Sezin ÖNEY
Bugün, sadece “güzel” bir şey yazmak istiyorum. Kimseyi eleştirmeden, politikanın çarklarına takılmadan; umut, neşe ve heyecan dolu, kıpır kıpır bir şeyden bahsetmek...
Kıvılcım, Anadolu Ateşi Dans Topluluğu’nun, tamamen çocuklardan oluşan dans grubu. En küçüğü dört, en büyüğü 12 yaşında, 80 çocuktan oluşuyor.
20 mayısta Ankara’daki gösterilerinin, daha en başında, gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Ara dışında, sonuna kadar da durmadı; sonuçta Kıvılcım, hayatta ayakta alkışladığım nadir gösterilerden biri oldu.
Halk oyunlarının gücü, yıllardan, yüzyıllardan süzülerek gelen coşkularından kaynaklanıyor. Zaman üstü, zaman ötesi bir yanları var.
Kıvılcım’ın dansçıları, o kadar pürneşe, o kadar pür heyecan, o kadar da emekle hevesi birleştiriyordu ki, yakaladıkları o dalga boyuna imrenmemek mümkün değildi.
Herkesin, çok karışık bir ailesi olan benim bile, bir “köken” duygusu var. Hayalî, hayalet kökler çoğu kez bunlar.
Mesela, ben Kafkas oyunlarına ayrı bir yakınlık duyuyorum; doğduğum yer Ankara, büyüdüğüm yer İzmir olmasına rağmen.
Kıvılcım’ın gösterisinin ertesi günü, 21 mayısta, 1864’teki “Büyük Sürgün”ün anma törenleri düzenlendi. Yani, topluca “Çerkes” adıyla andığımız Kafkas halklarının, Çerkes, Adige, Abzeh,Abhaza, Karaçay-Balkar, Lezgit, İnguş, Dağıstan, Çeçen, Kabartayların; Rusya’nın bir imparatorluk olarak, hâkimiyet çabalarına karşı isyanın kademe kademe hüsranla sonuçlanması sonucu yaşanan dramın, kaç kuşak sonra yeniden hatırlandığı törenler.
Benim de, babamın ninesi, bir Çerkes sürgünü. Şeyh Şamil ile beraber savaşan Çerkes komutanlardan birinin kızı. 1864 sonrası, üç yaşında bir bebek olarak, annesi ve kız kardeşleriyle, İstanbul’a ulaşmak için yollara düşüyor; ailesinin tüm diğer fertleri ölmüş. Yolda, annesi de ölüyor. Hayatta kalan çocuklar, saray himayesinde, kendilerini evlat edinen bir başka sürgün Çerkes ailenin yanında yaşamlarını yeniden kuruyorlar; Üsküdar’da.
Hayatta kalanların, aynı travmanın bin bir farklı mağdurunun ailelerinden geçmişi sahiplenenler, köklerini hâlâ arıyorlar ki, kimsenin kökünü aramasına bir teşvik olmamasına rağmen, bir sürü Kafkas dansları toplulukları var.
Çerkes mirasıyla fazla alakası olmayan ben bile, Kıvılcım’ın “oynadığı” tüm güzel oyunlarda ama özellikle de her Doğu Anadolu/ Kafkas dansında ayrı bir heyecanlandım.
Benim, Çerkes geçmişimizle ilgili çok az bilgim var; ailede tarihçiler olsa da, kendi “dünleriyle” ilgilenmemişler. Belki de unutarak yeni bir hayata başlama, belki biraz Cumhuriyet’in “yeni modern bireylerinden” biri olma kaygısıyla, geçmişe değil geleceğe bakma şartlanmasıyla, diller, oyunlar, gelenekler unutulmuş.
Bugün de, savaş halindeki Kafkasları anımsatacak, benim de en sevdiğim dans; Lezginka. Kafkas halklarının tümünün ayrı bir söyleyişi var; Zilga, Lovzarg, İslamey, Çeçen, Şamiley, İsteme... Siz, nasıl tercih ederseniz.
