Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
Sırada hangi skandal var?
19.08.2025
187
Önümüzde çok açık ve net görünen, sadece küçülen pasta yüzünden güç simsarlarının iyice belden aşağı düşen kavgaları ve bu kavgalardan saçılan skandallar olacak gibi duruyor.

İşimiz, olanları yan yana getirmek, ayrıntılarda saklananları cımbızla çekip boşlukları doldurmak ve şu mayınlarla, tuzaklarla dolu siyaset yolunda önümüze çıkacak olanları tahmin etmek.

Bu işin birkaç açmazı var.

En başta mantığa aykırı sonuçlar yer alıyor.

Öfke ve kibir aklın önüne geçince:

Gücün peşinde, başarıdan başka ahlâkî hiçbir ölçü tanımayan politikacı, bir bakıyorsunuz öfkesine yenik düşmüş, duygularına esir olmuş ve kendi hesabına ve çıkarlarına aykırı kararlar vermiş. Tıpkı “Bakalım cumhurbaşkanlığı hevesinde daha kaç CHP’li telef olup gidecek.” diyerek, İmamoğlu soruşturmalarına nereden baktığını ayan beyan sergileyerek duruma vaziyet eden Erdoğan’ın durumu gibi. Belediyeler üzerinden CHP’yi toptan tasfiyeye dönen soruşturmaların geldiği yer, Erdoğan’ın ulaşmak istediği yerin tam tersi istikamette ve tam olarak iktidar kaybı anlamına gelen uçurumun hemen kenarında.

19 Mart’ta İmamoğlu gözaltına alındığında, bu işin Haziran’a kadar tavsayacağını ve tutukluların serbest kalacağını söylerken, Saray’da makul ve mantıklı bir operasyon yönetiminin devrede olacağını varsaymıştım. Süreç uzadıkça Saray, sermayesinden, yani halk desteğinden büyük kayıplara uğruyor. Aydın Belediye başkanında simgeleşen CHP’den adam transferi gündemi, üstelik bu transferlerin tehdit ve şantajla gerçekleştiği iddialarının gölgesinde bu yolda ısrar edilmesi salim bir çıkar hesabının ve kazandıracak bir mantığın devrede olmadığını ayan-beyan gösteriyor.

Mantığa uygun olanı, birkaç alternatife indirgeyip öngörmeniz mümkün. Ancak mantıksızlığın yüz milyonlarca yolu ve yöntemi vardır; gideceği yolu ve sonuçlarını kestirmeniz imkânsızdır.

Duygular mantığın üstünde yol alıyor.

Özgür Özel’i, zamanımızın şeffaf siyasî fenomeni olarak ele alırsanız liderlerin duygu dünyası daha kolay anlaşılır. Siyaset yüksek bir enerji ve adrenalinle, odaklanma ve adanmayla yapıldığı zaman etkileyici oluyor. Duyguları harekete geçirmek için kanallar açmanız lâzım. Öfke ve kibrin saldırıları karşısında, sabır-metanet gibi duygularla sağlam savunma hatları oluşturmazsanız kitlelere direnç kazandıramazsınız. Mantık önünüzde birikenleri sıraya sokmak için sonradan devreye giriyor.

Altın varaklı koltuklar:

Mekânı dolaşarak gözleyeceğiniz şartlarda altın varaklı koltuklar, ağır kadife perdelerle, maun mobilya ve parkelerle ve sarı tonun egemen olduğu istifli hat levhalarıyla uyumlu bir bütün oluşturabilir. Kameraya tek başına girdiği zaman, geçenlerde aferist profili çizen birinin sosyal medyada yayımladığı fotoğrafta, arada Cumhurbaşkanı’nın orijinal portresine rağmen görgüsüzlüğün nişanesi haline gelir.

İçinde güç sarhoşluğunun yer aldığı görgüsüzlük, iktidar cephesinde siyasetin ele gelir hesaplarını bile alt üst ediyor.

Görgüsüzlüğün, iktidar gücünün göründüğü en ücra köşelere kadar egemen olması siyaseti akıl-mantık zemininden uzaklaştırıyor. Gerçeklere değil algılara dayanan iktidar görgüsüzlüğü en nihayetinde “neden benim takdim ettiğim gibi algılamıyorsunuz” diye dezenformasyonla mücadeleye girişiyor. Gerçek yerine algı ısrarı, öngörülerde bulunacağınız mantık zeminini de yok ediyor. Bu yöntem alameti, duvara toslayacağı kıyamete son hızla sürüklüyor.

