizer ve “koşup içinden geçmelerini” emredermiş. Bunu tereddütsüz ve gerçekten yapanlar, yani duvara çarpıp yıkanlar fullback, duvara çarpıp geri tepenler halfback, duvara şöyle bir bakıp etrafından dolananlar ise (bu zekâ belirtisi sonucu) quarterback olurmuş. Anladınız işte; quarterback’lerin hep beyaz, yerde koşarak top taşıdıkları için en ağır şarjlara maruz kalan fullback ve halfback’lerin görece daha çoğunun siyah, çok hızlı koşup açığa kaçması ve sonra, havadan atılan pasları bazen sıçrayarak yakalaması gereken kıvrak receiver’ların ise daha da fazla siyahlardan olması işte bu yüzdendi. Adolph Rupp’ın dediği gibi, “maymun”dular alt tarafı; sadece “ırkî özelliklerine bağlı” olduğu iddia edilen fiziksel kapasiteleriydi önemli olan; kıt zekâlı olmaları çok bir şey fark etmiyordu.
İşte bu denli ırkçı bir ortamdı, 1960’ların Amerikan sporu ve özellikle Amerikan futbolu dünyası. Ama paradoksal olarak spor, aynı zamanda ırkçı önyargıların en erken ve en hızlı kırılmaya başladığı, dolayısıyla toplumun kalanını da kuvvetle etkilediği alan oldu — kısmen, takım oyununun icapları ve beraberinde getirdiği iç dayanışma sonucu; kısmen, gerek profesyonel kulüp ve yarı-profesyonel üniversite takımı yöneticilerinin, gerekse taraftarın ne olursa olsun kazanma ihtiyacı (ve bu yüzden, “fare yakalayabildiği sürece kedinin siyah mı beyaz mı olduğuna aldırmayan” Deng Şiaoping misali, en iyi oyuncularının Afrikalı-Amerikalı mı, Asyalı-Amerikalı mı, Hispanik mi olduğuna bir noktadan sonra boş verebilmesi) yüzünden; kısmen de çok yüksek görünürlük (kitle sporlarında ne olup bittiğini televizyon ortamında on milyonların izlemesi ve bundan etkilenmesi) sayesinde. Yurttaşlık Hakları hareketinin genel kazanımlarının ve ABD politikasında “beyaz olmayan”lardan oy alma zorunluluğunun giderek ağır basmasının yanı sıra, salt spora özgü bu üç faktörün de toplamı, işaretleri daha 70’ler ve 80’lerde görülmeye başlayan bir değişime yol açtı. Şimdi eminim, dünyadan habersiz ve hele tarih hiç bilmeyen sıkı solcu gençlerden biri, çıkıp bana rakamlarla aslında “hiçbir şeyin” değişmediğini, zira kişi başına millî gelir, eğitimde fırsat eşitliği, işsizlik oranı, suç oranı vb göstergelerin hepsinde bir bütün olarak siyahların bir bütün olarak beyazlardan kötü (ve oldukça kötü) durumda gözüktüğünü, dolayısıyla ABD’de ırk ayırımının “aynen” devam ettiğini (ve zaten kapitalizmden de başka bir şey beklenemeyeceğini) bir güzel ispatlamaya kalkar. Ne yapsam nafile; ben bardağa yüzde 25 dolu desem o yüzde 75 boş diyecek; ben yüzde 50 doldu desem o gene yüzde 50 boş diyecek; ben bak yüzde 75 doldu desem o hâlâ yüzde 25 boş demeye devam edecek.
Fakat ne olursa olsun, gerçek şu ki, tam da o kamusal profili çok yüksek spor alanında, gözle görülür bir gelişme söz konusu. Örneğin bugün İç Savaş’ta Confederacy tarafında yer alan ve almayanlarıyla bütün Güney eyaletlerinin bile — Virginia, Kuzey ve Güney Carolina, Georgia, Kentucky, Alabama, Arkansas, Tennessee, Missouri, Mississippi, Louisiana, Texas ve Florida dahil — hemen bütün kolej ve üniversiteleri, en popüler iki spor dalından basketbolda neredeyse tamamı, Amerikan futbolunda ise çoğunluğu siyah takımlarla sahaya çıkmakta. Dahası, bunların birçoğu siyah quarterback’lerle oynamakta. 1980’ler ve 90’larda, lisede quarterback oynayan yetenekli siyahlar üniversitede hızlı-açık pas receiver’lığına ya da savunmadaki muadili olan cornerback’liğe geçirilirken artık geçirilmeyip oyun kuruculuğa devam ediyorlar. Daha dahası, ister basketbolde, ister Amerikan futbolunda bu Güney üniversite takımlarının birçoğunun baş ve yardımcı antrenörleri de siyah. Aynı şey, Amerika genelinde de belirgin. 2000’lerin başlarına kadar, başarı istatistikleri ne olursa olsun siyah baş antrenörlerin işe alınma olasılığı hâlâ beyazlardan daha düşük, işten çıkarılma olasılıkları daha fazlaydı. Bunun güvenilir raporlarla tesbit edildiği 2002 yılından bu yana, bu konuda da bir iyileşme yaşandı ve NFL’deki siyah baş antrenör oranı yüzde 22’ye çıktı. Quarterback’ler açısından ise dönüşüm daha çarpıcı. Bir kere üniversite düzeyindeki siyah oyun kuruculuk fideliği garantilendikten sonra, NFL bunun meyvalarını toplamakta gecikmedi. Walter Moon, Donovan McNabb, Randall Cunningham, Steve McNair, Michael Vick, Doug Williams, Daunte Culpepper ve Kordell Stewart gibi büyük siyah quarterback’ler birbirini izledi. Vick hâlâ oynuyor ve Russell Wilson, Cam Newton, Robert Griffin III ya da Terry Bridgewater gibi diğer Afrikalı-Amerikalılarla birlikte, NFL’nin önde gelen oyun kurucuları arasında yer alıyor.