Efsaneler biraz da inanmamak için; hikâye öyledir ki, Şeyh Şamil tutsak düştüğünde, Rus askerler, eğlence olsun diye “hadi oynayın” derler. Şamil ve diğer tutsaklar da, “Bıçaklarla olursa tamam” diye yanıtlarlar. Dans ederken de, her askerinin önüne bir bıçak saplarlar. Son bıçak da saplanınca, ölümcül dövüş başlar.
Bugün, bir de, erkek dansçının bıçakları, yere uzanmış bir kadın dansçının göğsündeki tahtaya ağzıyla sapladığı hâli var.
19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başında Rus dil bilimci Vladimir Propp, efsaneler ve masalların “özündeki” motifleri, hangi temaların tekrar tekrar kullanıldığını ve bunların ne manaya geldiğini araştırmıştı.
Propp, Rus halk efsanelerinde 31 tip senaryonun farklı farklı motiflerle oynandığını, sekiz ayrı ana karakter tipolojisinin de masallarda hep belirdiğini ortaya koymuştu.
Mesela, “Senaryo 7”yi ele alalım; “Kahramanımız kandırılır, bilmeden kötülere yardım eder...”
Propp, masalların, dile getirenden bağımsız bir ifade tarzı olduğunu, kendi başına buyruk, özgür bir tarzları olduğunu öne sürmüştü. “Bilinçsiz senaryo” diye nitelemişti efsaneleri...
Halk dansları da aynen böyle aslında; başına buruk, azade...
Çocuklar da, kıpır kıpır, çok yetenekli ama mütevazı ve şirinler; onları değil de, kimi ayakta alkışlasın insan.
Bir bebek için...
Okuduğum üniversitede, üç aylık bir bebeğin, “Ağır Kombine İmmünyetmezlik” tanısıyla hastalandığını öğrendim. Bu, ciddi bir bağışıklık sistemi rahatsızlığı. Doktorlar tek çözümün ilik nakliolduğunu ifade ediyor. Erken teşhis nedeniyle Mahir bebeğin genel sağlık durumu şu an için iyi, ilaç tedavisine başlandı ancak normalde etki etmeyebilecek enfeksiyonlar, onun için ölümcül olabiliyor.
Anne-babası diyor ki; “Bu hastalık vesilesi ile öğrendik ki, Türkiye’de kemik iliği donör sayısı çok komik rakamlarla ifade ediliyor. Dünyada 15 milyon donör varken Türkiye’de bu sayı 30-35 bin civarında. Türkiye’den hastalar, yabancı donörlere muhtaç. Hatta kimi zaman Türkiye’nin uluslararası veri sisteminden çıkarılması bile dile getiriliyor. Zira Türkiye genelde ‘alan’ konumunda. Hep alıyoruz ancak vermeye gelince sıkıntı var. Bu noktada hasta birisine akraba olmayan bir donörden ilik uyması ihtimalinin, 40 binde bir olduğunu belirtmek gerekir.
Biz de bütün bunları maalesef başımıza gelince öğrendik. Ülke olarak acınacak bir haldeyiz... Bu konuda yanlış bilgiler ve ön yargılar var.
Son günlerde maddi anlamda önemli gelişmeler var. Özellikle Ankara’daki ilik bankası şu anda gönüllü verici bekliyor. 1500 kişi için malzeme, altyapı ve finansal kaynak hazır. Mahir vesilesi ile dünyanın herhangi bir yerinde birilerine (Mahir dâhil) umut olmak istiyor iseniz Ankara’da çok kolay bir şekilde ilik donörü olabiliyorsunuz. Ankara’da bu işlemleri İbn-i Sina hastanesi yapıyor.”
Herhangi bir ücreti yok. 18-50 yaş arası sağlıklı herkes donör olabiliyor.
Daha detaylı bilgiler için bkz: (http://www.kokhucrebagisla.com/AnaSayfa.aspx),
(http://www.kokhucrebagisla.com/S%C4%B1k%C3%A7aSorulanSorular.aspx), (http://www.kokhucrebagisla.com/Bas%C4%B1ndaTRAN.aspx)
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024