Aydın ENGİN
Demeçlerin satır aralarından, Başbakan dahil AKP tepelerinden gelen imalardan, Zübeyir Aydar gibi PKK’nın dağda değil ovada siyaset yapan önde gelenlerinin sözlerinden belli oluyor: Oslo görüşmeleri yeniden başlayacak (gibi).
Paragrafın son sözcüğü “gibi”yi boşuna eklemedim. Kürt sorununa çözüm arayışları öylesine kaygan ve kaypak bir düzlemde sürüyor ve ülkedeki siyasal ve ideolojik yarılma öncelikle Kürt sorunu üstünde öylesine yoğunlaşıyor ki atılan bir adım her an geri alınabilir; atılmadan kalabilir, “Savaşa devam” diyenler ağır basabilir.
Bu karmaşık (karışık değil karmaşık) konu bir gazete yazısının sınırları içinde her yönüyle ele alınıp irdelenemez. O yüzden tartışmayı yazının başlığı ile sınırlayacağım:
PKK ile devlet yetkilileri, arasında soruna barışçıl bir çözüm arayacak, silahların suçmasına kapı aralayabilecek bir görüşmeler zinciri yeniden başlasın mı, başlamasın mı ?
Kişisel tutumum T24 okurunca biliniyor. Silahları susturacak, savaşın dilinin susup, siyasetin dilinin egemen olacağı bir sürece ebelik edecek, kapı aralayacak her adımı, kimden gelirse gelsin, alkışlar, desteklerim.
Ama benim alkışımı sadece ben duyarım; benim desteğimin sonuca bir etkisi –elbette- olmaz.
Karnından konuşmayı ve işleri kapalı kapılar ardında çevirmeyi huy edinmiş AKP tepelerinin ne dediğini, ne önerdiğini bilmiyorum.
Buna karşılık Kürt siyasal hareketinin hemen bütün kesimlerinden “Görüşmeler sürmeli, kanı durdurmanın tek yolu bu” mesajları art arda geliyor. Yani Kürt siyasal hareketinin soruya cevabını büyük ölçüde biliyoruz.
MHP’nin cevabını da biliyoruz. “PKK ile görüşme ihanettir. Kandil’e bayrak dikmekten öte hiçbir çözüme evet demeyiz”den öte bir söz duyduğumuz yok.
Milliyetçilik anaforuna kendini ya da paçasını kaptırmamış sosyalist sol’un tutumu da büyük belli: Öcalan’ı da içine alacak bir “görüşmeler zinciri”…
Peki CHP ne diyor?
İşte orası karman çorman. (Karmaşık değil karman çorman).
Sanırım daha önce de vurguladım, Kılıçdaroğlu’nun parti içi dengeleri gözetmek hesabıyla oluşturduğu parti yönetim organları, hemen her konuda ama ille de Kürt sorunu üstüne her kafadan ses çıkan ve her sesin ayrı telden çaldığı bir kargaşayı işaret ediyor.
Mesela partinin grup başkanvekilliği gibi sorumlu bir iskemlesindeki zat “Oslo süreci”nin yeniden başlamasını bir felaket senaryosu gibi algılıyor. “Peki siz ne öneriyorsunuz” sorusuna ise o bildik “Meclisteki partilerin tümünün katılacağı bir komisyon kurulsun…” diye başlayan formülü savunmaya çabalıyor. Halk deyişiyle söylersek, işi komisyona havale ediyor. Söylediklerinin “Savaş sürsün, ölümlere ölümler katılsın” anlamına geldiğini ya bilmiyor ya da bilse de umurunda değil.
İlk bakışta Tayyip Erdoğan’ın CHP’nin tutumunu dikkate almadan da adım atacaksa atacağını, atmayacaksa atmayacağını savunanlar var.
Yanlış bu.
Bugün Kürt sorununa barışçıl çözüm arayışı kapısının aralanması bile CHP engelini aşmadan mümkün değil.
Başka türlü söyleyelim: CHP bu konuda tutumunu, siyasal çizgisini netleştirmek zorunda.
Kılıçdaroğlu’nun “Barışı getirecek, silahları susturacaksa Oslo görüşmeleri sürebilir” sözleri ile partisinin sorumlu ve yönetici konumdaki milletvekelillerinin sözleri arasında derin ve uzlaştırılmaz bir uçurum var.
Bu uçurum “Aman partiye zarar gelmesin” hesabı ile genel başkanının tamamen zıddı açıklamalarına kılıf aramak, önemsizleştirmek, bizleri ahmak yerine koyarcasına “O arkadaşımız aslında onu öyle demek istemedi de, şunu şöyle demek istedi” gibisinden sözlerle geçiştirme çabaları herşeyden önce CHP’yi yaralıyor, güven yitimine uğratıyor.
O yüzden yazının başlığı aslında doğrudan CHP’ye yöneltilmiş bir sorudan ibaret.
Kürt sorununa çözüm tartışmasını açık kalplilikle, kelime cambazlıklarına ardına saklanmaksızın, sosyal demokrat olma iddiasında bir partiye yakışacak ciddiyetle başlatıp sonlandırmak CHP’nin yalnız üyelerine, yandaşlarına değil bu ülkenin yurttaşlarına da bir borcu ve yükümlüğüdür.
Sahi CHP başlıktaki soruya ne cevap veriyor?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021