Sezin ÖNEY
2021, birçok açıdan Avrupa için bir dönüm noktası. Öncelikle, Avrupa Birliği’nin “amiral gemisi” Almanya’da birçok değişiklik yaşanacak. Bu yazıda, özellikle Almanya’daki değişim sürecine odaklanacağız; sonra da, diğer yazılarda Brexit’in etkilerine, Fransa’nın durumuna, Çin ile Avrupa Birliği’nin sene sonunda gerçekleştirdiği onlarca anlaşmanın getireceklerine ve ABD’de Joe Biden yönetiminin Avrupa’yı nasıl etkileyebileceğine bakacağız. Ancak, önce Almanya: Orada yaşanacaklar, hem Avrupa hem de Türkiye’yi çok etkileyecek çünkü...
26 Eylül’de Almanya’da gerçekleşecek genel seçimler, ülkenin siyasetinde büyük bir değişikliği getirecek: Şansölye Angela Merkel, politikayı bırakıyor.
Merkel’in en büyük başarısızlığı, fazla başarılı olması: Kendisinden doğan boşluk gerçekten çok büyük olacak.
Almanya gibi planlı programlı ve “beklenmedik durum planlarına” alışkın bir ülke için de, “Merkelsizlik” gerçekten zor bir durum olacak. Gerçi, Merkel’in 2000-2018’de liderliğini yaptığı Hıristiyan Demokrat Parti (Christlich Demokratische Union Deutschlands-CDU), hâlâ ülkenin açık ara en güçlü partisi. Noel tatili arifesinde, Kalman Araştırma'nın 23 Aralık 2020’de açıklanan çalışma sonuçlarına göre, CDU’nun şu anki oy seviyesi yüzde 36. Buna karşılık, ülkenin bugünkü ana muhalefeti konumundaki Yeşiller (Grüne) yüzde 18 ve uzun yıllar ülkenin ikinci büyük partisi olan Sosyal Demokrat Parti (Sozialdemokratische Partei Deutschlands-SPD) ise yüzde 16 seviyesinde.
Diğer bir deyişle Almanya’da, neredeyse Macaristan gibi popülist sağ iktidarların egemen olduğu ülkelerdeki gibi, muhalefetin iktidarın çok gerisinden geldiği bir oy dağılımı söz konusu. Şu an Türkiye’deki oy dağılımına da çok benziyor Almanya’daki...Ve Almanya’da Eylül 2021’deki seçimler aslında şöyle bir tablo sunuyor: Türkiye’de, Recep Tayyip Erdoğan gibi ülke ve bölge siyasetine damgasını vurmuş bir ismin, politikayı bırakıp emekliye ayrılmayı seçtiğini düşünün... İşte Almanya’da ve “büyük resimde” Avrupa’da böylesi büyük bir dönüşümün arifesindeyiz.
Merkel’in selefi olarak seçtiği Annegret Kramp-Karrenbauer, deyim yerindeyse “tutmadı”. 2018’de CDU liderliğine geldi, ancak şimdiye değin bu rolü sadece “temsili” olarak sürdürebildi. 2018 sonundan beri partinin genel sekreteri olan Paul Ziemiak ise, liderlik sürecini asıl yürüten kişi. Ziemiak, henüz 30’larında, Polonya göçmeni bir isim: Dinamik ve tabandan gelen bir kişi ama partiyi Kramp-Karrenbauer ile “idareten” yürütüyor.
15-16 Ocak 2021’deki kongre, Hıristiyan Demokratların yeni liderinin ve CDU’nun şansölye adayının belirlenmesi açısından önemli bir tarih.
Şimdilik liderliğe soyunan üç aday var: Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Başbakanı Armin Laschet, CDU’nun Genel Sekreter Yardımcılığını da yapan, gazeteci kökenli bir isim. Merkel’in sadık bir destekçisi olan Laschet, 60 yaşında ve pek de “karizmatik” sayılamayacak bir siyasetçi. En önemli özelliği, muhafazakarların liberal kanadını; dolayısıyla da CDU ve Almanya için, Merkel sonrası döneme “yumuşak geçişi” temsil etmesi. Laschet’in Türkiye’ye yaklaşımı ise, ticaret odaklı ve pragmatik: Almanya’nın sadece insan hakları ihlalleri ve demokrasi standartları kendininkine denk ülkelerle işbirliği yapamayacağını söylüyor.
Buna karşılık, Almanya’nın kendisi için Laschet, göç konusuna Merkel’in 2015’te olduğundan bile ılımlı baktığından “sağdaki en sol” seçeneklerden biri.
Almanya’nın federal meclisi Bundestag’ın Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Norbert Röttgen de, CDU liderliğine diğer bir aday. Laschet gibi, daha liberal kanatta kalan Röttgen’in başlıca özelliği ülkenin eski Çevre Bakanı olması. CDU’yu “daha feminen, daha dijital ve daha çevreci” yapmayı vadeden Röttgen, dış ilişkilerde ise “insan hakları ilkeleri ve demokrasi kriterlerinin ön planda olması gerektiği” düşüncesinde.
