İbrahim Karagül
Artık terör örgütleriyle, terör saldırılarıyla, cinayetlerleTürkiye'ye müdahale edemiyorlar. PKK üzerinden, FETÖüzerinden, DHKP-C üzerinden tehdit edemiyorlar. Artık medyaya yerleştirdikleri “adam”larıyla Türkiye'ye yön veremiyorlar.
Artık sermaye baskılarıyla ürkütemiyorlar. Fonladıkları STK'larüzerinden toplumsal projeler uygulayamıyor, siyasi dalgaoluşturamıyorlar. Ellerindeki kartlar zayıfladı, örtülü savaş aparatlarıbirer birer devreden çıktı, çıkarıldı.
Bütün Avrupa Türkiye'yi durdurma telâşına düştü
Şimdi devletten devlete cepheler şekillendirip, Türkiye ile aralarına kalın duvarlar örmeye çalışıyorlar. Eskiden gazete manşetleri üzerinden söylediklerini şimdi kendi Başbakanlarıyla söylüyorlar. İç politikaları, seçim kampanyaları, medya tartışmaları, entelektüel kavgaları Türkiye üzerinden yürüyor.
Bütün askeri/güvenlik stratejilerinin merkezinde Türkiye var, ülkemizin öncülük ettiği yeni siyasi dalganın durdurulması var. “Türkiye'yi durdurmak” en büyük hedefleri haline geldi. Avrupa'nın, Atlantik ekseni ülkelerin, büyüyen, güçlenen Türkiye'yi sınırlamak, dizginlemek, kontrol altına almak gibi meselesi var.
Tarihİ hesaplarımızla döndük, ortalık karıştı
Yüz yıl önce de böyle bir meselesi vardı onların. Osmanlı'yı çözmek, siyasi haritasını dağıtmak, İstanbul'u ele geçirmek, paramparça edilen coğrafyada onlarca uydu devlet kurmak. Bunun için yıllarca uğraştılar. Her türlü hinliği, örtülü operasyonu, fitneyi kullandılar. İslam milletini birbirine düşürmeyi başardılar. Küresel güç haritasının tek Müslüman merkezi gücünü tarih dışına ittiler.
Yüz yıl dolmadan biz yeniden tarih sahnesine döndük. İddialarımızla döndük. Hafızamızla, tarihi derinliğimizle, siyasi hesaplarımızla döndük. Sadece kendimiz için, ülkemiz için, coğrafyamız için, ortak bağımız olan ülke ve toplumlar için döndük. Hesabımız bir tehdit inşa etmek değildi. Özgürlüğümüzle, onurumuzla, ülkelerimiz ve şehirlerimizle barış içinde, refah içinde yaşamak için, o vesayet zincirlerini kırıp gerçekten özgür olmak için sahneye döndük. Söz de, karar da milletin olacaktı, bizim olacaktı.
Kuşatma, saldırı “iç işgal”
Bu niyetimiz ortaya çıkar çıkmaz kuşatmaya alındık. Önce sessiz müdahaleler başladı. Türkiye yükseliyordu, bu yükselişten yararlanmak istediler, “gelin her yerde beraber çalışalım, ortak olalım” dediler. Aslında bu “ortak olma” hali dolaylı müdahaleydi, kontrol altına alma çabasıydı. Baktılar bu olmadı, yetmedi, coğrafyasındaki bütün yıkımlara rağmen Türkiye sağlam adımlar atmaya devam etti. Varacağı yer belli oldu, belirginleşti.
İşte o zaman açık oynamaya, açıktan savaşa başladılar. Vekâletsavaşları devreye sokuldu. Ülke içinden PKK bir “dış müdahale aparatı” olarak yeniden formatlandı. “İçeriden işgal girişimi”başlatıldı. Vesayet yerine, siyasi denetim yerine silahlı işgaldi amaçları, Türkiye'yi parçalamanın ilk adımlarını atıyorlardı. 7 Haziranseçimleri sonrası terörle mücadele dediğimiz şey aslında bu iç işgalgirişiminin savuşturulmasıydı.
Proje ne kadar büyükse o kadar büyük oynarız..
Sınırlarımızın hemen güneyinden yine PKK/HDP üzerinden siyasi tarihimizin en tehlikeli “müdahalesi” yapıldı. İran sınırından Akdeniz'e kadar ülkemizin bütün güney kapılarını kapatmak için bir harita uygulamaya, bir kuşak oluşturmaya başladılar. Çembere alınıyorduk, kuşatılıyorduk.. Bu kuşak başarılı olursa nefes alamaz hale gelecektik, hapsedilecektik, savunma kalkanlarımız yok edilmiş olacaktı.
Proje ne kadar büyükse, Türkiye'nin müdahalesi de o kadar büyük oldu. Birileri hâlâ kavrayamamış olsa da, meseleyi sadece PYD ölçeğinde göstermek istese de bu, çokuluslu müdahalelere verdiğimiz en akıllıca tepki oldu. Çünkü yıllardır hep içeriden yapılan o çokuluslu müdahaleler zincirine ilk kez dış müdahale, açık saldırı halini alıyordu.
Bu işte derin bir siyasi hesap var
Almanya'nın, Hollanda'nın, Avusturya'nın, genel anlamda Avrupa Birliği'nin Türkiye karşıtı bir cepheye dönüşme eğilimi, iç politikalarıyla sınırlı bir tepki değildir. Derin bir siyasi hesap görülmekte, bir proje uygulanmaktadır. Bizler her geçen gün bu projenin yeni safhalarıyla yüzleşmekteyiz. Devamı da gelecektir. Açıklamalar, tepkiler, reaksiyonlar, başka meseleler üzerinden daha da sertleşecektir.
ABD'nin Irak işgalinde zirveye çıkan neocon aşırı sağ dalga çok geçmeden Atlantik'in doğu kıyılarını yoklamaya başlamıştı zaten. Şimdi bakıyoruz, Almanya/Avusturya üzerinden bir faşizm dalgası hortlatılıyor. Türkiye düşmanı, İslam düşmanı, bu iki “düşman” ile açık savaşa hazırlanan bir ırkçı yükseliş bütün Avrupa'ya yayılıyor. Ve doğrudan devletler tarafından, sistem içinden besleniyor, yönetiliyor.
Medeniyet, kimlik eksenli ayrıştırma
Bu bir medeniyet, kimlik ayrışması üzerinden temellendiriliyor. Son on yılda çokkültürlülük gibi, bir arada yaşamak için, Avrupa değerleri gibi, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana pazarladıkları her şeyi silip attılar. Üstelik bu hiç umurlarında bile olmadı. Türkiye ile ilişkileri hep medeniyet, kimlik eksenli oldu. Bir taraftan entegrasyon pazarlıkları yapılırken aynı ülkeler aynı zamanda Türkiye içindeki terör organizasyonlarını destekliyor, içerideki terör saldırılarını yönetiyordu.
Gezi olaylarını kendi istihbarat teşkilatları bizzat yönetti. İstanbul sokaklarını yakıp yıktılar. Bu ülkeye hiç unutamayacağı utanç manzaraları yaşattılar. Hedef ortadaydı. Erdoğan'ı tasfiye edip, etrafındakileri devre dışı bırakıp, tarihi uyanışı sabote edecekler, Türkiye'yi daha güçlenmeden yolun başında durduracaklardı.
Durduramıyoruz o zaman imha edelim!
17-25 Aralık'ta aynısını yaptılar. Yine aynı tasfiye hedefi, yine aynı amaç vardı ortada. Ama her seferinde kullandıkları örgütler, çevreler, istihbarat aparatları değişiyordu. Biri yıpranıyor, yenisini sahneye sürüyorlardı. Hepsi bugünler için hazırlanmış, yıllarca bu görevler için yetiştirilip beslenmişlerdi.
15 Temmuz, bütün bunların çok daha ötesinde Türkiye'ye açık saldırıydı. İstiklal Savaşı'ndan bu yana ilk kez böyle bir saldırıya maruz kaldık ve saldırı doğrudan müttefiklerimizden geldi. Kan döktüler, Meclis'i bombaladılar, sivil katliamlar yaptılar. Artık Türkiye'yi durdurmak mümkün değildi, öyleyse imha edilecekti, iç savaş çıkarılacaktı.
Zaten harita çalışmaları güneyden başlatılmıştı. Bu saldırıda, bilinen bütün terör örgütlerini, askeri ve sivil unsurları kullandılar. Saldırı çok büyüktü, çokulusluydu, dolayısıyla zafer de yeni bir istiklal zaferiydi.
