Enver SEZGİN
Çözüm süreci iki yılını dolduruyor. İstenen yerde olmadığımız çok açıktır. Pek çok engelle karşı karşıyayız. Hükümetin adım atmada gönülsüz davranmasını, ayak diremesini ya da PKK savaşçılarının sınır ötesine çekilmemesini konuşabiliriz. Taraflar arasında pek çok anlaşmazlık konusu var. Bunların her biri gözlerimizi korkutuyor olabilir. Ancak, zaten sürecin kendisinin bu zorlu sorunları, anlaşmazlıkları gidermek için başlatıldığını da unutmayalım. Yürümemizi engelleyen pek çok konu var. En önemli engellerden biri ise her iki tarafın kullandığı dildir, başvurdukları üsluptur.
Geçen yıl bir gazeteye, İrlanda Kurtuluş Ordusu (IRA)’nın silah bırakma tecrübesi ile ilgili açıklamalarda bulunan ve 1998 yılından beri Kuzey İrlanda ve İngiltere Parlamentosu’nda görev yapan Sinn Fein milletvekili, Conor Terence Murphy şu önemli cümleyi kullanmış: “Görüşmeler devam ederken asla tehdit dilini kıllanmadık.” Bu sözcükler “barış” gibi bir büyük idealin gerçekleşmesi ve başarının yakalanması için çok önemli bir yaklaşım olarak değerlendirilmelidir. Devam ediyor: “En eleştirel olduğumuz dönemlerde dahi ‘savaşı başlatırız’, demedik.”
Bizde böyle midir?
Ne yazık ki hayır.
Ekim ayı içinde Reuters Haber Ajansı’na bir açıklama yapan KCK Eş Genel Başkanı Cemil Bayık, “çözüm sürecinin sonuna geldiklerini,” belirtmiş. Eylül ayında yaptığı bir başka açıklamada ise “ay sonunda savaşı yeniden başlatabileceklerini,” ifade etmiş.
Oysa mücadeleyi devam ettirmek için, silahın dışında başka araçlar da mevcuttur ve zaten kullanılmaktadır.
Hükümet üyelerinin kullandığı dilin ise çok sorunlu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hükümet üyeleri, müzakere masasına oturdukları, barışı birlikte gerçekleştirmek için yola çıktıkları bir siyasi yapılanmayı “terör örgütü” olarak nitelendirmeyi ihmal etmiyorlar. Yetmiyor, HDP’ye karşı tehditkâr bir tutum takınıyorlar. Selahattin Demirtaş’ı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bütün bunlar “sürece” hiçbir yarar getirmez. Var olan “güvensizlik iklimini” daha da bozar. Çelişkileri derinleştirir, gerilimi artırır.
Çözüm süreci, rakibin sırtını yere getirmek ve onu yok etmek için sürdürülmez. Nihayetinde “eşitlik temelinde yükselecek olan” toplumsal bir barıştan söz ediyoruz. Müzakerelerin nihai amacı bu olmalıdır. Soruna böyle baktığımızda “yenenin/ yenilenin olmadığı” bir süreçten söz etmiş oluyoruz. O hâlde barışı gerçekleştirmek istiyorsak evvela kullandığımız dili değiştireceğiz. Müzakere aşamasında çatışma dilini kullanamayız. Tehdit ve şantaj diline başvuramayız.
Sürecin bir başka zayıf yanı ise görüşmelerin şeffaf yürümediği gerçeğidir. Bu konuda da, Kuzey İrlanda deneyimine başvurabiliriz.
Milletvekili Murphy bu mevzuda ise şunu söylüyor: “Gizli yürütüldüğü dönemlerde görüşmeler hep çıkmaza girdi ve sıkıntılar baş gösterdi. Ne zamanki açık diyaloga giriştik, daha net bir tablo ortaya çıktı ve daha güçlü bir süreç başladı.”
Bizde zaten tam bir gizlilikten söz etmek mümkün değildir. Ancak bir şeffaflıktan da bahsedemeyiz.
Şimdi İmralı’da bir “sekretarya” oluşturulması gündemdedir. Tarafların, bir masa etrafında oturarak meseleleri ele alıp, anlaşma zeminini bulabilecekleri bir süreç başlayabilir. Öte yandan bir gözlemciler heyetinin bütün bunları takip etmesi konuşuluyor. Bu yaklaşım müzakerelere kuvvet katacak, tarafların tartışmaları devam ettirmelerini sağlayacak, süreci sağlamlaştıracaktır. Siyaset güç kazanacaktır. Bu çalışma aynı zamanda müzakerelerin şeffaf bir biçimde yürümesine yardımcı olacaktır. Toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bir konuyu; “barışı ve çözümü” konuşuyoruz. Dolayısıyla kamuoyunun bilgilenmesi sürece zarar vermez, tersine var olan desteği artırır. Çözüm karşıtlarının oyununu bozar, onları geriletir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015