Laschet ve Röttgen, birbirlerine çizgi olarak kaba hatlarıyla benziyorlar; ancak Röttgen, Almanya’da kamuoyunun öncelikli gündem maddesi olan küresel iklim krizi konusunda daha donanımlı.
Ancak, bu iki adayın önüne geçen “karizmatik” aday ise, “Almanya’nın Trump’ı” olarak adlandırılan Friedrich Merz. Kendisi, bir şirket avukatı; Donald Trump’a benzetilmesinin nedeni ise, hem siyasi çizgisi hem de “karanlık” bağlantıları.
Merz, yakın zamana değin “Black Rock” adlı dünyanın en büyük yatırım fonunun Almanya şubesinin yönetim kurulu başkanıydı: 6 trilyon euro'luk bir sermayeyi kontrol eden Amerika merkezli Black Rock, “gölge bankacılık sisteminin” bir parçası. Yani, banka gibi faaliyet gösterip de herhangi bir denetime tabi olmayan finansal yapıların en tepesinden geliyor. Black Rock tipi finansal fonlar, dünya genelinde hiçbir kurala uymadan hızla para transferi yaparken ülkelerin ekonomilerini sarsabiliyorlar: Kural tanımayan, denetime tabi olmayan bu yapıların, 2007-2008 küresel ekonomik krizinde de etkisinin büyük olduğu söyleniyor. Dahası, Black Rock ABD savunma ve silah sanayiinin en büyük yatırımcılarından. Günümüzde, Black Rock’un elinde bir kart daha var: Amazon, Google, Facebook gibi sosyal medya/internet temelli büyük şirketlerdeki yatırımları.
Bu arada, ABD’nin yeni başkanı Joe Biden’ın ekonomi yönetimi takımından iki üst düzey isim, Brian Deese ve Wally Adeyemo da, Black Rock'ta çalışmışlar. 2013’ten bu yana ABD’de kendilerine yönelik denetim mekanizmasının sıkılaşması tehdidini, Beyaz Saray’da lobi faaliyetleriyle atlatan Black Rock, Trump döneminde çok mutluydu. Trump sonrası ise sıkıntılı bir döneme girebilirlerdi-ancak belki Joe Biden yönetimini de şimdiden kendi yanlarına çekmiştir.
Friedrich Merz’in göç-mülteciler, LGBTİ+ hakları ve hatta kadın hakları konusunda son derece muhafazakâr düşünceleri var. O kadar ki, aşırı sağ Almanya için Alternatif (Alternativ für Deutschland-AfD), Merz’i kendi politikalarını “çalmakla” suçladı.
Bu arada, Merz de Röttgen de, farklı sebeplerle Türkiye’ye soğuklar. Merz, AB’de Türkiye’nin yeri olmadığı konusunda son derece net. Öte yandan, Röttgen de, diğer adaylardan farklı olarak, insan hakları konularını mesele ediyor.
Şimdiden bu üçü arasından kimin kazanacağını bilmek imkânsız: Ancak, partinin 1001 delegesinin seçeceği CDU lideri, Almanya’nın kaderini belirlemiş olacak. Adaylardan daha güçlü gözüken ikisi, Laschet ve Merz. Bu ikisi, taban tabana zıt iki duruşu temsil ediyorlar. Merkel sonrası “merkezde kalmak” ve “orta yolculuk” mu; yoksa, Merz’in daha sağ ve değişim odaklı yaklaşımı mı tercih edilecek?
Tabii, bir de bu adaylar dışında şapkadan çıkabilecek “sürpriz tavşan” bir olası şansölye adayı var: Bavyera’ın ve CDU’nun kardeş partisi Bavyera Hıristiyan Sosyal Birliği’nin (Christlich-Soziale Union in Bayern-CSU) lideri Markus Söder. Korona virüsü pandemisi dönemindeki politikalarıyla ön plana çıkan Söder, şansölyeliğe aday olsa şansı en yüksek siyasetçi; fakat Bavyera’da siyasete devam etmeyi yeğleyeceğini söylüyor. Bu durum, bekleyip görme ve kendine göre uygun bir zamanda şansölyeliğe oynama taktiği de olabilir. Neticede, CSU liderinin “büyük birader” CDU’nun başına geçme şansı, parti içi dengeler nedeniyle kolay olmayabilir.
Tabii iş, CDU'da bitmiyor: Kamuoyu yoklamalarına göre ülkenin ikinci partisi konumuna gelen Yeşiller, kendilerini ülkenin kaderini belirleyen konumda bulabilirler. 1998’de Gerhard Schröder’in şansölyeliği döneminde Sosyal Demokratlar ile koalisyon ortağı olan Yeşiller, bu kez CDU’nun hükümet ortağı olabilir mi? CDU’nun yeni lideri Merz olursa böyle bir koalisyon da söz konusu olamaz. Her hâlükârda, CDU ve Yeşiller hiç federal düzeyde ortaklık yapmadılar. CDU’ya karşı bir sol koalisyon olabilir mi; o da bir soru işareti.
Görüldüğü gibi, Almanya’nın ve dolayısıyla Türkiye’nin de, AB’nin de Merkel sonrası dönemi soru işaretleri ile dolu...
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024