Kemal BURKAY
Köyümden izlenimler- 2. Bölüm
Beyaz Çeşme
Hayat demirden ve betondan daha güçlüdür
Bir sonraki gün, yani 1 Temmuz’da, Yeğenim Derya ve İrfan’la birlikte Sawa’ya tırmanmak üzere Kaniya Sıpî’nin (Beyaz Çeşme) yolunu tuttuk.
Evimizin hemen altından geçen yol, Çırê denen taşlık bir yerden geçer. “Çır” Kürtçede yüksekçe bir yerden dökülen su, çağlayan ya da şelale demektir. Eskiden Kaniya Govê’nin (1. Bölümde anlattığım Gov Pınarı) suyu aşağı doğru akar, burada yol kenarında yüksekten dökülür ve biz çocuklar sıcak yaz günleri onun altında duş alır, serinlerdik.
Yolun biraz ilerisinde bir başka su daha yola akardı. O zamanlar Gov yöresi ana pınarın dışında da suların kaynadığı bir alandı. Yolun bu bölümü ilginç bir şekilde, dere yatağı gibi taşlarla kaplı olduğu için çamur olmazdı. Şimdi o sular böylesine akmıyor ve “çır” da artık yok…
Yol Çirê’den sonra Aysî Xezê’lerin evinin önünden geçer. Bu köyün kuzeybatısındaki son evdir. Dursî Aysî Xezê (Ayis Oğlu Dursun), çalışkan bir adamdı, evinin yanı başında geniş bir alanı bahçe yapmış, bu bahçeyi köyümüze özgü dut, elma, armut, kayısı, badem ağaçlarının yanı sıra, bu yörede var olmayan ayva, nar gibi daha sıcak yörelere özgü meyvelerle de donatmıştı. Bahçenin yanı sıra bağ da yetiştirmişti. Yol boyu Beyaz Çeşme’ye doğru uzanan verimli tarlalar onundu. Bu bahçe ve bu tarlalar Beyaz Çeşme’nin bol suyu ile sulanırdı.
Ama bu evin yerinde artık yeller esiyor ve bu bahçe viran… Dursun bu dünyadan göçeli epeyce zaman oldu. Oğulları ise kente göç ettiler ve köyle artık ilgilenmediler.
Dursun’un bahçesi boyunca ilerledik. Bir zamanlar yılan geçmez biçimde böğürtlenler ve iğdelerle örülü olan bahçe çeperi seyrelmiş, iğdeler kocamış ve yer yer kesilip odun olarak götürülmüş. Onlarla birlikte bahçe boyunca uzanan söğütler ve kavak ağaçları da… Ayva ağaçlarında hâlâ meyve var… Yolun altında uzanan verimli tarlalar ise otlak halinde. Ama bu otlaklarda ve otlak haline dönüşmüş öteki tarlalarda bir tek hayvana rastlamadık. Oysa eskiden bu yollardan sığırları, eşekleri, koyunları, keçileriyle köyün sürüleri geçer, sabahları ve akşamları toz bulutu yükselirdi…
Hem artık köyde keçi kalmadığı, hem de geçmişteki gibi fazla kesim yapılmadığı için yamaçlardaki meşelikler gürleşmiş, yayılmış…
Beyaz çeşmeye yaklaşınca söğüt ağaçları yeniden görünür oldular. Köyü boydan boya aşan, bizim evin de 100 metre kadar aşağısından geçen dere buradan, Beyaz Çeşme’den başlar. Derenin yukarı kesimi, “Dalê” diye adlandırılan bölümüdür ve yabani söğütler, fundalarla kaplıdır. Köyün alt yanında ise dere, “Xirêbe” (Harabe) denilen yörede derin bir kanyon oluşturur. Baharın eriyen kar sularıyla beslenerek coşkulu şekilde akar, güçlü yağmurlarda ya da dolu yağdığında ise sel yapar; taş, ağaç, hayvan ya da insan, önüne çıkan her şeyi sürükler…
Yıllar önce, ben gurbette ve oğlum Baran henüz ülkede dört yaşında bir çocukken ona yazdığım bir şiiri hatırlamanın tam zamanıdır:
BARAN
Sevgili Baran
Bana benzemiş gibisin
Sözünün eri ve afacan
Büyüyünce
Belki köylü mahçupluğu olmayacak sende
Belki sen ozan olmayacaksın
Ve devrim işi uzun sürerse eğer
Eğer görüşemezsek
Ve yine beni merak edersen
Bizim oralara git
Aylardan mayıssa otlar dizboyudur
Koca badem çiçeğe donanmıştır
Sorsan anlatır beni
Hem benim çocukluğumu bilir o, hem dedeminkini
Cevizlere gelince onlar hep öyledirler
Bir sincap gibi dolaşırdım aralarında
Boğumları, dalcıkları bir bir aklımda
Onlar da unutmuş olamaz
Niceydi çocukluk türkülerim, düşlerim
Sorarsan anlatırlar
Sıkılınca dere boyuna in, otlara uzan
Ama sakın kurbağalara taş atma
Biz çocukken sevdiklerimizin canını yakardık
Sen yakma
Bizim oranın bulutlarını bilsen ne çok özledim
Gökyüzü de hani pırıl pırıldır
Ve geceleri yıldızlar
Taze balık gibi cıvıl cıvıldır
Ateş böcekleri gönderirler çocuklara
Ama bir sağnak bastırırsa derede oyalanma
Az sonra bir sel geçer yıldırım hızıyla
Yağmur sonu ne güzel kokar toprak
Dilersen yürü meşeliklere
Bir sümbül kopar, kelebekler nasıl uçar, bak
Dilersen Sawa’nın yolunu tut
Serin yel terlerini kurutur
Sevgili Baran
Sen büyüyünce belki koca badem ölmüş olacak
Ama arılar yine olacak başka bademlerin üzerinde
Yaşlı cevizlerimizi de öldürmezlerse eğer
Ve boynu nasırlı dardağan ağaçlarını
Beni sana anlatacak bulunur
Ama onları yok etse de faşizm
Söğütler yine dal sürer
Nevroz çiçeği yine biter topraktan
Belki geceleri harman makinalarının sesi artık duyulmayacak
Ve akşamları işten dönerken
Sevda ve yiğitlik üstüne
Eski hazin şarkılar olmayacak
Elbet şen, şakrak ve gür
Zafer havaları çalacak sizinkiler
1981
Şiirde anlatılan büyük ceviz ağaçları ne yazık ki artık yok. Onlar yaşlıydılar, yine de daha çok yaşarlardı; onları gerçekten de faşizm öldürdü. Son otuz yılın yangını, fırtınası içinde bir yandan köyler boşalırken diğer yandan aç gözlü tüccarlar bu ağaçlara dadandı ve onları küçük paralar karşılığında kesip götürdüler; yerlerinde iz bile kalmadı… Ama “boynu nasırlı dardağan ağaçları” hâlâ duruyor; onlar aç gözlü tüccarları odun olarak bile ilgilendirmiyor… Koca badem de biraz daha kocamış, bazı dalları kopmuş olsa bile, yaşlı bir pehlivan gibi harmanın üst başında öylece duruyor.
