Kemal CAN
Medyada yaşananların ve sektörün içine sokulduğu durumun, her yeni evrede iyice görünür hale getirdiği önemli bir gerçek var: İktidar, ele geçiremediklerini değil, tamamen kontrol sağladığı, avucuna aldığı şeyleri büyük bir hoyratlıkla harcıyor, kendisinin bile kullanmasına yaramayacak biçimde imha ediyor.
Doktorların önemli bir derdidir, çok sık karşılaşırlar. Nerede bir arkadaş toplantısına, nerede bir aile ziyaretine gitseler, mutlaka bir yerinde ağrısı olan, cildinde bir kızarıklık gören birileri çıkar. Şikayetler bir fırsat bulunup doktorun kulağına fısıldanır: Nedendir, ne yapmak gerekir? Nezaketle verilen birkaç genel cevap veya daha sonraki zamana bir randevu ile konu kapanır. Avukatlar için de benzer olaylar söz konusu olur herhalde ama şimdilerde avukatlara acil başvuru gece yarıları veya sabaha karşı çalınan kapılar yüzünden oluyor daha çok. Uzunca bir süredir ekonomistler veya ekonomiyle bir biçimde ilişkili işlerde çalışanların da gündelik hayatlarında oluyordur böyle şeyler: Dolar daha çıkar mı? Kriz uzun sürer mi? Hatta, kriz ‘bunları’ götürür mü? Üstelik, “ekonomik danışmanlık” talebi sosyal medyayı da kapsar hale geldi, yıllarını vermiş hocaların zaten yaptıkları analizleri okumakla yetinmeyenler, platformları açık öğretim alanına çevirerek özel ders almaya çalışıyorlar. Liste biraz daha uzatılabilir. Bazı meslekler, bazı uzmanlık alanları temasta oldukları yakıcı sorunlar yüzünden, bir tür sosyal sorumluluk, ailevi yükümlülük veya bazen de hayır işi gibi algılanır, özel taleplerin konusu olur.
Bir zamanlar gazetecilik de böyle bir meslekti. “Ne olacak bu memleketin hali?” sorusu her zaman ağızda ekşi, sası bir tat bırakan “gazetecisin sen bilirsin” şakasıyla tamamlanırdı. Özellikle seçimler zamanında, kulisler, haberler, izlenimler, gözlemler yayınlanır, nabız alınmaya çalışılırdı. O zaman da gazetelerde, televizyonlarda arzı endam eden gazetecilerin çoğu taraftı, görmek istediklerini, söylenmesi istenenleri dillendirmekten çok uzakta değildi. Zaten abartılı bir soyutlama olan mutlak tarafsızlık, bağımsızlık, özgürlük o zaman da hayli eksikti. Ama mesleklerini devam ettirebilmek ve varlıklarının, yaptıkları işin bir anlamı olması için hiç olmazsa “amaca uygun” bilgi, gözlem aramaya, bulmaya gayret edilirdi. En azından görüntüde böyle bir havayı korumaya çalışılırdı. Tarafsız gibi görünerek yapılan manipülasyonların daha çok işe yarayacağına inanılırdı. Medyayı kontrol etmek isteyen siyasiler de, bu oyunu çok bozmak istemezlerdi. Bu yüzden, dar çıkarların sözcüsü olsa da genel kalabalıkla ilişkide kalabilirdi medya. Şimdi, sadece reklam verenlere bildirilmiş listelerde “ana akım” muamelesi görebilen; ne ticari olarak, ne gördüğü ilgi açısından, ne de örgütlenmesiyle “ana akım medya” sayılamayacak yayınlar var. Atacakları manşetler, yapacakları programlar için gelecek posta veya telefonları bekleyen, yalan haberi bile kendisi hazırlamaktan aciz propaganda aparatları var.
