Akın ÖZÇER
Önümüzdeki dönemde başkanlık seçimlerine giden ülkelerden biri de Venezuela. 1999’dan bu yana geçen iki buçuk dönem denebilecek son 13 yıl boyunca Caracas’taki görkemli Başkanlık Sarayı Miraflores’in kiracısı olan Hugo Chávez, mimarı olduğu yeni anayasada (1999) üç yıl önce yapılan değişiklik sayesinde bu yarışa dördüncü kez katılıyor. Latin Amerika’nın “emperyalist” ABD’ye ve “eski sömürgeci devlet” İspanya’ya kafa tutan karizmatik lideri, hafta başı yüzbinlerce yandaşının tezahüratı ve konfeti sağanağı altında 7 Ekim seçimlerine adaylığını resmileştirdi. Bundan tam bir yıl önce kanser olduğu açıklanan ve üç kez ameliyat olmak ve bir kez ışın tedavisi görmek üzere Havana’ya gitmek zorunda kalan Chávez bu vesileyle iyileştiğini ve “turp” gibi sağlam olduğunu, daha düne kadar hakkında bilmem kaç aylık ömrü kaldığı yolunda söylentiler üreten muhaliflerine göstermiş oldu.
Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi PSUV, (Partido Socialista Unido de Venezuela) Komünist Partisi ve birçok sivil toplum kuruluşundan oluşan Büyük Vatansever Cephe’nin (GPP/Gran Polo Patriótico) başkan adayı Hugo Chávez asker kökenli bir politikacı. Silahlı Kuvvetler bünyesinde yarbaylığa kadar yükseldikten sonra 4 Şubat 1992 darbe girişimine aktif olarak katılmış ve emrinde bulunan kuvvetlerle ileride seçilerek çıkacağı Miraflores Sarayı’nı ele geçirmeye çalışmış darbeci bir asker. Bu girişim başarısız olunca darbenin elebaşlarıyla birlikte iki yıl hapiste kalan ve bu süre zarfında “Labirentten nasıl çıkılır?” başlıklı bir kitabın ortak yazarı olan Chávez’in politikada hızlı yükselişi böyle başlamış. Hatta dört yıl sonra yeni ideolojik ve sosyal projesiyle Başkan seçilmesi bir “devrim”, hem de ülkenin kurtarıcısı Simon Bolivar’dan esinlenilerek, “Revolución Bolivariana” olarak adlandırılmış.
Sözkonusu Bolivar devriminin temelini 1999 yılında Venezuela’da ilk kez halkoyuyla benimsenen bir anayasa oluşturuyor. Kendine özgü bir sosyalizm öngören ve demokratik olmaktan çok ideolojik bir nitelik taşıyan bu anayasada her şeye karşın demokratik hukuk devletinin temel kavramlarına, hatta bazı özgün haklara yer verilmiş olduğunu görmek mümkün. Örneğin 350 maddeden oluşan bu uzun anayasanın temel özelliklerinden biri bireylere “ekolojik olarak dengeli, sağlıklı bir çevrede yaşama” hakkı tanıması. Bu konuda devlete nükleer, biyolojik ve kimyasal silah yasağı uygulama görevi yükleyen anayasa ayrıca ülkenin sahibi olan yerli halklara yaşadıkları topraklar üzerinde bazı haklar tanıyor, dillerine de “resmî dil” statüsü veriyor.
Birçok Latin Amerika ülkesi gibi başkanlık sistemine sahip federal bir Cumhuriyet olan Venezuela, 23 federe devlet ve bir başkent bölgesinden oluşuyor. Yerinden yönetim bakımından yüz yılı aşkın deneyime sahip olan Venezuela bu konudaki artı ve eksileriyle ayrıca incelenmesi gereken bir ülke. Ancak burada öncelikle devlet başkanlarına sayısız kez yeniden seçilme imkânı tanıyan yukarıda sözünü ettiğim 2009 tarihli anayasa değişikliğinin olumsuz yönünün altını kalın çizgilerle çizmek gerekiyor. 230. Madde uyarınca “ altı yıl için tek turlu basit çoğunlukla seçilen” bir başkanın iki dönemden fazla görev yapabilmesini demokrasiyle bağdaştırmak mümkün değil elbette.
Hugo Chávez’in bu maddeye dayanarak, kanser gibi hayati önemde bir hastalığı yenmiş dahi olsa nekahet döneminde bir kez daha başkanlığa aday olması aslında kendisinin iktidar aşkından çok sol partilerden oluşan GPP açısından önem taşıyor. Zira bu yarıştaki rakibi Henrique Capriles Radonski’nin karşısındaki tek favori adayın Chávez olduğu, GPP’nin onun gibi eski asker Başkan Yardımcısı Elias Jaua başta olmak üzere başka bir adayla seçimleri kaybettiği anlaşılıyor. KardeşAdán bir tarafa bırakılırsa Chávez’in yerini alabilecek en güçlü isim olan Jaua aslında Başkan’ın fiziki mevcudiyetinin çok da önemli olmadığı kanısında. Chávez sonuç itibariyle efsane bir isim; Chavizm(chavismo) ise bu isim etrafında oluşmuş bir ideoloji. Kısacası Chavizm için Chávez’in altı yıl boyunca bu görevi fiilen yürütmesi şart değil ama bir kez daha seçilmesi önem taşıyor.
Chávez’in rakibi Miranda eyaleti valisi Henrique Capriles Radonski kısaca MUD (Mesa de la Unidad Democrática) denen ve yirmi kadar siyasi partiden oluşan Demokratik Birlik Divanı’nın 12 şubatta yaptığı ön seçimlerden çıkan adayı. Dört rakibi arasından yüzde 64,2 gibi yüksek bir oy oranıyla sıyrılan 39 yaşındaki Capriles Rodonski’ye anketlerde Chávez’e karşı ancak yüzde 35-45 arasında şans tanınıyor. Adaylığını Chávez’den önce resmileştiren Capriles’in taraftarlarıysa bu anketlere inanmıyor. Capriles’in birçok bakanlık binasının bulunduğu Caracas Meydanı’nda geçen gün bir milyonu aşkın kişiyle buluştuğuna işaret ediyor ve bunun 2002’de Chávez’e karşı yapılan başarısız darbe girişiminden bu yana toplanmış en kalabalık muhalif topluluğu olduğunun altını çiziyor.
Kabul etmek gerekir ki Chavizm Venezuela’da artık değişimin değil yerleşik düzenin muhafazası anlamına geliyor. Bu ideolojiye inananlar bir süredir Chávez olmadan Chavizmin nasıl ayakta kalacağının hesabını yapıyor. Yukarıda altı çizildiği gibi, ilk hedef Chávez ile 7 Ekim seçimlerini kazanmak, Başkan’ın sağlık durumunu daha sonra değerlendirmek. Bu planın tutacağı görünüyor ama muhalefet de uzun yıllardan beri ilk kez başkanlık seçimlerine iddialı hazırlanıyor.
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023