Melih ALTINOK
“Hizmet kusurlarından” ötürü vicdanının rahat olduğunu söyleyen Mehmet Ağar, mezar taşında “Elazığlı Emniyet Müdürü” yazılmasını vasiyet etmiş.
Allah uzun ömür versin, hukuk önünde adam gibi yargılanmadan ölmesini istemeyiz. Çünkü kadı kızı göndermeleri yapan zat-ı şahanelerinin “kusurlarının” bedeli canlarımızdı.
Hem de binlerce...
Onlardan birinin, Ağar gibi ajitasyon yapmayan, gerçekten “ölen” ve efsanevi müdürün gömülmeyi arzuladığı Elazığ Asri Mezarlığı’nın yanındaki arsada gözleri oyulmuş, kulakları kesilmiş şeklide toprağa yarı gömülü bulunan Ayten Öztürk’ün babasıyla görüştüm Ankara’da.
Bir kahvehanenin arka odasında oturduk Hıdır Öztürk’le. Meclis’e gidecekti az sonra. Heyecanlıydı, elleri titriyordu. Çantasındaki tıraş bıçağını çıkartıp, tertemiz suratını elledi ve “tıraş olayım mı” diye sordu.
“Boş ver amca,” dedim, “Meclis’tekiler olsun”.
Nerden söze başlayacağını bilemiyordu, “Gözünü oymuşlar, kulaklarını, burnunu kesmişler kızımın...” diye söylendi. Dolan gözlerini göstermemek için yine çantasına eğildi, aramadığı halde tıraş bıçağını yokladı.
Sonra kendini toplayıp boğazı düğümlenen bir babanın titreyen sesiyle anlattı.
Yıl 1992. Tunceli Jandarma Alay Komutanı bir gün Hıdır Amca’yı makamına çağırıyor. “Kızlarını da al gel” diyor.
Her Dersimli gibi onun devletin zulmüne isyan eden akrabaları, yakınları var elbette. Ama ne kendisinin ne de kızlarının siyasetle alakaları var. Yine de telaşlanıyor Hıdır Amca. Nasıl ürkmesin ki. “Kahraman” emniyet müdürlerinin, valilerin, başbakanların görev başında olduğu, 90’ların en netameli zamanları ve yer Dersim.
Tıraşını oluyor Hıdır Amca, kızlarına da “Güzelce giyinin” diyor. Komutan’ın makamına gidiyorlar. Komutan tek tek soruyor. Hıdır Amca anlatıyor. “Ben devlet memuruyum. Bu kızım mühendistir. Bu hemşire.” Ayten’i gösteriyor, “O da un fabrikasında sekreterdir”.
Komutan yanında dikilmiş Hıdır Amca’nın söylediklerini elindeki deftere dikkatlice not eden zayıfça, sakallı adama bakıyor bir yandan da. Sonra da tanıtıyor:
“Polis memuru Mahmut Bey.”
Hıdır Amca ne bilsin kimdir, nedir Mahmut; başını sallıyor.
Komutan “Şimdi gidin,” diyor, “ailenizdeki teröristlerden dolayı sizi sorumlu tutacak değiliz. Canınız devlete emanettir. Ama siz de rahat durun”.
Kızlarını alıp çıkıyor Hıdır Amca.
Derken Ayten ortadan kayboluyor. Aklına siyasi bir mevzu gelmiyor Hıdır Amca’nın. “Acaba,” diyor, “sevdiğine falan mı kaçtı”? Hem devletin güvenli kolları altında değiller miydi? Öyle dememiş miydi komutan. Hatta yanındaki sakallı polis de sözlerine şahitti.
Ama ne yazık ki daha sonra, o sakallı ‘Polis Memuru Mahmut’un kim olduğunu ve tek şahit olduğu şeyin bu konuşmayla sınırlı olmadığını öğrenecekti Hıdır amca.
Biricik kızının cesedi bulunduktan sonra gazetelerde gördüğü bir resim, Hıdır Amca’nın kafasındaki eksik parçayı tamamlayacaktı. O gün Jandarma Komutanı’nın yanında ailesi hakkında bilgileri not eden “polis memurundan” başkası değildi sakallı. Evet, Mahmut Yıldırım, nam-ı diğer Yeşil!
Ayten Öztürk, Jandarma’daki o görüşmeden sonra JİTEM tarafından iş çıkışı kaçırılmıştı. Eski JİTEM Abdülkadir Aygan da Ayten’in Diyarbakır’daki JİTEM karargâhına getirildiğini ve genç kıza 15 gün boyunca tarifi imkânsız işkencelerin yapıldığını anlattı.
Evet, cinayetten 19 yıl sonraki konuşmamız esnasında bile, arayan bir yakınına (sanırım kızı) “Korkma. Korkmak yok artık, gazeteci yanımda, vekiller dinleyecek beni” diyecek kadar büyük acılar çektirilmiş Hıdır Amca bugün de tıraşını olup Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun önüne çıkacak.
Dün Hıdır Amca’yla görüşen Komisyon Üyesi CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’le de konuştum. Hüseyin Bey “Hıdır Amca komisyona ifade veren ilk mağdur. Bizim kanaatimiz bu olayda Ağar’ın, dönemin hükümetinin ve bazı askerî yetkililerin sorumluluğu olduğu yönündedir. Zaman aşımın dolmasına bir yıl var. Komisyon Meclis’e bir an önce çağrı yapmalı” dedi.
Hıdır Amca’yı dinlerken boğazıma bir yumru oturdu fakat çocuğum yok. Günlerce işkence edilen kızını, gözleri oyulmuş, kafa derisi yüzülmüş şekilde bulan bir babanın acısını tam olarak anlayamıyorumdur belki. Ama TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyelerinin içinde baba olanlar vardır mutlaka.
Gözlerimiz üzerlerinde.
Kendilerine ilk sorumuz da, kirli sakalarıyla yanı başında dikilen Yeşil’e Ayten’in ve kardeşlerinin ismini dikte eden o komutan kim? Yaşıyor mu?
Bakalım komisyon üyeleri, Ayten’in katillerini gizleyen duvardaki bu kilit tuğlayı çekecekler mi? Yoksa onlar da “Yeşil kayıp ki” bahanesine sarılıp sakallarını ve diğerleri gibi, yüzleri içlerinin aynası kirli sakallıların sırtını mı sıvazlayacaklar.
Bu arada 90’ların efsanesi Sayın Ağar mezar taşına ne yazılacağını dert etmesin. Onun da, aynı yıl Kars Jandarma Alay Komutanı olan Veli Küçük’ün meslektaşı o komutanın da, diğerlerinin de mezarlarında ne yazarsa yazsın kafamızdaki sıfatları malum zaten.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Konser iptalleri baydı
2.06.2022 - Elçiye zeval olmaz
17.05.2021 - 31 Mart’ta Binali Bey’e verdim, bu kez oyum...
11.05.2019 - Ekrem Bey size soruyorum ama cevabı Murat Bey’den bekliyorum
10.05.2019 - Sınırları aşmak
6.05.2019 - Pardon, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olmayan belediye mi var?
1.05.2019 - Yine ne varsa Atatürk de var!
29.04.2019 - Kılıçdaroğlu’na yumruk!
22.04.2019 - Erdoğan’ın yükü
17.04.2019 - Bu saatten sonra...
8.02.2019
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Vahit Kanig
Kürt sorunu Türkiyede hakimiyet ilişkilerinin devamına hizmet ettigi için bitmesi yada bir çözüme sonuca ulaşması imkansız gibi gözüküyor.