Yıldıray OĞUR
Krizin, skandalın bir hafta dayanmadığı Türkiye, harareti azalsa da hala 128 milyar dolar nerede sorusunu konuşuyor.
Hem rakam çok büyük hem de ekonomik kriz her gün daha güncel ve yakıcı.
Geçen hafta Karar TV’de Taha Akyol ve Elif Çakır’ın konuğu olan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, en merak edilen soruya çarpıcı bir cevap verdi.
Babacan’ın verdiği bilgiye göre 2017’de Merkez Bankası ve Hazine arasında yapılan protokol, Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilmesinden sonra 26 Kasım 2018’de değiştirilerek Merkez Bankası rezervlerinin Hazine aracılığıyla kamu bankaları üzerinden arka kapıdan satışının önü açılmıştı.
Peki, Merkez Bankası neden kurallara uygun olarak bizzat kendisi, ihaleyle, kamuoyuna açıklayarak dövize müdahale etmeyip, bunu arka kapıdan, gizlice yapmayı tercih etmişti?
128 milyar doların akıbetiyle ilgili bu kadar kuşku olmasına neden olan esas soru bu.
Babacan’ın bu kritik soruya zamanlamaya dikkat çekerek cevap verdi:
“Bu yöntemle kurun kendiliğinden oluşan bir kur mu, yoksa Merkez Bankası’nın müdahalesiyle oluşan bir kur mu olduğu bilgisi gizlenmiş. Ne zaman başlıyor olay? Kasım 2018 protokolünden sonra başlıyor. 2019 Ocak, Şubat, Mart’ta da yoğunlaşıyor. Mart’ta ne var? Yerel seçimler. Muhtemelen Şöyle bir oyun oynandı. Bakın biz Faizleri düşürdük. Ama ekonomiyi de o kadar iyi yönetiyoruz ki kur da düşük gidiyor. Üstelik Merkez Bankası da müdahale etmiyor. Bu oyunun oynanmış olabileceğini tahmin ediyorum. Merkez Bankası müdahale açıklamasın, piyasa kendi dengesini kendi kuruyor, çok iyi yönetiyoruz, çok başarılıyız. Ne zamana kadar, eldeki cephane tükenene kadar.”
Babacan’ın bu kafalarda ampuller yakan cevabını ne anlama geldiğini anlamak için sadece 2019 yılının arşivlerine bakmak yeterli.
O arşivler, arka kapıdan eritilen rezervlerle düşürülüp, sanki piyasa şartlarında düşüyormuş gibi yapılan dolar kuruyla yaratılan ekonomideki sahte başarısı hikayesinin seçim kampanyasında nasıl kullanıldığının örnekleriyle dolu.
Sadece bir kaçını hatırlayalım, zaten çoğunu herkes hatırlıyordur:
25 Şubat 2019:
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak: “Görüyorsunuz. Şubat ocaktan hakikatten çok daha iyi. Mart şubattan daha iyi, nisan da marttan daha iyi olacak. Nisandan sonra çok daha güçlü bir Türkiye ekonomisi ortaya çıkacak. Biz umutluyuz.”
3 Mart 2019
Albayrak: “Ekonomik saldırıda birileri ‘Türkiye batacak, dolar 7, 8, 10 lira olacak’ diye hayaller kurdu. Güçlü yumruğumuzu vurduk, doları 5 liraya düşürdük.”
19 Mart 2019:
Albayrak: “Ağustos, eylül, ekim aylarında bol bol döviz alıp, '6 liradan, 7 liradan niye, dolar 10 lira, 15 lira olacak ya 6-7 liradan toplayalım dolarları, 10-15'e satarız.' Sonra ne oldu? Dolar düştü 5 liraya. Bunlar şimdi kara kara düşünüyor 'Eyvah eyvah, ne yapacağız?' Şöyle bir kriz çıksa da füzeyi atsa da şu olsa da bu olsa da dolar yükselse de bir satsak da bir kar etsek. Çok beklersiniz. Hele hele seçimden sonra çok daha beklersiniz."
