Cemile Bayraktar
Türkiye, savaş koşullarında kurulmuş bir ülke. Ancak bugün savaş koşulları olmasa da hem yönetici kadrolar hem de vatandaşın kahir ekseriyeti bunun farkında değil ya da farkında olmak istemiyor zira bu savaş koşulları vurgusu her problemi yönetici kadrolar lehine çözüyor.
Savaş koşullarında kurulan bir ülke için önceliğin bireyler/vatandaşlar değil de ülkenin toprak bütünlüğünün, sınırlarının korunması olması anlaşılır bir durum ancak bugün bu durum anlaşılır değil. Anlaşılır olmamasını bi yana bırakın, bugün bu durum bir problem üreten bir fenomen.
Savaş koşulları söyleminin terk edilmemesi, her şart ve durumda iktidarları, yönetici kadroları vatandaşlardan gelecek itirazlardan korumasıyla alakalıdır. Bu nedenle, tek parti döneminde, 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat gibi darbe dönemlerinde, Türkiye’de askerin siyasete müdahil olduğu dönemlerde, otoriter rejim uygulamalarının olduğu dönemlerde, 90’lar gibi Kürtlere yönelik şiddetin ayyuka çıktığı dönemlerde, halkın yoksullaştığı dönemlerde yani anlayacağınız her türlü zorlukta ulusal güvenliğin tehlikede olduğu söylenir. Zira ulusal güvenliği tehlikede olan, savaş koşullarında olan bir ülkede, bireyin/vatandaşın değil ülkenin sınırlarının, yönetici kadrolarının korunması gerektiği vurgulanır. Böylece yoksulluk, anayasayı rafa kaldırma, demokrasiye balans ayarı verme, enflasyon, yolsuzluk, devlet görevlileri ile mafyanın aynı araçtan çıkması gibi kabul edilemez durumlara yönelik itirazlar kolayca susturulabilir. Bu durum, sadece vatandaşı susturma, susmaya alıştırma ile sonuçlanmaz aynı zamanda zamanla vatandaşlar da ülke ve kendileri söz konusu olduğunda ülkenin kendilerinden önce gelmesi gerektiğine inanırlar.
Bu durumun istisna olduğu dönem ise AK Parti iktidarının ilk 10 yılıydı. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o dönemki vaatleri de tam olarak yukarıda bahsedilenler gibiydi; bunları gerçekleştireceğini vaat ederek iktidara geldi. Yerine getirdi dönemler de oldu. Ancak işler yolunda gitmemeye başladığında kendisini iktidara getiren vaatleri terk etti. Yerel seçimlerden, iktidarın sebep olduğu ekonomik problemlere kadar her konuyu güvenlikleştirdi, vatandaştan gelecek her itiraz “beka sorunu” söylemiyle susturuldu. 2016’dan itibaren AK Parti’nin MHP ile yaptığı ittifak da bu güvenlikleştirme ile susturma politikasını pekiştirdi.
Her kabahat iktidarın değil, Türkiye’de iktidar eliyle milliyetçilik, devletçilik artık ön planda olsa da Zafer Partisi ile birlikte ırkçılık da siyaset sahnesinde ve toplumda bir fenomen haline geldi. Ancak son dönemde artan ırkçılığı eleştiren iktidar ve iktidar çevreleri, artan ırkçılık, öteki düşmanlığını Zafer Partisi’ne bağlasa da bu durumun tek sebebi Ümit Özdağ değil, bu durumun ortaya çıkmasında Cumhur İttifakı’nın da etkisi var. Örneğin; konu Kürtçe olunca, iktidar cephesi ve Zafer Partisi’nin “Türkiye’nin dili Türkçe’dir” şeklinde aynılaşıyor. İkna olmayan Kürtçe “önce yaya” şeklindeki trafik ikazlarına dair tahammülsüzlüğe, milli maçta tüm ülkeyi temsil etmesi gereken futbolcunun MHP’nin siyasi sembolünü yaparak tüm ülkeyi temsil etmekten uzaklaşmasına yönelik desteğe, Meclis’te Kürtçe konuşan vekillerin mikrofonunun kapatılmasına, Amedspor’u görünce kurt işareti yapma gereği duyan seyircilere bakabilir.
Yani, toplumda artan bir ırkçılık var ve bunun bir müsebbibi Zafer Partisi olsa da tek müsebbibi Ümit Özdağ değil, vatandaşın güvenliğini ön plana alması gereken Cumhur İttifakı’nın kendi güvenliğini, ülkenin ve devletin güvenliğiyle eş tutarak ön plana alması. Çünkü toplumda önce hayvana, sonra insana yönelik ciddi bir şiddet var; sokak ortasında “infaz” gibi kadın cinayeti işleniyor, hayvanlar işkence edilerek topluca öldürülüyor, bir taciz yalanı nedeniyle Kayseri’de mültecilerin evleri taşlanıyor, mülteci genç öldürülüyor ve bu suçlular topluma daha doğru ifadeyle vatandaşlara karşı işlenince caydırıcı cezalar uygulanmıyor, kendisi gibi olmayanı tehlike gibi görme ve bu nedenle de etkisiz kılmayı kendinde hak görenlerin toplumsal huzura kastetmesi normalleştiriliyor. Bunun sürekli yapıldığı bir toplumda bir birey neden diğerinin de var olma hakkı olduğunu düşünsün ki?
