Halil BERKTAY
[13 Aralık 2014] Kasım sonunda yapılan 19. Millî Eğitim Şurası epey fırtına kopardı. Onca saçmalık arasında, Etyen Mahçupyan (Yeniden “kendimizi” aramak, 11 Aralık) galiba kapsamlı bir şeyler yazmaya başladı (başladı diyorum, çünkü arkası gelecekmiş gibi duruyor); Oral Çalışlar her zamanki sakin üslûbuyla, içerik açısından da makul olanı yazdı (Osmanlıcayı neden yasakladılar?, 12 Aralık). Onlara bazı ekler yapmak, bu arada belki bazı farklar da getirmek istiyorum.
(1) Milli Eğitim Şuraları başlı başına bir problem. Gerçi kararları, Bakanlık için bağlayıcı olmayan tavsiye kararları niteliğinde. Hattâ bazı öneriler o an için Şura içinde bile karar düzeyine yükselmiyor. Ama öyle veya böyle, genel bir hava, bir birikim ve bir ivme yaratıyor. Bu ivme de hep din ve daha fazla din yönünde. Daha açıkçası, öğretimin (ben eğitim sözcüğünü sevmiyorum), kültürün ve toplum hayatının tamamen İslamiyete ve daha özel olarak Sünniliğe göre şekillendirilmesi talebi giderek yükseliyor. Nitekim bu Şurada, (i) anaokullarında 3-6 yaş çocuklarına verilecek “değerler eğitimi”ne “Allah kavramı ve Allah sevgisi” ile “cennet ve cehennem kavramları” da girdi. Benim büyük kızım (1990’larda) ilk kreşe gittiğinde, uykusunda “uygarlık savaşında yaralandığı ve bacaklarından kan aktığı” kâbusları görüp ağlayarak uyanıyordu; herhalde şimdiki minikler “cehennemde yandıkları” kâbuslarıyla ağlayacak. (ii) Halen ilkokul 4’te başlayan zorunlu din dersleri, en başa çekilip 1-2-3. sınıfları da kapsamına aldı. Bu, Bakanlığın hiç olmazsa 1. sınıfa itirazına rağmen gerçekleşti. Ayrıca, söz konusu (hep zorunlu) din dersleri haftada bir saatten ikiye çıkarıldı. (iii) 4+4+4 sistemi ile hafız olmak isteyen ortaokul öğrencilerinin okuldan bir yıl muafiyet hakkı da iki yıla çıktı. (iv) Tüm liselere seçmeli, Anadolu İmam Hatip Liselerine zorunlu Osmanlıca dersleri getirildi. (v) Anadolu otelcilik ve turizm meslek liselerindeki ders ve stajlarda alkollü içki yapımı ve servisi yasaklandı. (vi) Kız ve erkek çocuklarının tamamen ayrı okuması da konuşuldu, ama tutmadı.
Bütün bunların nasıl bir paket oluşturduğu açık. Etyen Mahçupyan’ın deyimiyle “Kemalist Cumhuriyet parantezi kapanır”ken, son tahlilde AKP’nin tabanı içinde yer alan bazı dindar kesimlerin seksen doksan yıllık dışlanmışlığa, tanınmamışlığa, bastırılmışlığa karşı kabaran tepkisi, saf Sünni Müslüman bir hayat ve toplum tasavvuruna dönüşüyor ve her yönde böyle mesajlar vermeye başlıyor. Ne olursa olsun, İslâmın bayrağını her yere dikmek ve kamusal hayatın tamamı üzerinde hegemonya kurmak diye özetleyebileceğimiz bir dediğim dediklik vücut buluyor. (Birkaç ay önce yapılan bir bilimsel konferans sırasında, katılımcılara Ayasofya’yı gezdiren bir bürokrat da “elbet burayı cami yapacağız, mutlaka yapacağız, kesinlikle yapacağız” diye, aynı dediğim dedik havalarda konuşuyordu.) Şüphesiz bu tavır, AKP’nin ve hükümetin tamamı ya da ana mecrası ile kolay kolay özdeşleştirilemez. Hattâ denebilir ki başından beri AKP, bu potansiyeli kuşatmak ve kontrol altında tutmak işlevini de görüyor. Öte yandan böyle her demarş, toptan İslamizasyon basıncını biraz daha artırıyor; çıtayı yükseltiyor; olumsuz bir birikim ve ortam yaratıyor. Bu, sağlıklı bir trend değil. Türkiye bu sefer yukarıdan aşağı değil aşağıdan yukarı sekülerleşebilecek mi? Bu, büyük ölçüde AKP’ye oy veren kitlelerin, kendi özgür inanç ve vicdan tercihleri ile başka herkesin özgür inanç ve vicdan tercihlerini bağdaştırabilmelerine; bu anlamda (daha fazla) çoğulculaşmaları ve demokratlaşmalarına bağlı gözüküyor.
