Yavuz BAYDAR
Son iki günü Cenevre'de geçirdim. Şehri saran soğuk, yağmurlu, kapalı hava tanıklık ettiklerimize uygun bir dekor oluşturdu. İki gün sona erdiğinde, hayatımda çok az yaşadığım ölçüde bir hüzün ve kasvetle baş başa buldum kendimi.
Merkezi Londra'da bulunan Uluslararası İnsan Hakları Gözlem Evi'nin (International Observatory of Human Rights / IOHR) davetlisi olarak, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Ahval yazarı Nurcan Baysal ile birlikte gelmiştik buraya. Davetin amacı, BM Evrensel Periyodik İnceleme Raporu'nu (UPR) temel hak ve özgürlükler açısından değerlendirmek, sivil toplum ve medya açısından mercek altına almaktı.
Beş yılda bir yayınlanan kapsamlı rapor, Türkiye'deki anayasal hak ve özgürlükler, yargı bağımsızlığı ve adalet mekanizmasının ortaya koyduğu durumun bir nevi röntgen resmi. BM üyesi ülkelerin eleştiri, beklenti ve tavsiyelerini de toplayan rapora kural gereği raporun öznesi olan ülke de görüş ve 'savunma' ekliyor, ardından da BM Cenevre merkezinde uzun bir oturumla tüm görüşler, bizim gibi sivil toplum kesiminden temsilcilerin bağımsız tespit ve eleştirilerinin aktarıldığı 'olmazsa olmaz' yan etkinliklerle bütünlük kazanıyor.
Ana oturumdan bir gün önce IOHR'ın geniş katılımlı yan etkinliğinde Türkiye'deki gerçek tabloyu elden geldiğince anlattık. Dr. Korur Fincancı ağırlıklı olarak Türkiye'de kamuoyunun medya karartması nedeniyle aşina olmadığı bir konuyu, sistematik hal alan işkence uygulamalarını anlattı. Baysal, Kürtleri hedef alan baskıların dökümünü yaptı. Ben de medyanın üzerine heyula gibi çöreklenen yasal ve idari kısıtlamaları, Orwell ve Kafka'ya taş çıkartan absürdlükteki davaları, hapis ve sansür örnekleri üzerinden geniş biçimde özetledim.
Cenevre buluşmasının iki önemli boyutu vardı. En son rapor Gezi protestoları dönemine rastladığı için 2020 raporu, Türkiye'nin akıllara durgunluk veren gerilemesi, otoriterleşmede sınır tanımayan iktidar yapılanması ve hukuk devletinin çöküşünü ifade eden son beş yıllık süreci genel olarak görmek ve göstermek için önemli bir fırsat oldu.
Diğer yandan (Türkiye'de Hitler ve Stalin dönemi hukuk tanımazlığını siyasi davalara önemli örnek oluşturan) Gezi Davası duruşmasının tam da UPR oturumu gününe denk gelmesi, adı dava ile simgeleşen Osman Kavala'nın serbest bırakılıp bırakılmayacağı konusuyla baş başa getirdi hem bizi, hem de ülkede yaşanan benzersiz karanlıktaki dönemi izleyen yabancı gözlemcileri.
UPR oturumu baştan aşağı - fars mı desem, trajikomedi mi desem bilemedim - ağırlığı insanın içine oturan bir tiyatro ikliminde geçti. Kısa sürede anladık ki, Türkiye'deki zifiri karanlığın pek çok ülke ya farkında değil, ya da farkında olmak istemiyor. Çoğunluk, yaşanan hukuk faciasının adını koymak yerine ortada top çevirmeyi, hatta Saray hükümetini 'hak ve hukuk konusundaki çabaları nedeniyle tebrik etmeyi', bazıları da suya sabuna dokunmadan bir şeyler söylemek için 'kadın ve çocuk haklarında adımlar atılsın' gibi tali alanlara girip çıkmayı tercih etti.
Adını koyanlar da oldu elbette. Fransa, Almanya, Britanya, Finlandiya, İsveç, Norveç, İtalya, Almanya, Hollanda, Mısır, GüneyAfrika, Kanada, ABD gibi üye ülkelerin temsilcileri dört temel konuda açık sözlü davrandılar: a) Yargı bağımsızlığının sağlanması ve köklü HSK reformu, b) Terörle Mücadele Kanunu'nun başta 7/2 maddesi olmak üzere gözden geçirilmesi, c) AİHM kararlarına saygı gösterilmesi, d) İfade, medya, gösteri ve örgütlenme özgürlüklerine geri dönülmesi, e) Keyfi gözaltı ve tutuklamaların durdurulması, f) Kürt illerinde kayyım uygulamasının sona erdirilip bu belediyelerin seçilmiş başkanlarına iade edilmesi.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı başkanlığındaki heyet gelen eleştirileri yanıtlamaya başlayınca kendimi birden bir 'deja vu' - 'ben bu filmi evvelce birkaç kez görmüştüm' - halinde buldum.
İnsana hiç iyi gelen bir duygu değil bu, söyleyeyim. Başta Kaymakçı söz alan Türk heyeti üyeleri insan aklına adeta hakaret edercesine, her şeyin gayet tozpembe olduğu, vatandaşın hakkına hukukuna saygının zirve yaptığı bir Türkiye tablosu çizip durdular.
Tabii bunu anladığımız kadarıyla söylüyorum, çünkü - hazindir - heyetten bazıları inanılmaz bozuk bir İngilizce'yle bir şeyler anlatıyordu ve çevirmenlere Allah kolaylık versin demekten başka bir şey gelmiyordu insanın içinden.
Anlatılınca o kadar da değil diye inanmıyorlardı ama maalesef başta Dışişleri olmak üzere Türkiye'nin koskoca bakanlıkları gerçekten de 17'nci sınıf bir memur topluluğunun elinde buruşup kalmış.
Oturumu trajikomediye dönüştüren, 'siper et gövdeni yedi düvele karşı' savunmalarının zavallılığıydı. 41 yıldır gazeteciyim, ne yalan söyleyeyim, 12 Eylül 1980 sonrası dahil, Türkiye hükümetlerinin kendilerini böylesi bir inkarcılık ve yalana sürüklediği başka bir dönem hatırlamıyorum.
Kadınlara karşı şiddeti eleştiren ülkelere karşı Kaymakçı'nın 'ama bakın benim bu heyetimde neredeyse tek erkek benim' sözde argümanını mı ararsınız, peş peşe gelen 'özgür basın şart' taleplerine karşı 'ama terörizmle mücadele çok önemli ve de hiçbir gazeteci yasal kovuşturma ve davadan muaf değildir' tarzında, artık sakız gibi çiğnenen, herkesi acı acı gülümseten sözde savunmaları mı?
Kayyım atamalarını 'suça bulaşmışlardır, önleme amaçlı' diye maruz göstermeye çalıştılar, gösteri yürüyüş hakkı olmalı diyenler Cumartesi Anneleri'ni örnek gösterince 'ama o gösteri izin verilebilir kategorisine girmemekte, üstelik Galatasaray gibi bir turistik alanın da huzurunu bozmaktadır' gibi bahanelere başvurmakta da beis görmediler.
Rahattı heyet. Belli ki bu tür oturumların bu karmakarışık dünya konjonktüründe nasıl olsa bir yere varmayacağını, 'vız gelip tırıs gideceğini' düşünmekteydiler.
Haklı olduklarını düşündüm. Salona dinleyici olarak gelmiş veya Cenevre BM binasının koridorlarında görevli diplomatlara ve STK temsilcilerine yana yakıla dertlerini anlatmaya çalışan Türkiye'nin farklı mağdur gruplarından insanlar çırpınadursun, resmi düzeyde her şey sanki ''BM'de sıradan bir gün' gibiydi.
''Bıktı herkes'' dedi, Akdeniz ülkelerinden birini temsil eden, eskiden beri tanıdığım açık sözlü bir resmi katılımcı. ''Türkiye'nin inatçı, baskıcı, laf dinlemeyen, konuşulamayan, kendi uydurdukları yalanları başkalarına satmaya çalışmaktan vazgeçmeyen, uyumsuz ve gayrı medeni yönetici elitinden sıkıldılar. Türkiye denince sadece sorun üreten bir devlet anlaşılıyor ve inan bana, bezdiler artık. Maalesef, böyle gider diyorlar. Sorunlar tepe gibi yığıldı. Gördün işte, sorunları savunuyorlar utanmadan. Ne yapabiliriz ki?''
Kavala davası duruşmasında yaşanan kargaşayı, avukatların salonu terk etmesi ardından, Kavala'nın tutukluluk halinin devamı kararını duymuştuk. İnanın onca beklentiye karşın, konuştuğum kimse buna şaşırmıyordu. Bu apati halini de not ettim, hüzünle.
Birkaç yabancı meslektaşla konuştuktan sonra BM salonunu terk ettim. Kavala davasının sergilediği sınır tanımayan hoyratlık, sayısı 55 bini geçen siyasi mahpusun halinin üzerine, ülke dışına savrulmuş Kürtlerin burada bana anlattıkları ve oturumdaki manzara içime külçe gibi oturdu.
Nasıl kalkılacak bu 'resmi barbarlığın' altından, inanın artık ben de bilemiyorum.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
10.11.2021
2.08.2021
13.07.2021
6.05.2021
28.04.2021
24.01.2021
20.01.2021
5.01.2021
25.12.2020