Alper GÖRMÜŞ
Seküler-sol seçmenlerin, Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) tercih etme şeklindeki neredeyse otomatikleşmiş oy verme davranışlarında ilk kez bu seçimde bariz bir kırılmanın yaşanabileceğine delâlet eden işaretler var ve bunlar giderek netleşiyor...
Kanaatimce bu tablo Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP), elbette hakkıyla değerlendirme ve ona uygun bir dil tutturma koşuluyla, barajı aşmanın ötesinde, spektaküler bir seçim zaferi armağan edebilir.
Sözünü ettiğim işaretleri iki ana kümede toplayabiliriz:
a) HDP’nin ilk kez bu seçimde CHP’nin dahi önüne geçen bir ilgiye ve görünürlüğe sahip olması,
b) CHP’nin ilk kez bu seçimde AK Parti’yi zorlama kapasitesinin bulunmadığının bizzat CHP siyasi sınıfı ve tabanı tarafından (da) kabul edilmesi. (Bu sonuçta, çok bel bağlanan ‘3’lü seçim’ maratonunun ilk ikisinde alınan ağır yenilgilerin de payı büyük.)
HDP’nin yalnız Kürt seçmenler arasında değil ülkenin tamamında büyük bir ilgiye mazhar olmaya başlamasının seçimler açısından önemi ve anlamı basında çeşitli yazarlar tarafından irdelenmekte... Fakat bundan çok daha belirleyici olduğu hâlde, CHP’nin iktidarı zorlama kapasitesinin kalmadığının teslim edildiği bir seçim kampanyasının nelere gebe olduğu üzerinde hiç durulmuyor.
Bu yazıda ben bunu yapmaya çalışacağım, fakat bu işe girişmeden önce, (a) şıkkında tarif ettiğim durumun olası sonuçlarına dair yazılmış en son ve en iyi değerlendirmelerden birinin son bölümünü aktarmak istiyorum (Hasan Bülent Kahraman, Sabah, 6 Şubat 2015):
“Siyasetin gereksindiği dinamizm ve heyecan, beğenelim beğenmeyelim, belli kesimlerde Syriza'nın yarattığı heyecanla bütünleşti. Bu heyecan şimdi belli bir seçenek arayışıyla, seçmeni, HDP hareketine, bütün muhtemel kapasitesiyle birlikte, itiyor.
“Başkanlık tartışmalarının ben toplumda karşılık bulduğu kanısında değilim. Tersine belli endişeler yaratıyor. Bu yaklaşım Ak Parti karşısında Meclis aritmetiğini değiştirecek bir kutup arayışına itiyor belli kesimleri. HDP bu dinamizmden doğuyor.
“Sol yıllar yılıdır yok bu ülkede. CHP onu öldürdü. Ama bir sol ihtiyaç var. Daha önce belirttiğim gibi sol Kürtleri kapsamayacak, Kürtler solu kapsayacak. Bütün bunlardan ne sonuç çıkar bilmem. Ama şu belirttiklerim birer gerçek. Öteki iki muhalefet partisinin, CHP ve MHP'nin, kendisini zerre kadar konuşturtamadığı bir dönemde HDP konuşuluyor.
E, bunun hiçbir etkisi olamayacak demek mümkün mü?”
HDP hangi seçmenler için cazip hâle geliyor?
Hasan Bülent Kahraman’ın bıraktığı yer, bizi (b) şıkkında tarif ettiğim noktaya taşıyor. Buradaki soru şu: Kahraman’ın işaret ettiği “dinamik HDP” Türkiye’deki hangi seçmen kesimi tarafından izleniyor? Ya da: Böyle bir HDP’ye hangi seçmen kesiminin hiç değilse bir bölümü gönül indirir?
Olmayana ergi metoduyla gittiğimizde geriye sadece bir ihtimal kalıyor: Bugüne kadar CHP’ye oy vermiş seküler-sol seçmen kesimleri.