Tarih yürüyüşü, yükselen ülke
Türkiye bütün bunlara rağmen yoluna devam ediyordu. Erdoğan da yerindeydi, AK Parti de, o büyük tarihi yürüyüşü devam ettiren kadrolar da.. Millet çok daha güçlü bir şekilde bu tarih yürüyüşününarkasındaydı. Yüzlerce yıllık siyasi tarihin 21. yüzyıl hesaplaşması yaşanıyordu ve biz, yüz yıl önce dağılan bir ülke olmaktan yüz yıl sonra yeniden yükselen ülke olabilmiştik.
Şüphesiz Avrupa ülkeleri bugünkü durumu bir AB meselesi, bir referandum meselesi, bir mülteci ya da iç güvenlik meselesi olarak görmüyor. İşte o yüzlerce yıllık hesapla değerlendiriyor, ona göre pozisyon alıyor. Bu yüzden tarihimizin en ağır hesaplaşmasıyla karşı karşıyayız. Mücadele çok büyüktür, sonuçları sadece Türkiye değil bütün coğrafya üzerinde derin izler bırakacaktır.
Uykuları kaçıyor!
Dikkat ederseniz, içerideki etki unsurları yok olmadı ama zayıfladı. Operasyon alanları daraldı. Şimdi kendi ülkelerinden, devlet olarak pozisyon belirliyorlar. Başkentler harekete geçiyor, ardı ardına Türkiye uyarıları yapıyor. Bu arada hâlâ içeride varolan dar çevreleri de bu arada sahneye sürüyorlar.
16 Nisan referandumu Türkiye için en kritik eşiğin aşılmasıdır. Türkiye'nin yeni küresel güç haritasına göre yeniden formatlanması, temellerinin güçlendirilmesi, bir üst lige çıkarılması, küresel ölçekte oyuncuya dönüştürülmesi uykularını kaçırıyor. Çünkü bunun geri dönüşü olmayacağını biliyorlar. Tarihin değişeceğini, oyunun değişeceğini, güç ilişkilerinin yeniden biçimleneceğinibiliyorlar.
Onlar biliyor ama bu ülkenin gafilleri, tarih bilmezleri anlamakta zorluk çekiyor. Referandumu kişiselleştirip büyük Türkiye mücadelesine ağır darbe vuruyor. Dahası, ihanet ölçüsünde ortaklıklara giriyor, Türkiye'yi durdurma mücadelesinden ülkemize savaş açanlarla aynı cephedeyer alıyor.
16 Nisan öncesi yeni müdahale başlattılar..
Gezi, 17 Aralık ve 15 Temmuz'da oluşan dış müdahale cephesinin referandum üzerinden bir kez daha oluşmasının nedeni bu. PKK'dan DHKP-C'ye, Almanya'dan Avusturya'ya, FETÖ'den Atlantik İttifakı içindeki karanlık merkezlere kadar herkes bu cephenin içinde.
Avusturya Başbakanı'nın “AB, Türkiye ile ilişkilerini kessin”demesi, işin nerelere uzandığının göstergesidir. Bu sözler, Almanya'nın kısıtlamaları, içerideki ve dışarıda oluşturulan yeni cephe, 16 Nisan referandumuna karşı da bir çokuluslu müdahalenin varlığının kanıtıdır.
Elbette olmayacak, yine başaramayacaklar, milletimiz bundan da zaferle çıkacak ve çok daha güçlü adımlarla yol yürüyecek. Ama tehlike ortadadır, iyi tahlil edilmelidir, 16 Nisan'dan önce neler yapabilecekleri öngörülebilmelidir.
Hepsini Türkiye korkusu sarmış
“Hayır” cephesinin, bir demokratik tercih olmanın ötesine geçip, daha önceki müdahaleler gibi, yeni bir dış müdahale aracına dönüşmesi gibi bir tehlike söz konusudur. Bu yüzden dışarıdaki cephe kadar içerideki ortaklarına da dikkat edilmelidir. İç hesaplarla dış müdahale aracı haline gelenlerin, bu küresel oyunda Türkiye'yi durdurma aparatına dönüşenlerin oluşturduğu tehdit ortadadır.
Ama yeni bir durum var: Bundan önceki müdahaleler Türkiye'yi yeniden kontrol altına almaya, küçültmeye, sınırlandırmaya, yönetilebilir alana çekmeye dönüktü. Referandum meselesinde gördüğümüz tablo ise farklı. Hepsini bir Türkiye korkusu sarmış. Kontrol altına almak yerine etkisini azaltmaya çalışıyor, savunmaya geçiyorlar. Bu da Türkiye'nin ne kadar güçlendiğinin göstergesidir.
Oysa bizim Viyana'yı yeniden kuşatma gibi bir hesabımız yok!”
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021