Cemile Bayraktar
Küreselleşme ile birlikte daha önce devletlerin kontrolünde olan güvenlik, özelleştirildi ve bir anlamda “alınır-satılır” bir şey haline geldi. Güvenlik konusundaki bu gelişme, 11 Eylül dönemine denk geldi ve ABD’nin sırf kendi güvenliği sağlamak amacıyla “küresel güvenlik” mevzusunu ortaya atmasıyla, ayrıca 11 Eylül terör saldırılarının yarattığı travma ile bireysel hak ve özgürlükler, insani tutumların hepsi rafa kalktı. Arap ya da Müslüman olan bireylerin Irak da yaşayanları da, New York’ta yaşayanları da güvenlik bahanesi ile tutuklandı, işkence gördü, öldürüldü. Terör ile iltisaklı olan kişilerden bahsetmiyorum, suçlu olup olmadığı bilinmeyen kişilerin maruz kaldığı insanlık dışı uygulamalardan bahsediyorum. Ve ABD, tüm bu insanlık dışı tutumları tüm dünyanın gözüne baka baka yaptı… Afganistan’ın ve Irak’ın işgalindeki savaş suçlarından da bahsetmiyorum, tekrar ifade edeyim terör örgütü üyelerinden de bahsetmiyorum Guantanamo hapishanelerinde, gizli hapishanelerde suçsuz yere tutuklu bulunan, işkencelere maruz kalan kişilerden bahsediyorum.
11 Eylül saldırılarının yaşandığını 2001 yılından bugüne neredeyse 19 yıl geçti, Obama 10 yıl önce Guantanamo’nun kapatılacağı sözünü verdi ancak ne Guantnamo kapatıldı, ne masum insanlar hapis yatmaktan kurtuldu ne de onlara işkence eden özel güvenlik şirketlerinin askerleri yargılandı. Yani Guantanamo işkencecileri halen ellerini kollarını sallayarak geziyor.
ABD’nin işkencehaneleri sadece Guantanamo ile sınırlı değil, ABD’nin kimse tarafından bilinmeyen uluslararası boyutta yaygınlaşmış “gizli hapishaneleri” var ve bazı kişiler burada mahkûm edilmiş durumda.
ABD’de hukuk, ABD başkanlarının azil soruşturmaları için bile işleyen bir sistematiğe sahip ancak bu hukuksal süreçten Guantanamo tutukluları faydalanamıyor. ABD’de Yüksek Mahkeme, henüz hiçbir suçlama yöneltmediği bir kişiyi 17 yıldır tutuklu tutuyor ve davasının görülme talebini reddediyor.
Elbette tüm ABD’lilerin Guantanamo işkencecisi olduğunu düşünmüyoruz ama ABD hukuku sanırım böyle düşünülsün istiyor ki, Guantanamo’da görevli olan bir komutan, tutukluların sağlık durumuna ilişkin problemlere dikkat çekince işinden kovuluyor!
“11 Eylül 2001’de gerçekleşen saldırıların ardından sözleşmeli görevlendirilen psikologlar James E. Mitchell ve John Bruce Jessen, tutukluları su altında tutarak havasız bırakma (waterboarding) küçük kutulara koyma, fiziksel şiddet ve işkence kapsamına giren uykusuz bırakma gibi çeşitli sorgulama tekniklerinden sorumlu tutuluyor.” (İndependent Türkçe) Bugün artık 2020 yılındayız ancak 11 Eylül Davası’nda hâlâ ifade vermemiş olan işkenceciler var, CIA işkence tekniklerinin mimarları ilk kez ifade verdiler. Bazıları ise hiç ifade vermedi, hâlâ serbestler; Guantanamo askeri mahkemesindeki savunma avukatları toplamda 52 tanığı sorgulamak için izin istedi ancak şimdiye kadar sadece iki tanığın ifade vermesi kabul edildi.