Geçtiğimiz günlerde ne oldu; Instagram, ülkesini koruyan, meşruluğunu Gazze halkının onayından alan, İsrail-İran işbirliği ile öldürülen İsmail Haniye’nin “terörist” olduğunu iddia etti ve kendisiyle ilgili içerikleri kaldırdı, Türkiye de buna itiraz etti ve Instagram’ı kapattı. Instagram’a yönelik tepkiyi haklı bulmakla birlikte meselenin tamamen Haniye ile ilgili olmadığını, iktidarın otoriterleşmesiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Zira aksi olsaydı eğer, sosyal medyada kurumsal olarak olmasa da bireysel olarak; cinsiyetçi ırkçılık, ırka dayalı ırkçılık, hayvanlara yönelik nefret/katliam söylemi dine dayalı İslamofobik ırkçılık da iktidar tarafından Instagram gibi engellenirdi. Ama öyle olmuyor.
Sosyal medya diline bir bakın; yolda görseniz aile babası, ağabey diyebileceğiniz “adamlar”, her cümlelerinin sonunda kadın cinselliğini aşağılayan küfürler ediyorlar. Kadını bu kadar ayaklar altında gören bir dil, kadına şiddeti neden problem olarak görsün ki, hem bu kitle, İstanbul Sözleşmesi kaldırılarak, “aile konusu güvenlikleştirilerek” cesaretlendirilmedi mi? “Güvenli sokak istiyoruz” bahanesiyle aylardır “hayvanları öldürelim” diyenler izlendi ve sonunda yasayla onaylandı ve hayvanları öldürmeleri için cesaretlendirilmedi mi? Facebook ve X gibi platformlarda, Türkiye gibi çok uluslu, çok dilli, çok dinli olan bir ülkede “Türkiye Türklerindir” vurgusu serbest dolaşıma sokulup geri kalan tüm vatndaşlar yok sayılmadı mı ve buna dair bir yaptırım uygulamak yerine tam aksi biçimde bu aşırı sağcı, şiddet ile arasına mesafe koyamayan kesim engellenmeden izlenmedi mi, dolayısıyla cesaretlendirilmedi mi?
Ve artık gamalı haç sembolü taşıyan ve sokakta önüne geleni bıçaklayan bir saldırganımız yok mu? Ve bu saldırgan, iktidar sözcüleri tarafından hemen kapatılmak istenen bazı platformların ürünü olarak sunulmadı mı? Ancak mesele sözcülerin bahsettiği gibi değil; ırkçı saldırganın daha önce yaptığı paylaşımlarda bakın ne görüyoruz; kadınları, hayvanları, mültecileri, Kürtleri öldürmek istediğini. Yani bir şekilde kadına yönelik şiddeti yeterince cezalandırmazsanız, hayvanları katletmek için yasa çıkartırsanız, Kayseri’de olduğu gibi mültecileri yeterince korumazsanız, Kürtçe trafik ikazlarını silerseniz, münferit bir olayın tüm sebebi sizin hanenize yazılamaz ama bu problemi de “şiddet içeren bilgisayar oyunu ya da Ümit Özdağ’a” bağlayarak, kendinizin hiç kabahati yokmuş gibi kenara çekilemezsiniz. Zira bu ülkeyi yöneten iktidar, kendisine yönelik her tür eleştiriyi vatana, millete bir saldırı olarak tanımlıyor, kendisine itiraz eden kesimleri “hain ve terörle ilişkili, ülkenin geleceğine kastetmiş tehlikeler” olarak hedef gösteriyor buna mukabil toplumda işlenen suçlar için aynı tavrı göstermiyor, her tür milliyetçi, öteki karşıtı söylemi ödüllendiriyor, doğal olarak kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımayan, suç işleme potansiyeli yüksek kişileri de cesaretlendiriyor. Bu duruma dair itirazlar gelince de ülke bir asırdır savaş koşulları içinde olmamasına rağmen savaş koşulları içerisinde bir ülkede yaşanıyormuşçasına ulusal güvenlik problemleri olduğu, bunun yanında toplumsal güvenliğin önceliğinin olamayacağı vurgulanarak makul bir dille sadece toplumda güven içinde yaşamak isteyenlerin, gerçekten herkes için güvenli sokaklar isteyenlerin haklı taleplerini milyonuncu kez başka baharlara erteleniyor.
İktidarın, toplumsal şiddetin oldukça arttığı şu dönemde toplumsal güvenliği öncelikli hedef olarak görmesi gerekirken listenin sonlarına doğru atmasının listenin uzunluğu ile alakası var mı bilemiyoruz ama şimdilik kendi güvenliğini en ön sırada tuttuğu maalesef çok net görülüyor. Açıkçası bu da toplumsal şiddetin tüm kaynağını değilse de kaynaklarından birini oluşturuyor. Topluma karşı işlediği suçların caydırıcı cezalarla mukabele görmeyeceğine inanan şiddete meyilli kesimler, bu fırsattan neden istifade etmesin ki!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.01.2025
7.11.2024
31.10.2024
9.10.2024
26.08.2024
20.08.2024
15.08.2024
28.07.2024
21.07.2024
20.06.2024