Şiirde de anlatıldığı gibi, “sevda ve yiğitlik üstüne eski hazin şarkılar” artık duyulmuyor; çünkü eskisi gibi tarlalar ekilmiyor ve gruplar halinde işten dönülmüyor. “Şen, şakrak ve gür zafer havaları”ndan ise henüz haber yok. Hayır, güvendiğimiz dağlara kar yağdı ve bu ülkeye ne devrim, ne de demokrasi geldi…
Dere’ye gelince, hem Beyaz Çeşme’nin ve Govê’nin suları artık başıboş akmadığı, hem de son yıllar, özellikle de bu yıl kurak geçtiği için derede su yok. Beyaz Çeşme’nin hemen altındaki ceviz ve kavak ağaçları ile eski ark boyunca sıralanmış kadim söğütler ise duruyorlar. Toprak arktan artık su akmıyor. Çeşmenin önüne koca bir havuz yapmışlar ve suyunu yol boyunca döşenen borularla köye ulaştırmışlar. Ama inatçı söğütler akıl almaz biçimde yolunu bulmuş, 10-12 santimetre çapındaki bu plastik borulara bir yerlerden sızmış, uzun saç tellerini andıran binlerce kılcal kökle boruların içini doldurmuş ve onları patlatmışlar!..
Evet, hayat demir ve plastik borulardan güçlüdür; zifti, betonu bile yarar, yoluna devam eder…
Beyaz Çeşme’ye ulaştığımızda saat 11 sıralarıydı. Bu yılki kuraklık nedeniyle çeşmenin suyu azalmıştı ve havuz üçte birine kadar bile dolu değildi.
Çevreyi incelerken İrfan oradaki ceviz ağaçlarından birinin öyküsünü anlattı. Yan yana biten iki kök ceviz zamanla birbirlerine sarılıp kaynaşarak tek ağaç haline gelmişler. Bu kaynaşmanın izleri ise besbelliydi. Bu ilginç ağacın resmini çektim.
Öte yandan cevizler de dutlar, armutlar, elmalar, kayısılar, bademler ve kirazlar gibi meyvesizdiler. Bu yıl kış sıcak geçmiş, ağaçlar aldanıp daha mart başında çiçek açmışlar, ama mart sonunda aniden bir soğuk dalgası bölgeyi sarmış, kar yağmış ve don yapmıştı. Bu ise çiçek ve tomurcukları yakmış, körpe meyveleri dondurmuştu.
Devam edecek
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- UKRAYNA SORUNU, SAVAŞ VE ULUSLARARASI HUKUK ADINA ÇEKİLEN NUTUKLAR
25.02.2022 - DERSİM’DEKİ YANGIN VE SÖZÜN BİTTİĞİ YER…
28.08.2021 - İNSANLIK BARIŞA, EŞİTLİĞE VE ÖZGÜRLÜĞE NASIL ULAŞIR?
16.05.2020 - İNSANLAR BU DURUMA NASIL GELDİ?
12.05.2020 - KARNI DOYMAYANLAR - GÖZÜ DOYMAYANLAR
8.05.2020 - HAYATI CENNET YA DA CEHENNEM ETMEK ELİMİZDE…
4.05.2020 - Depremin düşündürdükleri SORUNLAR YENİ VE ÇAĞDAŞ BİR ANLAYIŞLA ÇÖZÜLÜR
29.01.2020 - DÖRT NALA GİDEN BİR IRKÇILIK…
18.10.2019 - BARIŞÇI VE ADİL BİR DÜZEN Mİ; YOKSA SAVAŞ, KİN VE DÜŞMANLIK MI?..
10.10.2019 - DEEMEK Kİ NEYMİŞ?..
24.03.2020
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
lania
Bir perdenin arkasına kapatıldığı camiden alabilir mi o hazzı? , özellikle bayanlar için böyle bir yönelim kaçınılmazken ona bile karışılır ya...
Ad Soyad Giriniz...
Allah razı olsun