Uluslararası Af Örgütü ‘Terörle Mücadele’ ve İnsan Hakları Uzmanı Julia Hall, Guantanamo’da görülen 11 Eylül Davası’nı izledi. Davaya dair izlenimlerini şu şekilde anlattı: “Sözleşmeli psikologlardan James Mitchell, karşısında oturan kişilerden bazılarına hangi yöntemlerle işkence yaptığını anlatırken neredeyse o günleri özlüyor gibiydi. Mitchell, Guantanamo gözaltı merkezindeki tıka basa dolu mahkemede, 11 Eylül Davası’nın sanığı Halid Şeyh Muhammed’i onlarca kez su altında tutarak havasız bıraktığını ve tutukluları duvarlara çarparak onlara işkence yaptığını anlattı. Tutukluları günlerce uykusuz bıraktığını, yüzlerine tokat attığını, onlara bağırdığını ve küfrettiğini, birini ise oğlunun boğazını kesmekle tehdit ettiğini söyledi.
Bu tüyler ürpertici tanıklık, Mitchell’in 11 Eylül saldırılarıyla ilgili yargılanacak beş kişinin ön duruşmasında sunduğu kanıtların bir parçasıydı. Sanıkların tümü; Halid Şeyh Muhammed, Remzi Bin El-Şibh, Velid Bin Ateş, Ammar El-Beluşi ve Mustafa El-Havsavi, Guantanamo’nun askeri komisyonlarınca suçlu bulundukları takdirde ölüm cezasına mahkûm edilebilir. Sanıkların avukatları işkence ile alınan tüm ifadelerin dosyadan çıkarılmasını talep ediyor. Tutukluların Guantanamo’ya ulaşmasının ardından yapılan FBI sorgusunda alınan ifadeler de buna dahil. Avukatlar, FBI’ın sorgularda CIA ile iş birliği yaptığını ve FBI ajanlarına verilen tüm ifadelerin işkence altında verildiğini öne sürüyor.
Mitchell ile iş ortağı John ‘Bruce’ Jessen, “gelişmiş sorgulama teknikleri” adı verilen yöntemlerin tasarlanması ve uygulanmasında önemli bir rol oynamıştı. Bu yöntemler dünyanın dört bir yanında ‘siyah alan’ denilen yerlerde insanlara işkence yapmak için kullanıldı ve bugüne kadar ABD’nin işkence programından sorumlu hiç kimseden hesap sorulmadı.” (Uluslararası Af Örgütü)
Tutuklulardan bazıları ise çok daha travmatik işkencelere maruz kaldı; El-Havsavi, CIA tarafından gözaltında tutulduğu dönemde tecavüze uğradı. Litvanya’daki bir gizli cezaevine nakledileceği zaman, fiziksel yaralarından kaynaklı acı nedeniyle nakli konusunda problemler olmasına rağmen Litvanya yetkilileri El-Havsavi’nin rahatsızlıkları için tıbbi tedavi sağlamayı reddetmişti.
Ayrıca ABD işkence, kötü muamele, hukuku rafa kaldırma, bireysel hak ve hürriyetleri ihlâl etme konusunda yalnız değil, birçok Avrupa ülkesi bu konuda ABD’ye destek verdi ve hiç yargılanmadılar.
Terör kimden gelirse gelsin, teröre karşı elbette sıfır toleranslı olmak zorundayız, herhangi bir sivili kasten öldürmenin bir affı yok… Ancak cezalandırmanın yolu bellidir, hukuksuz yargılama, işkence, suçlu olup olmadığı dahi bilinmeyen kişileri yıllarca ifadesi alınmadan bekletme cezalandırma değildir. Terörü bitirmek tüm dünyanın sorunu ve önceliği ancak işkence, insan hak ve hürriyetlerini kısıtlama, işkencecileri serbest bırakma terörü bitirmez bilakis terörün artmasına yardımcı olur. Bazen, bazı ülkelerin, terörü bitirmek değil, bir güvenlik problemi endişesini sürekli ikame etmek, böylece vatandaşlarını kendilerine mecbur bırakabilmek için terörün kısmi yayılımına, teröristlerin moral destek bulmasına yardımcı olduğunu düşünmüyor değilim.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.01.2025
7.11.2024
31.10.2024
9.10.2024
26.08.2024
20.08.2024
15.08.2024
28.07.2024
21.07.2024
20.06.2024