İyi de, bütün bunların en başta anons ettiğim “tersten ırkçılık” sorunuyla ne ilgisi var? Şu: NFL sezonu sonuna yaklaşıyor. Bu Pazar (yani yarın, ya da bugün, 18 Ocak 2015) yarı-final demek olan grup şampiyonluğu maçları oynanacak. AFC şampiyonluğu için New England Patriots ile Indianapolis Colts, NFC şampiyonluğu için de Green Bay Packers ile Seattle Seahawks karşı karşıya gelecek. Kazananlar 1 Şubat’ta Super Bowl’da kozlarını paylaşacak.
Bunlardan daha dramatik olanı, Green Bay – Seattle karşılaşması. Nedeni, Packers’ın bütün zamanların en büyük pasör oyun kurucularından biri sayılan (beyaz) quarterback’i Aaron Rodgers’ın üç haftadır sol baldırından sakat olması. Bu yüzden hareketliliği çok kısıtlı; doğru dürüst koşamıyor, yer değiştiremiyor, şarjlardan kendini yeterince sakınamıyor; sadece birkaç geri adım atıp “cep”e çekildiğinde dahi, uzun hava pası atacağı zaman sol ayağını öne çıkarıp sağlam basarak kuvvet alamıyor. Bu da pas dağıtım menzilini ve isabet yüzdesini hayli olumsuz etkiliyor. Kendi sahasında oynayacak olan Seattle Seahawks’un zaten çok güçlü olan hem ön hat, hem arka alan savunması bu koşullarda büsbütün avantajlı kabul ediliyor.
Dolayısıyla maç öncesi çoğu tahlil ve yorum, Seattle savunmacılarının Aaron Rodgers’a çok acı çektirebileceği ve hayatı zindan edebileceği yönünde. NFL web sitesinden bir muhabir (Chris Wesseling), gitmiş o müthiş arka alan savunmacılarından biriyle, ünlü (siyah) safety (bizim futboldaki stoper veya liberoya denk gelen son defans adamı) Earl Thomas’la konuşmuş. Bir yere kadar, düzgün gitmiş röportaj. Thomas, Aaron Rodgers’in sakatlığı nedeniyle hiç kolay galibiyet hayallerine kapılmadıklarını anlatmış uzun uzun. Rakibine ne kadar saygı duyduğunu vurgulamış. Bu çerçevede, You don’t really see a lot of quarterbacks of his skin color with soul like that, yani (soul sözcüğünü ruh diye mi, yürek diye mi çevirdiğinize bağlı olarak) “Derisi onunla aynı renkten olan quarterback’ler genellikle onun kadar yürekli olmuyor” ya da “Onunla aynı renkten quarterback’lerde genellikle böyle bir ruh göremiyorsun” gibi bir şey söylemiş. Özetle, beyaz oyun kurucuları toptan “yüreksiz” veya “ruhsuz” kategorisine sokuvermiş.
Şimdi bu, inanılmaz derecede naif, inanılmaz derecede fütursuz, ağzından çıkanı kulağı duymayan bir “tersten ırkçılık” değil de ne? Dahası, Thomas’ınki artık bir mağdur ve madun söylemi değil, üsttenci bir muktedir söylemi değil de ne? Fakat hayır, kimine hiç de öyle gözükmüyor anlaşılan. Bu yazıyla uğraşırken, birkaç defa dönüp NFL sitesindeki okuyucu yorumlarına baktım. Önemli bir kesim sırf savunmaya çekilmiş. Earl Thomas’a arka çıkmak için binbir dereden su getiriyor; soul kavramının siyah duygusallığı ve vokabülerindeki özel yerinden de hareketle (bkz soul music) “canım ne var, beyazların [da] ruhu olabileceğini söylemiş, onları da soul kapsamına almış ya, daha ne istiyorsunuz, bunun neresi ırkçılık” dahi diyebiliyorlar. Bir adım ötede, asıl Thomas’ı eleştirenleri ırkçılıkla suçluyorlar: “Tabii, adam siyah değil mi, vur gitsin.” Ve maalesef, Thomas’a tepki gösterenlerin herhalde büyük ölçüde beyaz, kol kanat gerenlerin ise büyük ölçüde siyah olduğu hemen anlaşılıyor.
Kıssadan hisse? İllâ bir çatı altından konuşmayıp, daha çok kendini ve kendi “taraf”ını gözden geçirmeye eğilmek mümkün mü? Memleketimden İnsan Manzaraları’nda Nâzım’ın komünist sempatizanı “üniversiteli”si, sıradan halkı temsil eden Çanakkale gazisi “Tatar yüzlü adam”ın bütün çektiklerine karşın devlete güven duymaya yatkınlığı karşısında Ne yazık, / ne çabuk affediyorlar diye geçirir aklından.
Ben de bir yandan Earl Thomas’lara, bir yandan İsrail’e, bir yandan Taliban – El Kaide – IŞİD fasilesine, bir yandan onlara mazeret bulanlara bakıp, ne yazık, mağduriyet ve maduniyetten (küçük-büyük, her biri kendi alanı ve çapında) kahhar ve kibirli bir muktedirliğe ne kolay geçiyorlar diye düşünüyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024