A.Turan ALKAN
O meşhur tâbirle, ‘Hiçbir masraftan kaçınmayarak’ ama bu arada kamuoyundan gizlice yaptırılan saray, siyasi hayatımızda yeni bir dönemin sembolü oldu.
Alelacele saray sıfatı verilen bu bina aslında Başbakanlık binası olarak kullanılacaktı ve ilk hazırlıkların o niyetle yürütüldüğünü öğreniyoruz; eğer Başbakanlık ofisleri olarak hizmete girseydi, imar ve çevre mevzuatına takılan kısımları hariç bu bina bu kadar konuşulmayacaktı; çünkü her Ankaralı bilir ki şimdiki Başbakanlık binası küçük ve mütevazı bir yapıdır ve genişleyen bürokratik yapının taleplerini karşılayamıyor.
Evvelâ yapının, saray kelimesinin içini dolduran şatafatta bir bina olmadığını peşinen belirtelim. Üçüncü sınıf otellere bile vaktiyle “Palas, saray” adı yakıştırılan bir ülkede canı isteyenin, binasına veya apartmanına saray unvanı vermesi şahsi tercihe kalmış bir şeydir. Kaldı ki bir binanın pahalıya çıkması, çok geniş ve büyük olması, iç aksamına ve dekorasyonuna su gibi para harcanması onu saray yapmaz. Benim gözümde saray değil, abartılı bir cumhurbaşkanlığı binasıdır. Adının “Aksaray” konulması ise ilk hecesindeki açık gönderme sebebiyle yakışıksız, talihsiz bir özeniş; ilk cumhurbaşkanlığı değişiminde bu ismin tarihe karışacağından şüphem yok.

Saray, tek kelimeyle bir özentinin eseri.
Tâ Atatürk’ten başlayarak Abdullah Gül’e kadar tam 11 cumhurbaşkanı, son derece mütevazı sayılabilecek fakat gerçek ağırlığını içinde yaşayan insanların tarihi özgül ağırlığından ve hâtıralarından alan Çankaya Köşkü’nde oturmakta mahzur görmediler. Şu andaki başbakanlık binası da mütevazı ölçüler taşır. Otuzlu yıllarda Ankara’da yükselen cumhuriyetin ilk resmi binaları, ketum ve sağlam Alman mimarlığının izlerini taşıyan karakterli eserlerdir.
*
Tarihte debdebeli saraylar yaptırma merakı, yönetimin göz kamaştırıcı, şaşaalı ve gösterişli alâmetlerle kendine bir meşruiyet inşâ etmek gayretini gösterir ve direkt yoldan yönetenle yönetilenler arasındaki uçurumun vurgulanması amaçlanır. Bir fiyaka yapısı olarak herhangi bir sarayın başkaca hiçbir fonksiyonu yoktur: Saray’a girenler veya binasını uzaktan görenler huşûa kapılmalı, içindekilere ve temsil ettikleri güce hayranlık ve saygıyla karışık bir korku duymalıdır. Birkaç aydan beri gündemi nâhak yere işgal eden Ankara’nın yeni sarayı, 12. Cumhurbaşkanı’nın şahsi eğilimlerini aksettiriyor ve bunlar bana göre Cumhurbaşkanı’nın kaprisleridir. Siyasi karizmasını yeni saray ile parlatarak binayı, Ortadoğu merkezli yeni bir liderlik arayışının mekânı haline getirmek istiyor. “Pahalı ve lüzumsuz gösteriş unsurlarıyla dolu” eleştirilerini ise hemen her gün birilerini saraya davet edip ağırlayarak hafifletmeye çalışıyor. Güyâ 16 Türk devletini temsil eden cengâver üniformalı gençlerle yapılan yeni tören modeli ise, zihindeki yeni başkanlık modelinin, tarihi derinliklere doğru bir referans arayışının yansıması...
Eleştirilecek yanı bile yok; naif şeyler bunlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin saygıdeğer ve köklü bir yapı olduğunu göstermek için müsâmereye benzeyen kostümlü gösterilere ihtiyacı yok. Bir devletin, tebâsı ve dış dünya nazarında itibarlı görmesi için hangi kriterlerin gerekli olduğunu herkes biliyor: Evvelâ hukuk devleti ve insan haklarına saygı, ardından sağlam ve üretken bir ekonomi, eğitim, sağlık ve altyapı hizmetlerinde kalite; adil bir yönetim vb...
