Taha Akyol
Cumhurbaşkanı Erdoğan Milli Görüş’ün eski takımından Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etti.
Asiltürk’ün Karamollaoğlu’na soğuk durduğu biliniyor.
Saadetin Partisi’nin lideri dururken Erdoğan’ın onu ziyaret etmesi sebepsiz değil.
Bu bir ‘ağabey’ ziyaretinin ötesinde, siyasi bir ziyaretti. Erdoğan da ziyaretinde Cumhur İttifakı’na destek istediğini söyledi.
Asiltürk’ün oy potansiyeli nedir? Ne olursa olsun oy kaybetmekte olan iktidar bir damla katkıya bile ihtiyaç duyuyor.
Bir başka faktör, Erdoğan”ın “Bizim bir yalnızlığı hissetmememiz lazım” sözlerinde saklıdır. Erdoğan bütün sağ kesimlerin kendi etrafında topladığı, karşısında da tesettür düşmanı ve HDP’nin koluna girmiş bir CHP resmi yaratmak istiyor.
Terörle mücadele eden vatan severler, dindarlar “Cumhur İttifakı”nda… Karşısında ise dine saygısız, teröristlerle kol kola bir hainler zümresi; illet zillet falan filan.
Propagandanın çok basit taktiği; biz ak, onlar kara!
PROPAGANDA VE GERÇEK
Bu propaganda tablosu hem gerçeklere uymuyor, hem böyle bir siyasi kutuplaştırma bakın nereleri unutturuyor: Ekonomi, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, fikir ve ifade hürriyeti, yolsuzlukla mücadelede bir türlü çıkmayan kanunlar, denetim ve denge…
Propaganda gerçeklere uymuyor, çünkü Millet İttifakı’nda milliyetçi İyi Parti var, dindar bir siyasi hareket olan Saadet Partisi ile merkez sağda Demokrat Parti de var.
Ordu milletvekili Cemal Enginyurt’un DP’ye katılması da sayısalın ötesinde bir moral katkı ifade ediyor.
Kaldı ki, CHP Kılıçdaroğlu liderliğinde muhafazakar değerlere ve kitlelere açılmakta olan bir partidir.
İktidar ise dini değerlere karşı bir CHP resmi çizmeye çalışıyor.
Evet mahalli seçimlerde Millet İttifakı HDP tabanından oy aldı.
Ama aynı tabandan oy almak için Öcalan’a adam gönderip mesajını TRT’den yayınlatan, Osman Öcalan’ı TRT’de konuşturan, Binali Yıldırım’ın Diyarbakır’da “Kürdistan”lı konuşma yapmasını organize eden kimdi?
Seçim taktiklerinden vatan kahramanlığı da vatan hainliği de çıkmaz.
YÜZ YILDIR KAVGA
Hamasi kavramlar etrafında kutuplaşmanın bitmez tükenmez kavgalarla bize neler kaybettirdiği yüz yıllık tarihimizde bellidir.
Hiç birimiz “öteki”mizi yok edemedik.
Aklın yolu nedir?
Hepimizin özgür, güvenli ve barışık bir hayat yaşamasını sağlayacak bir demokratik hukuk devleti değil mi?
Madem “öteki”ni yok edemiyoruz, hukuk devleti çatısı altında barış içinde yaşayarak ülkemizin gelişmesine, her birimizin mutlu olmasına bakalım; öyle değil im?
İşte bu noktada kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, fikir ve ifade hürriyeti, yolsuzlukla mücadele, denetim ve denge gibi değerler büyük önem kazanıyor.
Karamollaoğlu ne yapıyor, sorusunun cevabı, “Milli Görüş” geleneğinde işte bu değerleri savunuyor olmasıdır.
Ülkenin birliğinin, istikbalinin, mutluluğun bu değerlerle mümkün olacağına samimiyetle inanarak bu değerleri savunuyor.
KARAKTER ADAMI
Samimiyeti nereden belli? Bu değerleri içselleştirerek konuşmasından belli. Bu değerleri dil ucundan değil, kültürünü özümsemiş olarak, kavramsal derinliğiyle konuşmasından belli…
Hepsi merhum oldu; Demirel’in, Ecevit’in, Türkeş’in, Erbakan’ın siyaset yaptığı yıllarda öncelikli sayılan sorunlar başkaydı.
Hem dünyanın değişmesi, hem “alnı secde görenlerin” iktidarında yaşanan hesapsızlık, hukuksuzluk, denetimsizlik örnekleri toplumsal bir ders oldu: Ülkenin iyi yönetilmesinin ön şartı, kuralların ve kurumların güçlü olmasıdır, kişilerin dindarlık derecesi değil…
Sıffin savaşında hangi tarafın alnı secde görmemişti?!
Ehl-i takva olan Ebu Zer’i kimler sürgün etmişti?! Önde gelen sahabelerden Hucr bin Adiy kimlerin emriyle katledilmişti?!
Görülüyor ki, iyi yönetimin, çağımızda da hürriyetin ve adaletin, hatta kalkınmanın ön şartı hukukun siyasetten üstün olmasıdır. Siyasetçinin siyaseten dengelenmiş ve hukuken denetlenmekte olmasıdır..
Temel Karamollaoğlu, dini değerleri siyasetten üstün tuttuğu için siyaset meydanında dindarlık gösterisi yapmıyor, dindarların da hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrılığını, siyasi gücün denetlenmesini savunabileceğini gösteriyor.
Bunu bıraksın mı? Bu alanlardaki vahim sorunlara göz mü yumsun?
Hapishane arkadaşımdır, karakterini biliyorum, yapmaz bunu.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
10.12.2025