Murat Sevinç
Kamplara bölünen, var olanlar arasındaki gerilimin giderek gözle görülür hale geldiği dönemlerde yurttaşın ve kurumların 'makul' davranmaya çalışması hem gerekli, hem güç. Makul sözcüğü de, diğerleri gibi ideoloji yüklü kuşkusuz. Kim olduğunuz ve neyi hayal ettiğinizle ilişkili. Burada makul davranmayla kastedilen, hiç olmazsa 'yangına körükle gitmeyi' reddetmek olsun. Türkiye'de muhalefetin uzun süredir ayrışmayı yumuşatmaya yönelik bir dil kullanması da herhalde aynı gözlemden kaynaklanıyor. Her ne kadar burjuvazinin ideolojik silahı olarak icat edilmiş bir kurgu olsa da, 'ulus' kalabilmenin asgari koşullarına sahip olmak ya da yeniden kazanmak için.
Muhalefet, özellikle CHP uzun zamandır söylem, hal tavır değiştirmeye çalışıyor. Bunun bir nedeni kurulan ve büyük ölçüde seçime yönelik geçici ittifakın selameti ise, diğer nedeni bazı tarihsel tortuları ortadan kaldırmaya çabalamak olmalı. Yalnızca CHP değil, diğer partilerde de benzer kaygılar ve siyaset tarzı hâkim. Dünya ve ülke değişirken partilerin aynı kalması da mümkün değil tabii.
Yıllar sonrasından bugünlere bakıldığında en çok akılda kalacak siyasi parti davranışlarından biri, haklı olarak sinirlenen çoğu muhalif tarafından yarı şaka yarı ciddi 'oyuna gelmemek' ifadesiyle anlatılmaya çalışılan durum olacak muhtemelen. 'Oyuna gelmemek'teki iki sözcükten ilki iktidar eylem ve ajitasyonlarını, ikincisi muhalefetin 'olta' karşısındaki yaklaşımını anlatıyor. İktidarın özellikle dini ve milliyetçiliği kullanarak yaptığı hamlelere karşı uyanık olup 'ağızlarına laf vermemeyi' ve 'seçmeni ürkütmemeyi' hedefliyor. Her oyuna gelmeme taktiği ise, oyunu kuranların bir adım daha ilerlemesiyle sonuçlanıyor. Örneğin Ayasofya ve Kariye ibadete açılmış, Heybeliada Sanatoryumu ve Bomonti fabrikası Diyanet'e devredilmiş oluyor.
Muhalefet bu adımların niteliğiyle ve geleceğe bırakacağı mirasla değil, yalnızca anlık oy oranlarına etkisiyle ilgileniyor. Siyaseti, 'yapılan' ve içinde çokça 'itiraz' barındıran bir kamusal faaliyet olarak değil de, rakam ve istatistiğe indirgenmiş tuhaf bir bilgisayar oyunu gibi görüyorlar sanki. Dolayısıyla gösteri ve toplantı yapamayan ya da durup dururken cezaevine giren insanlardan çok, anket sonuçlarına yansıyan 'en yeni' rakamlar için kaygılanıyorlar. Bir tür 'anket siyaseti' hâkim ve o siyasetin siyasetçisi, yazarı çizeri, özetle 'alıcısı' da çok. Doğrular yerine 'tavlayacak' olanı dile getirmenin kaçınılmaz sonucu, siyasi faaliyetin toplumu dönüştürücü etkisinin gözden düşmesi. Zaten 'kamu' ve 'kamusallık' sözcükleri de gülümsemeye neden oluyor çoklukla.
Hal böyleyken farklı kesimler arasında kurulması zorunlu olan iletişim için harcanan çabanın içeriği ve araçları da sorunlu hale geliyor. Anlamak, anlayışlı olmak, dinlemek, içtenlik, diğerkamlık ile yaranma çabası arasındaki çizgiler bulanıklaşıyor. Oysa çizginin berraklığı, muhatap ile muhabbetin sağlığı açısından önemli.