İyi de, diye sorulabilir, bundan önceki hiçbir seçimde HDP’ye gönül indirmemiş bir seçmen kitlesi neden bu defa farklı bir davranış içine girsin? Şimdi sıra bu soruyla halleşmeye geldi.
Parantez içi: Doğru, 10 Ağustos 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimleri bir istisnaydı, fakat herkes kabul ediyor ki o seçim tek turlu olsaydı, ‘oyları bölmeyelim’ci eğilim seçimi yine domine edecek ve Selahattin Demirtaş’a giden oylar Ekmeleddin İhsanoğlu’na gidecekti.
‘Oyları bölmeyelim’in önemsizleştiği ilk seçim
Seküler-sol seçmenlerin şimdiye kadarki bütün seçimlerde blok olarak CHP’ye yönelmelerinde yalnızca CHP’ye olan olumlu görüş ve duyguları rol oynamadı; Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP / AK Parti) olan ve ‘nefret’ boyutlarına varabilen olumsuz görüş ve duygular da büyük rol oynadı.
Bu seçmenler CHP’den, onları AK Parti’den kurtaracak bir performans (esas beklenti), bunun gerçekleşmediği durumlarda da ona dünyayı dar edecek etkili bir muhalefet (tâli beklenti) umageldi.
CHP’nin, kendisine oy veren seçmenlerin her iki beklentisini de hakkıyla karşılayamadığı apaçık bir gerçek.
Bu seçimleri farklı ve ilginç kılan en önemli olgulardan biri, partisinden ne kadar memnuniyetsiz olsa da her yeni siçimde umut tazeleyip “bu defa tamam” beklentisine giren CHP seçmenlerinin ilk kez bu seçimde böyle bir beklenti içinde olmamaları... Bu “öğrenilmiş çaresizlik” son birkaç seçim öncesinde de ortaya çıkabilirdi, fakat her şeyin bir zamanı var; demek ki üst üste alınan seçim yenilgilerinin CHP seçmeninde böyle bir kırılmaya yol açabilmesi için işte bu kadar yenilgi gerekiyormuş.
Denkleme, seküler-sol seçmenlerin CHP’den ‘tâli’ beklentileri olan “etkili muhalefet’ bahsinde de hayal kırıklığı içinde olduklarını ilave ettiğimizde, HDP’nin nasıl bir politik fırsatla karşı karşıya olduğu daha da netleşiyor.
Neden?
Çünkü ortada şöyle bir tablo var: CHP seçmeni, a) partilerinin iktidara gelemeyeceğine, b) muhalefetinin de etkili olamayacağına inanıyor. Öte yandan, son yıllarda toplumda revaçta olan “espri kullanan muhalefet” anlayışıyla ve ‘dinamik’ görüntüsüyle kendisinden oy isteyen bir HDP var. (CHP seçmeni, Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki karşılama töreninde 16 Türk devletini temsil eden figürlerle ilgili olarak bir televizyon programında söylediklerini kendi liderlerinden duymak istemez miydi: “Orada tuhaf olan tarihi figürler değildi, merdivenlerden inmekte olan kravatlı adamdı; ona da Deli İbrahim kostümü giydirilebilirdi.”)
Şâyet CHP’nin iktidarına bu seçimde de inansaydı seküler-sol seçmenlerin kafası yine karışmazdı, fakat şu yukarıdaki tablo karşısında kafasının karışmaması mümkün mü?
CHP seçmeni ve AKP nefreti
CHP seçmeninin CHP’ye meyletmesinin nedeni yalnızca CHP’yi sevmek değil, aynı zamanda AKP’den nefret etmek. Bu seçmen, nefret ettiği parti tarafından sürekli olarak yenilgiye uğratılmasıyla iyice duygusallaşmış, sürekli olarak ‘yüreğinin soğutulmasına’ ihtiyaç duyan bir seçmen ve partisi bunu dahi yapamıyor.
