Fehmi KORU
Siyasi kimlikli kişiler ile gazetecilerin sokak ortasında saldırıya uğradığı bir ortam var günümüzde. Kan aktı, ama çok şükür can kaybı olmadı. Henüz. Böyle ortamlar bir süre sonra can alma ile ancak tatmin olur.
Olmaz demeyin, olur; 1900’lerden beri, ülkemiz siyasi hayatına ait, –Hasan Fehmi (1909) ve Ahmet Samim (1910) beylerden başlayarak- kötü örneklerin benzerlerine bizim nesil bile fazlasıyla tanıktır.
Önce kişiselleşmiş sataşmalarla başlar her şey, karakter suikastlarıyla meslek mensupları birbirlerine itibar kaybettirirler, mesleğin saygınlığı ortadan kalkar, ardından en çok ses getirecek bir veya birkaç meslek mensubu birileri tarafından hedef seçilip yok edilir.
Geçmiş kayıplara biraz yakından bakıldığında bu şablon görülecektir.
Zikrettiğim şablon genellikle seçimler öncesinde kendini belli eder.
Ülkemizde en yakın seçim, isterlerse tarihini erkene alabileceklerin kesin dille bildirdiklerine göre, 2023 yılında yapılacak. En yakın seçim 2,5 yıl sonra olduğu halde, ülke sanki yarın sandığa gidilecekmiş gibi koyu bir gerginlik içerisinde.
Siyasiler siyasileri ve gazetecileri hedef gösteriyor, eş-zamanlı olarak gazeteciler de gazetecileri itibar suikastına uğratıyor.
Tam takip edemediğim için kimin kime ne söylediğini buraya taşıyacak değilim; ancak sonuç ortada. Daha karanlık günlere doğru yol aldığımızı hissetmemek mümkün değil.
Böyle olmak zorunda değil
Yakından takip ettiğim için mukayeseyi -müsaadenizle- ABD ile yapacağım.
ABD yakında çok gerilimli bir seçim süreci yaşadı. Daha önce benzerine pek rastlanmamış bir ateşli ortamda yapıldı seçim. Gerilim had safhadaydı. Gerilim seçimden sonra da devam etti ve bildiğimiz üzere 6 Ocak günü bir darbe girişimi sahne aldı.
Gerilimin tarafları siyasiler ile onları destekleyen veya onlara karşı çıkan gazetecilerdi.
Siyasiler birbirlerine ve karşı tarafı destekleyen gazetecilere, gazeteciler de tuttukları dışındaki siyasilere ve karşı safta yer tutan meslektaşlarına ağır eleştiriler getirdiler.
Keskin biçimde yaşandı seçim süreci ABD’de.
Ancak kimse kimsenin şahsiyetiyle oynamaya kalkmadı; savaş ideolojik çerçevede kaldı, kişiselleştirilmedi.
Trump kendisini beğenmeyen basına “Bunlar yalan haberci” demekle yetindi, muhalif basın da Trump’ın tavrını ve icraatlarını topa tutmakla yetindi. Trump’ın adaylığından başlayarak kamuoyu önünde söylediği veya Twitter kullanarak attığı mesajlarda yazdığı ‘yalanlar’ sergilendi.
CNN ve Fox News birbirlerinin beğenmedikleri yayınlarını izleyiciler önüne taşıdılar; fakat o yayınları yapanların kişiliklerine dokunmadılar.
Joe Biden’ın oğlunun bilgisayarından nasıl alındığı bilinmeyen sakil görüntülere -bir gazete hariç- basında yer veren de çıkmadı.
Adaylar için en ağır ifadeler kullanıldı, Biden’a yedi cücelerden mülhem “Uykucu” lakabı takıldı sözgelimi, Trump’ın akıl sağlığı sorgulandı ve yalancılığı özellikle vurgulandı. Geçmişleri medya tarafından didik didik edildi, ancak itibar suikastı anlamına gelebilecek türden saldırılardan uzak duruldu.
Seçimden sonra da şapkalar öne kondu, herkes kendi yoluna gitti.
Yakından izlediğimi söyledim ya, o sebeple ABD siyasetinde ve medyasında yer alanların bir çoğunun gizli-saklı olumsuz özelliklerine de vakıfım; ancak çekişmeler sırasında onların karşı taraflarca kullanıldığına tanık da olmadım.
Örnek ortada.
Ülkemizdeki durum
Bir de kendimize bakalım.
Çok çirkin bir üslup gündemi zorluyor. Siyasetin içinde yer alan ve söyledikleriyle kendilerini sevenleri harekete geçirebilecek güce sahip kişiler, ancak ‘argo sözlüğü’ el altında tutulduğu takdirde anlaşılabilecek ifadeleri birbirleri ve beğenmedikleri gazeteciler hakkında kullanabiliyorlar.
‘Gazeteci’ kimlikli kişiler ise köşeleri yetmiyormuş gibi televizyon ekranlarından da muhataplarını yerin dibine batırmakla meşguller.
Muhatapları insan içine çıkamasınlar diye mi bunu yapıyorlar, yoksa söylenenlere kulak verip durumdan vazife çıkaracak birilerine mesaj olarak mı?
Her nedense, birileri sözlerini mesaj olarak alıyor ve saldırıya geçiyor işte.
Mesaj verenler, mesajları üzerine meydana gelen hoşa gitmeyecek olaylara tepki vermekten kaçınıyorlar.
Son olaylarda saldırıya uğrayanlar hafif-ağır yaralarla kurtuldular; saldırılar kınanmaz ve üslup değiştirilmezse, bir dahaki saldırılar büyük üzüntülere yol açabilir.
Argo sözlüğüne müracaat ederek veya küfürlü ifadeler kullanarak muarızlarını karakter suikastına uğratanlar, aslında güçsüzlüklerini ve zayıflıklarını dışa vurmuş oluyorlar.
Küfüre ve argoya başvurmadan da arzulanan sonuca erişmek pekala mümkünken böyle davranmanın başka bir izahı olamaz.
İnce zeka küfüre ihtiyaç duymaz.
Örnek mi?
Hayır, Winston Churchill’den filan vermeyeceğim örneği; sivri dilini önce Sultan Abdülhamid’e ve etrafına, daha sonra da vaktiyle yanlarında durduğu İttihatçılara karşı kullanmış Şair Eşref ne güne duruyor…
Bu örneği iki yıl önce bir bayram günü burada kullanmışım.
Vali teftiş için habersiz geldiği kazada kaymakamı bulamayınca hükümet konağının kapısına bir koltuk koydurmuş ve orada oturup geleni geçeni seyrediyormuş… Bir bakmış, yaşlıca kaymakam -makam arabası gibi- küçükçe bir merkebin üzerinde geliyor. Yaklaşınca, vali, “Aman kaymakam bey, merkep sizi düşürmesin” diye takılacak olmuş… Kaymakam hiç duraklamaksızın “Merkebim pek ‘kâmil’dir paşam” cevabını vermiş…
Edebiyat tarihleri bu mükalemeyi kayda geçiriyorlar; çünkü valinin adı Kâmil Paşa, ona cevabı patlatan kaymakam da hicivleriyle meşhur Şair Eşref…
Ben siyasetçinin ve eli kalem tutanın zeki, çevik ve akıllı olanını severim.
[Eşref hicivleriyle devletin en tepesini topa tuttuğu halde kaymakamlığını sürdürdü; Abdülhamid devrinde de İttihatçılar zamanında da. Bilinsin istedim.]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025