Gazete Duvar'da kenar mahalle dindarlığı, muhafazakârlığı üzerine epeyce yazmaya çalıştım. Bunlar, hiç haddim olmayan sosyolojik tespit hevesinden değildi. Her genellemenin, insanları ve durumları aynı torbaya koymanın sakıncasını, benzetme yönteminin açmazlarını bilerek, yalnızca basit ve günlük kişisel gözlemlerimden hareket etmeye çabaladım. Çabanın altında kuşkusuz sosyalizan bir eşitlik hayali var. Bilinmeyeni, tanınmayanı küçümsemek yerine herkese eşit insan ve yurttaş muamelesi yapma gerekliliğine, 'başka yolu olmadığına' duyulan inanç. Bu inanç ve istek nedeniyledir ki, sınıfsal ayrımlar ve o sınıfları bölen farklı insan niteliklerinden (inanç, etnik köken, cinsiyet vs.) kaynaklanan eşitsizlikten iliklerime kadar nefret ediyorum. Birkaç kişinin milyonlarca insanın toplam gelirine sahip olduğu ve büyük sermayedarın salgın koşullarında kâr oranlarını katladığı koşullarda, 'kapitalizm iyi ama çevresi kötü' afyonunun yutturulmaya çalışılmasını, 'aynı gemideyiz' masalının ezber ettirilmesini tahammül edilmez bulmamın nedeni de aynı.
'Dindar semt ahalisi' yazıları, ola ki okuyan iki üç kişiye ve yine ola ki farklı koşullarda yetişmiş olanlara, kendi semtlerinin hemen kenarında, buna mukabil dünyalarının çok uzağında bir yerlerde yaşayanların davranışlarının gerekçeleri hakkında ufak tefek fikir vermeyi amaçlıyor. Az çok diyalog ve birlikte yaşam için asgari düzeyde 'tanımanın' gerekli olduğu kanısıyla. Bugün ise muhalefetin, özellikle ana muhalefetin, çoğu zaman tanıma, anlama, hak verme çabası ile sonuçsuz bir yaranma isteğini karıştırdığını düşünüyorum. Bir çevre ile insani (ve sonunda siyasi/kamusal) ilişki kurmak ile çoğu zaman başarısızlığa mahkum 'yaranma' çabası arasında çok fark var.
Örneğin yolsuzluk yerine israf teriminin kullanılmasının dindar kesimde hangi sonucu yarattığını düşünüyorlar, şu ana dek anlamış değilim. Çevremdeki tüm dindarlar, hemen her şeyin farkındayken onca insana çocuk muamelesi yapmanın mantığı ne? İnanmakta güçlük çekiyor olabilirler ancak iktidar yandaşı dindar kesimin ortalaması, olup bitenin hiç farkında olmadığı için değil, olup bitene 'rağmen' oy ve destek veriyor. Hiçbir insanın vicdanı böyle bir yükün altından kolaylıkla kalkamayacağı için, dünyalarına uygun, özgül bir terminolojiyle muhtelif 'kılıflar' buluyorlar.
Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması karşısındaki muhalif siyasetçi tavrına ne demeli! Bu sayede kiminle nasıl bir iletişim kurmuş oldular? Eğer amaç 'sandık' ise, o gün oradaki yüzbinlerce insan bundan böyle kendilerine mi oy verecek? Neden eşitlikçi ve dönüştürücü bir dille cesur sözler sarf etmek yerine, yaranmaya çalışan bir üslup ve daha da beteri 'sessizlik' benimsenir? O muhitte bunun fark edilmediğini mi düşünülüyor? Neden, enayi mi bu insanlar? Konunun 'din' ile ilgisi olmadığının farkında değiller mi sizce? Sanki birörnekmiş gibi 'dindar kesim' olarak adlandırılan milyonlarca yurttaşın, yalnızca dindarlık ile ilgilenmediklerini, kendi içlerinde yaşanan krizleri, çıkış yolları aradıklarını görmek bu kadar zor mu? O çıkış yolu, en az onlar kadar dindar görünmek midir, yoksa 'eşitlikçi' bir dille 'farklı' ve yoksulluk adı verilen alçaklıktan kurtaracak bir siyasetin mümkün olduğuna dürüstçe ikna etmek mi? Muhalefetin toplumsal desteği, koşa koşa Ayasofya'ya namaza gitmekle mi, yoksa her yurttaşa 'temel bir yurttaşlık geliri' ödeneceği vaadiyle mi artar?
