Melih ALTINOK
Dün Ankara Valiliği, Cumhuriyet’in arkaik öğretilerinden uzaklaşıldığı gerekçesiyle küsen Kemalistlerin, bu işin müsebbibi şeytan olarak gördükleri AK Parti’yi taşlama törenlerine müdahale etti.
Halt etti!
Bu konunun “yalnızca” bir boyutu
Ne var ki kimilerimiz “eyvah” dese de, geç bile kalındığını düşündüğüm bir “rejim tartışması” daha bu düzlemde heba edilecek gibi görünüyor.
Zira dün yaşananlar nerdeyse 2911 sayılı kanunun eleştirisine indirgemiş durumda.
Örneğin Mustafa Akyol diyor ki, “Türkiye’de Kemalist diye bildiğimiz çevrelerin, bir özgürlük talebiyle ortaya çıkacağı ve benim de onları savunmak zorunda kalacağım aklıma gelmezdi”.
Mustafa’nın yazısında belirttiği, demokratik tahammül, temel hak ve özgürlüklere dair vurgular elbette doğru. Aklı başında hiç kimsenin de yasağı ve polisin müdahalesini savunduğunu duymadık zaten.
Ancak kolluğun müdahalesi, özgürlüklerin ve demokrasinin resmî paradigmayla sınırlandırması için yapılan bir eylemin “talebini” özgürlük mertebesine yükseltir mi bilemiyorum.
Bu en başta “özgürlük” mefhumuna hakaret değil mi?
Dün 1. Meclis önünde toplananlar, halkın iradesiyle işbaşına gelmiş bir iktidarın, Cumhuriyet’in bazı köhnemiş, çağdışı kabullerini değiştirme” “özgürlüğünü” bir tehdit olarak gördükleri için oradaydılar.
Taşladıkları, AK Parti iktidarının, 80 yıldır olduğu gibi, askerî vesayetin icrası konumdaki hükümetlerden farklı olarak, 1. Cumhuriyet’in paradigmalarını naifçe de olsa değiştirme cüreti gösterebilmesi, muktedir olmaya başlamasıydı.
Yani bu eylem halk iradesinin, parlamentonun egemenliğinin sınırlarını çizen “özgürlük karşıtı” bir eylemdi.
Eylemlerde atılan sloganların yanı sıra, dünkü etkinliklerin baş aktörü “Yeni CHP’li” İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’nın tören alanındaki askerlere “Sizin koruyamadığınız Cumhuriyet’e biz sahip çıkıyoruz” şeklinde sitemi de hepimizin bildiği hakikati özetliyor işte.
Tabii dün 29 Ekim törenlerine sahne olmayan yoksul mahalleler ve bölge illeri de vardı.
Ve bence asıl özgürlük talebi, bu iç semtlerin ve şehirlerin “sessizliğinde” gizliydi.
Örneğin Diyarbakır sokakları çok tenhaydı. Hiç şaşırmadım. Amedliler, kentteki törenlerin ev sahibi valiyi, yıllardır kendilerine zulmeden 1. Cumhuriyet’in doğum gününde yalnız bıraktılar.
Çünkü Diyarbakırlılar, Cumhuriyet’in kazanımı masalının, tarih boyunca sırtlarında kırılan sopanın “modernleşmesinden” ibaret olduğu çok çok iyi bilenlerdendir. Düne sarılmanın değil, değişim getirecek geleceğe bakmanın özgürlük ve demokrasi için elzem olduğunu hepimizden iyi bilirler.
Bence özgürlükçü bildiğimiz vekillerimiz de kimin sokakta, kimin sessizliğinde olduğunu düşünüp, hürriyet tanımlarına ve sahip çıktıkları paranoyalara dönüp bakmalılar.
Hatta Facebook hesabında şu satırları döktüren Cumhuriyet’in katliamlarından fazlasıyla nasibini almış Dersim’in mebusu Hüseyin Aygün iki kez düşünmeli:
“Hz. Peygamberin doğum haftasını anmak, İstanbul’un Fethi’ni kutlamak serbest, Cumhuriyet Bayramı Törenleri yasak; memleketin haline bak! AKP’nin amacı, yetersiz olsa da mevcut kadın-erkek eşitliğini, medeni hakları, yurttaş olma bilincini, laikliği, modern eğitimi ortadan kaldırmaktır; Cumhuriyet yerine Yeni Osmanlıcılıktır! Aydınlanma yerine yeşil faşizm olan din devletidir! AKP ve Cemaat’in M. Kemal ve Cumhuriyet’ten nefretlerinin sebebi budur!”
Anlıyorum. Kökenlerindeki Milli Demokratik Devrim tezleri, yeri geldiğince uyanan Türkiye solu, AK Parti karşısındaki siyaseten aczinin dozu yükseldikçe, statükoya daha çok sarılacak. İşin kötüsü günden güne bunu özgürlük talebi olarak pazarlayacağı iğrenç bir pragmatizm notasına savrulacak.
İçinde, “Bugün kesekâğıdı ticareti yapan, ilk tahsilden yoksun Kayserili Hasan Efendinin ya da Balatlı Moiz’in büyük vurgunlara kıyasal mütevazı sayılması gereken ticaretinden sağladığı gelir, bir generalin, bir profesörün sağladığı gelirin kaç mislidir” diyerek yakınan MDD’nin babası Mihri Belli’nin mirası hortlayacak.
Bereket, bu vatandaş Cumhuriyet’in çoğunluktaki mağdurları, dün “OYAK gibi bir kurumun önemini abartmakla, dikkatleri asıl hedeften uzaklaştırmış oluruz” diyen Belli gibi, bugün seçilmiş iradenin zapturapt altına alınması talebindeki eylemlerde dikkatimizi “kolluğun teamülsüzlüğüne” çekmek isteyen “solculara” gülüp geçiyor.
AK Parti de Vali’ye bakmalı
Dünkü yasakçı tavrı ve “ısrarıyla” ne yapmak istediğini anlayamadığımız Ankara Valisi’nin dümen suyundan çıkmayan hükümeti de, Meral Akşener’in şu sözlerinin hikmeti üzerinde düşünmeye davet ediyorum: “O dönemde (28 Şubat) en derin krizlerden birini çıkaran Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel, bugün Ankara Valisi’dir. Bu tür arkadaşlara dikkat çekmek isterim.”
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019