Yasin AKTAY
Türk Lirası’nın şu anda yaşamakta dolar karşısında yaşamakta olduğu düşme trendinin ne Türkiye’nin ekonomisiyle ne de ABD’nin ekonomisiyle ilgisi olmadığını herkes biliyor, görüyor.
ABD ekonomisi şu anda Türkiye ekonomisi karşısında dünden bugüne göreli olarak daha fazla güçleniyor değil, doların değer kazanması da bununla alakalı değil. Türkiye’nin ekonomik göstergeleri ise Türk lirasının bu ölçüde düşmesini gerektirecek hiçbir işaret vermiyor. Aksine Türkiye’nin bütün ekonomik göstergeleri çok daha güçlü olduğunu gösteriyor.
Dolayısıyla krizin ekonomik olmaktan ziyade siyasi olduğunda hiç kimsenin artık bir kuşkusu olmadığı için aslında krizin etkisi de her geçen gün daha da azalıyor. ABD Doları bir silah, bir koz olarak sahaya sürmek suretiyle kendisinde de dolarına da olan bütün güveni yitiriyor.
Bu, sadece Türkiye’de değil bütün dünyada dolara karşı ve Amerikan hegemonyasına karşı alternatif arayışlarını daha fazla hızlandırıyor. Öteden beri herkeste bu hegemonyanın ahlaksızlığına, kural tanımaz pervasızlığına dair bir hoşnutsuzluk biriktiriyordu zaten. Bu hoşnutsuzluk Türkiye ile birlikte bir patlama noktasına gelmiş durumda.
O yüzden ABD’nin siyasi üstünlüğünü doları bu kadar açıktan koz olarak kullanmak suretiyle Türkiye’ye dayatma girişimi yanında hiçbir müttefik bloğu bulamıyor. AB ülkelerinin neredeyse tamamı bu ahlaksız kur suiistimaline karşı ABD’ye tavırlarını koydular.
Nitekim, son operasyonu ABD’nin kendi kendini kuşatması, kendine kapanması adını verdiğimiz sürecin ileri bir adımına dönüşmüş oldu.
Aslında eceli gelen siyasetçi gider Tayyip Erdoğan’a sataşır. Şu ana kadar siyasi ömründe Recep Tayyip Erdoğan’a bulaşıp da siyaseten hayatta kalabilmiş kimse yok. Trump’ın bu adımının da Trump ve ekibinin siyasi ömürlerinin sonuna geldiklerinin işaretleri olarak okunması mümkün.
Esasen şu ana kadar herkeste Amerika’nın küstah ekonomik pervasızlığına karşı gelişen hoşnutsuzluğa karşı koyma arzusu vardı ama hiç kimse bunu Erdoğan kadar açıktan dillendirmeye cesaret edemiyordu.
Obama’nın AB ve ABD arasında başlattığı Transatlantik Gümrük Birliği anlaşmasından Trump’un bütün uluslararası diplomatik ve ticari teamülleri çiğneyerek çekilme kararı zaten Trump ABD’sine karşı Avrupa’da ciddi bir hoşnutsuzluk uyandırmıştı. Trump’ın Almanya’yı aşağılayan, NATO toplantısında neredeyse bütün Avrupa’ya karşı sergilediği kibirli ve nobran tavırları, İngiltere ziyareti esnasında Kraliçeyi istiskal eden tavrı Trump’a dair ciddi bir antipatinin birikmesine yol açmıştı, ama hiç kimse Trump’ı veya Amerika’yı karşısına daha fazla almaya cesaret edememişti.
Kral çırılçıplak ortadaydı, üstelik kral Trump’ın kendisini giyinik göstermek gibi bir çabası da olmadığı halde kimsenin gördüğünü söyleme cesareti yoktu. Oysa bu kriz dolayısıyla Erdoğan herkesin içinde birikmiş olan ukdeyi çözmüş, herkesin duygularına ve gördüklerine tercüman olmuş oldu. Muhtemelen şimdiye kadar Türkiye’nin söylemlerinden rahatsız olan AB ülkeleri bile Erdoğan’ın bu içten, dobra, cesur yüreği ile kendi yürekleri arasında ilk defa bir yol keşfetmişlerdir bile.