Charlie Hebdo'da yayınlanan karikatüre verilen tepkilere bakalım... O dünyayı ve kumaşı çok iyi bilen Meral Akşener ve Ali Babacan ciddiye almazken, en sert tepkiyi CHP gösterdi! İktidar olursa, Misvak'tan beter ergen mizahı yapan ve bana kalırsa hiç komik olmayan bir dergiyle mi diplomatik ilişki kuracak CHP? Derginin adını Türkiye'de telaffuz edebilen kaç kişi var? Dindar kesimin sempatisini mi kazandıklarını düşünüyorlar? İyi hoş da onların umurunda mı! Kime ne Fransa'daki bir dergiden. İktidarın ağzına laf vermemek mi amaç? Mümkün mü böyle bir şey Allah aşkına! Muhalefet, nasıl eşi benzeri olmayan insanlarla karşı karşıya olduğunu herhalde benden iyi biliyordur.
Büyük ölçüde zihninde yarattığı, gerçekle 'iltisakı' çok tartışmalı bir 'dindar kesim' fotoğrafıyla ilişki kurmaya çalışıyorlar ve haliyle siyasetin sınırları; artık siyaset filan yapmayan, hiç kimseyi hiçbir şeye ikna etme gereği duymayan 'iktidar' tarafından belirlenmeye devam ediyor. Eğer hedef farklı kesimlerle anlamlı bir ilişki kurmaksa, bunun iktidarın sözcükleriyle, yalnızca farklı tonda hitap ederek başarılması mümkün mü? Yok eğer hedef geçici bir süre 'göze girmekse', o daha da zor. Özel yaşamınızda sizinle samimi ve anlayışlı sohbet etmektense, çıkarı gereği yaranmaya çalıştığını hissettiğiniz birine hangi gözle bakarsınız? Peki geniş yurttaş/seçmen kitleleri nezdinde neden çok farklı olsun o nahoş bakış.
Eşit yurttaşlık için dinlemek, dertleşmek, anlamak hava gibi su gibi ihtiyaç. Ancak 'empati' bir siyaset biçimi değil. Olsa olsa, siyaseti daha anlamlı ve kamusal hale getirecek bir adım, yaklaşım. Yaranma kaygısı ise, düşman başına, olabilecek en vahim istek/tavır ve 'çoğunluğa' dalkavukluk dışında götüreceği bir yer yok. Ayrıca, özellikle ana muhalefetin kendi seçmenine yönelik 'boş vermişliği' ise hakikaten akıl almaz bir tutum, ama başka yazının konusu olsun. Şunu söylemeden de bitmesin yazı:
Farklı kesimlerle iletişim sağlıyoruz diye yola çıkıp çubuğu fazla kırınca varılacak yer, pek muteber bir yer olmayabilir. Siz eğer sosyal demokrat bir muhalif olduğunuzu iddia ediyor ve memleketteki ayrımcı dilin müsebbiplerinden, hatta bizatihi o söylemin kurulup yayılmasını organize edenlerden birini telefonla arayıp sözüm ona nezaket gösterisi yapıyorsanız, bırakın iletişim kurma çabasını, davranışınızı 'yaranma' sözcüğü ile dahi açıklamak mümkün olmaz. Kendi seçmeni bir yana, tüm demokrat ve dürüst insanları küçük düşürmeye yeltenen bu 'hamleyi' anlatacak çok sözcük var, ancak ne yazık ki hiçbiri uygun değil. Siyasetçilerin, kendilerine oy veren ve büyük ölçüde çaresizlikten umut besleyen milyonlarca yurttaşı, böyle göstere göstere aşağılamaya kalkışmamasında büyük yarar var. Hiçbir insan ve kurum, her ne amaçla olursa olsun, kendisini bu duruma düşürmemeli.
Yazı önerisi: Bahadır Özgür'ün bu yazısını okumayan kaldıysa, mutlaka göz atmasını öneririm.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025