Geçtiğimiz haftalarda, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin yaptığı bir konuşmadaki sözlerini değiştirerek, hatta tamamen uydurarak yapılan yalan haber tartışıldı. Bu yalan habere imza atan Hürriyet’in işten çıkartılan eski okur temsilcisi Faruk Bildirici, bu “paket” haberlerin bir süredir sistemli biçimde devam ettiğini söylüyor. Bu haftaya da -seçimin son haftası- belediye meclisi adaylarının fişleme dosyalarından yapılan haberlerle başladık. Adli sicil kaydı filan değil, basbayağı fişleme dosyaları. Önce meydanlardan ilan edilen, sonra medyaya servis edilen iddialar. Fişleme yapıldığının itirafına mı, yapılan fişlemelerin son yılların iddianamelerindeki gibi uyduruk suç imalatına mı, sadece bu iddianın ileri sürülmesinin bile anayasal bir suç oluşturmasına mı, artık gizli değil açık ve çok rütbeli yalancı şahitlerin devrede olmasına mı, bütün bunlar da işe yaramadığı için hiçbir yasal dayanağı olmayan tehditlerin savrulmasına mı, servis edilmiş bu bilgilerin haber olarak yayınlanmasına mı laf etmek lazım. Aslında medyanın içinde bulunduğu çaresizlik, Show TV’deki “Güldür Güldür” programına verilen tepkiden de anlaşılıyor. Kalabalık bir koro, yayınlanan skeçte alaya alınan medya işleyişini “bize mi dedin” diye üstüne alınıp, “algı operasyonu” karşı saldırısına girişti.
Rahmetli Levent Kırca’nın mizah tarzına yakın skeçte, medyanın “iyimserlik” üretmek için yaptığı çarpıtmalar abartılı biçimde hicvediliyordu. Ancak, çok da ince sayılamayacak bu mizahın varabildiği abartı dozu, hakikatin hayli gerisinde kalmış, gerçek durum parodiyi aşmış durumda. Medyanın bağımlılığı konusu da, saklanan değil övünülen bir durum haline geldi: Erdoğan, Kılıçdaroğlu ile girdiği Hatay’daki barajlar polemiği konusunda televizyonlara talimat verdiğini açıkça söyledi. Örnekleri daha da artırmak mümkün. Memleketin mevcut halini de, daha sonraki halini de artık medyadan görmek imkansız. (Alternatif medyanın da dilsiz bırakılanların sesi olma görevi; direnci sürdürme yükü; haleti ruhiye ve misyon baskısı yüzünden yaşadığı zorlukları, eksiklikleri de bir kenara not edelim) İnsanların haber almak, olup biteni izleyebilmek, fikir oluşturmak gibi ihtiyaçlarıyla ilişkisini tamamen kesmiş medyanın, hizmet vermeye çalıştığı, hatta hizmet için yarıştığı iktidarın işine yarayacak bir fonksiyonu kalıp kalmadığı da kuşkulu. KONDA’nın son on yıldaki toplumsal değişimleri ölçen çalışmasında, gazete okuma ve televizyon seyretme eğilimindeki dramatik düşüş, bunun niceliksel, inandırıcılıkta ve itibarda yerlerde sürünen performanslar ise niteliksel tarafını gösteriyor.
Medyada yaşananların ve sektörün içine sokulduğu durumun, her yeni evrede iyice görünür hale getirdiği önemli bir gerçek var: İktidar, ele geçiremediklerini değil, tamamen kontrol sağladığı, avucuna aldığı şeyleri büyük bir hoyratlıkla harcıyor, kendisinin bile kullanmasına yaramayacak biçimde imha ediyor. Tahrip kapasitesi, iktidar olabildiği, iktidarını kabul ettirebildiği, ele geçirdiği alanlarda çok daha fazla. Medya ve yargı alanı bu konuda en çarpıcı -hiç istenmiyor olsa da kayda giren- örnekleri üretiyor. Bugün, kamu bankalarından alınan kredilerle, verilmiş veya ucu gösterilmiş ihalelerle beslenen gruplar eliyle ele geçirilen, artık tehditlerle değil talimatlarla yönetilen medya, hızla kullanılamaz, işe yaramaz hale geliyor. Bir imha hikayesini izliyoruz. Dolayısıyla, “ana akım” taklidi yapan medyada çalışanlara kimsenin “gazetecisin sen bilirsin” diye soracağı bir soru yok. Değil halka haber taşımak, akşam evine götüreceği bir bilgiye sahip olup olmadığı bile şüpheli. Bu yeni iktidar düzeninde, ele geçirilenlerin imhası pratiği medya, yargı gibi kurumsal; yasalar, ekonomi gibi teknik alanlarla sınırlı kalmıyor. Kendini iktidara taşıyan partisini tam teslim aldığı noktadan sonra tahrip etmeye başlayan Erdoğan, kendisine mahkum gördüğü tabanını da imha aşamasında. 31 Mart itibariyle bu yıkım sürecinin vardığı hızı da görmüş olacağız.
Yazarlar
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025