Melih ALTINOK
Evet, Başbakan Tayyip Erdoğan’a Diyarbakır dönüşü uçakta Hrant Dink ile ilgili o soruyu ben sordum. Ancak ilerleyen günlerde aldığım cevaba ilişkin bağlamından kopartılmış ve kimi zaman aşırı yoruma varan değerlendirmeler üzere bir iki kelam etmenin hakkım olduğunu düşünüyorum. Dahası davanın önemi düşünülürse, sanırım bu imtina edemeyeceğim bir görev de.
Önce sorumu ve cevabını satırı satırına hatırlayalım:
Soru: “İlker Başbuğ Hrant Dink davası çözülürse bu yapı deşifre edilebilir anlamına gelecek sözler söyledi. Siz de o dönemde kamuoyunda tepki oluşturan cinayetlerin ve suikastların, askerî dava süreçlerinde kamuoyu desteği sağlamak için düzenlenmiş birer komplo olduğunu düşünüyor musunuz?”
Cevap: “(Paralel yapı) Olayı Dink davasına indirgemek bence olayı küçültmek olur. Dink’in yazılarını onun düşünce dünyasını kabullenmemek gibi bir nedenle yapılmıştır. Paralel yapı meselesinde ise devleti ele geçirme, ulusal güvenliği tehdit gibi büyük bir amaç var. Dink’in devlette, bu amaçlarını gerçekleştirmelerini kolaylaştıracak bir konumu yoktu ki. Bu teoriler paralel yapıyla mücadelenin hedefini saptırmasın!”
Erdoğan bu açıklaması üzerine de özetle şu iddialar ileri sürüldü:
“Başbakan, Dink suikastını kişisel nedenlerle işlemiş bir dava olarak görüyor. Cinayetin derin devlet bağlantısını reddediyor. Hatta bu davanın çözülmesinden korkuyor. Çünkü Çankaya yolunda suikastın bağlantılarının kendisine uzanmasından çekiniyor!”
Oysa Agos’un manşetinde de aynı mesaj vardı
Aynen öyle. Geçtiğimiz hafta bazı gazeteler Hrant Dink cinayetini tamamen paralel yapıya bağlayan haberler yapınca, Agos bu yaklaşımı eleştirmek için “Bu dava ‘paralel’e sığmaz” manşetiyle çıkmıştı.
Agos’un uyarısını ben de yerinde bulmuştum. Zira derin devletin pek çok unsurunun etkin olarak yer aldığı bu suikastı, yalnızca bir parallel yapı eylemi olarak görmenin davayı bir anlamda “sulandırmak” anlamına geleceğini düşünüyorum. Zaten Erdoğan’a bu soruyu yöneltemememin nedeni de tam olarak bu kaygımdı. Yukarıda tam metnini verdiğim gibi, Erdoğan da Agos’un manşetiyle paralellik taşıyan bir cevap verdi ve şöyle dedi:
“Paralel yapı olayını Dink davasına indirgemek bence olayı küçültmek olur!.. Paralel yapı meselesinde devleti ele geçirme, ulusal güvenliği tehdit gibi büyük bir amaç var. Dink’in devlette, bu amaçlarını gerçekleştirmelerini kolaylaştıracak bir konumu yoktu ki.”
Uçaktaki röportajı beraber yaptığımız isimlerden Ali Bayramoğlu’nun sorumu, cinayeti yalnızca paralel yapıyla ilişkilendiren teorileri hatırlatması üzerine de Erdoğan şunları söyledi:
“Ali Bey siz bu davayı çok iyi biliyorsunuz. Bu teoriler paralel yapıyla mücadelenin hedefini saptırmasın! Bu çok kapsamlı bir konu. Örneğin bu işin parasal boyutu var…”
Görüldüğü üzere Erdoğan’ın sözleri Hrant’tan ziyade, paralel yapının bu cinayetteki sorumluluğuna dairdi.
Aşırı yorumlar Dink davasını sulandırıyor
Bir dönem aynı gazetede yazdığım ve cinayetten bugüne davasının aydınlatılması için sayısız yazı yazdığım, program yaptığım Hrant ile ilgili hükümete pek çok eleştiri yapılabilir. Örneğin Başbakanın “Bu davanın Ankara’nın dehlizlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz” şeklindeki sözlerinin gereği olarak hükümetin sürecin üzerine daha hassas eğilmesi gerektiğini pekâlâ söyleyebiliriz. Yargının, soruşturmayı cinayet sırasında görevde olan kamu görevlilerin sorumluluğunu-ihmalini de kapsayacak şekilde genişletmesi için kamuoyu baskısını siyaseten yönlendirmeleri ve tabii ki bu isimlere “itibar” etmemeleri de gerekirdi vs.
Ne var ki, Erdoğan’ın Dink cinayetinin hangi amaçla işlendiğine dair katılmayabileceğiniz bir yorumundan hareketle, bu suikastın neredeyse ortağı olduğunu, söylemenin fazlasıyla acımasızca olduğunu düşünüyorum.
Aynı hataya Ergenekon gibi darbe davaları süreçlerinde de düştük. Ne var ne yoksa Ergenekon’a bağlayıp dört dörtlük bir hesaplaşma fırsatını kaçırdık. Belki de gerçek suçları aklayıp, pek çok suçun karanlığa gömülmesine neden olduk. Şimdi de yakın geçmişte yaşanan Dink suikastı gibi pek çok olayı sadece paralel yapıyla ilişkilendirip, aynı hatayı tekrarlamanın eşiğindeyiz.
Dink suikastının aydınlatılmasını gerçekten istiyorsak, ki bundan şüphem yok, davayı sulandıran, bizleri hedeften saptıran komplolar yerine fazlasıyla yeterli olan somut veriler üzerine yoğunlaşmalıyız. Bu, iktidar partisiyle siyasi husumete kurban edilemeyecek kadar hassas bir konu.
İşte mevzu noktası virgülüne kadar anlattığım ayrıntılardan ibaret. Karar sizlerin.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Konser iptalleri baydı
2.06.2022 - Elçiye zeval olmaz
17.05.2021 - 31 Mart’ta Binali Bey’e verdim, bu kez oyum...
11.05.2019 - Ekrem Bey size soruyorum ama cevabı Murat Bey’den bekliyorum
10.05.2019 - Sınırları aşmak
6.05.2019 - Pardon, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olmayan belediye mi var?
1.05.2019 - Yine ne varsa Atatürk de var!
29.04.2019 - Kılıçdaroğlu’na yumruk!
22.04.2019 - Erdoğan’ın yükü
17.04.2019 - Bu saatten sonra...
8.02.2019
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
hamdi şahin
İngilizce öğrenmek için harcadığımız zaman ve paranın onda birini bile Kürtçe öğrenip, öğretmeye harcasaydık şu an bin kat daha zengin olacaktık. Evet, Oya Hanım, olsun. En kısa zamanda Kürtçe zorunlu ders olsun. .