Sezin ÖNEY
Türkiye’de son dönemde fena hâlde eksikliğini çektiğimiz nedir?
Demokrasi üzerine çalışan önemli siyaset bilimcilerden Larry Diamond’un, geçtiğimiz günlerde Irak’ta insan hakları eğitiminde kullanılmak üzere hazırladığı bir sunuma denk geldim.
Çoğu kişi, bu satırları okuduğunda, aklına “emperyalist Amerika”ya hizmet eden bir akademisyen tiplemesi gelecektir. Oysa Diamond, tüm bu Irak ve Afganistan kâbusunun müsebbibi George W. Bush’u fena hâlde eleştiren de biri. Ancak, belli ki, Amerika’nın Irak’taki sorumluluğunun getirdiği vicdani ağırlığı, kendi çalışma alanından bilgilerle, gösterdiği çabayla bir nebze olsun hafifletmeye çalışıyor.
Ancak, ilkeli davranalım ve Amerika’yı eleştirirken, Türkiye’nin Suriye’deki vicdan yükünün ne olabileceğini de bir akla getirelim.
Ve, Türkiye’deki Suriyelilerin çadırlarının, sığındıkları kentsel dönüşüm nedeniyle terkedilmiş binaların yakılmaya başladığını da...
Evet, Suriyeli mültecilerin varlığının yarattığı hoşnutsuzluk, önce İstanbul’da Bayrampaşa’da, yol kenarındaki çadırlarının ateşe verilmesiyle dışa vuruldu. Üstelikte, çadırları ateşe verenler, belediyenin görevlendirdiği zabıtalardı.
Önceki gün de, Ankara Altındağ’da, Suriyelilerin yaşadığı kentsel dönüşüm yıkıntısı ateşe verildi...
İtalya’da Romanya’dan göçen Romanları hedef alan benzer “ateşe verme” hadiseleri hâlâ yaşanıyor. Ancak, bu olayları, sadece İtalya’da değil, Avrupa genelinde, “ne oluyoruz” diye sorgulayan birçok insan, kurum, siyasi taraf var...
Türkiye’deyse, Suriyeliler ateşle linç edilmek istenince... sessizlik...
Ama onlar da, neden buradalar ve çok rahatsızlık veriyorlar, değil mi?
Diamond’un hazırladığı, “insan hakları ve demokrasi 101” dersine kimin ihtiyacı var acaba?
Türkiye tarihinin tüm acılarını ve travmalarını birbirleriyle karşılaştırıp, “o daha büyük, bu daha büyük” kavgasını veren, birbirlerini başkalarının acıları üzerinden aşağılayan sayısız siyasetçi, yazar-çizer, sıradan vatandaş, “insani” olandan ne anlıyor?
Kürt Meselesi konusunda birçok kişi, “acımak” ve “vicdan borcu” hissetmek dışında insani ne gibi bir his duyabiliyor?
Acımak da, son kertede, acıyanın kendi “yüksekliğini”, “soyluluğunu” sergileyen bir hâl değil mi?
Öte yandan...
Geçen haftalarda, Gültan Kışanak; bunca acı çekmiş bir siyasetçi, Diyarbakır’da belediye başkanlığını devralır almaz “petrol paralarına ortaklıktan” bahsetti.
Demokrasi ile ilgili akademik çalışmalarda, çok atıfta bulunulan bir kavram vardır. “Resource curse”; yani “kaynakların laneti”.
Petrol gibi yeraltı kaynaklarına sahip ülkelerin neredeyse tümü, demokrasiden çok uzaktır. İnsan haklarından da...
Kışanak’ın sözleri, Türkiye’de devlet sisteminin, insanları nasıl “kendinden” kıldığının, sistemin bir parçası hâline getirdiğinin kanıtıydı.
O nedenle, Başbakan Erdoğan ve AKP’ye yönelik tüm eleştirileri yaparken de, aslında onların, sebep değil sonuç olduğunu; Türkiye’deki devlet yapısının, siyasi sistemin “ürünleri” olduğunu da düşünmek gerekiyor.
Sistemin yok ettiği başlıca kavramsa, “insani” olan...
Devlet, insana ilgi, saygı ve şefkat gösterdiğinde bile bunu, üstten ve kendi seçkinliğini vurgulayan şekilde yapıyor.
Dünyada başka şeyler oluyor ama...
Türkiye, insan hakları ve demokrasinin temel kavramlarına dahi yabancılaşırken, dünyada siyaset teorisinin önemli düşünürleri, “insan onuru” kavramının tüm hakların temelindeki kilit öge olduğunu savunan teoriler ileri sürüyor.
Türkiye, “bir işe yaramayan” Birleşmiş Milletler ile alay etmeyi, siyasi bir tavır olarak ”yüceltirken”, bu gibi uluslararası kurumların, onlarca yılda zorlukla ortaya koyabildikleri insan hakları belgeleri, “insan onurunu” meşruiyetlerine temel alıyor.
Jeremy Waldronve George Kateb gibi düşünürler, “onur” kavramını, felsefeden, tarihten, uluslararası hukuktan, “özgürlük, adalet, eşitlik” gibi başka “akraba” kavramlardan yola çıkarak anlamlandırmaya çalışıyor.
Türkiye, “onurun” neresinde?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024