(2) Oral Çalışlar’ın da işaret ettiği gibi, son Şura’nın tavsiye kararlarının püf noktası aslında din dersleridir, yoksa Osmanlıca değil. Ve gene Oral gibi ben de, bırakın 1.-2.-3. sınıfları; din derslerinin hiçbir kademede zorunlu olamayacağı, olmaması gerektiği kanısındayım. Herkes biliyor ki mevcut Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinin adı çok yanıltıcı. Bu dersler aslında evrenselci, hümanist, çoğulcu, çok-perspektifli karşılaştırmalı dinler tarihi ve sosyolojisi dersleri değil. Öyle bir dersin içeriğinin nasıl olabileceğini isteyen herkesle, her türlü platformda ayrıca tartışabilirim. Üniversitedeki genel insanlık tarihi derslerimde değiniyorum zaten. Meselâ: Dinsel inançların nasıl, ne zaman ortaya çıktığı. Bütün inanç sistemlerinin ortak noktaları. İlâh ve ilâhelerin başlangıcı. Klan ve kabile ataları, ataya tapma kültleri. Zoomorfik totemizm; yarı-zoomorfik, yarı-antropomorfik totemizm; büyük ölçüde antropomorfikleşmiş politeizm (insan suretinde çoktanrıcılık). Doğu ve Batı dinleri arasındaki farklar. Tek Tanrı fikrinin doğup gelişmesi. Güneybatı Asya’da (Ortadoğu’da) peş peşe ortaya çıkan ve bir gelenek oluşturan üç büyük monoteizm. Önce Yahudilikte, “bir tanrıyı [Yahweh, Yehova] diğerlerinden daha fazla sevmek”ten, “diğer tanrıların hiç olmadığı” görüşüne geçiş. Semavi, kitaplı dinler arasındaki benzerlik ve farklar. Tek Tanrının özelliklerinde, tanımlanışında birleşmek; elçilere (peygamberlere) ve kitaplarına gelince ayrışmak. Hıristiyanlıkta ve Müslümanlıkta en önemli sanat dalı olarak anıtsal dinî mimarî: cami ve kilise. Dinsel tercih ve inançların öznelliği. Neden ve nasıl olup da farklı dinleri (veya dinsizliği) benimsediğimiz; Yahudi, Hıristiyan, Müslüman, Budist veya ateist olduğumuz. Ailenin ve diğer kültür çevrelerinin (görece büyük) payı. Yetişkinlikte serbest tercihin (görece küçük) payı. Tarihte hoşgörüsüzlük; çeşitli din savaşları. Çağdaş hoşgörü ve çok-kültürlülük ortamının doğuşu.
Dünyanın neresine giderseniz gidin; çağdaş demokrasilerin ciddî akadfemik ortamlarında, karşılaştırmalı dinler tarihi ve sosyolojisi deyince, üç aşağı beş yukarı böyle bir şey anlaşılır. Ya da, üniversiter bilgi, ilk ve orta öğrenim seviyesindeki, inançlar arasında gerçekten nötr bir Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersine, belki böyle indirilebilir (dönüştürülebilir). Gerçek hayata dönersek, şimdi yani, bu veya buna benzer bir şey mi, mevcut zorunlu din dersleri? Hayır, alâkası yok. Sadece İslâmi ve hattâ Sünnî bir iman ve ibadet dersi. Üstelik bu niteliği, anaokullarındaki “değerler eğitimi”ne ilişkin yeni önerilerle daha da pekiştirilmek isteniyor. Haydi diyelim ki lise öğrencilerine, hipotetik olarak, “bazı insanlar her şeyi yaratan, ezelî ve ebedî bir Tanrı/Allah kavramına inanır, bazıları inanmaz” ya da “her büyük dinin farklı bir tek tanrısı, Yehova’sı veya Tanrı’sı veya Allah’ı vardır” diyebilirsiniz; yani lise öğrencilerinin kültür ve idrak düzeyine uygun bir öznellik payı bırakabilirsiniz. Peki, 37-72 aylık (3-6 yaşındaki) çocuklarla bunu yapabilir misiniz? Allahı veya cennet ve cehennemi onlara “bazı insanların inandığı, bazılarının inanmadığı (ve inanıp inanmamakta özgür olduğu)” şeyler olarak mı anlatacaksınız?
Aşikâr ki öyle olmayacak, zaten istenen asla o değil; istenen, 3-6 yaş çocuklarına, genel olarak tanrı kavramının bile değil, sadece ve sadece Müslümanlığın Allahı ile cennet ve cehenneminin, bunlar vardır ve kesin doğrudur (inanmanız gereken şeyler bunlardır) diye bildirilmesi, öğretilmesi. Peki, o gruptaki, Yahudi veya Hıristiyan ailelerden gelme çocuklara ne olacak? Alevî ailelerden gelme çocuklara ne olacak? O ailelerin, kendi inanç kültürlerini çocuklarına aktarma özgürlüklerine ne olacak? O gruptaki inançsız ailelerin çocuklarına ne olacak? O ailelerin, kendi inançsızlık kültürlerini çocuklarına aktarma veya çocukları karşısında savunma özgürlüklerine ne olacak? Türkiye’de Sünnî Müslümanlar çoğunlukta, tamam. Peki bu çoğunluk, kendilerine göre azınlıktaki ailelerin ve o ailelerin çocuklarının nasıl bir din kültürüyle yetişeceğine, demokrasiye aykırılığı, toleransa aykırılığı, din ve vicdan özgürlüğüne aykırılığı bu denli aşikâr, bu kadar dayatmacı bir müdahalede bulunmayı kendine yedirebiliyor mu? Buna, en önce Sünnî Müslüman demokratların veya demokrat Sünnî Müslümanların karşı çıkması gerekmez mi? Karşı çıkacaklar mı, çıkmayacaklar mı?
Bu, benim için çok önemli bir sorun. Önümüzdeki dönemde bütün Türkiye için çok önemli bir sorun. En önemli sorun.
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSarkozy hapiste 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkumuş hainler ülkeden kaçıyor! 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENVe casusluk hikâyesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMuhalefetin gerçeklikle bağı koparsa… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTGöbeklitepe… Urfa İzlenimleri – 2 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERFransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyonlarca dolarlık LPG filosu ve otel zinciriyle Paramount operasyonunun en dikkat çekeni: Şaban K 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksuz Türkiye inadı ve af… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Bora“Çetin Ceviz Çıkan Ankara Ahalisi” 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÇifte hukukta son perde: Ünsal Ban nasıl kaçtı? 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024