*
Bir başka mesele daha var ki, dillendirmemeyi temenni ederdim: Saraylar, devletlerin kuruluş ve yükseliş dönemlerine mahsus eserler değildir. Devletler ve medeniyetler yükseliş dönemlerinde, artık bir tarih hatırası olarak kalması gereken böyle çocuksu oyuncaklara ihtiyaç duymazlar.
Saraylar inhitâtın sembolüdür; yani çözülüş ve gerilemenin...
En yakın örneğe kendi tarihimizden bakalım: XIX’uncu yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı sultanlarının kapıldığı pahalı ve rüküş saray merakı, devletin dış itibarı ve içeride fiili iktidarı ile ters orantı içindeydi. Pâyitahtta fiyakalı saraylar yaptırarak diğer devletler nazarında itibar kazanmak mümkün olsaydı, Osmanlı devleti bilinen âkıbetine uğramazdı. O saraylar borçla yaptırıldı ve bedelinin borcu, fukara ahalinin ızdırabı ve alın teriyle ödendi.
Fransız İhtilâli’nin yerle bir ettiği kraliyet sarayı devrinin en görkemli binalarından biriydi fakat saraylardan halkın acılarını ve sıkıntılarını görmek zordur. Fransa’da bugün yerinde sadece bahçesi kaldığı için yerinde yeller esen Tuileires ve Versailles sarayları, yıkılıp giden Fransız monarşisinin mezartaşı gibidir.
St. Petersburg’da Rus çarlarının kışlık sarayı olarak inşâ edilen ihtişamlı Hermitage sarayı, Rus monarklarının gücünden ziyade fukara Rus köylüsünden toplanan vergilerin nasıl debdebeye dönüştüğünü gösteren ve taşlarından adeta kan sızdıran bir ibret binasıdır.
Daha eskilere gidelim; İslâm halifeleri, sahâbe neslinin tevazu ve mahviyetkârlığını terk edip “Kisrâ”lar gibi saraylara heveslendikleri günden beri çağdaşları diğer devletlerinden farksızlaştılar ve bir saltanat yönetiminin sultanları oldular; devletle birlikte kendilerinin de izzet ve itibarı azaldı. İdare ettikleri insanlara ‘İslâm devleti’nin diğer yönetimlerden farklı, çok daha âdil ve güvenilir bir idare olduğu tezine çabucak sırt döndüler.
İran şahı Rıza Pehlevî’nin de mutantan sarayları, emrinde uçakları, koruma birlikleri ve bir uçak dolusu parası vardı; bugün ardından hayırla yâd eden belki sadece öz evlâdı kalmıştır!
Bu, acı bir bahis. Saray kelimesinin, ‘halk idaresi’ mânâsında demokrasilerde geçerliği yok. Saray özlemleri, sadece meraklısının demokrasiden pek hazzetmediğini gösteren bir işaret.
*
Kaldı ki bizler Müslüman’ız ve taşıdığımız Müslüman sıfatının tabii yansımaları olmalıdır. Müslüman israf etmez meselâ; deryanın kıyısında abdest alacak olsa iktisada riayet eder. Tevâzu sahibidir; tevâzuu gösteriş için değil, kibre düşmemek için bir deri gibi karakterine geçirir, üzerinde tabiileştirir. Diğer insanlarla ‘tarağın dişleri’ gibi eşit yerde ve yükseklikte bulunmayı, onlar gibi çalışıp tüketmeyi ve yaşamayı, kul hakkına ilişmemeyi dininin şiarı bilir.
Siyer derslerinde öğretiliyor bunlar; derse ne hâcet, siyer kitaplarında var...
*
Aniden depreşiveren bu saray düşkünlüğü, bu cafcaflı tören merakı, halkın vergilerini şaşaa uğruna havaya savurmak bana hayra alâmet görünmüyor. Daha iyi ve âdil bir yönetim için saraya ihtiyaç yok; hukuka saygılı ve vicdan sahibi yöneticilere ihtiyacımız var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları









































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016