Namık ÇINAR
Temel sorun, daima ve sadece hep bu idi.
Ne ki, üzerinden iki asır geçmesine rağmen biz bu problemin gerçek yüzünü hiçbir dönemde algılayamadık.
1789 Fransız Devrimi, 19. yüzyılın ilk çeyreği itibariyle önce III. Selim, ama asıl II. Mahmut’la beraber etkilerini Osmanlı’da da göstermeye başlayınca, Türklerin Batılılaşma yahut çağdaşlaşma yolundaki ikilemlerle dolu iki yüzyıllık tarihsel yolculuğu da başlamış oldu.
İlk yüzyılı Osmanlı’da, diğer yüzyılı da Atatürk Türkiye’sinde geçen bu iki asrın, hedefe koyup sadakatle izlediği rol-model konsept Fransa’nınki idi.
Oysa bu iki yüzyıl boyunca uygar dünyayı bile liberalleştirecek olan baskın ekol Kuzey’den; rengini Baltıkve özellikle de Anglo-Sakson çizgideki sosyo-politik anlayıştan alarak olacaktır.
Hattâ Fransa, henüz II. Cumhuriyet kavramını duymaya bile tahammülü olmayan şu bizim kraldan fazla kralcıların tersine, kendi demokratikleşmesini dahi, 1789’dan bu yana Danton- Robespierre- Rousseau Jakobenizmi’nden arındıra arındıra geliştirdiği beş aşamalı bir Cumhuriyet sayesinde gerçekleştirebilmiştir.
Siz, ilelebet tepeden inmeci bir Cumhuriyet’e sadakat yeminleri ederken, öykündüğünüz projenin sahibi Fransa bile bu zaman zarfında “liberal demokrasi”ye doğru evirilmeyi seçmiştir.
Kemalistler değişime o denli kapalı olmuşlardır ki, dillerinden hiç düşmeyen “değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” düsturu, aslında sırf bir ezberden ibaret kalmıştır.
1826’da Vaka-i Hayriye ile başlayan, Tanzimat, Islahat ve İttihatçı hareketlerle devam eden çağdaşlaşma, yüz senelik bir serüvene rağmen Osmanlı’yı kurtarmaya yetmemiştir.
Aynı mihveri takip eden Cumhuriyet Türkiye’sinin yüzyıllık öyküsü de, benzer şekilde demokrasiyi keşfedemediğinden mütemadiyen sorunlarla boğuşmuştur.
Zira özgürlüklere dayalı daha sofistike bir çağdaşlaşma anlayışını kavrayamayan kurtuluşçu subaylar,Fransa çizgisindeki bir Jakobenliğin ötesini tahayyül dahi edememişlerdir.
O nedenle de, Enver Paşa İttihatçılığıyla, ona seçenek olarak tasarlanan Mustafa Kemal Paşa Kuva-yı Milliyeciliğini hiçbir surette aşamayacaklardır.
Bu yüzdendir ki, ileriki süreçlerde askerî darbeler, toplumun konjonktürel tortularla tıkanan damarlarını açmada çaresizce başvurulan by-pass operasyonlarına dönüşecektir.
Belki de Alemdar Mustafa Paşa’nın Türk Magna Carta’sı sayılabilecek Sened-i İttifak’ı ile başlatmanın doğru olacağı bir diğer mihver ise; Büyük Reşit Paşa’yla, Cumhuriyet’in ilk Meclis’indeki II. Grup’la, Dr. Adnan Adıvar gibi sürgüne müstahak liberallerle, daha sonra da Menderes ve Özal’la anılabilecek, sonu bir türlü gelmeyen hareketler güzergâhı olarak kalacaktır.
İşte sorunun temelinde bu tür bir “Batılılaşma ortodoksluğu”nun olduğu görülememiştir.
Türkiye bugün dahi hâlâ aynı tektonik hareketlerle sarsılmaktadır.
Bir ülkede liberal değerler, neredeyse her kesimden ideolojinin ortak düşmanıysa, belli ki orada tarihsel bir çıkmaz var demektir.
Nitekim özgürlükler bağlamında, kendiliğinden bir toplum gelişmesine hiçbir zaman geçit verilmemiştir.
Hep müdahalecidir; hep toplum mühendisidir.
AKP bile, ilk ortaya çıktığında liberal damarı temsil ettiği sanıldıysa da, bu kısa sürmüş; ülkede çağdaşlaşmanın gereklerine göre esneme olanağı hanidir bulunmadığından, bugünkü gibi tepkici bir dinsel anakronizmin batağına düşmek kaçınılmaz olmuş ve Erdoğan Jakobenliğinin dinci versiyonu’na bütün kapılar ardına kadar açılmıştır.
Hâlbuki, özgürlükler iklim yaratan sistemlerdir.
Nasıl ki müreffeh coğrafyalar, toprağıyla, havasıyla, suyuyla, ürün çeşitleri ve üzerinde yaşayan canlılarıyla mümbit bir eko-sistemse, özgürlükler de aynı şekilde toplumsal yapıyı biçimlendiren ve düzenleyen mekanizmalar oluştururlar.
Eğer özgürlükler yoksa, ancak onunla gerçekleşebilecek şeylerin hiçbiri ortaya çıkmaz.
Muasır medeniyetler seviyesine yükselmek istiyorsanız; ilk ve tek yapacağınız, her şeyden önce özgürlüklerden başlamak olmalıdır.
Hem de, kayıtsız şartsız ve sınırsız özgürlüklerden…
“İlk hareket kolu” budur.
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016