Borsa simsarlarının hesabı:

İktidar gücünü, mümkün olan en kestirme yoldan paraya tahvil etmek üzere fırsat kollayan ordu gibi kalabalık çıkar şebekeleri siyaset sahnesini ele geçirmiş durumda. İBB borsası gündemi ile peş peşe patlayan skandallarda simsarların pervasızlığı, yargı üzerindeki kara lekeyi büyütüyor. Güç hesapları, iktidar rekabeti derken mantığı-muhakemeyi dışarda bırakabilirsiniz; ama borsa simsarları alacakları komisyon söz konusu iken hata yapmazlar ve hiçbir fırsatı kaçırmazlar.

O zaman siyasetin gündemi peş peşe, İBB borsası türünden yolsuzluğun en rezil türü üzerinden skandallarla sarsılmaya devam edecek. En rezil türü, çünkü yargı gücünün pazarlanması söz konusu.

Pasta küçüldü. FETÖ borsasında çok az ekmek kaldı. Pastanın küçülmesi, hem simsarlar arasında son günlerde görüldüğü üzere rekabeti kızıştırıyor ve karşılıklı iplikleri pazarlama ifşalarını çoğaltıyor hem de iktidar ve yargı ile ilişkilerine dair sağlam kazıkları panayırın tam orta yerine çakıyor.

19 Mart operasyonu, ahtapot sembolü üzerinden CHP’yi yolsuzluk batağında boğup imha etme projesiydi. İBB borsası gündemi, bu operasyonun kendisinin bile iktidar destekli yolsuzlukların malzemesi haline geldiğini gösterdi. Rakibinizi yolsuzlukla itham ederken, tezgâhı kurup parası olanlardan bu ithamı geri alıyorsunuz. Şeytanın bile aklına gelmez.

Sıradaki?

Belediyelere yönelik yolsuzluk operasyonlarında hesaplardan hiçbiri tutmadı. Tutmayacağı belli olduğu için uzun sürmeyeceğini öne sürmüştüm. Mantık böyle söylüyordu. Öfke ve Simsarların iştahı arasında, mantığın hesabı işlemedi.

İktidarın çıplak güç gösterisine dönen Belediye Operasyonları (ki buna CHP’den başkan transferleri de dahil), aynı zamanda bu gücün zayıflığını ve çaresizliğini de sergilemiş oldu. MHP bu operasyonlara uzak durduğunu her vesile ile tekrarladı. Üç gazeteci dışında algı kampanyasına dahil olan yandaş medya mensubu olmadı, AK Parti devre dışı kaldı. Kısaca Belediye Operasyonları iktidarı yalnızlaştırdı.

Peki Saray’dan, mantık gereği bir geri adım, daha ötesi bir uzlaşma teşebbüsü gelebilir mi? Kararlar mantığa uygun verilmediğine göre böyle bir ihtimal mantıksızlığın mantığına aykırı. Bu durumda sadece mantıksız görünenlerin mantığına bakmak gerekir.

Yakın tarih, mantıksız görünen işte bu karanlık bölgelere bakmamız gerektiğini hatırlatıyor. Devlet en temel beka sorununu çözerken, bu karanlık bölgelerde dört başı mamur bir “vatana ihanet senaryosu” şeklinde bir kıpırdanma olabilir mi? 7 Haziran-1 Kasım 2015 veya 15 Temmuz darbesi aklınıza gelmeli. Mantığa o kadar çok aykırı ki, mantıksızlığın mantığı bile bu sonuca ulaşamaz.

Devlet, bizim kültürümüzde aynı zamanda “saadet” veya “bahtiyarlık” anlamına geliyor ve bir kuş şeklinde tasvir ediliyor. “Devlet kuşu başına kondu” tabiri oradan geliyor. Devlet kuşu şu anda kafeste, kapısı açılacak ve gidip birinin başına konacak.

Ekonomi berbat durumda. Süreç, sadece görünürde yoluna devam ediyor, somut hiçbir adım atılmıyor. Borsacıları, yarattığı krizleri ile mevcut iktidar örüntüsünün halk katında maliyeti her geçen gün katlanarak artıyor. Milletin yüksek menfaatleri için en kısa zamanda erken seçime gitmek gerekiyor.

Ancak mantık işlemiyor.

Önümüzde çok açık ve net görünen, sadece küçülen pasta yüzünden güç simsarlarının iyice belden aşağı düşen kavgaları ve bu kavgalardan saçılan skandallar olacak gibi duruyor.

Siyaset borsasından gelecek yeni skandal gündemlerine hazırlıklı olun.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar