Kemal CAN
Yurttaşlık derslerinde milletten bahsedilirken “tasada ve kıvançta bir olan” olan topluluk denilirdi. Hâlâ evlenme törenlerinde, “iyi günde kötü günde” kalıbı kullanılıyor. Zorluk ve felaket anlarının insanları birbirine yakınlaştırdığı, dayanışmanın artacağı söylenmeye devam ediyor. Tribünlerde “asla yalnız yürümeyeceksin” şarkıları söyleniyor. Devletten bahsedilirken daha çok güçten söz açılsa da “şefkatli elinden” -en azından olması gereken- anlamında dem vuruluyor. İnsanlar topluluklar halinde yaşamaya başladığından itibaren, kimi zaman “ötekiler” için sıkıntılı aidiyetler üretmeye yatkın olsalar da, tek olmadıklarını, zorda yalnız kalmayacaklarını düşünerek yalandan da olsa güvende olduklarına inanmaya çalışıyorlar.
İçinden geçtiğimiz “acayip” zamanlar, “yalnız değiliz” hissinin her vesileyle örselendiği bir dönem. Süreklileşen bir belirsizlik ve güvencesizlik iklimi giderek daha sert bir hal alıyor. Gelecek fikrini öldüren prekaryalaşma, bugünü de karanlıklaştırıyor. Başka bir seçeceğin, başka bir dünya ütopyasının el birliği ile gömüldüğü ayinlerin sonunda, her şey için sadece kendisini sorumlu tutan çaresiz insanlar yığını büyüyor. Enerjinin, umudun, heyecanın kaynağı olacağı beklenen genç insanlar bu dalganın içinde kayboluyor. İnsanlar, yalnız olmadıklarını ancak endişelerini derinleştiren tehlikeler karşısında hissediyorlar. Daha iyi olabilecek şeyler yerine daha kötü ihtimaller karşısında kalabalıklaşmaya çalışıyorlar.
Türkiye’de son yıllarda, hepsi son derece ağır yaşanan bütün problemlerde, insanlara kendi başlarının çaresine bakmaları söylendi. Ekonomik krizde böyle oldu, pandemide böyle oldu, pandemi dolayısıyla daha ağırlaşan şartlarda yine böyle oldu, orman yangınında böyle oldu, sellerde böyle oldu, depremde, yolsuzluklarda böyle oldu. İş cinayetinde ve kadın cinayetinde böyle oldu. Küresel ısınma için de kötü kentleşme için de, “hepimiz sorumluyuz” diyenlere, “bütün bunları kim olduğu belirlenemeyen birileri yapıp gitmiş” gibi konuşabilen siyasetçiler eklendi. İşsizlikten bahsederken, gençlerin kendini geliştirmesini söyleyen yöneticilere, bunu anlatan popüler uzmanlar katıldı. “Okuyup adam olmak, geleceğini kurtarmak” hayalleri süslemez oldu.
Böyle bir atmosferde, yorgun ve endişeli olmanın kadere dönüştüğü bir iklimde, kimsenin vicdana, dayanışmaya, diğerkamlığa, hatta empatiye zamanı ve takati olamıyor. Kimseden bir başkası için, daha iyimser bir ihtimale kulak kabartması beklenmiyor. Herkes sadece kendi kızgınlığı, endişesi için onay veya anlayış bekliyor. Yan yana durmak için değil “tehlike” gördüklerine karşı güçlü görünmek için bir araya geliyorlar daha çok. Ancak ne kadar kalabalık olduklarını hissetmeseler de yalnızlıkları yatışmıyor bir türlü. Kendilerinden görmedikleri herkes daha da düşmanlaşıyor, duydukları öfke ve endişe büyütüyor. Çok kullanımdan değil de körelmişlikten beslenen vicdan veya diğerkamlık yorgunluğu daha da büyüyor. Uçak anonslarındaki “önce kendi maskenizi takınız” uyarısı, bir sonraki adımın düşünülemeyeceği bir aciliyet olarak yaşanıyor.
Bunun nasıl böyle olduğunu, kimin yaptığını, nasıl böyle yapıldığını, böyle olmasından ne umulduğunu, böyle olmasının kimin işine geldiğini bilmiyor değiliz aslında. Fakat bilinenlerin kronolojisi, neden sonuç ilişkisi, geriye veya ileriye doğru bozularak, herkes gerekçesini ve çözümünü kendi yalnızlığının içinde üretiyor. Ma’şeri olanı öldürürken hürriyet vaat eden ferdiyetçilik, yalnızlıktan imal hapishanenin duvarına görebildiği “düşmanların” resmini çiziyor sadece. Siyasi iklimin biçimlenmesinde de yalnızlık hissiyatı çok önemli. Seçimler, tercihlere götüren ana motivasyonlar, endişeye yüklenerek bastırılmaya çalışılan yalnızlıkta başka, birlikte durmanın daha fazlası demek olduğunu düşünerek baş etmeye çalışmakta bambaşka yöne doğru ilerliyor. Bugün dünyada ve Türkiye’de hangi duygu daha baskın, hangisi için daha fazla çaba var.
Hayalcilikse hayalcilik, gerçeklerden kopukluksa kopukluk; vicdan-ahlak sinyallemekse, duyar kasmaksa öyle olsun. Ama olan bu, ne olacaksa bunun içinde olacak çaresizliği ve sadece “kötünün kovulması” -ki onun yöntemi ve kapsamı konusunda tam bir mutabakat yok- hakkında konuşmak bu yalnızlık hissini azaltmıyor. Giderek küçülen aidiyet havuzlarının her aşamada daha fazla “tehlikeli yabancı” bulmalarına yarıyor. Siyasetin yakın imkanlarını bu hissin içinden devşirmek de bir seçenek, bu hissin dışına taşımayı vadetmek de bir seçenek. İktidarın yıllardır dayattığı “beka davası” memleketin bütününe derin bir yalnızlığı kabul ettirip, kendi tabanına da “sizin benden başka kimseniz yok” fikrini tekrar etmekten ibaret. Yani memleketi de, taraftarlarını da yalnızlık hapishanesinde rehin tutmak.
Peki herkesin ayağına yalnızlık prangası bağlamaya çalışanlar pek mi kalabalık? Kendilerini pek mi güvenceli bir yerde görüyorlar? Hiç öyle değil. Önce ve peşinen başkalarıyla, kendilerinden farklı olanlarla yabancılığı sivrilttiler, onları yalnız ve korumasız yaptıkça hep kazanacaklarını sandılar. Sonra kendi destekçileriyle yabancılaştılar. Onların dertleriyle, bekledikleriyle, sesleriyle. Sonra yaptıkları, yapmak zorunda oldukları, yapmaları görev olan işle, onu yapmakla sorumlu kurumsallıkla, ilkelerle, kavramlarla yabancılaştılar. Sonra da tepeye çekilmiş, kendi tabanıyla kopmuş tavan aralarında, küçük küçük çıkar öbekleri haline dönüşüp birbirleriyle yabancılaştılar. Yabana çekildikçe daha çok korktular, korktukça daha saldırgan, daha fütursuz oldular. Herkese kurulan yalnızlık hapishanesinin kapısının yalnızı onlar.
Yalnızlık özgürlük değil, “sadece kendi gücüne inanmak” da pek gerçekçilik sayılmaz. Yalnızlık yıpratıcı, yorucu bir duygu. Onun ilham ettiği güvenlik fikri de, ona yüklenmiş siyaset de zehirli. Böyle başarılmış bir örnek de yok. Aslında buna yaslanarak iktidar olmuşlar, böyle kalmaya devam edenler, bunun için büyük yıkımlara yol verenler için daha geçerli bu. Buna karşılık, “beraber yapmak” hiç kolay değil hatta epey zor. Ancak iyi olan, dönüp örnek gösterilenlerin çoğu böyle yapıldı. En azından ben böyle bir hayal kadar gerçekçi bir şey bilmiyorum. Ferhan Şensoy, “eğilip bükülme devrinde değiliz, Türkiye’yi aydınlığa çıkarma gibi bir mesuliyetimiz var” derken, böyle bir “birlikte yapmayı” çağırıyordu. Kendi gezegenine yabancılaştığı için korkan insanlığın da yalnızlığa büzülmesinin alemi yok.
Yazarlar
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025