Erol KATIRCIOĞLU

Erol KATIRCIOĞLU
Erol KATIRCIOĞLU
Tüm Yazıları
AKP’nin yarattığı ‘biz’
15.03.2012
3148

Çağımızda insanlara reva görülen baskılar yalnızca emek üzerinden olmuyor. Kimlik üzerinden de oluyor. Bugünün dünyasında emeğin çalışma koşullarını yalnızca “geçimlik” düzeyde tutma “baskılarıyla”, tüketim ve yaşam tercihlerini küresel düzeyde yapılan üretime göre “yönlendirme” “baskıları” aynı anda gerçekleşiyor.

Ama ona rağmen biz günümüz toplumlarında daha çok “sınıflar” yerine “kimlikler” üzerinden bir mücadele görüyoruz. Bu durum, “sınıf” konusunun önemsizleştiğini değil yalnızca çağımızda kimliklerle ilgili duyarlılığının sınıf duyarlılığından daha önemli hale geldiğini gösteriyor. Bu bir.

İkincisi, kimlik sorunu birincil sorun haline gelince yani toplum kimlik ekseninde kutuplaşınca sınıf farklılıkları kimlik eksenindeki yarılmayı daha da arttıran bir etki üretiyor. “Bizden” olma duygusu o “biz”in içindeki sınıfsal farklılıkları törpüleyince ya da aynı anlama gelmek üzere farklı sınıflar arasında bir “dayanışma” üretince kimliğin gücü de artıyor vs.

Bunları AKP’nin parlamentodaki yüzde 50’ye varan oy’unun arkasında toplumun “İslamcı-laik”ekseninde kutuplaşmasının yattığını söylemek için yazıyorum. İslami kimliğin Cumhuriyet’in kuruluşundan beri toplum yönetiminden kontrollü biçimde ve “uzakta” tutulmaya çalışıldığını düşünürsek, bu mağduriyet duygusunun da çerçevelediği bir ortamda AKP etki alanı içindeki farklı sınıflar arasında bir “biz” duygusu ve onun etrafında bir “dayanışma” yaratabildiği için kendi kimlik mücadelesinde de başarılı oldu demek istiyorum.

Bugün “İslami” kimliğin etrafında yaratılmış bulunan “biz” duygusunun ve bu duygu üzerinden yaratılmış dayanışmanın yalnızca bu kimlik içindeki “sermaye sahipleri” arasında değil aynı zamanda bu kimlik içindeki daha “yoksul ve çalışan kesimlerin” hem “kendi aralarında” ve hem de “işverenleriyle” ilişkilerinde etkili bir biçimde çalıştığına dair sayısız örnek bulmak mümkün.

AKP’nin iktidarda olduğu 2000’li yıllardan bu yana yaşanan ekonomik gelişmelerin ardındaki birçok meseleden biri de tarımdan sanayiye doğru göçlerin yarattığı “ucuz işgücü” ve bu ucuz işgücünün yarattığı “rekabetçilik” ve tabii “yüksek kârlılık” oldu. AKP iktidarı boyunca çalışan bu mekanizma esasında hem işverenler ve hem de çalışanlar arasında AKP’nin yarattığı “biz” duygusunun harcının karılmasında da önemli olan bir mekanizmaydı.

İki gün önce İstanbul’un orta yerinde –muhtemelen pahalı olacak diye– doğru dürüst bir barınma sağlamak yerine, kışın ortasında çadırda yaşamak zorunda bırakılmış işçilerden 11’i yanarak öldü. Bugünün gazetelerinde işverenin bu insanları sigortalamamış olduğu ya da son anda ya da öldükleri gün sigortalamış olduğu ortaya çıktı. Ülkede daha nice benzer olayların olduğunu hayal etmek zor değil.


Buradan bakacak olursak böyle bir çalışma düzeninin artık “İslami kimlik” etrafında yaratılmış bir “biz” duygusu ve bu duygunun oluşturduğu bir “dayanışma” ruhu ile sürdürülebilmesi mümkün müdür?

Bence mümkün değildir.


Bu nedenle de “kimlik siyasetinde” ısrar etmek kimlik etrafında üretilmiş bir “biz” alanında kaçınılmaz olarak bir “korporatizm” ve bir “otoriterlik” üretir.

 AKP’nin “kimlik siyaseti”, vesayet rejimi dediğimiz sistemin sonlanmasına neden olarak toplumun bağrında toplumun en azından yarısının onayını almasını sağlayan başarılı bir siyaset oldu. Ama bu başarıyı mümkün kılan “kimlik siyaseti” şimdi artık AKP’nin önündeki en büyük engel. AKP ya bu engeli aşamayıp kendi kimliği içine tökezleyecek ve otoriter yalpalamalar içine girecek ya da kendi kimliğini aşan ve toplumun “haklar ve özgürlükler” temelinde yeniden yapılanmasını sağlayan adımlar atacak.

Bekleyip göreceğiz...


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar