Etyen MAHÇUPYAN
Gülen hareketinin Türkiye toplumu için nasıl bir belaya dönüştüğü konusunda bugün herhalde kimsenin kafasında soru işareti yok. Söz konusu cemaatin iç sorgulamaları daha 17/25 Aralık safhasında başlamıştı. Ama içeriye yönelik yoğun propaganda ve baskı altında çoğu cemaat mensubu muhtemelen zihinlerindeki tedirginliği arka plana itmeyi tercih etti. Ancak 15 Temmuz darbe girişimi herhangi bir tereddüde mahal bırakmayan bir olaydı. İktidar önce bu eylemde bir ‘yabancı parmağı’ olduğu tezini işledi. Çünkü eğer Türkiye Batı tarafından parçalanmak isteniyor ve beka mücadelesi veriyorsa, tek bir lider etrafında ‘milli’ mücadele dönemi başlamış demekti ve bu da cumhurbaşkanlığı sistemine geçmek için elverişli bir zemindi…
***
Ancak ‘suç’ Batıya yüklendiği ölçüde Gülen ve Gülenciler ‘kandırılmış’ pozisyonunda algılanmaya başlandı. ‘İlkokul mezunu bile olmayan biri’ diye başlayan cümleler aslında Gülen’i gerçek tehlike olmaktan uzaklaştırdı. Ancak referandum sonrası strateji değişti… Batılı düşmanlardan pek bahsedilmezken, Gülen cemaatine bir anlamda ‘becerisi’ teslim edildi. Bugün Türkiye bürokrasisini yıllar içinde nasıl hallaç pamuğu gibi atıp, kılcal damarlarına yerleştiklerini açıkça söylüyoruz.
Ne var ki bu da farklı bir tedirginliğe temel oluşturuyor: Karşınızda ne kadar temizlerseniz temizleyin, yine de temizlenemeyecek bir örgüt var duygusu ile yaşıyorsunuz. Nitekim iktidarın zımni mesajı şu: Böylesine büyük, sinsi ve uzun vadeli bir tehlike karşısında, OHAL’i olağan hal olarak yaşamamız, adil yargılanma hakkının ihlal edilmesine razı olmamız, inandırıcı delillere sahip olmayan iddianamelere dayanarak insanların üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis almalarını normal karşılamamız lazım…
FETÖ davasından tutuklananların tuttukları avukatlara da dava açılıyor ve onlar da FETÖ’cülükle suçlanıyor. Barolar Birliği avukat atamaya kalkıyor ama bu kez de hiçbir avukat söz konusu görevi kabul etmiyor… Tek başına bu örnek bile hukukun gerçek işlevini yitirdiğini, adalet dağıtmayı sağlayabilecek nesnel bir toplumsal akıl ve vicdan ‘süzgeci’ olmaktan çıktığını ortaya koyuyor. İddianamelerin ‘kalitesi’ de bu durumun bir ‘siyasi tercih’ olarak algılanmasına yol açıyor. Sonuçta siyasetin gölgesi altında kalan ve adil yargılanma sunamayan bir yargı ile Batıdaki Gülencilerin iade edilmesinin mümkün olmadığını ise herhalde herkes gayet iyi biliyor…
FETÖ olayı, siyasetin ve toplumsal sistemin verdiği tepkinin ne denli önemli ve belirleyici olduğuna dair iyi bir örnek… Giderek Gülencilerin yaptıkları arka plana kayarken, iktidarın ‘tedbir siyaseti’ otoriterleşme olarak kabul görüyor. Hükümet ve Cumhurbaşkanı bunu engellemek üzere neredeyse her gün bizlere FETÖ’yü hatırlatmaya devam ediyorlar ama bu gidişatı engelleyemiyorlar. Çünkü toplumda da artık bir ‘ses yorgunluğu’ var… Aynı şeyi her gün duyduğunuzda, içeriğin doğru olduğunu bilseniz bile, ruhunuzun daraldığını hissediyorsunuz. Bir süre sonra o sesi kulağınız duysa da, zihniniz kayda geçirmiyor.
***
Erdoğan, İstanbul İl Başkanlığı’ndaki bayramlaşma töreninde “Hepinize sesleniyorum; nerede, bildiğiniz, bulduğunuz bir FETÖ terör örgütü mensubu varsa bunu bizlere muhakkak bildireceksiniz. Eğer bildirmiyorsanız sorumlusunuz… Siz hangi mahallede kim var, bunları gayet iyi bilirsiniz” demişti… Muhtemelen doğrudur. Çünkü Gülen cemaatinin kahir ekseriyeti AK Parti seçmeniydi.
Ne var ki insanlar bu ‘mücadele’ biçiminden yoruldu. Tepedekilerin hiçbiri yakalanmamışken, toplumun içinde FETÖ’cü aramanın hastalandırıcı bir etkisi var. Belki de o nedenle insanlar artık yargı doğru çalışsın ve iktidar Gülen cemaatinden bir terör örgütü yaratanların peşinden gitsin ama eğer becerilemiyorsa bunun acısı sıradan insanlardan çıkarılmaya devam edilmesin istiyorlar…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023