28 Mart 2019
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Şimdi TL bulamıyorlar. İş ters döndü. Bunu yapamayınca da TL prim yaparken, dolar düşmeye başladı. Dün akşam 5,3 civarlara kadar düşmüş vaziyette. Biz kendimize güveniyoruz, iyi bir konumdayız. Seçimden sonra diyorlar... Bu oyunu oynayan bankalar 'Seçim zamanları rapor açıklamayacağız' demeye başladı. Açıklasan ne yazar? Bundan önce yaptınız tutmadı, yine tutmayacak. Bu siyasi bir dayatmadır. Bir sıkıntımız var o da enflasyon. Enflasyonda düşüş başladı. Burada asıl sıkıntı faiz konusu. Faizi düşürdükçe enflasyon düşecektir. Asıl mesele faizdir. Ben de bir ekonomistim. Benim iddiam şudur, Keynes ve Smith'in...”
26 Temmuz 2019
Erdoğan: “Ne dediysek oyalama taktikleriyle gittiler. Faiz oranlarındaki dramatik düşüşlerin ekonomiyi tepetaklak edeceklerini söylüyordu. Dün 425 baz puan düşüşe gidildi. Battık mı, bittik mi? Piyasalar bunu gayet normal karşıladı. Olması gereken zaten buydu. Bu bile yeterli değil. Yılsonuna kadar bunun devamı gelir.”
5 Kasım 2019
Erdoğan: “Ülkemize geçen sene döviz, faiz, enflasyon üzerinden oynanan oyunu bozduk. Faizi düşürdükçe enflasyon düşer dedik. Bu olunca büyüme hızlanır dedik. Önceki Merkez Bankası Başkanı'nı görevden aldık, çünkü laf dinlemiyordu adam. Yeni arkadaşımızla yola devam ettik. Faiz oranlarını düşüreceğiz dedik. Tek haneliye enflasyonda düştük, döviz kurunu nispeten stabil hale getirdik. Gösterge piyasa faizlerinde ardı ardına indirimler yapılıyor, araç ve konut kredilerindeki düşüş bu piyasaları canlandırdı. Enflasyonu Ekim itibarıyla %8.6’ya indirerek tek haneye düşürdük yeniden.”
Rezervler satıldıkça, Cumhurbaşkanı’nın tezi doğrulandı, Albayrak bakanlıkta başarılı bulunmaya başlandı.
O günlerin havasını en iyi anlatan görüntülerden biri 6 Ocak 2020’de Erdoğan’ın CNN Türk’te katıldığı canlı yayında Ahmet Hakan’ın Erdoğan’ın konuşmasına gerek bırakmadan bu başarı hikayesine yağdırdığı övgülerdi:
“Siz sürekli faizin inmesi lazım dediniz. Siz 'faiz inmeli' dedikçe bunun enflasyonu da indireceğini söylediniz. Siz bunu söyledikçe bütün ekonomi uzmanları 'Bu felaket olur, bu yapılmamalı' dedi. Ben de onlardan etkilenmiştim. Faiz indi, enflasyon da iniyor... Bu bir süreç, 2008'den beri hep bunu söylüyorsunuz. Gerçekten felaket senaryoları yazdılar. Hatta Merkez Bankası Başkanı direniyordu indirmemek için herkes onu destekliyordu. Halbuki hakikaten faiz indi, enflasyon da iniyor. Ekonomide de herhangi bir olumsuz tablo yok, hatta tam tersine..."
Ama arka kapıdan gizli olarak eritilen döviz rezervleriyle, soğan depoları basarak, tanzim satış mağazaları açarak, marketlere baskıyla fiyat düşürterek, bankalara faiz düşürme baskısı yapıp, kredi vermeye zorlayarak sopayla ve gizli yöntemlerle yaratılan bu başarı hikayesi ekonominin gerçekleriyle örtüşmüyordu.