İşin Türkiye cephesinde ise bu çapta bir ekonomik krizin şu ana kadarki en önemli etkisi ülke içinde milletçe bir birlik ve beraberliğe, dayanışmaya ve kenetlenmeye yol açmış olmasıdır. Bu etki muhtemelen tıpkı 15 Temmuz’daki gibi darbeciler veya darbeyi destekleyenler tarafından hiç beklenmeyen ve hiç hesaplanmamış bir etkidir.
Dolara operasyon yapmaya devam etmelerinin kayıplarını daha fazla artırmaktan başka bir etki yapmayacağını kısa sürede anlayacaklardır. Çünkü Türk lirasına yapılan operasyonun bir maliyeti var. Bu operasyonun bedava olduğunu sanmayın. Neticede dolar alabilmek için de Türk lirası almak zorundalar ve bu alışveriş bedava olmuyor. Türkiye pazarından çekilmek zorunda kalmanın, Türkiye pazarını kaybetmenin maliyetini söylemiyoruz bile.
Bu operasyonu yönetenler için bu sürecin Türkiye’de bir toplumsal patlamaya dönüşebileceğini hesaplıyorlar, ama umdukları gerçekleşmek yerine Türk halkının daha da kenetlendiğini görmek suretiyle büyük bir hayal yıkımına uğruyorlardır. Türk halkı ne kelime, bugün dolar karşısında Türk lirasıyla dayanışma konusunda bütün İslam dünyasından gelen görüntüler bu krizin bütün dünyaya Türkiye’nin gönül coğrafyasının ve Erdoğan’ın liderliğinin Türkiye’yi ne kadar aştığını gösterme fırsatına dönüşüyor. Artık Türkiye’ye bulaşan sadece Erdoğan’ı destekleyen yüzde 52,6’lık bir kesime bulaşmıyor 1,7 milyarlık bir Müslüman kitleye, hatta onun da ötesinde Latin Amerika’dan Hindistan’a, Çin’den Rusya’ya büyük bir umuda bulaşıyor demektir.
OLAYIN BRUNSON’LA VE 15 TEMMUZ’LA İLİŞKİSİ
Bu arada olayın Rahip Brunson olayıyla ilgili olduğunu da asla düşünmemek lazım. Böyle olsaydı ABD yetkililerinin Türkiye’ye karşı bu tavırları tam da Brunson’un iki yıllık bir hapisten ev hapsine alındığı günün akşamında başlamaması lazımdı. Zaten o gün mahkeme kararının ardından ABD’den gelen ilk mesajlar memnuniyet ifade ediyordu. O gelişmenin hak ettiği normal tavır da bu olmalıydı.
Oysa sadece bir iki saat sonra Pence’in demeciyle sonra Trump’ın tweetiyle başlatılan süreç, Türkiye’ye karşı planlanmış daha derin bir operasyonun Brunson bahanesini kaybetmeme telaşını yansıtıyordu.
Muhtemelen Brunson o gün tamamen serbest bırakılmış olsaydı, ABD yetkilileri daha geçerli bir bahane bulmak için biraz zamana ihtiyaç duyacaklardı.
Anlayacağınız Brunson’ın kısmen serbest bırakıldığı gün böyle bir operasyonun başlatılmış olması adeta 15 Temmuz gecesi Hakan Fidan’ın Hulusi Akar’ı ziyaretiyle paniğe kapılan darbecilerin darbe saatini sabah 03:00’dan 21:00’a almak zorunda kalmaları gibi bir paniği yansıtıyor.
İsteyen bu davranış veya panik benzerliğinden bile FETÖ ve Brunson ilişkisine bir yol çıkarabilir tabii. Ne dersiniz?
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019