Şimdi bu seçmen, AK Parti’nin canını acıtmanın (ya da kendi yüreğini soğutmanın) en doğru yolunun HDP’nin barajı aşıp Meclis’e girmesi olduğunu düşünmeye başlarsa, buna şaşmak gerekir mi? Bu seçmen, partisinin 140 kişiyle değil de 120 kişiyle Meclis’e girmesi arasında bir fark görmemeye başlarsa, buna şaşmak gerekir mi?
HDP’nin, CHP seçmeninin aklına bu soruları getirmek için bir kampanya yürüttüğünü ve onları şu soruyla yüz yüze bıraktığını düşünün:
Şu iki bileşimden hangisi AKP için hayatı daha çekilmez kılar?
Birinci bileşim: CHP 140, HDP 0.
İkinci bileşim: CHP: 120 HDP: 60
Sizce bu soru karşısında, psikolojisini yukarıda izah etmeye çalıştığım CHP seçmenleri ne yapar?
Senaryonun gerçekleşme koşulları
Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere HDP, Türkiye’nin bütününden oy alabilmenin yollarını, bunun dilini Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden öğrendi. Haziran seçimlerinde bu tecrübeyi koruyup daha da ilerletecekleri hususunda kuşkuya gerek yok.
6-8 Ekim olaylarının, HDP’nin bir “Türkiye partisi” olduğu yönündeki ikna çabalarına darbe vurduğu doğru. Fakat ben 6-8 Ekim olaylarının ‘batı’da yarattığı olumsuz etkinin, üstelik bu defa Kürt Siyasi Hareketi’nin illegal kanatlarının da desteğiyle hızla kırılacağını düşünüyorum.
Tam bu noktada Özgür Gündem gazetesinde Hüseyin Ali mahlasıyla yazılar yazan KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu’nun bu çerçevedeki sözlerini hatırlatmak isterim:
“HDP’nin önüne tarihi bir fırsat çıkmıştır. Geçmiş dönemde siyasal partide olan koltukçuluk ve Kürdistan ile sınırlı düşünme yaklaşımını tamamen aşmalıdır. Çünkü Türkiye’de ne demokrasi getirecek ne Kürt sorununu çözecek başka bir alternatif vardır. (...) Türkiye’de CHP ve sosyal demokrasinin kuyruğuna takılma ne kadar yanlışsa sadece Kürdistan ile sınırlı Kürt milliyetçi eğilimleri okşayan bir yaklaşım ile Türkiye’nin sorunlarına cevap olmak da o kadar yanlıştır. (...)
Önümüzdeki seçimde yüzde 10 barajı aşılır. Çalışıldığında baraj sorunu çıkmaz. Toplum böyle bir ittifakla bir radikal demokratik hareketin ortaya çıktığını görürse ikinci bir seçimde kesinlikle SYRİZA gibi birinci siyasi güç haline gelebilir.” (“Türkiye’de HDP Zamanı”, 27 Ocak).
Karasu yazısında daha da ileri gidiyor ve HDP içinde HDP’yi bir Türkiye partisi olarak görebilmeyi hâlâ beceremeyenlerin olduğuna işaret ederek onları eleştiriyor.
Yine de denebilir ki, CHP seçmeni ne olursa olsun HDP’yi bir “Kürt partisi” olarak görür ve ona oy vermez.
Bu tespitteki hakikat payının yüksek olduğuna ben de inanıyorum. Fakat unutulmasın ki, ortalama CHP seçmenindeki AK Parti düşmanlığı, HDP düşmanlığından çok daha yoğundur.
Dolayısıyla: Şâyet HDP siyaseti kesinlikle Türkiye çapında düşündüğü hususunda ısrar eder ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki performansını daha da geliştirerek ‘AKP’nin ant-tezi benim’ duygusunu CHP seçmenine geçirebilirse, başlıkta dediğim gibi, haziran seçimlerinde HDP’nin oyları şaşırtıcı ölçüde yüksek çıkabilir.
http://www.aljazeera.com.tr/gorus/hdpnin-oylari-sasirtici-yukseklikte-olabilir
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025