Bu çelişki Türkiye’nin iyi ve cesur ekonomistlerinin dikkatini çekti.
Onlardan biri olan Kerim Rota, 2019’un başından itibaren ekonomistlerin kafasını karıştıran tabloyu şöyle anlatıyor:
“2019 başında TCMB faizi %24 iken, bankalar “yukarılardan gelen tavsiye”ile mevduatta %20,50’nin üstüne çıkamıyordu. Böylece enflasyon o dönem %20 iken, net getirisi %17’lere düşen TL mevduat sahipleri, tercihlerini döviz almak yönünde kullanmaya başlamıştı. Aynı dönemde kamu bankalarının piyasada olağandışı şekilde döviz satışı yaptığı konuşulmaya başlandı. Yerel seçimler kapıdaydı. Hükümet TCMB’nin para politikasını mevduat tavanı ile etkisiz hale getiriyor, aynı zamanda dövizin yükselmesini ise belirsiz bir kaynaktan gelen dövizlerle kamu bankaları eliyle önlemeye çalışıyordu.”
O günlerde hatırlanacaktır, o belirsiz döviz kaynağının Katar’dan gelen milyar dolarlar, Çin’den gelen paralar hatta Türkiye’ye aktarılan kara paralar olduğuna dair tezler ileri sürüldü.
Ekonomistler, bu tuhaflığın peşinde düştü.
İlk ipucunu yakalayan yayınladığı bültenlerle bu rakamları yakından takip eden ekonomist Haluk Bürümcekçi oldu.
21 Mart 2019’da Bloomberg’e TCMB rezervlerinde anlaşılamayan bir düşüş hesapladığını ve TCMB tarafından buna açıklık getirilmesi gerektiğini söyledi. Merkez Bankası aylık toplantısında sorulan bir soru üzerine bu iddiayı yalanladı.
23 Mart’ta DW Türkçe'de Uğur Gürses ve T24’de Barış Soydan arka kapı yöntemiyle dövizin baskılanması için rezervlerdeki bu sıra dışı erimeye dikkat çeken yazılar yazdı.
1 Nisan’da yayınladığı bültende Haluk Bürümcekçi, Aralık 2018-Mart 2019 arasında Merkez Bankası rezervlerinde 11,5 milyar dolara yakın kaçak olduğunu ortaya koydu.
Ama bütün bu iddialar konuya hakim dar bir ekonomist çevrenin dışında pek duyulmadı. Ekonomide başarı hikayesi anlatan iktidar çevrelerinden de bir ses çıkmadı. Zaten herkesin gündemi yerel seçimler ve iptal edilen İstanbul seçimleriydi.
Ta ki Financial Times’ın 18 Nisan 2019’da manşetine kadar.
Financial Times, Merkez Bankası bilançosunda borç alınan döviz miktarının artışına rağmen rezervlerin düşmesini sorguladı, şüpheleri dile getirildi.
Gazetenin manşetine iktidar cephesinden çok sert bir tepki geldi.
İktidarı gazeteleri “FT’nin çirkin algı operasyonu” manşetleriyle çıktılar.
Anadolu Ajansı, Merkez Bankası rezervlerinin o hafta 505 milyon dolar daha artıp 97 milyar dolara yükseldiği haberini yaptı.
Aynı gün Cumhurbaşkanı, konuşmasında adını vererek Financial Times’a yüklendi:
“Türkiye olarak son yıllarda uluslararası bir karalama kampanyasına maruz kalıyoruz. Şu an ülkemdeki ekonomik durumla alakalı batı tüm medya organlarıyla ekonomimizi çökmüş gibi gösteriyor. Siz ne yaparsınız yapın, Türkiye dimdik ayaktadır. Financial Times böyle yazmış sen ne yazarsan yaz, alışacaklar. Türkiye'nin gücünü de kabullenecekler. Bunlar hep bu başlıkları atacaklar. Küresel adaletsizlikler konusunda sesimizi yükselttikçe saldırıların dozu yükseliyor.”
30 Nisan’da Uğur Gürses, Merkez Bankası enflasyon raporu toplantısında bu iddiaları Merkez Bankası’nın o günkü başkanı Murat Çetinkaya’ya sordu ama cevap alamadı.
Piyasalarda tuhaf şeyler olmaya devam etti.
9 Mayıs 2019 Perşembe gününü 6,24 liranın üzerinde kapatan doların, ikisi finansal işlemlere kapalı toplam üç günde 6 liranın altına kadar inmesi üzerine yeniden şüpheleri artırdı.
Bloomberg, üç kaynağa dayandırdığı haberinde bu para transferinin kamu bankaları tarafından yapıldığını ve değerinin 1 milyar doları aştığını yazdı.
Reuters, üst düzey bir yetkiliyi kaynak gösterdiği haberinde "Ziraat Bankası başta olmak üzere kamu bankaları aracılığıyla bir hafta içinde yaklaşık 4,5 milyar dolar sattığını duyurdu.
Artık gizli başarının yöntemi en azından ekonomi çevrelerinde deşifre olmuştu.
Albayrak, Temmuz ayında ekonomi yazarlarıyla yaptığı toplantıda iddialara değinmeden “Gerek büyümede, gerek istihdamda, gerek ekonomik iktisadi faaliyette birçok negatif tahminleri bir kenara olacak şekilde, beklenen hiçbir 'en kötü senaryo'nun gerçekleşmediğini de şükürler olsun çok daha iyi bir neticeyle bu bir yılı kapatacağımızı ifade edebilirim. Keşke çok eski dönemlerde Merkez Bankalarımız, başkanlarımız daha fazla rezerv biriktirselermiş" dedi.
Rezervlerdeki erime ay ay ekonomistler tarafından takip edildi.
Ama gizli kapaklı müdahalelerle döviz baskılanması karşısında bu karmaşık, teknik yöntemin yanlış olduğunu söyleyenlerin sesi pek duyulmadı.
Nihayet 2 Kasım 2019’da Kerim Rota, “Con Ahmet’in Devri Daim Makinesi Döviz Piyasasında” başlıklı meşhur yazısını yazdı ve ekonomist olmayanların tam olarak anlayamadığı meseleyi daha geniş kitlelere anlattı.
O sırada henüz eritilen rezervler 30 milyar dolar civarındaydı.
İşte bu yazının ardından bu yöntemi deşifre eden ekonomistlere iktidar cephesinden doğrudan saldırılar başladı.
Kerim Rota’nın yazısından dört gün sonra Sabah Gazetesi’nde Albayrak’a yakın bir kalem “Yalancı çobanlar yandı” başlıklı bir yazı yazdı.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/dilek-gungor/2019/11/06/yalanci-cobanlar-yandi
Yazıda doğrudan Rota ve bu eleştirileri yapanlar 6 aydan iki yıla kadar hapisle tehdit edildi:
“Hiçbir tahmini tutmayan bu kesimin finansal piyasalarda istikrar sağlandıktan sonra ortadan kaybolduğunu dile getirdim. Kendilerine de 'yalancı çobanlar' yakıştırmasını yaptım.
Peki bu arkadaşlar ve ROTA'syona uğrayan türevlerinin finansal piyasalarda sağlanan istikrardan sonra yüzü kızardı mı?
Hayır…
Üstelik, her gün çıkıp ekonomiye, Türk Lirası'na, finansal göstergelere ilişkin yalan, yanlış ve yanıltıcı bilgiler sallamaları da yanlarına kâr kaldı.
Ancak… Şu günlerde konuyla ilgili bir düzenleme hazırlığı yapıldığını biliyorum...yalan, yanlış ve yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, bu suretle menfaat elde edenlerin, 6 aydan iki yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adlı para cezasıyla cezalandırılması gündemde…
Velhasıl, artık öyle bol keseden sallamak yok beyler!”
Yeni Şafak’ta profesyonel olarak halkla ilişkiler işi yapan bir yazar, doğrudan Rota’yı hedef gösteren bir yazı kaleme aldı:
“Yalnız, şu iki çift lafı etmeden geçmeyelim: İlki, ülkemiz bu ve bunun gibi karalama kampanyası, iftiralarla hedef gösterme, finansal kriz çıkarma çabalarına hep direndi… Bunların üstesinden de hep geldi…İkincisi, hadi dış düşmanları anladık diyelim de siz içerdekiler siyasi çıkarlarınız için bu hainliğe nasıl ortak olursunuz, onu hiç anlayamadık!”
https://www.yenisafak.com/yazarlar/ali-saydam/turkiyenin-pacasi-ve-sulukleri-2053683
Ama bu uyarılara rağmen 2020’nin sonuna kadar, yani henüz o yarasa yakalanıp Wuhan’daki pazara getirilmemişken Merkez Bankası rezervlerinden bu yöntemle 33 milyar dolar satılmıştı.
Türkiye’deki ilk koronavirüs vakasının görüldüğü Mart 2020’ye gelindiğinde Merkez Bankası net rezervi artık sıfırı görmüştü.
Türkiye, makyaj için eritilmiş rezervlerle pandemiye girdi.
Yine Kerim Rota’nın tabiriyle “rulet masasından kalkamayan kumarcı” gibi pandemi döneminde de aynı gizli kapaklı yöntemle döviz rezervleri arka kapıdan satılarak mutlu ekonomi tablosu yaşatılmaya çalışıldı. Rezervler eksiye indi.
Con Ahmet’in devir daim makinesi meşhur Pazar akşamı yaşanan Instagram istifasına kadar çalışmaya devam etti.
Aslında amaçlanan, eğer bir grup iyi ekonomist bu gizli kapaklı yöntemi teşhir etmeseydi ve koronavirüs krizi ortaya çıkmasaydı, Con Ahmet’in devir daim makinesi yöntemiyle 128 milyar dolarlık rezervi 2023 seçimlerine kadar yavaş yavaş eriterek seçime ekonomide bu sahte başarı hikayesiyle girmekti.
Ama Babacan’ın dediği gibi pandemi yüzünden eldeki cephane erken tükendi.
Bugün artık seçim kampanyasında dövize vurulduğu söylenen o güçlü yumruğun ne olduğu biliniyor.
128 milyar dolar nerede soruları muhataplarını terletmeye devam ediyor.
Ama 128 milyar dolar meselesinde yolsuzluk ya da başka bir usulsüzlük arayanlar yanılıyor.
Sorunun cevabı her ikisinden daha vahim görünüyor:
Aslında her şey skor içindi...
Rezervler sahte bir ekonomi iyi gidiyor algısı yaratmak, sanal bir başarı hikayesiyle göz boyamak için, Cumhurbaşkanı’nın faiz-enflasyon tezini doğrulamak, yerel seçimlerde meydanlara doları düşürmüş, ekonomiyi iyi yöneten bir iktidar olarak çıkabilmek için eritilmiş.
Bu sahte başarı hikayesi için devletin sopası bazen faiz indirmeyen bankacıların, bazen fiyat indirmeyen marketçilerin, bazen de soğan üreticinin başına vuruldu. TÜİK rakamlarıyla oynandı, Merkez Bankası’na gizli kapaklı döviz müdahalesi yaptırıldı.
Henüz rezervler 30 milyar dolar eritilmişken bu yönteme itiraz eden ekonomistler de hapisle tehdit edildi.
Günün sonunda ortaya çıkan skor malum.
En azından bugün bu gerçeği ortaya çıkaran Türkiye’nin iyi ve cesur ekonomistlerine bir teşekkür borçluyuz...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025