Sezin ÖNEY
Asıl dönüm noktasına şimdi geldik... İleride bugüne dönüp bakınca, sandığa gitmemek ve Türkiye’nin bugününe sadece seyirci kalmış olmak pişmanlık vesilesi olacak...
Bardağın hangi tarafına bakmalı?
Bir yandan, devletin tüm gücünü, tüm imkanlarını kullanan bir kampanyaya rağmen yüzde 50’yi, anlık yükselişlerle ancak aşabilen veya aşamayan bir “Evet” tarafı...
Öte yandan, tüm imkansızlara, sayıları artık yüzlerle ifade edilen satırlı, bıçaklı, silahlı saldırılara rağmen yüzde 50’yi bulan ve gene anlık yükselişlerle aşan bir “Hayır” tarafı...
Tüm bu ortama, OHAL şartlarına ve “Hayır”ın neredeyse kriminalize edilmesine rağmen, hala bu tercihi açıkça ortaya koyanlar olduğuna sevinmeli miyiz?
Yoksa, tüm baskı ortamından rahatsız olmayanların, toplumun neredeyse yarısı olmasına bakarak üzülmeli miyiz?
Anketler geneline bakılırsa, burun farkı ile “Evet” önde. Zira, “Hollanda krizi” ve “Haçlı-Ümmet savaşı” metaforlarının alıcısı bir kitle, kararsızlıktan vazgeçti...Son dakika galibiyetini, eğer böyle “Haçlı Avrupa ve Batı ile savaşan Müslüman Türkler” fikrinden alan bir “Evet” söz konusu olursa, daha da bir darboğazın içinde kalacak Türkiye...
Mesele, artık farklı siyasi tercihleri olan insanlar değil; farklı politik tercihlerin uzlaşmaz bir çatışma sebebi haline dönüşmesi... "Hayır” tercihinin düşmanlaştırılması ve hedef haline getirilmesi... "İç Haçlılar” gibi bir konuma itiliyor zira “Hayır” tercihi olanlar... Ve, bu toplumsal ayrışma ve çatışma hali, referandumla da bitecek gibi gözükmüyor. “Ya benimsin, ya kara toprağın” gibi bir açmazda sıkışıp kalıyor Türkiye...
Hala bir tercih şansı var...Belki de, son şans...
Hemen her seçime ve oylamaya son yıllarda, “Türkiye’nin yol ayrımı” gibi bakıldı ve “dönüm noktası” nitelemeleri yapıldı. Ancak, asıl dönüm noktasına şimdi geldik... İleride bugüne dönüp bakınca, sandığa gitmemek ve Türkiye’nin bugününe sadece seyirci kalmış olmak pişmanlık vesilesi olacak...
Bu referandumun kaderini; ki hala, gerçekten olursa, ertelenmezse diye de şerh düşelim, iki kitle belirleyecek. Hala, yüzde 13-15 oranında olan “kararsızlar” ve yalan söyleyenler. “Evet” kaybederse, bunun sebebi “yalan söyleyenler” olacak. Anketörlere, “Evet” tercihinde bulunacağını söyledikleri halde, aslında sandığa gitmeyecekler veya sandığa gittiklerinde “Hayır” tercihinde bulunacaklar.
“Yalancılar” derken, kimseyi küçültücü bir niteleme yapmak istemiyorum; sakın yanlış anlaşılmasın...Hep aynı şeyi dile getiriyorum; bu ortamda, kapıyı çalan anketöre açıkça siyasi tercihini söylemek cesaret işi...O nedenle, gerçek tercihini gizleme, son derece insanı bir davranış...
Çok sevgili bir dost ile, bu durumu konuşurken; “referandumun kaderini yalancılar belirleyecek gibi görünüyor” dediğimde, bana “yalancılar değil, pusucular” yanıtını verdi. Bu da tabii, insanın aklına Çetin Altan’ın 24 Eylül 2008’deki köşe yazısı geldi; “pusu” ve “düello” kültürlerini karşılaştıran...
Şöyle yazmıştı Altan:
“Bu arada tarihsel bir perspektiften bakıldığında, hem “düello” geleneği, hem “insan hakları”, hem de “ceza yasaları” ile şeref, haysiyet, vakar kavramları arasında gizli bir ilişki var gibidir.
* * *
Aristokratlar döneminde sözle yapılan en küçük bir sataşma bile, hemen bir “düello” davetine neden olurdu.
Daveti yapan da, davete gelen de; yanlarında 2 tanıkla birlikte bir orman kıyısında karşılaşırlar ve kılıçlar çekilirdi.
* * *
Düello sahneleriyle dolu harika tarihsel romanlar yazılmıştı. Alexandre Dumas’nın “ÜçSilahşörler”i, “YirmiYılSonra”sı, Michel Zevako’nun “Pardiyanlar”ı, Çehov’un “Düellocu”sugibi.
* * *
Kraliçelerden, markizlerden, konteslerden ve etli şaraplı, kadınlı kahkahalı sofralardan yoksun ülkelerde ise; “düello” geleneği yoktu, “pusu” geleneği vardı.”
Bakalım, “Evet” rakamlarının içinde kaç kişi sessizce pusuya yatmış…Bunu öğrenmeye (eğer sandık olursa) çok az kaldı artık…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024